18. Türkiye / Almanya Film Festivali Kısa Film Yarışması’na Başvuran Kısa Filmler Ön Jüriye Sunuldu

18. Türkiye / Almanya Film Festivali Kısa Film Yarışması’na Almanya, Avusturya, Fransa, İngiltere ve Türkiye’den yüzün üzerinde kısa film başvurdu. Ön seçim için gösterimler, birçok siyasi partilerin gençlik kollarından, kültür ve sanat derneklerinden gençlerin katıldığı bir hafta sonu çalıştayı şeklinde düzenlenecek. Genç insanların bu vesile ile bir tartışma platformunda buluşmaları ve birbirlerini daha iyi tanımaları amaçlanıyor. Seçilen kısa filmler 14 – 24 Mart 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde ana jüriye ve seyircilere sunulacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede’de Murat Şeker’in Kadın Çakal’ı Doğa Rutkay

    07 Aralık’ta vizyona girecek olan Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede filminin fragmanı sosyal medyada büyük ilgi görürken, yüzbinlerce kişi tarafından sosyal medyada takip edilen ve aktif olarak kullanıcısı olan Doğa Rutkay, yönetmen Murat Şeker’in son gözdesi oldu. Aşk Tutulması filminde Fahriye Evcen, Aşk Geliyorum Demez’de Bergüzar Korel, Çakallarla Dans’ta Tuba Ünsal’ı kamera önüne geçiren yönetmen Murat Şeker, Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede filminde bir başka güzel oyuncu Doğa Rutkay ile çalıştı. Rutkay, filmde twitter ünlüsü pop şarkıcısı, kadın çakal Leyla Şekerci karakterini canlandırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede’de Murat Şeker’in Kadın Çakal’ı Doğa Rutkay yazısına devam et
  • 18. Gezici Festival’de Bugün: 02 Aralık Pazar

    18. Gezici Festival’de 02 Aralık Pazar günü Kızılay Büyülüfener Sineması’nda 12:15’de Erdem Tepegöz’ün yönettiği Zerre gösteriliyor. 14:30’da Kan Akmalı: Gizlice Nazilerin Arasındanın gösterimi yönetmen Peter Ohlendorf’un katılımıyla; 16:30’da Bob Fosse’un yönettiği All That Jazz Tuncel Kurtiz’in sunumuyla; 18:45’de Küf’ün gösterimi yönetmen Ali Aydın’ın katılımıyla yapılacak. Saat 16:00’da ise Alman Kültür Merkezi’nde yapılacak Savaşla Büyümek panelinde, Uluslararası Af Örgütü, Gündem Çocuk Derneği ve Uluslararası Çocuk Merkezi’nin desteğiyle, savaş bölgelerinde büyüyen çocukların durumu tartışılacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara ve filmler hakkında geniş bilgilere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    18. Gezici Festival’de Bugün: 02 Aralık Pazar yazısına devam et
  • Düşler Diyarı

    Benh Zeitlin’in yönettiği ve Quvenzhane Wallis, Dwight Henry, Levy Easterly ile Lowell Landes’ın oynadığı Düşler Diyarı (Beasts of the Southern Wild), 11 Ocak 2013’de M3 Film dağıtımıyla Calinos Films tarafından vizyona çıkarıldı.
    Cimcime, altı yaşında küçük bir kızdır, babası Wink ile birlikte yaşamaktadır. Babası bir gün hastalandığında doğa çığırından çıkar. Hava ısınır ve tarih öncesi yaban domuzlarından oluşan bir ordu donmuş mezarlarından kalkar. Şimdi Cimcime’nin hasta babasını, sular altında batmakta olan evlerini kurtarması ve evreni tamir etmesi gerekmektedir.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: Türkçe Altyazılı / Orijinal
  • IMDb
  • sadibey.com yazarlarının eleştirileri, diğer haber, basın bültenleri ve bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Düşler Diyarı yazısına devam et
  • Arka Pencere Dergisi Operasyona Çıkıyor

    Arka Pencere Dergisi, 162. sayısında, kapağına, Ben Affleck’in Operasyon: Argo’sunu yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, iki hafta önce vizyona giren Dağ ile geçen senenin öne çıkan yerli yapımı Çoğunluk’u askerlik bağlamında karşılaştırıyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Operasyon Argo, Simurg, Havana’da 7 Gün, Görünmeyenler, Evrenin Askerleri: İntikam Günü ve Van Gölü Canavarı yer alıyor. Arka Pencere Dergisi’nin 162. sayısı bir Alfred Hitchcock alıntısıyla nihayete eriyor: “Çekimler sırasında çok ciddi olduğum halde, olan bitene daha sonra gülebilirim.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi Operasyona Çıkıyor yazısına devam et
  • Çalıntı Hayat

    Brian Klugman ile Lee Sternthal’ın yönettiği ve Olivia Wilde, Zoe Saldana, Bradley Cooper ile Jeremy Irons’ın oynadığı Çalıntı Hayat (The Words), 07 Aralık 2012’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yeni bir romanı basılmış, sonunda genç yazar Rory Jansen’ın başarıya ulaşmıştır. Ancak sorun şudur ki romanı kendisi yazmamıştır. Geçmiş onu yakalamak için geri geldiğinde ve yıldızı yükselmeye devam ederken Jansen, bir başka insanın işini ve başarısını çaldığı için zorluklarla karşılaşacaktır. Eninde sonunda ödemesi gereken bedel ile yüzleşmek zorundadır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: Türkçe Altyazılı / Orijinal
  • IMDb
  • 18. Gezici Festival’de Bugün: 01 Aralık Cumartesi

    18. Gezici Festival’de 01 Aralık Cumartesi günü Kızılay Büyülüfener Sineması’nda 12:15’de Michael Haneke’nin yönettiği Aşk (Amour – Love) gösteriliyor. Haneke’nin yeni filmi büyük bir içtenlik içeren, dokunaklı, sıra dışı bir dram. 18:45’deki Lal Gece’nin gösterimi yönetmen Reis Çelik’in katılımıyla; 21:15’de Alain Tanner’ın yönettiği 2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas ise Tuncel Kurtiz’in sunumuyla gösterilecek. Jonas, 1960’larda devrim idealleri yıkılmış gençleri konu alan birçok filmin aksine, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek rüyaların arasına sıkışmayı reddeden hayat dolu karakterleri anlatan eğlenceli bir film.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara ve filmler hakkında geniş bilgilere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    18. Gezici Festival’de Bugün: 01 Aralık Cumartesi yazısına devam et
  • 4. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali Yaşam Hakkını Savunuyor: Gündemi İnsan Hakkı Olan Filmler

    DOCUMENTARIST ekibi tarafından 4 yıldır düzenlenen Hangi İnsan Hakları? Film Festivali, İnsan Hakları Haftası’na denk gelen 08 – 12 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleşiyor. Bu yılki ana teması yaşam hakkı olarak belirlenen dördüncü festivalin programında barınma hakkı, hayvan hakları, cinsel haklar gibi konulara ayrılmış yan bölümler de yer alıyor. Kısa ve uzun metrajlı olmak üzere 40’ı aşkın filmin seyirciyle buluşacağı festival etkinlikleri SALT Beyoğlu, Aynalıgeçit Salonu, Dutch Chapel ve Tütün Deposu’nda gerçekleşecek.

  • Basın Bülteni
  • Gösterilecek Filmler Listesi
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    4. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali Yaşam Hakkını Savunuyor: Gündemi İnsan Hakkı Olan Filmler yazısına devam et
  • Pera Film’de Tuhaf Filmler: Hayvanların Sessizliği ve Özel Program: Phill Collins

    Pera Film 5. yılında bir kez daha Paris, Centre Pompidou işbirliğiyle hazırlanan, Tuhaf Filmler’i ağırlıyor. 06 – 12 Aralık 2012 tarihleri arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda düzenlenecek program iki farklı başlık altında sunuluyor. Hayvanların Sessizliği ve Özel Program: Phil Collins. Fransız filozof ve yazar Elisabeth de Fontenay’ın Hayvanların Sessizliği başlıklı ünlü kitabından esinlenen program insanlar ve hayvanlar arasındaki ilişkiyi inceliyor. Elisabeth de Fontenay’a gore, insanoğlu, hayvanların gizemini çözüp kavrayabilmek için onları sürekli olarak kendine benzetmeye, evcilleştirmeye çabalıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer basın bültenleri ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Pera Film’de Tuhaf Filmler: Hayvanların Sessizliği ve Özel Program: Phill Collins yazısına devam et
  • Bir Pilotun Trajedisinin İçinde

    Uçuş (Flight)
    Yönetmen: Robert Zemeckis
    Senaryo: John Gatins
    Müzik: Alan Silvestri
    Görüntü: Don Burgess
    Oyuncular: Denzel Washington (William), Kelly Reilly (Nicole), Don Cheadle (Hugh), John Goodman (Harling), Nadine Velazquez (Katerina), Tamara Tunie (Margaret), Bruce Greenwood (Charlie), Melissa Leo (Ellen), Brian Geraghty (Ken)
    Yapım: Paramount (2012)

    Önemli yönetmenlerden Robert Zemeckis’in “Uçuş”u alkolik pilotla uyuşturucu müptelâsı iki insanı anlattığı çarpıcı bir film. Denzel Washington’la Kelly Reilly’nin muazzam oyunculuklarının yanında sinema dili de etkileyici.

    Film, Orlando’da bir otel odasında açılıyor. Sabah. Kaptan pilot William “Whip” Whitaker, hostes Katerina Marquez’le geceyi, önceki geceler gibi beraber geçirmişler içki ve uyuşturucuyla. Birkaç saat sonra da sefere çıkmaları gerekiyor Atlanta’ya doğru. Lakabı “Whip”, yani “Kırbaç” olan William, boşandığı karısıyla telefonda oğlu hakkında konuştuktan sonra kokain çekip havalimanına gidiyor. Hava kötü ve bardaktan boşanırcasına da yağmur yağıyor. William’da, bir pilotta olmaması gereken her şey var. Alkolik ve uyuşturucu müptelâsı o. Diğer tarafta, Atlanta’dan bir genç kadın Nicole Maggen hikâyeye dahil oluyor koşut anlatımla. Fotoğraflar çeken, karnını doyurmak için başka işlerde çalışan Nicole, uyuşturucu müptelâlığı yüzünden yalnız kalmış bir insan. William’la Nicole’ün hayatı bir yerlerde kesişiyor işte. Havadaki uçakta da işler yolunda gitmiyor. Kumandayı yardımcı pilot Ken Evans’a verip kestiren William, sorunlar çıkınca uçağı düşürmemek için çılgın denemelere girişiyor. Hatta uçağı ters bile uçuruyor. Uçak Atlanta’ya geldiğinde yere yumuşak bir şekilde çakılıyor ve altı kişi ölüyor. Ölenler arasında Katerina da var. Hastanede gözünü açan William’ın önünde zorlu bir soruşturma da duruyor. Zorlu durumlardan daima çıkmayı başarmış avukat Hugh Lang, bu davada onu savunuyor. Hugh’un yalanlar üzerine geliştirdiği savunma suçluluk duygusunu aşabilecek mi? William’ın en yakınında bulunan eski pilot arkadaşı Charlie Anderson ve çocukluk arkadaşı Harling Mays de var. Harling, William’ın tüm ihtiyaçlarını gideriyor. İçki ve uyuşturucu gibi. Hastanenin merdivenlerinde sigara içmek için gittiğinde orada Nicole’le karşılaşıyor William. Medyanın insanı yoran sorularından kaçabilmek için satışa çıkardığı dedesinden kalan çiftlik evine yerleşiyor William. İçkileri çöpe atan William, içki ve uyuşturucudan kurtulmak için bir başlangıç yapsa da depresyon, suçluluk gibi duygulardan yavaş yavaş yine içkiye yöneliyor. Evinden atılan Nicole’ü de yanına alan William, küçük bir romantizm yaşıyor onunla. Nicole, bu ilişkinin sıcaklığıyla uyuşturucudan kurtulmak için daha fazla çaba gösteriyor. Ama, eskiye dönme ihtimali olduğunda çiftliği ve William’ı terk edip gidip gitse de tümüyle onu bırakmıyor Nicole.

    İrade ve vicdan arındırır…

    Robert Zemeckis, zaman zaman kendi sinema tarzının dışına çıkıp araştırmalar yapan, sinemanın önemli yönetmenlerinden. Zemeckis, 2.000 yılında Hitchcockyen “What Lies Beneath-Gizli Gerçek” gerilim filmiyle gerçek anlamda nefesleri kesmişti. İşte 2012 yapımı “Flight-Uçuş” filmi de “Gizli Gerçek” gibi yönetmenin sıradışı çalışmalarından. “Uçuş” filminde belki klâsik anlamda bir hikâye yansıyor gibi. Ama, yönetmenin yaratıcılığı o hikâyenin perdeye yansıyışıyla fark ediliyor. Zemeckis, Hollywood sinemasının klâsik anlatımının içinde dolaşarak taze soluklu bir film ortaya çıkartmayı başarabilmiş. Bu aslında yönetmenin filmografisindeki birçok filmde fark edilebiliyor. Zemeckis’in William ve Nicole karakterleri özel ve sinema için unutulmaz. Zemeckis, bu özel iki karakteri önyargısız ve insani bir bakışla yansıtmış. Alman felsefesinin insana bakışı gibi. Bu felsefe, hatanın ve zaafiyetin insana özgü olduğunu söylüyor. William’ın oteldeki duruşma öncesi içkiye karşı verdiği mücadele ve mücadele sonunda iradesinin yenilişi etkileyici bir anlatımla yansıyor perdeye. Dolaptaki tüm içkileri midesine indiren William’ı sabah ayıltmak Harling’e düşüyor. Çivi çiviyi söker gibi kokainle kendine gelebiliyor William. Duruşmada, Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu’ndan Ellen Block’un öne sürdüğü kanıtlar yalanlar üzerine kurulmuş savunmayla savuşturulurken, ortaya vicdan ve suçluluk duygusu çıkıyor. Geçmişe, müptelâlığa dönmekten korkan Nicole de yeni hayatında mutlu. William’ın hücresinde asılı fotoğraflardan bu mutluluk perdeyi kaplıyor. Filmde, iradenin ve vicdanın insanı arındırdığı fısıldanıyor usulca. Filmdeki mekân kullanımları da çarpıcı. Özellikle çiftlik evi. Eski zamanların ve eski hikâyelerin ruhu sinmiş bu mekâna. William, bu eski evde sanki yenileniyor ve vicdanı hatırlıyor. Nicole’ün yaşadığı mekân da onun ruhuyla özdeşleşmiş sanki. Nicole, o evden kurtulunca bağımlılıklarından da uzaklaşıyor sanki. Filmde dine ironik yaklaşılmış. Elbette mizah da var.

    Yönetmen büyük, oyuncular da…

    Litvanya-İtalya kökleri olan, 1951’de Şikago’da doğmuş yönetmen Zemeckis’in sinema perdesinde dokunduğumuz ve hâlâ sıcaklığını hissettiğimiz 1985’ten 1990′ kadar “Back to the Future-Geleceğe Dönüş” üç filmlik bilimkurgu serisi kendi adımıza müstesna bir yerde. Çizgi ve gerçek karakterleri yan yana getiren 1988 yapımı “Who Framed Roger Rabbit-Masum Sanık Roger Rabbit”, onu çok yordu ve böyle büyük filmleri yönetmeme kararı almıştı. Sözünde de durdu. 1994 yapımı Akademi’den “En İyi Yönetmen” dalında Oscar kazandığı “Forrest Gump” ve 2000 yapımı “Cast Away-Yeni Hayat” da önemli bir yerde. Bu muhteşem senaryoyu John Gatins yazmış. Gatins, oyuncu, senaryo yazarı ve yönetmen. Brian Robbins’ın 2001’deki “Hard Ball-Sonuna Kadar” ve Shawn Levy’nin 2011’deki “Real Steel-Çelik Yumruklar” filmlerine tek başına senaryolar yazdı. Gatins’in ortak yazdıkları da var. Gatins’in yazıp yönettiği 2005 yapımı “Dreamer-Hayalperest” filmini hatırlayabilirsiniz. New York eyaletinin Mount Vernon şehrinde 1954 yılında doğan Denzel Washington, Antoine Fuqua’nın 2001 yapımı “Training Day-İlk Gün” flmiyle Akademi’den “En İyi Erkek Oyuncu” dalında Oscar kazandı. 1977 doğumlu İngiliz Kelly Reilly, “Uçuş” filminde Nicole karakteriyle çarpıcı bir oyunculuk sunmuş. Oyuncunun, James Watkins’in 2008’deki “Eden Lake-Kan Gölü” gerilimiyle Guy Ritchie’nin 2009’daki “Sherlock Holmes” ve 2011’deki “Sherlock Holmes: A Game of Shadows-Sherlock Holmes: Gölge Oyunları” hemen akla geliyor. Reilly, Fransız yönetmen Cédric Klapisch’in 2002’deki “L’Auberge Espagnole-İspanyol Pansiyonu” ve 2005’teki “Les Poupées Russes-Rus Bebekler” filmlerinde de oynamıştı. Elbette John Goodman ve Don Cheadle gibi büyük oyuncuları da unutmuyoruz. Filmin müziklerine de kulak vermek gerek. Etkileyici, klâsik olma ihtimali yüksek ve unutulmaz bu film sinema belleğine alınmalı. İnsanı çarpıp giden sinemaskop fotoğraflar da Don Burgess’ın. Bu kameraman, Zemeckis’in birçok filminin de gözleri oldu. Kazanın ardından etrafı bilinci açılıp kapanan William’ın bakışıyla yansıması gerçekten çarpıcı.

    Bu dağ Peru’dan…

    1912’de “Famous Players Film Company” adıyla kurulan stüdyo, 1914 yılında Paramount Pictures adını aldı. Üzerini 24 yıldızın sardığı bu efsanevi dağın, Utah’taki Lomond Dağı olduğu söylense de bu uludağ daha çok Peru’daki Artesonraju Dağı’nı andırıyor. Rudolf Zukor ve Jesse L. Lasky bu stüdyoyu kurdular. Paramount, 100. yaşını kutluyor şimdi. Bu stüdyonun çoğu klâsikleşmiş bazı filmlerini hatırlatmak istedik. 1932’de Josef von Sternberg’in “Shanghai Express-Şanghay Ekspresi”, Paramount’un adamı Cecile Blount DeMille’in 1939’daki “Union Pasific-Atlas Ekspresi”, 1943’te Sam Wood’un “For Whom the Bell Tolls-Çanlar Kimin İçin Çalıyor”, 1944’te Billy Wilder’ın “Double Indemnity-Çifte Tazminat”, yine Wilder’ın 1948’de “A Foreign Affair-Günahsız Melek”, 1950’de yine Wilder’ın “Sunset Boulevard-Sunset Bulvarı”, 1953’te George Stevens’ın “Shane-Vadiler Aslanı”, yine 1953’te William Wyler’ın “Roman Holiday-Roma Tatili”, yine 1953’te Wilder’ın “Stalag 17-Casuslar Kampı”, 1954’te George Seaton’ın “The Country Girl-Taşra Kızı”, yine 1954’te Hitchcock’un “Rear Window-Arka Pencere”, yine 1954’te Wilder’ın “Sabrina”, 1955’te William Wyler’ın “The Desperate Hours-Ümitsiz Saatler”, yine 1955’te Frank Tashlin’in “Artists and Models-Çılgın Modeller”, 1956’da Hitchcock’un “The Man Who Knew Too Much-Tehlikeli Adam”, yine 1956’da King Vidor’un “War and Peace-Harp ve Sulh”, yine 1956’da Joseph Anthony’nin “The Rainmaker-Yağmurcu”, 1960’ta Hitchcock’un “Psycho-Sapık”, 1961’de Blake Edwards’ın “Tiffany’s Breakfast-Çılgınlar Kraliçesi”, 1963’te Martin Ritt’in “Hud-Çılgınların Günahı”, 1964’te John Frankenheimer’ın “Seven Days in May-Heyecanlı Günler”, 1967’de Gene Saks’ın “Barefoot in the Park-Çıplak Ayaklar”, 1968’de Roman Polanski’nin “Rosemary’s Baby-Şeytanın Yavrusu”, 1970’te Arthur Hiller’ın “Love Story-Aşk Hikâyesi”, yine 1970’te Mike Nichols’ın “Catch-22-Barışa Giden Yol”, 1972’de Francis Ford Coppola’nın “The Godfather-Baba”, 1974’te yine Coppola’nın “The Godfather Part II-Baba 2”, yine 1974’te Jack Clayton’ın “The Great Gatsby-Muhteşem Gatsby”, yine 1974’te Polanski’nin “Chinatown-Çin Mahallesi”, 1975’te Sydney Pollack’ın “Three Days of the Condor-Akbabanın Üç Günü”, 1976’da John Schlesinger’ın “Marathon Man-Vahşi Koşu”, yine 1976’da Elia Kazan’ın “The Last Tycoon-Seni Kaybetmek İstemiyorum”, 1978’de Terrence Malick’in “Days of Heaven-Cennet Günleri…”

    (07 Aralık 2012)

    Ali Erden

    [email protected]

    Gezici Festival’de 3 Avusturya Filmi Gösteriliyor

    Bu yıl 18. kez düzenlenen Gezici Festival, 30 Kasım – 10 Aralık 2012 tarihleri arasında Ankara ve Sinop kentlerinde gerçekleştiriliyor. Avusturya, festivale bu yıl Cannes Film Festivali’nde ödül alan Michael Haneke’nin yönettiği ve başrollerinde Jean Louis Trintignant, Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert ile Alexandre Tharaud’un oynadığı Aşk (Amour – Love) adlı filmi ile katılıyor. Haneke filminin haricinde festivalde ayrıca Haral Hund’un yönettiği Soluksuz (Apnoe) ve Nikki Schuster’in yönettiği Berlin Geridönüşümcüleri (Berlin Recyclers) adlı Avusturya filmleri de gösterilecek.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Gezici Festival’de 3 Avusturya Filmi Gösteriliyor yazısına devam et
  • 24. İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali Ulusal Yarışma Sonuçları Açıklandı

    24. İstanbul Uluslararası Kısa Film Festival’i, 21 Kasım Çarşamba akşamı, İtalyan Kültür Merkezi salonunda yapılan açılışla başladı. Yönetmen Yüksel Aksu kısa film üzerine deneyimlerini izleyicilerle paylaştı. Bir hafta boyunca filmler seyirciler tarafından ilgiyle izlendi. Fransız Kültür Merkezi salonunda yapılan kapanış gecesinde ulusal yarışmanın sonuçları açıklandı. Seçici kurulun yapmış olduğu değerlendirme sonucunda En İyi Kurmaca Film Ödülü Abdurrahman Öner’in Buhar ve Barış Çorak’ın Birlikte filmleri arasında paylaştırıldı.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    24. İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali Ulusal Yarışma Sonuçları Açıklandı yazısına devam et
  • İlk Filmler Kuşağı, Aralık’ta TV 2’de

    Sinemamızın en usta yönetmenlerinin ilk filmleri, Aralık ayı boyunca her Pazartesi günü 21:30’da TV 2’de İlk Filmler Kuşağı adı altında ekrana gelecek. Yerli ve yabancı en iyi filmleri her akşam 21:30’da TV 2 Sinema Kulübü’nde izleyiciyle buluşturan TV 2, Aralık ayında her Pazartesi gününü Türk sinemasının en önemli ve usta yönetmenlerine ayırıyor. Derviş Zaim, Zeki Demirkubuz, Tolga Örnek ve Semih Kaplanoğlu’nun ilk filmlerine yer verilecek olan İlk Filmler Kuşağı, 03 Aralık tarihinde başlıyor. İlk Filmler Kuşağı’nda 03 Aralık’ta Tabutta Rövaşata, 10 Aralık’ta C Blok,17 Aralık’ta Hititler ve 24 Aralık’ta Meleğin Düşüşü adlı farklı filmler gösterilecek.

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu