Festivalden Ulusal Yarışma İzlenimleri

33. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma filmleri izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Bu yılki seçki 10 filmden oluşmakta. Bunlardan ikisi, geçtiğimiz aylarda vizyon görmüş yapımlar. Reha Erdem imzalı ‘Şarkı Söyleyen Kadınlar’, farklı engellerle sıkıştırılmış bir avuç kadının, kıyamet arifesini andıran bir ortamda inanç, cesaret ve özveriyle yaşama kattıkları üzerine farklı bir serüven. Ozan Açıktan’ın ikinci uzun metrajı ‘Silsile’ sıcak bir yaz gecesinde geçen gerilimli bir tutku hikâyesi.

Ülkemizde ilk kez festivalde gösterilen kimi filmler ise şimdiden kendi hayran kitlesini oluşturmaya başladı. ‘İtirazım Var: Bayılırım Belaya’, geçtiğimiz yıl bileğinin hakkıyla Ulusal Yarışma’nın en iyi filmi seçilmiş ‘Sen Aydınlatırsın Geceyi’ ile kariyerinin en parlak ürününe imza atmış Onur Ünlü’nün son işi. Bu kez polisiye türüne el atan Ünlü, türün kurallarına büyük ölçüde sadık kalmış ancak -filmde küçük bir rolü de bulunan- Sırrı Süreyya Önder ile birlikte oluşturdukları hikâye kendisinden beklenen absürd güldürü tarzını koruyor. Camide işlenen cinayeti çözmeye sıvanan antropolog imam Selman Bulut’un hikâyesi bu defa dönemin ruhuna uygun olarak daha politik. Filmin ödül listesinde yer almasını beklerken, sinemadaki ilk başrolünde harikalar yaratan Serkan Keskin’i şimdiden en iyi erkek oyuncu adayım olarak ilân ediyorum.

Sinemamızın Ünlü benzeri bir diğer çılgın yönetmeni de Levent Semerci. Büyük bütçeli ilk filmi ‘Nefes: Vatan Sağolsun’ ile hem seyircinin hem de eleştirmenlerin gönlünü kazanmış olan Semerci, yaklaşık dört yıldır üzerinde çalıştığı otobiyografik özellikler taşıyan son çalışması ‘Ayhan Hanım’ ile seyircisini şaşırttı yine. Kendi ailesinin yaşadıklarından yola çıkarak trajik bir 12 Eylül hikâyesi anlatmaya soyunmuş bu defa. Sinemamızda pek alışılmamış, son derece stilize bir çalışma bu. Senaryoyu yazan Semerci, görüntü yönetmenliğini ve bizzat kamera operatörlüğünü yürütürken, yapımda önemli bir yer kaplayan dans koreografilerini de bizzat kendisi hazırlamış. Vizyona girdiğinde bu çok kişisel filmin nasıl karşılanacağını merak ediyorum doğrusu. Festival jürisinin en iyi yönetmen ve kadın oyuncu (harika Vahide Perçin) seçimlerinde dikkate alacağı yapımlardan biri olacaktır ‘Ayhan Hanım’.

Ulusal Yarışma’nın bir diğer filmi, daha önce ‘Saç’ (2010) filmiyle Ulusal Yarışma’nın Altın Lale’sini kazanmış olan Tayfun Pirselimoğlu’nun Berlinale’den sonra ilk kez İstanbul’da gösterilen ‘Ben O Değilim’i. Yazar Pirselimoğlu da dahil bir dolu edebiyatçının ve başta Antonioni olmak üzere birçok sinemacının gözde teması kimlik değiştirme üzerine çarpıcı bir çalışma bu. Kişilik değiştirmenin nedenini herhangi bir motif koymadan göstermek istemiş deneyimli sinemacımız. Yalnızlığın farkına varılması, değişen hayatın aynı sıradanlığa dönüşü gibi haller üzerine düşünmemizi istemiş. En iyi film, yönetmen, senaryo ve oyunculuk (yine muhteşem Ercan Kesal ve İranlı Maryam Zaree) dallarının güçlü favorilerinden.

Ulusal Yarışma’nın öne çıkan filmlerinden bir diğeri, Hüseyin Karabey’in 2008 yılında festivalde ilgiyle karşılanmış ve en iyi kadın oyuncu (Ayça Damgacı) ödülünü kazanmış ‘Gitmek: Benim Marlon ve Brandom’dan sonraki ikinci uzun metrajı ‘Sesime Gel’ (ya da özgün Kürtçe adıyla ‘Were Dengê Min’). Karabey, yakın tarihte Türkiye’nin doğusunda olup bitenler üzerine keskin bir politik tavır sergilemek yerine, yaşanan trajikomik olayları bir halk geleneğinden, masal anlatıcı ozanların (dengbejler) ağzından anlatmayı seçmiş. Doğada bir arayış üzerine kurulu, dinginliği ölçüsünde güçlü bu yapımda Anne Misselwitz’in görüntüleri ve toplu müzik çalışması mükemmel.

Sinemamızın bir diğer deneyimli ismi Kazım Öz’ün, her yıl Batman’dan Ankara yöresine tarım işçiliği yapmak üzere gelmiş kalabalık ve yoksul Kürt ailesinin hikayesi çerçevesinde, izleyicisini keskin sınıf çelişkileri, yeni sömürgecilik yöntemleri ve insanların ürettiklerine yabancılaşması üzerine düşünmesini amaçladığı yeni filmi ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’u henüz izleyemedik.

Bunun gibi, Kenan Korkmaz’ın ilk filmi ‘Lüks Otel’den (2001) sonraki çalışması ‘Gittiler: Sair ve Meçhul’ ve her ikisi de ilk film olan Melisa Önel’in ‘Kumun Tadı’ ile Esra Saydam / Nisan Dağ ikilisinin çağdaş kadın erkek ilişkisini deşeleyen ‘Deniz Seviyesi’ de henüz izleyemediklerimiz arasında.

Ödüller, festivalin 19 Nisan Cumartesi akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenecek olan kapanış töreninde sahiplerini buluyor. Törenin CNN Türk kanalından naklen yayınlanacağını, en iyi film ödülünü kazanan yapımın 20 Nisan Pazar günü 21:30 seansında Atlas 3 salonunda bir kez daha gösterileceğini hatırlatalım.

(16 Nisan 2014)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Ankara Engelsiz Filmler Festivali 2014

Görme, işitme ve ortopedik engellilerin erişimine uygun bir altyapıda hazırlanan Ankara Engelsiz Filmler Festivali, 20 – 25 Mayıs 2014 tarihleri arasında ikinci kez gerçekleştiriliyor. Puruli Kültür Sanat tarafından organize edilen ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın himayesinde gerçekleştirilen Ankara Engelsiz Filmler Festivali’nde engeli olan ya da olmayan tüm sinemaseverler bir arada film izleyebiliyor, film ekipleriyle yapılan söyleşileri takip edebiliyor ve atölye çalışmalarına katılabiliyorlar. Festivalde filmler Engelsiz Yarışma, Türkiye Sineması, Dünyadan, Uzun Lafın Kısası, Çocuklar İçin, Engel Tanımayan Filmler ve Sinema Tarihinden başlıkları altında sinemaseverlerle buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Tanıtım Filmi: 1 / 2

Ankara Engelsiz Filmler Festivali 2014 yazısına devam et

33. İstanbul Film Festivali’nde 09 Nisan Çarşamba

33. İstanbul Film Festivali gösterimleri devam ediyor. Festival kapsamındaki Neil Young’ın Bavulundan Şarkılar filminin Atlas Sineması 19:00’daki gösterimi sonrası 22:00’de Hard Rock Cafe İstanbul’da festivalin unutulmaz gecelerinden biri yaşanacak. İnceldiği Yerden Kopsun’un bir önceki günkü gösterimine katılan Ester Martin Bergsmark ve senaryo yazarı Eli Leven bu kez filmin Nişantaşı City Life Sinemaları’ndaki 13:30 seansı gösterimine konuk oluyor.

33. İstanbul Film Festivali’nde 09 Nisan Çarşamba yazısına devam et

Kimin Kalbi Sinema İçin Atıyor?

Kurulduğu günden bu yana sanata destek veren Akbank, sinema tutkusunu ölçümlemek için yenilikçi bir proje hayata geçiriyor. Sinema aşkı, izleyicilerin kalp atışlarıyla somutlaşıyor. İstanbul Film Festivali’ni 10 yıldır aralıksız destekleyen Akbank, sinema ve teknolojiyi birleştirerek izleyicileri şaşırtmayı hedefliyor. Festival boyunca seçili film gösterimlerinde gerçekleştirilen projede, Atlas Sineması’ndaki standa uğrayan sınırlı sayıdaki seyirciye kalp atışlarını ölçen özel bantlar takılacak. Bu sayede film boyunca izleyicilerin kalp atışları takip edilebilecek.

Kimin Kalbi Sinema İçin Atıyor? yazısına devam et

Çarşamba Buluşmaları’nda Toron Karacaoğlu Konuşuyor

Mehmet Taşdiken’in kurucusu olduğu Çarşamba Buluşmaları, 09 Nisan Çarşamba günü sinema ve tiyatro tarihimizin canlı tanığı, bilinen tüm duayenlerle aynı sahneyi paylaşmış, kendisi de duayen olmuş, Türk Tiyatrosunun son çınarlarından, yaşayan bir hatıra defteri Toron Karacaoğlu’nun konuşması ile devam ediyor. “Hayriye Caddesi, No: 12, Kat: 2, Galatasaray, İstanbul” adresindeki Fransız Sokağı Kültür Merkezi’nde her Çarşamba günü 19:00 – 21:00 saatleri arasında yapılan buluşmalar ücretsiz düzenleniyor. Kültür Merkezi, Galatasaray Lisesi arkasındaki açık otoparka bakan Cezayir Lokantası’nın üstünde bulunuyor.

Çarşamba Buluşmaları’nda Toron Karacaoğlu Konuşuyor yazısına devam et

Bir Sinema Bileti, Sigara Tiryakisi Olan Sevdiklerinize En Güzel Hediye Olabilir

Sigaranın, içenleri ömür boyu esir tutmak üzere kurgulanmış sinsi bir tuzak olduğunu gösteren Bırakmak İstiyorum, yıllardır sigara içenlere sigarayı yeniden tanıtıyor. Bırakmak İstiyorum’a bir bilet alıp sigara içen sevdiklerinize hediye ederek onları sigaradan kurtarabilir ve kaliteli bir yaşama adım atmalarını sağlayabilirsiniz. Yönetmenliğini Yücel Yolcu’nun, yapımcılığını Böcek Film – İpek Sorak’ın üstlendiği Bırakmak İstiyorum filmi Emre Üstünuçar’ın 10 yıllık terapistlik tecrübeleri ışığında sigara bağımlılığına tutulan bir ayna. Üstünuçar, vizyona giren filmde, sigara tiryakilerinin çok basit iki seçeneği olduğunu belirtiyor: İçlerindeki doymayan nikotin canavarını beslemek veya kurtulmak.

Tepecik Hayal Okulu, Beyoğlu Sineması’nda

Güliz Sağlam’ın yönettiği Tepecik Hayal Okulu, İstanbul Film Festivali’nde 14 Nisan Pazartesi günü 21:30’da Beyoğlu Sineması’nda gösteriliyor. Birbirinden özgün ve yaratıcı kısa filmleri ve tek uzun metraj filmi Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’la tanınan Ahmet Uluçay, bundan on iki yıl önce beynindeki tümörle tanışır ve onu aldırmak için ilk ameliyatını olur. Bu film, seyirciyi Uluçay’ın düşle gerçek arasında gidip gelen yaşamına paralel biçimde hastane koridorlarından köye, çocukluğa, düşlere, bir sinema tutkununun dünyasına taşıyor. “Yaşadığı her anı görsellikle tasvir etme tutkusu, sinemayla büyülenmiş birine tüm engellerle mücadele etme gücü verebilir mi?” sorusuna odaklanıyor.

Büyük Budapeşte Oteli

Wes Anderson’un yönettiği ve Ralph Fiennes, F. Murray Abraham, Mathieu Amalric ile Adrien Brody’nin oynadığı Büyük Budapeşte Oteli (The Grand Budapest Hotel), 11 Nisan 2014’de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Büyük Budapeşte Oteli, iki savaş arasındaki dönemde ünlü bir Avrupa otelinde kapı görevlisi olarak çalışan Gustave H. ile lobi görevlisi Mustafa’nın arkadaşlık hikâyesini anlatıyor. İki iyi arkadaş otelde görevdeyken paha biçilemez bir Rönesans eseri çalınır. Aile yadigârı olan eser servet değerindedir. İkili kendi hayatlarındaki bu önemli savaşın mücadelesini verirken, dışarıda ise bir çağ değişmektedir.

Büyük Budapeşte Oteli yazısına devam et

Hızlı ve Korkusuz

Mukunda Michael Dewil’in yönettiği ve Paul Walker, Naima McLean, Gys de Villiers ile Leyla Haidarian’ın oynadığı Hızlı ve Korkusuz (Vehicle 19), 11 Nisan 2014’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Michael, son 5 yıl içinde hiç görmediği karısını görebilmek için tahliye koşullarını hiçe sayan bir suçludur. Havaalanında kiraladığı araçta kendisine ait olmayan bir telefon sesi duyar. Muhtemelen daha önceki müşterilerden kalmış bir telefondur. Sıkışan trafikte ise araba koltuğunun altında bir silâh saklı olduğunu fark eder. Telefon çalar, bir ses “Mesajı aldın” der ve telefon kapanır. Beklenmeyen bir olayın içinde, yanlış bir arabanın sürücü koltuğunda, yanlış bir adamdır artık.

33. İstanbul Film Festivali’nde 08 Nisan Salı

33. İstanbul Film Festivali gösterimleri devam ediyor. Festival konuklarından Talal Derki, bugün Salon İKSV’de 14:00’de yapılacak söyleşide savaş sırasında belgesel çekmenin yöntemlerinden bahsedecek, ardından da Humus’a Dönüş adlı belgesele nasıl dahil olduklarını anlatacak. Romain Goupil’in yönettiği 30 Yaşında Ölmek, 1968’de Paris’te yaşanan öğrenci ayaklanması liderinin yaşamını anlatıyor. Nişantaşı City Life Sinemaları’nda 16:00’da gösterilecek.

33. İstanbul Film Festivali’nde 08 Nisan Salı yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu