Engin Ayça

1941 yılında Edremit’te doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdi, Roma’da Instituto Superiore Dell Opinione Publica ve Centro Sperimentale Di Cinematografia okullarında sinema yönetmenliği eğitimi gördü. 1970 – 1974 yılları arasında İ. Ü. Foto Film Merkezi’nde çalıştı. Yılmaz Güney’in Arkadaş filminde asistanlık yaptı. 1973 – 1975 yılları arasında Atilla Dorsay ve Nezih Coş ile 7. Sanat isimli sinema dergisi çıkardı. 1974 yılında girdiği TRT İstanbul Televizyonu’nda 1986 yılına kadar yönetmen olarak çeşitli belgesel filmler ve kültür programları gerçekleştirdi. 1987 yılında TRT’den ayrıldı ve Bez Bebek isimli sinema filmini yönetti. 1990 yılında Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu isimli filmini çekti. Çeşitli dergi ve gazetelerde sinema yazıları yazdı, çeviriler yaptı. Sinema üzerine iki çeviri kitabı vardır: Ayzenştayn’ın Ders Notları ve Sinemanın 100 Yılı. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Enstitüsü’nde ders vermekte, sinema üzerine kuramsal yazılar yazmaktadır.

Ayşe Yeliz Bozkurt

1984 yılında İstanbul’da doğdu. 2005 yılında Dumlupınar Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Üniversitede eğitimini aldığı işi hiç bir zaman yapmadı. Öğrencilik yıllarında yerel radyo ve televizyonlarda programlar hazırlayıp, sundu. Üniversite sonrası İstanbul’a döndü ve Kanaltürk’te çalışmaya başladı. Mesleği dönemin usta gazetecilerinden öğrendi. Kanaltürk’te program koordinatörlüğü ve muhabirlik yaptı. Ardından sektörel bir gazetede ekonomi muhabirliği yaptı. 2007 yılında Başkent Üniversitesi’nde sunuculuk eğitimi aldı. 2007 – 2011 yılları arasında Kanal B’de çeşitli programlar sundu. Kültür – Sanat ağırlıklı programların yanı sıra sağlık, müzik ve gezi programlarının yapım ve sunumunu gerçekleştirdi. Sanatın Gündemi adlı kültür sanat programının yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendi.

Miniklerden Dedemin Hayalleri’ne Muhteşem Gala

Bursa İnSanat Derneği, 16mm Sinema Atölyesi’nin kendileri için açtığı özel sinema atölyesi çalışmasına katılan miniklerin çektiği Dedemim Hayalleri adlı kısa filmin galası, Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi’nde yapıldı. Çok sayıda sinemaseverin katıldığı galada, İnSanat bünyesinde çekilen Yar ve Nevmid adlı ödüllü okul filmleri de izleyicilere sunuldu. Hem kamera önü, hem de kamera arkasında görev alıp, bir filmin çekilme aşamalarını bizzat uygulayarak öğrenme fırsatı bulan miniklere çektikleri filmin DVD’si ile katılım belgeleri törenle verildi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 3. Geleneksel Kadırga Mahalle Şenliği

    Geleneksel Kadırga Mahalle Şenliği, 03 Haziran 2012 Pazar günü saat 11:00’de Kadırga Parkı’nda başlıyor. Fatih Belediyesi tarafından bu yıl 3.sü düzenlenen şenlik, dans, sergi, atölye ve konser gibi etkinliklerle Kadırga Mahallesi’nde yaşayanların günlük yaşamlarını yansıtıyor. Kadırga Parkı ve çevresinde gerçekleşen şenlik programında başta Ahırkapı Roman Orkestrası olmak üzere müzik gruplarının gösterileri, sergi, atölye çalışmaları, film gösterimi ve çeşitli park etkinlikleri yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    3. Geleneksel Kadırga Mahalle Şenliği yazısına devam et
  • Pera Müzesi’nde Francisco Lombardi ve Peru Sineması

    Pera Film, 05 – 17 Haziran 2012 tarihleri arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda Cervantes Enstitüsü ve Peru Büyükelçiliği işbirliği ile hazırlanan Peru’nun en önemli çağdaş yönetmenlerinden biri olan Francisco Lombardi’nin dört filmini sunuyor. Program açılışı 05 Haziran Salı günü Peru Büyükelçisinin katılımıyla gerçekleşecek, saat 20:00’de ise Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu adlı film gösterilecek. Bu özel gösterim herkese açık ve ücretsiz olacak. Francisco Lombardi, 1968’de Arjantin’de okuduğu sinema okulu kapatılınca eğitimini Peru’da tamamladı, 1974 yılında Inca Films’i kurdu.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Pera Müzesi’nde Francisco Lombardi ve Peru Sineması yazısına devam et
  • Hopa Direnişinin ve Metin Lokumcu’nun Katledilişinin Birinci Yılında Hopa Raporu

    Halkevleri, Hopa sürecini, yaşanan olaylar, dava süreçleri ve sonuçlarını ele alan bir değerlendirme raporu hazırladı. Hopa direnişini ve Metin Lokumcu’nun katledilişini hem AKP iktidarının “ustalık” döneminin hem de toplumsal muhalefet açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten Halkevleri, 14 soruda Hopa sürecini raporda anlatıyor. Halkevleri özellikle AKP iktidarının tarihi kendi zihniyeti ve amaçları doğrultusunda yeniden yazma çabalarına karşı Hopa direnişini ve Metin Lokumcu’nun öldürülüşünü direnenlerin cephesinden bugünün mücadelelerine aktarmak için bu raporu hazırladığını belirtiyor.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hopa Direnişinin ve Metin Lokumcu’nun Katledilişinin Birinci Yılında Hopa Raporu yazısına devam et
  • İstanbul Lisesi 9. Liselerarası Kısa Film Yarışması Ödül Töreni Yapıldı

    İstanbul Lisesi Liselerarası Kısa Film Yarışması, 9.sunu okul bahçesinde yapılan törenle sona erdirdi. Yarışmaya İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Osmaniye, Muğla, Erzurum, Sakarya, Tokat ve Malatya kentlerinden lise öğrencileri katıldı.
    Türkiye’de ilk kez düzenlenmeye başlanan liselerarası kısa film yarışması olma özelliğini taşıyan yarışma, bu sene de genç yönetmenlerin hikâyelerini özgürce anlatma imkânı buldukları bir platform oluşturmakla kalmadı, genç sinemacılarla ustaları biraraya getirdi. Yarışma jürisi, yaptığı iki aşamalı değerlendirmeden sonra beş filme ödül vermeyi kararlaştırdı.

  • Basın Bülteni
  • Yarışma hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İstanbul Lisesi 9. Liselerarası Kısa Film Yarışması Ödül Töreni Yapıldı yazısına devam et
  • Film İsimlerinde Çiçek İsimleri

    ÇİĞDEM / (Çiğdem / Baytan / 62 / “Kaçırılan bir kız ile onu kurtarmaya çalışan babasının öyküsü.”) (Çiğdem Çiçeği / Uğurlu / 89 / “Yaşlı olarak hapisten çıkan adam ile karşılaştığı eski aşığının öyküsü.”)

    GELİNCİK / (Gelincik / Gören / 78) (Gelincik Tarlası / Aslan / 68 / “??” – Sayman / 93)

    GÜL / (Gül Ağacı / Aslan / 67/ “??” – Atadeniz / 83 / “Sevdiği erkek hapishaneye düşünce başından maceralar geçen talihsiz kızın dramatik öyküsü.”) (Yayla Güzeli Gül Ayşe / Gürses / 56 / “Yuvasını dağıtan karısından intikamını alan bir babanın öyküsü. ” – Palay / 69 / “Yengesi ve çocukları öldürülen bir adamın intikam öyküsü.”) (Gül Hasan / Kurtiz / 79 / “İsveç’te Türk işçilerini film çevirmek vaadi ile sömüren, sonunda işçilerin ayaklanması ile filmi çevirmek zorunda kalan bir şebekenin öyküsü.) (Gül ve Şeker / Seden / 68 / “İflâs etmiş bir fabrikatör baba ile üç oğlunun öyküsü.”) (Siyah Gül / Erakalın / 66 / bk.: “Siyah”) (Kırmızı Gül / Karcı / 93 / bk.: “Kırmızı”) (Güller ve Dikenler / Saydam / 70 / “Zorla evlendirildiği erkeğin zifaf odasından kaçan bir kızla, sonradan taşınıp evlendiği gencin öyküsü.”) (Bataklıkta Bir Gül / Aksoy / 83 / “Fakir bir kız ile zengin bir çocuğun aşk öyküsü.”) (Gülüm / Ökten / 02 / “Babalar, oğullar ve kızları arasında geçen bir kuşak çatışma öyküsü.”) (Gülüm Benim / Tatlıses / 87 / “Kamyon şoförü Hıdır, zengin kızı Cemile ile sevişir, kız nişanlıdır, iki sevgilinin aşkı acılı olaylarla sürüp gider.”) (Gülüm Dalım Çiçeğim / Seden / 71 / “Nişanlı bir profesöre aşık olan kantocu kızın öyküsü.”) (Hoş Geldin Gülüm / Ererez / 91 / Bir gazeteci kız ile bir reklâmcının nikahsız aşklarının öyküsü.”) (Cilalı İbo Tophane Gülü / Ergün / 60 / “Aynı kızı seven İbo’yla bir kabadayının öyküsü.”) (Dikenli Gül / Alyanak / 61 / “Hırsız bir kızla maceracı gencin güldürüsü.”) (Fikrimin İnce Gülü “Sarı Mersedes”/ Okan / 87 – 93 / bk.: “Sarı”) (Meyhane Gülü / Pesen / 66 / “??”) (Yaban Güller / Temizer / 85 / “??”) (Yaban Gülü / Utku 61 / “Doğuştan sakat bir genç ile Amerika’da okumuş bir mühendisin biri evlâtlık kıza olan aşklarının öyküsü.” – Güzide Sabri – 70 / “Zengin bir aileye evlâtlık olarak verilen köylü kızı ile aşık olan iki erkeğin öyküsü.” – Güzide Sabri) // (Derya Gülü / Akıncı / 73 / “??” – s. Duru / 79 / “Yaşlı bir kaptanın karısı ile yasak ilişki kuran denizci gencin öyküsü.”) (Donanmanın Gülü / Atadeniz / 87 / “Yemekleri nedeni ile birliğinden şeref madalyası alan bir bahriye eri ile kötürüm bir kardeşi olan genç kızın aşk güldürüsü.”)

    KARANFİL / (Kırmızı Karanfiller / Erakalın / 62 / “Fakir bir kızla zengin bir gencin öyküsü.”) (Karanfilli Kadın / Pesen / 66 / “??”) (Karanfilli Naciye / Seden / 84 / “Bir pavyon dansözü ile ona aşık olan bir gencin öyküsü.”)

    LEYLAK / (Leylaklar Altında / Tedü / 54 / “Babasının ölümünden sonra kör bir yazarın yanına sekreter olarak giren Lale’nin öyküsü.”- Mebrure Alevok – Utku / 68 / “Bir köşk sahibi zengin kadınla, bir ressamın aşk öyküsü.”)

    MENEKŞE / (Bir Demet Menekşe / Ökten / 73 / “Evliliğinde “mutsuz bir fabrikatörle, bir terzihanede çalışan kızın aşk öyküsü.”) (Menekşe Gözler / Evin / 63 / “??” – a. Yılmaz / 69 / “Aynı gazinoda çalıştıkları dansöze aşık olan iki arkadaşın öyküsü.”) (Menekşe Koyu / Karabuda / 90 / “Bir balıkçı köyünde geçen Kerem Usta ile karısı Neriman’ın köy halkı arasındaki ilişkilerinin öyküsü.”) (Menekşeler Mavidir / Tokatlı / 87 / bk.: “Mavi”)

    PAPATYA / (Papatya / Yener / 56/ “Çingeneler arasında büyüyen Papatya’nın bir rastlantı sonucu tanıdığı ressam Halûk ile aşk öyküsü.” – Erich von Stroheim’in ‘Paprika’ isimli romanından – Gök / 87 / “Tüm delikanlılar yoksul balıkçı kızı Papatya’ya tutkundur, o ele avuca sığmayan biri olarak kimseye yar olmaz, köyün delisi de O’na tutkundur, genç adam bir olay yüzünden hapse girince, Papatya da fahişe olur.”) (Papatya ve Karabiber / Efekan / 03 / Sait Faik öykülerinden yapılan bir kolaj.)

    YASEMİN / (Bir Demet Yasemi(e)n / Saner / 61 / “Evlerine sığındığı zengin adamın oğlu ile büyüyüp, ona aşık olan kızın öyküsü.”)

    ZAMBAK / (Zambaklar Açarken / Saydam / 73 / “Evli bir piyes yazarı ile Avrupa’da öğrenimi sırasında bir mankenle evlenen oğlunun öyküsü. – Kerime Nadir)

    *****

    LALE devri/ (Lale Devri / Ar / 51 / “III. Ahmet devrinde saray halkının lâleye ve sanata düşkünlüklerinin öyküsü.”)

    Bu Yazının Tamamlayanları:

    14.06.2012 – Film İsimlerinde Sair Gıda Maddeleri İsimleri
    12.06.2012 – Film İsimlerinde Renk İsimleri
    10.06.2012 – Film İsimlerinde Meyve – Sebze İsimleri
    07.11.2011 – Film İsimlerinde Hayvan İsimleri
    01.11.2011 – Film İsimlerinde Meslekler

    (09 Haziran 2012)

    Orhan Ünser

    Darwin’in Torunu İnanca Bakıyor

    Hayatının Seçimi (The Ledge)
    Yönetmen-Senaryo: Matthew Chapman
    Müzik: Nathan Barr
    Görüntü: Bobby Bukowski
    Oyuncular: Charlie Hunman (Gavin), Liv Tyler (Shana), Terrence Howard (Hollis), Patrick Wilson (Joe), Jacqueline Fleming (Angela), Christopher Gorham (Chris)
    Yapım: IFC Films (2011)

    İngiliz yazar ve yönetmen Matthew Chapman, ateistlik ile derin inanışın çatışmasını anlattığı “Hayatının Seçimi”, dini şeriata eleştiri getiriyor. Bu film tartışma yaratabilir.

    Film, ön jenerik boyunca petrokimya tesislerinin tüten bacalarını gösterirken fonda da doğu hüzünlerini duyuran müzik duyuluyor. Bugün bambaşka bir gün. Elbette polis dedektifi Hollis Lucetti ve Gavin Nichols için öncelikle. Ama birçok hikâye yansıyor filmde. Gavin konuştukça derinliğin dehlizlerinden kederli insan trajedileri yansıyor perdeye. Bu kederleri din çözebilir mi? Terapi olabilir mi? Çekilen acılar, “İsa’nın çilesi” gibi mi olmalı? Hollis, bu sabah hayatının en büyük boşluğunu, hayal kırıklığını ve aşağılanmasını yaşayarak hakikati öğreniyor. O, inanmış bir Katolik. İki güzel çocuk babası Hollis, doktordan çocukların kendisinden olmadığını öğreniyor. Hollis bir kısır.

    Sabahın diğer kahramanı Gavin, damda intihar etmek için saatin öğleye gelmesini bekliyor. İntiharları önlemede uzman Hollis, Gavin’i ikna etmek için pencereye geliyor. Hollis, Gavin’i konuşturmaya başladığında bir hikâye de izlemeye başlıyor seyirci. Gavin, bir otelde müdür yardımcısı. O dairesini, HIV virüsü kapmış ve şimdi işşsiz Chris’le paylaşıyor. Chris, Yahudi inancı Kabbala’yı keşfetmeye çabalıyor. Gavin, bir sabah işe giderken apartmandaki komşusu Shana’yı fark ediyor. Shana, Joe’yla evli. Müzik eğitimine devam edebilmek için yarım günlük iş de ihtiyacı var Shana’nın. Gavin ve Shana’nın yolları otelde buluşuyor. Komşusu Shana’yı işe alan Gavin, aşkı da hatırlıyor. Shana’nın gizemlerinin içine girdikçe orada mutsuzluğu ve katı dini öne alan ahlâki değerleri görüyor Gavin. Shana’nın kocası olan Joe, petrokimya endüstrisinde çalışıyor. Joe, katı bir Protestan Babtist. Bu Baptistler, yalnızca inananların vaftiz edilmesine inanan şeriatçılar. Chris’le Gavin’i eve akşam yemeğe davet eden Joe, bu iki insanı eşcinsel ilişki yaşayan inançsız birileri olduğunu düşünüyor. Gavin’le Shana arasında gelişen ilişki aşka dönüşürken bilinmeyenler de ortaya çıkıyor. Geçmişte uyuşturucu müptelâsı Shana, para bulabilmek için erkeklerle de oluyor. Kilisede sevişmeyi seven biri tarafından öldüresiye dövülen Shana’yı kilisede bulan Joe, bu güzel ve genç kadınla hemen evleniyor. Joe’nun da geçmişi var elbette. O da kötü yollardan geçmiş ve sonunda hidayete ererek kendini dine vermiş. Hayatındaki her şey dinin kurallarına göre onun için. Karısının kendini Gavin’le aldattığını fark eden Joe, ataeist Gavin’le yaptığı din ve inanış üzerine konuşması, çarpıcı ve gerilim yüklü. Tabancanın üzerinde olduğu İncil’de “zina” üzerine maddeyi Gavin’e okutan Joe, kendi dinsel yorumuyla sorunu Yeni Ahit’le değil, Eski Ahit’le çözmek istiyor. Joe, yıkandığını ve arındığını söylüyor hep. Günahtan çıkmak için birinin ölmesi gerekiyor onun Baptist inanışına göre. İsa’nın “günah” üzerine yorumu üzerine konuşmalar da ilginç. Çünkü Baptistler, dini kendi bakışlarına göre yorumluyorlar hemen.

    Din hayatı kuşatınca…

    Filmi seyrederken, Hıristiyanlık ve Müslümanlık arasında benzer taraflar oluğunu da fark ediyorsunuz. Protestan Baptistlere göre, inanan öldüğünde Tanrı’nın cennetinde “72 bakire”yle olacak. Müslümanlardaysa, Allah müminlere cennetinde “72 huri” verecek. Bunların hepsi erkeklere armağan. Ya kadınlara? İncil’de ve Kuran’da kadınların payı pek söylenmiyor. Cennet de kendileri için. Protestan Baptistlere göre cennet sadece vaftiz edilenler için. Müslümanlar, Yahudiler, Hindular, Budistler, hatta Katolikler Tanrı’nın cehenneminde yanacak. Müslümalara göreyse aşağı yukarı aynı. Müslüman olmayanlar Allah’ın cehenneminde yanacaklar. İki taraf da, bu dünyanın geçici, öbür dünyanın ebedi olduğunu söylüyor. İncil ve Kuran, birbirlerinden ilham almışlar sanki.

    Hayat nasıl doğdu?

    CERN’de bilim insanları, “büyük patlama” deneyleri yaparak, evrenin oluşumunu anlamaya çalışırlarken belki de Tanrı’ya dokunmak istiyorlar. Bazı bilim insanlarıysa, 650 milyon önce atmosferdeki karbondioksit birden dağılınca yeryüzü buz topuna döndü. Bu, tam 25 milyon yıl sürdü. Kıtalar yoktu. Okyanuslarda mikroskobik canlılar yaşıyordu. 25 milyon yıl sonra yanardağlar patlamaya başladı ve yeryüzü ısınmaya başladı. Okyanuslardaki mikroskobik canlılar hayatta kalmaya başarıp evrimleşmeye başlayarak Dünya’daki tüm canlıların ataları oldular. Hemen olmadı. Her şey yavaşçaydı. Yaklaşık bundan 400 küsur milyon önce hayat okyanuslarda başladı. Her şey devasaydı. Omurgalı hayvanların çoğu karaya çıktı. Hayat hem suda hem de karada başladı. Bütün bunlar yeryüzündeki canlıların atalarıydı. Dini bakışla bunların hepsi uydurma. Tanrı, insanları Yunan mitolojisindeki Prometheus gibi çamurdan yarattığını savunuyorlar sanki. Bilim ve din daima çatışacak.

    Filmde, insana ölüme yaklaştıran anlar da var. Öncelikle yükseklik korkusu yaşayanlar için. Kameranın böyle kullanıldığı bir başka bir film aklımıza gelmiyor. “Doly”ye takılı kamera, boşluğa doğru kayıyor ve birden düşecek gibi oluyor insan. Gerçekten nefes kesici. Filmin estetiği de göz kamaştırıcı. Yönetmen Matthew Chapman, sahneler arasında “geçişli” kurgu kullanmamış. Sahneler arasında “kesme”ler var hep. Bazı anlarda “sıçrama çekimi” duygusu veriyor insana. 1950 doğumlu yazar, gazeteci, senarist ve yönetmen İngiliz Matthew Chapman, evrim kuramcısı Charles Darwin’in torunlarından. Darwin üzerine kitapları da var. Filmin hikâyesi, Lousiana eyaletinin Baton Rouge şehrinden yansıyor. Eyaletin başkenti bu şehrin içinden Mississippi Nehri de geçiyor. 2011 yapımı “The Ledge-Hayatının Seçimi”, tartışma yaratacak filmlerden. Filmde, ahlâkın ve vicdanın inananların himayesinde olmadığını da anlıyorsunuz. Gavin’in vicdanında yanan o cehennem ateşi gibi.

    (08 Haziran 2012)

    Ali Erden

    [email protected]

    Cehennem Melekleri 2’nin Türkçe Altyazılı Fragmanı Yayınlandı

    2010 yılının 13 Ağustos’unda efsane kadrosuyla vizyona giren ve 235.795 seyirciyi sinemaya çekerek Türkiye’deki 2010 yılında en çok çalışan 20 yabancı filmden bir tanesi olan Cehennem Melekleri (The Expendables), 2012 yılında müthiş kadrosuna iki efsane isim daha ekledi ve Cehennem Melekleri 2 (The Expendables 2) adıyla 17 Ağustos’ta vizyona giriyor. ABD ile aynı anda, 2D dijital, ve 35mm seçenekleri ile vizyona girecek olan filmin Türkçe altyazılı fragmanı yayınlandı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Can Yoldaşım’ın Türkçe Afişi Hazırlandı

    Lawrence Kasdan’ın yönettiği ve Charles Halford, Diane Keaton, Kevin Kline ile Dianne West’in oynadığı Can Yoldaşım (Darling Campanion) adlı filmin Türkçe afişi hazırlandı.
    22 Haziran’da vizyona girecek olan filmin konusu şöyle: Joseph ve Beth uzun yıllardır evlidir ve Grace ile Ellie adında iki kızları vardır. Bir kış günü seyahat eden Beth ve Grace yolun kenarında, perişan halde, kayıp bir köpek görür. Beth ile kurtardığı hayvan arasında özel bir bağ oluşur. Joseph yazlık evlerindeki bir düğünün ardından köpeği kaybedince, Beth ve arkadaşları çılgınca bir arayış başlatır.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Azrail’i Beklerken

    Marjane Satrapi ile Vincent Paronnaud’un yönettiği ve Mathieu Amalric, Edouard Baer, Maria De Medeiros ile Golshifteh Farahani’nin oynadığı Azraili Beklerken (Poulet Aux Prunes – Chicken With Plums), 15 Haziran 2012’de Tiglon Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Enstrümanı kırıldığında ölmeye karar veren keman virtüözü Nasser’in canını almaya gelen Azrail’i bekleyişinin anlatıldığı hikâyede, sekiz günlük sürede Nasser, başarısız okul günlerinden erkek kardeşine ve İran isimli çocukluk aşkına kadar, hayatını yeniden yaşar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu