Justin Bieber’s Believe

Jon M. Chu’nun yönettiği ve ünlü şarkıcı Justin Bieber’in oynadığı Justin Bieber’s Believe, 26 Aralık 2013’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Manşetlerin perde arkasında sahne ışıklarının altında gerçek bir hikâye yatar. Dünyanın gözü önünde büyüyen ve milyonlarca takipçisi Bieber’ın sahne ışıklarının arkasındaki serüvenini konu alan Justin Bieber’s Believe filminde şimdiye kadar Dünya Starı’nı perde önünde görmeye alışan izleyicileri büyük sürprizler bekliyor. Ayrıca filmde sanatçının konserlerindeki en çarpıcı bölümlerden kesitler de yer alıyor. Justin Bieber’s Believe dünya ile aynı anda sinemaseverlerle buluşuyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: Türkçe Altyazılı / Orijinal
  • IMDb
  • Halam Geldi, Türkiye’nin Gerçeklerini Tüm Çıplaklığı ile Yüzünüze Vuracak

    Yönetmenliğini Erhan Kozan’ın yaptığı Halam Geldi filmi vizyon için gün sayıyor. Film, gazeteci Evrim Kanpolat’ın bizzat şahit olduğu gerçek bir olaydan yola çıkarak yazdığı senaryosu ile Türkiye’nin en büyük problemlerinden birini, çocuk yaşta gelin olan kızların acı dramını ve akraba evliliklerini ele alıyor. Aynı zamanda Kıbrıs Barış Harekatı’nın 40. yılına denk gelen filmde, Kıbrıs Rum Kesimi tarafı ile yaşanan sınır meselesini de en insani yanıyla işleniyor. Filmin galası 29 Aralık’ta Kıbrıs’ta yapılacak.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Üç Yol: Mostar’dan Hasankeyf’e, 32. Uluslararası Fajr Festivali Yarışma Bölümünde

    Faysal Soysal’ın yönettiği Üç Yol: Mostar’dan Hasankeyf’e filmi, Antalya ve Malatya Film Festivalleri’ndeki gösterimlerinden sonra 01 – 10 Şubat 2014’te gerçekleşecek olan Fajr Film Festivali’nin Uluslararası bölümü olan Cinema of Salvation bölümünde yarışmaya hak kazandı. 2007 yılında Tahran Sanat Üniversitesi’nde Sinema yüksek lisansını yapan yönetmen Faysal Soysal, yıllar sonra İran’da ilk uzun metraj filminin uluslararası gösterimine konuk olacak. Üç Yol’un Post Prodüksiyonunda bir çok İranlı sanatçı rol aldı. Müziğini ünlü Kemançe virtiözü Kayhan Kalhor, Ses Tasarımını Burak Topalakçı ile Mohsen Roshan, Kurgusunu Farshad Nekoomanesh yaptı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • En Uzun Gecede 1. BAK Akademi Ödülleri Sahiplerini Buldu

    1. BAK Akademi Ödül Töreni 21 Aralık 2013 Cumartesi günü gerçekleştirildi. İsa Telci’nin sunuculuğunu yaptığı törende SETEM Başkanı Mehmet Güleryüz ve SETEM Akademi Genel koordinatörü Feza Sınar konuşma yaptı. SETEM Başkanı Mehmet Güleryüz; “Toplamda 11.764 kişi internetten filmleri izledi. Finalistleri belirlemek için 2.587 kişi oy kullanarak, sinema alanında bugüne kadar en geniş katılımlı jüriyi oluşturdu.” dedi, konuşmalar sonrasında ödül törenine geçildi.

  • Basın Bülteni
  • Ödüller hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • En Uzun Gecede 1. BAK Akademi Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

    Ödüllü Film Özür Dilerim’e Otizmli Çocuklar Yararına Özel Gösterim

    Senarist ve yönetmenliğini Cemil Ağacıkoğlu’nun üstlendiği Özür Dilerim filminin özel gösterimi geçtiğimiz akşam Feriye Sineması’nda Tohum Otizm Vakfı yararına yapıldı. Gala yerine özel gösterim yapılarak elde edilen gelir, otizmli çocukların eğitimine destek vermek için Tohum Otizm Vakfı’na bağışlandı. Güven Kıraç’ın gelişim yetersizliğinden dolayı otizm ve zihinsel engelli olan Selim karakteriyle izleyicisinin karşısına çıktığı film bu hafta vizyona girdi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ödüllü Film Özür Dilerim’e Otizmli Çocuklar Yararına Özel Gösterim yazısına devam et

    Asasız Musa

    Aydın Orak’ın yönettiği ve Turgay Tanülkü, Aydın Orak, Selamo, Murat Toprak, Şenay Aydın, Anter Anter, Rahşan Anter ile Dicle Anter’in oynadığı Asasız Musa, 03 Ekim 2014′de M3 Film dağıtımıyla Orak Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Kürt aydın Musa Anter’in yaşamındaki dönüm noktalarını metaforik bir dille konu alan filmde karakter devamlılığı oyuncularla değil, karakteri simgeleyen fötr şapka, pardösü ve tahta bavul ile sağlandı. Musa Anter’in yaşarken kullandığı nesnelere de yer verilen film, 4 yıllık çalışma sürecinin ardından Mardin, Nusaybin, Akarsu ve Musa Anter’in köyü Zivinge’de çekildi, Anter’i 10 farklı oyuncu canlandırdı.

    • Basın Bülteni
    • Fotoğraflar
    • Facebook
    • Fragman: 1 / 2
    • IMDb

    Asasız Musa yazısına devam et

    Uyumlu Çift Selma Ergeç ve Timuçin Esen Sette Çok Eğlendi

    Bu hafta sonu vizyona girecek olan, Tolga Örnek’in yazıp yönettiği Senin Hikayen’nde birbirine aşık, çok uyumlu bir çifti canlandıran Selma Ergeç ve Timuçin Esen, kamera arkasında da uyumlu oyunculukları ile dikkat çekiyor. Özellikle araba sahnelerinde birbirleriyle şakalaşmadan duramayan çift, alışveriş sahnesinin çekildiği markette, akülü arabalarla yaptıkları yarışla marketi birbirine kattı. Senin Hikayen yılbaşından önce, 27 Aralık’ta vizyona giriyor.

  • Basın Bülteni
  • Kamera arkasını izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • SERKA’nın 2. Kısa Film Yarışması’nda Birincilik Ödülünü Anne Adlı Film Aldı

    Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Serhat’ta Kadın Olmak temalı Kısa Film Yarışması’nın birincilik ödülüne, Erbil Erkmen’in yönettiği Anne filmi layık görüldü. Yarışmada, Serpil Sönmez’in yönettiği Serhat’ın Güçlü Kadınları ikinci ve Mehmet Emin Türküz’ün yönettiği Hayat Ağacı filmi üçüncü oldu. Ağrı, Ardahan, Iğdır ve Kars’ta faaliyet yürüten Serhat Kalkınma Ajansı tarafından düzenlenen yarışmada filmlere bu illerde çekilmesi şartı konulmuştu. 5 kişilik jüri, “Sinema duygusunu sağlamaktaki başarısı, özgün müzik kullanımının filme katkısı ve güçlü sinematografisi nedeniyle” Anne filmini oy çokluğuyla birincilik ödülüne layık gördü.

    SERKA’nın 2. Kısa Film Yarışması’nda Birincilik Ödülünü Anne Adlı Film Aldı yazısına devam et

    Naomi Kawase Filmleri Bilgi Sinema Kulübü’nde

    Bilgi Üniversitesi Sinema Kulübü, Aralık ayının gösterim programını, kendine has üslûbu ile tanınan Japon yönetmen Naomi Kawase’nin iki önemli filmi Suzaku ve The Mourning Forest ile sonlandırıyor. Suzaku, Japonya’nın taşrasında yaşayan ve geçimlerini kereste ile sağlayan bir ailenin yaşantısına odaklanıyor. Film, aile bireylerinin bazı ekonomik ve sosyal tercihler sebebiyle yaşadığı trajediyi anlatıyor. The Mourning Forest’ın konusu ise şöyle: Ufak bir huzurevinde çalışan bir hasta bakıcı, hastalarından birini arabayla taşraya gezmeye götürür fakat iki günlük bir yolculuğa çıkacakları ormanda mahsur kalırlar. The Mourning Forest, Cannes Film Festivali’nde Büyük Ödül (Grand Prize) ile ödüllendirildi.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Naomi Kawase Filmleri Bilgi Sinema Kulübü’nde yazısına devam et

    Sabahat Akkiraz’dan Halam Geldi’ye Klipli Destek

    Ünlü Türk halk müziği sanatçısı ve CHP milletvekili Sabahat Akkiraz’ın seslendirdiği, Halam Geldi Film Müzikleri albümünde yer alan “Çeyiz Türküsü”ne klip çekildi. Türkü ilk kez 26 Aralık tarihinde, özel gösteriminde görücüye çıkacak. 7 ünlü solist ve 2 bestecinin bir araya geldiği soundtrack albümde, Işın Karaca, Sabahat Akkiraz, Kubat, Rojda, Fuat, Ozbi ve Buzuki Orhan sesleriyle, Ercüment Vural ve Samuel Barberda besteleri ile yer alacak. Halam Geldi, 03 Ocak’ta vizyona girecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sabahat Akkiraz’dan Halam Geldi’ye Klipli Destek yazısına devam et

    Bela Tarr’ın 450 Dakikalık Başyapıtı Satantango, Bilgi Sinema’da

    Macar yazar Laszlo Krasznahorkai’nin 1985 yılında yayınlanan aynı isimli romanından uyarlanan ve Sight & Sound Dergisi’nin Tüm Zamanların En İyi Filmleri listesinde 35. sırada olan Bela Tarr’ın yönettiği 450 dakikalık ünlü Satantango adlı filmi, 28 Aralık sabahı Bilgi Sinema’da gösteriliyor. 1980’lerin komünizm sonrası Macaristan’ın tahrip olmuş küçük bir köyünde, hayat fiili olarak durmuştur. Güz yağmurları başlamıştır. O akşamüstü köylüler büyük bir ödeme beklemektedirler, sonrasında da, bazıları hak ettiğinden fazlasını alma plânlarıyla oradan ayrılmayı düşünmektedirler. Fakat o sırada iki yıl önce öldüğünü düşündükleri karizmatik Irimias’ın geri geldiğini öğrenirler.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Arka Pencere Dergisi #SinemaDergisiKapanmasın Diyor

    Arka Pencere Dergisi, 217. sayısında, kapağında Sinema Dergisi’ne sevgi ve saygılarını sunuyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, geride bıraktığı üç yıllık SİYAD başkanlığı sürecini değerlendiriyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Bir Hurdacının Hayatı, Yarım Kalan Mucize, Özür Dilerim, Kedi Özledi, Dinozorlarla Yürümek, Erkekler, Sürgün ve Arkadaşlar Arasında inceleniyor. İlgi çekici dosya konularına yer veren Esrar Perdesi köşesinde Esin Küçüktepepınar imzasıyla Marakeş Film Festivali’ne bakılıyor. Sapık köşesiyle devam eden Arka Pencere Dergisi’nin 217. sayısı, Joan Fontaine ve Peter O’Toole’a saygı sayfalarıyla nihayete eriyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Hepsi Birarada Kapak Fotoğrafları
  • Mucizenin Adı: Köy Enstitüleri

    Yer: Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy. Vefatından kısa bir süre önce, bir anma programında bir araya geldiğimiz Fakir Baykurt, tamamı eğitimcilerden oluşan topluluğa yaklaşıp, “buraya öğretmen evinden geldiniz, öyle değil mi?” diye soruyor. Şaşkın gözlerle birbirimize bakıyor ve üstadın bunu nasıl anladığını sorguluyoruz.

    “Zamanında”, diye söze başlıyor Baykurt, “bizlere öğretmen hastaneleri kurma projesinden bahseden devlet yetkililerine, ‘bizi halkımızdan koparamazsınız’ diye itiraz etmiştik.”

    Başımızı öne eğiyor, susuyoruz…

    Bir grup arkadaşla birlikte “Karanlıktan Aydınlığa Bir Yol Türküsü: Köy Enstitüleri” diasını hazırlamak üzere birlikteyiz. İşimiz enstitü mezunlarından halen hayatta olanlarla tanışıp, anılarını dinlemek.

    “Bizim zamanımızda” diyor Cevat Amca, “Cuma günleri okul meclisi toplanırdı. Bütün okul; hizmetlisinden öğrencisine, öğretmeninden müdürüne bir araya gelir, okul sorunlarından söz ederdi. Bir gün bir arkadaşım Okul Müdürü’nü, kendisine sebepsizce azarladığı için tüm personelin gözü önünde eleştirmiş, Müdürümüz de kendisine hak vererek özür dilemişti.”

    Hasanoğlan mezunlarından Murat Öğretmen, okulda sergiledikleri “Antigone”yi dün gibi hatırlıyor, o uzun tiradını ilk günkü heyecanla sergilemeyi sürdürüyordu. Ruhi Su’dan ders alan bir diğeri ise, büyük ozanın duruşundan nasıl etkilediklerini, “Burçak Tarlası”nı yıllar sonra yeniden söylerken ne de güzel kanıtlıyordu.

    “Okullarda Sanat Eğitimi’nin Önemi” konulu bir panele konuşmacı olarak davet edildiğimde, söze yine Köy Enstitüleri’nden başlayarak girmiştim. O kadar şaşırtıcı istatistikler vardı ki; günümüzde 40 dakikalık ders saatlerine sıkıştırılan Resim ve Müzik derslerinde öğrencilerinin ufkunu açmaya çalışan eğitimcileri düşünüp acı acı gülümsemiştim.

    Büyük altüst oluşlar çağında kimi liberal kalemlerin eleştiri süzgecinden geçirilen kurumlardan biri de Köy Enstitüleri oldu, biliyorsunuz… Böylesine bir sistemin bilimsel yanı olmadığını savunan da oldu, mevcut düzeni pekiştirme yolunda atılan “çağdışı” adımlardan biri olduğunu da…

    Nedense hiçbiri, yolu, suyu, elektriği olmayan köylerde, sıtmayla boğuşan, açlık ve cehaletin iz düşürdüğü bedenler için “eğitim”in ne kadar uzak bir kelime olduğundan söz etmediler. Sosyal medya olmasa, oğlunu “devlet torpili” olarak nitelendirileceği gerekçesiyle yurtdışına, eğitime göndermeyen bakandan da haberimiz olmayacaktı, İlköğretim Genel Müdürü’yken bir gecede liseye öğretmen yapıldığını öğrendiğinde “öğrencinin olduğu her yer bir eğitim alanıdır” diyen eğitimciden de…

    Bir kuşağa adını veren, büyük çoğunluğu köylerde yaşayan halk kitlelerini kent merkezlerindeki aydın kesimlerle buluşturan gerçekçilerden ya da okulların bu kadar kısa sürede okuma-yazma oranında gösterilen büyük atılımla akademik araştırmalara konu oluşundan bahsetmiyorum bile…

    Ahmet Soner’den Tarık Akan’a bir dizi sinemacının belgeseline konu olduktan sonra, uzun metrajlı kurmaca yapımlara da esin kaynağı olan Köy Enstitüleri, Ali Adnan Özgür’ün “Toprağın Çocukları”nın ardından yeni bir projeyle karşımıza çıkıyor. İlk filmde, olguyu azınlıklara saygı boyutunu da gözler önüne sererek ve günümüz Türkiyesi ile de ilişkilendirerek gündeme getiren sinemacılar, Biket İlhan’ın filminde, çok da doğru bir kavrayışla ağalık düzeni ve gerikalmışlık ekseninde ele alıyorlar. Özellikle kadınlar cephesinde verilen aydınlanma uğraşının gerçeklere dayanarak ele alınmasının saygı duyulabilecek bir çaba olduğunun altını çizmek ve filmin
    anlatısına hakim olduğu öne sürülen “didaktik yapının” eleştirisine soyunanlara bir çift söz söylemek gerekiyor: Son yıllarda “yakın tarihle hesaplaşma” adıyla kültürel zeminde yeni tartışmalar boy gösterdi. Ne var ki, konu Köy Enstitüleri, Halkevleri ve erken dönem aydınlanmacı yaklaşımın diğer kurumlarına geldiğinde bu sorgulamacı anlayışın yerini “sessizliğe” bıraktığına tanık olduk. 90’lardan bu yana ülkeyi taşra-kent karşılaştırmalarına, yarı aydının yozlaşma serüvenlerine, uhrevi sevdalara ve bireyci okumalara hapseden “sanat sinemasının” krize tutulduğu bir noktada, “Yarım Kalan Mucize” gibi kavrayışların önemli olduğunun altını çizmek gerekir.

    Sonuç itibarıyla Nihan Belgin ve Biket İlhan’ı saygıdeğer bir çabanın ürünü olan filmden dolayı kutlarken, “Umut Beşkırma’ya dikkat!” diyorum…

    (29 Aralık 2013)

    Tuncer Çetinkaya
    ModernZamanlar Sinema Dergisi Editörü

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu