12 – 16 Ekim Tarihlerinde Bozcaada’da Görsel Bir Şölen Var

3. BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali 12 – 16 Ekim 2016 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Festivalde, 58 ülkenin yönetmenlerinden gelen 280 belgesel arasından seçilen iddialı yapımlarda, gezegenimizin ekolojik gerçekleriyle ilgili çarpıcı gerçekleri göreceğiz. Festivalde yer alacak belgesellerde çöp, kömür madenleri ve enerji santralleri, köye dönüş, küresel ısınma ve yerli halkların yok oluşu gibi özel konular öne çıkıyor.

12 – 16 Ekim Tarihlerinde Bozcaada’da Görsel Bir Şölen Var yazısına devam et

Uniq Açık Hava Sahnesi’nde Açık Hava Sinema Geceleri Keyfi Bayram Tatili’nde de Devam Ediyor

Şehrin yaşam merkezi Uniq İstanbul’un Açık Hava Sinema’sında Başka Sinema ve BKM’nin seçtiği, festivallerde çeşitli ödüller almış çok iyi filmlerden oluşan seçkilerini izleyeceğiniz sinema geceleri Pazar, Pazartesi ve Perşembe akşamı asırlık ağaçların ortasında, yıldızların altında ve çimlerin üzerinde Eylül ayı boyunca da devam ediyor. 11 Eylül Pazar akşamı yönetmenliğini Ahu Öztürk’ün yaptığı Toz Bezi ile 15 Eylül Perşembe akşamı yönetmenliğini Oliver Hirschbiegel’in yaptığı Hitler’e Suikast (Elser – 13 Minutes) adlı filmler gösterilecek. Filmler öncesinde ise Tamirane lezzetleri, özel indirimlerle sinemaseverleri bekliyor, biletini göstermen yeterli.

Uniq Açık Hava Sahnesi’nde Açık Hava Sinema Geceleri Keyfi Bayram Tatili’nde de Devam Ediyor yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: New York’un Küçük Adamları

Ira Sachs’ın adı konmamış New York Üçlemesi’nin son halkası ‘Küçük Adamlar / Little Men’. Amerikan sinemasının has bağımsızlarından Sachs ’14. If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nde gösterilen 2012 yapımı ‘Işıklar Açık Kalsın / Keep The Lights On’ ile dikkatimizi çekmişti ilk kez. Otobiyografik özellikler taşıyan bu filminde otuzlu yaşlardaki New York’lu eşcinsel çiftin dokuz yıla yayılmış fırtınalı ilişkisini anlatır sinemacı. Belgesel … Devamı… »

Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’ne Başvuru Yağmuru

Coşkusu salonlardan taşan Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin bu yıl da keyifle gerçekleştirilebilmesi için en önemli aşamalardan biri de tamamlandı ve geri sayıma başlandı. Kasım ayını sanat şölenine dönüştüren 17. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali için yapılan yerli ve yabancı yüzlerce başvuru, kent için bir gurur kaynağı oldu. Festivalde yarışmak için, ulusal ve uluslararası dallarda animasyon, belgesel, deneysel, kurmaca kategorilerinde 1378 film başvuruda bulundu.

Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’ne Başvuru Yağmuru yazısına devam et

53. Uluslararası Antalya Film Festivali’ne Görkemli Bir Başlangıç

Bu yıl da birçok yenilik ve birbirinden güçlü film programlarıyla Ekim ayında sinema şenliği yaşatmaya hazırlanan Uluslararası Antalya Film Festivali, İstanbul’da, Sortie sponsorluğunda düzenlenen bir partiyle festival çalışmalarından bir bölümünü duyurdu. Sanat dünyasından renkli isimlerinin katıldığı gece, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Festival Başkanı Menderes Türel ile Festival Direktörü Elif Dağdeviren’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

53. Uluslararası Antalya Film Festivali’ne Görkemli Bir Başlangıç yazısına devam et

2. Amed Film Festivali

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Daire Başkanlığı ve Ortadoğu Sinema Akademisi’nin, 22 – 25 Aralık 2016 tarihleri arasında düzenleyeceği 2. Amed Film Festivali için başvurular başladı. “Sınırsız Sinema” sloganıyla düzenlenecek olan özgürlük temalı festivalin programında, dünya sineması seçkileri, özel gösterimler, söyleşi ve atölyeler yer alırken, festival filmleri, kent merkezindeki sinema solanları ve ilçelerde çeşitli mekânlarda gösterilecek. Film üreticilerinin özgür bir platform içerisinde kendilerini ifade edebilmesi için zemin yaratmayı amaçlayan festivalde yeni ve özgür anlatı alanlarının açılması hedefleniyor.

2. Amed Film Festivali yazısına devam et

Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var

Rıza Sönmez’in yönettiği ve Yüksel Ermutlu, İsrafil Parlak, Vildan Atasever ile Haydar Koçolu’nun oynadığı Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var, 27 Ekim 2017′de İFP Film dağıtımıyla Atlas Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
Yönetmen Rıza Sönmez, hatırlı misafirlerini karşılamak için acilen müzisyen bulması gereken Yüksel ve Orhan Pamuk’un Kar romanındakine benzeyen insan, sokak, obje fotoğrafları çeken, Orhan Pamuk hayranı berber Kazım’ın hikâyesini doğaçlama çekti. Ortaya çıkan mizah dolu doküdrama, ilk gösterimini 53. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde yaptı.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var yazısına devam et

Eşik

Ayhan Salar ile Erkan Tahhuşoğlu’nun yönettiği ve Senem Çelikkol, Bedia Yaman, Mine Özen ile Raci Küçük’ün oynadığı Eşik (Verge), 16 Haziran 2017′de Bir Film dağıtımıyla Salar Film – Şiyara Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Ülkenin eşiğinde bulunan bir şehir. Şehrin eşiğinde var olan bir yol. Yolun eşiğinde yapılmış altlı üstlü yaşanan iki katlı mütevazı bir ev. Bu evde yaşayan, kimi zaman deliliğin eşiğinde, kimi zaman ise bu deliliğin eşiğini geçmiş iki ayrı kuşakla karşı karşıya bulunmaktayız. Bu birbirinden oldukça farklı olsa da iki ayrı kuşağa ait, birbirinin aynası olan iki kadın ve bu iki kadının, birbirinin aynası olan çilekeş hikâyeleri.

53. Uluslararası Antalya Film Festivali Yine Yeniliklerle ve Sürprizlerle Geliyor

Uluslararası Antalya Film Festivali, bir kez daha ulusal ve uluslararası sektör bileşenlerini ve sinema seyircisini ağırlayacak. 16 – 23 Ekim 2016 tarihleri arasında düzenlenecek festivalin basın toplantısı Antalya’da yapıldı. Bu yıl festivalin onur ödülleri, yönetmen Feyzi Tuna ile oyuncu Yılmaz Gruda’ya; Altın Portakal Emek Ödülleri ise dublaj sanatçıları Altan Karındaş ile Toron Karacoğlu’na ve Yaşam Boyu Başarı Ödülü ise ses sanatçısı Emel Sayın’a takdim ediliyor.

53. Uluslararası Antalya Film Festivali Yine Yeniliklerle ve Sürprizlerle Geliyor yazısına devam et

Şehirlilerin Bitmek Bilmez Meseleleri

Bridget Jones’un Bebeği (Bridget Jones’s Baby)
Yönetmen: Sharon Maguire
Eser: Helen Fielding
Senaryo: Helen Fielding-Dan Mazer-Emma Thompson
Müzik: Craig Armstrong
Görüntü: Andrew Dunn
Oyuncular: Renée Zellweger (Bridget), Colin Firth (Mark), Patrick Dempsey (Jack), Emma Thompson (Doktor), Gemma Jones (Anne), Jim Broadbent (Baba), Sally Phillips (Shazzer), Julian Rhind-Tutt (Fergus), Shirley Henderson (Jude), Ben Willbond (Giles), Paul Bentall (Bakan), Agni Scott (Camilla), Beattie Edmondson (Laura), Laura Checkley (Susan), Sarah Solemani (Miranda)
Yapım: Universal-Miramax-StudioCanal-Working Title (2016)

Yıllardır hayatının adamını arayan şehirli kadın Bridget Jones, bu son macerasında hamile kalmayı başarıyor. Ama bu bebeğin babası kimdi? Eğlenceli ve esprili bir film.

Bridget Jones 43 yaşına basıyor. Geçmişte sevgilileri olsa da şimdi yatağında yapayalnızdı. Yumurtaları da kuruyup gidecek bir erkeğin spermleriyle buluşmazsa. Londra’da haber kanalında çalışan Bridget, eski sevgililerinden birinin kilisede anmasına katılıyor. Ölüp ölmediği de bilinmiyor. Kiliseye geride bıraktığı kadınlar da gelmiş. Hepsinin hatıraları da ortaktı kayıp çapkın sevgiliyle. Hem de kelimesi kelimesine. Bridget’ın avukat eski sevgilisi Mark da bu anmaya katılıyor. Ama o, Camilla’yla evli. Ama Bridget ona yine âşık olabilir.

Doğum gününde yalnızlık…

Bridget, soğuk yatağında doğum gününü yalnız geçirirken, televizyonda haber spikeri arkadaşı Miranda’yla müzik festivaline katılıyor. Bu anlar komikti. Orada, ilişkileri ölçen Amerikalı Jack’le tesadüfen tanışıyor ve onunla yatıyor. Londra’ya döndüğünde hiç beklemediği bir anda Mark’la da yatıyor. Bir zaman sonra da hamile olduğunu öğreniyor. İçinde büyümekte olan bebeğin babası kimdi? Bu sorunun cevabı doğuma kadar kimse tarafından bilinemiyor. Seyirci de bilmiyor. Bu polisiye filmlerdeki gibi merak duygusunu çoğaltıyor. Hem de sonuna kadar.

Güldüren espriler…

Sharon Maguire’ın yönettiği 2016 yapımı “Bridget Jones’s Baby-Bridget Jones’un Bebeği”, gerçekten eğlendirici. Üstelik esprileri de insana kahkahalar attırıyor. Arabada çocuklar varken kuklalar üstüne yapılan “kızsal” espriler kırıp geçiriyor. Kadınlar bambaşka. Filmde başka hoş anlar da keşfedebilirsiniz. Bridget’in doğum sancıları çektiği Mark’ın İtalyan restoranının “Moto Guzzi”siyle hastaneye yetişmek için bulduğu çözüm müthişti. Ama trafik olmasaydı. Mark, hamile Bridget’i kucağında taşımak zorunda kalıyor. Ama Jack de motosikletiyle yetişiyor onlara. Doğum anları da baba adayları için de öğreticiydi. Elbette anne adayları için de. 2001’den beri bir seriye dönüşen “Bridget Jones”un bu son macerası da eğlenceli…

(15 Eylül 2016)

Ali Erden

[email protected]

Sezonun İlk Galası, Kahkahası Bol Bir Aşk Filmi, El Değmemiş Aşk İçin

2016 – 2017 sezonunun ilk galası, El Değmemiş Aşk ile 06 Eylül 2016 Salı akşamı Levent Cinemaximum Zorlu Center Sineması’nda yapıldı. Yönetmen Umut Kırca ve filmin oyuncuları, davetlilerle birlikte, filmi ilk defa izleme heyecanını yaşadı. Kırmızı halı seramonisinde basın ile buluşan Umut Kırca ve oyuncular Emre Karayel, Ceren Moray, Begüm Kütük Yaşaroğlu, Cem Kılıç, Haldun Boysan, Ferdi Akarnur ve Merve Han eğlenceli sohbetleriyle basın mensuplarını güldürdü.

Sezonun İlk Galası, Kahkahası Bol Bir Aşk Filmi, El Değmemiş Aşk İçin yazısına devam et

Köstebek (Yönetmen: Daniel Ragussis)

Daniel Ragussis’in yönettiği ve Daniel Radcliffe, Toni Collette, Tracy Letts ile Devin Druid’in oynadığı Köstebek (Imperium), 16 Eylül 2016′da Mars Dağıtım dağıtımıyla Filmdom Media tarafından vizyona çıkarıldı.
Bir FBI ajanı olan Nate, sivil kılığına girer ve bomba tezgahı planlayan bir terörist kumpasını ortaya çıkarmak için beyaz üstünlük yanlısı bir gruba katılır. Parlak ve geleceği olan analist yeni bir kimliğe bürünmenin zorluğuyla karşı karşıya gelirken gerçek prensiplerini korumaya çalışarak beyaz üstünlüğünün tehlikeli yer altı dünyasında yolculuğa çıkar. Fakat Dallas’a ulaşmak için Nate sandığından daha alternatif bir evrene girmek zorunda kalır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

İsa Çarmıha Giderken

Ben-Hur
Yönetmen: Timur Bekmambetov
Roman: Lev Wallace
Senaryo: Keith R. Clarke-John Ridley
Müzik: Marco Beltrami
Görüntü: Oliver Wood
Oyuncular: Jack Huston (Judah Ben-Hur), Morgan Freeman (Ilderim), Toby Kebbell (Messala Severus), Rodrigo Santoro (İsa), Nazanin Boniadi (Esther), Ayelet Zurer (Naomi Ben-Hur), Pilou Asbæk (Pontius Pilate), Sofia Black-D’elia (Tirzah Ben-Hur), Marwan Kenzari (Druses), Moises Arias (Dismas), James Cosmo (Quintus), Haluk Bilginer (Simonides), David Walmsley (Marcus Decimus), Yasen Atour (Jacob), Francesco Scianna (Kadeem), Gabriel Lo Giudice (Elijah), Denise Tantucci (Avigail), Jarreth J. Merz (Flores), Iaon Gunn (Gestas), Jay Natelle (Gesius), Maurice Lee (Simon Cyrene), Stefano Scherini (Peter), Alessandro Giuggioli (Yahuda)
Yapım: MGM / Paramount (2016)

Klasik ilk filmin gölgesinden kurtulmaya çabalayan Kazak yönetmen Timur Bekmambetov’un “Ben-Hur” filmi, pop kültürüne yakışan hızlı anlatımlı bir aksiyon. Hem de IMAX perdede üç boyutlu olarak.

İS 33… Tanrı’nın oğlu olduğunu söyleyen, insanlara nefretten, kinden uzak durmalarını, sevgiye sığınmalarını anlatan Nasıralı İsa, Yahudi hahamları telaşlandırmış ve iktidarlarını sarsmıştı. Yahudi cemaati kışkırtan hahamlar, Roma’nın Kudüs valisini de ikna edip İsa’yı çarmıha gönderiyorlar tiyatroya dönüşmüş mahkemeyle. Film sekiz yıl geriye gidiyor. İS 25… Yahuda (Judah) Ben-Hur, ailesinin çocukken evlatlık aldığı Romalı Messala Severus’la kardeşten daha yakınlar. Ama Messala, gururlu ve de uzakları merak eden bir genç. Kendini Ben-Hur ailesinin içinde sığıntı gibi görüyor. Yahuda’nın kız kardeşi Tirzah’a âşık olsa da.

Klasiğin dışında…

Kazak yönetmen Timur Bekmambetov, William Wyler ustanın 1959 yapımı renkli ve sinemaskop “Ben-Hur” filmi gibi yazar Lewis Wallace’ın “Ben-Hur: A Tale of the Christ” romanından yola çıksa da zaman kısalığından yoğunlaştırılmış bir film ortaya koymuş. Filmin girişinde İsa’nın doğumuna hiç yer vermeyen Bekmambetov, bazı anlarda klasik yapımdan uzaklaşarak aksiyonu öne çıkartarak günümüz seyircisine uygun bir yapıt ortaya koymuş. Wyler ustanın üç buçuk saati aşan “technicolor” tadı veren filmi 11 dalda Oscar kazanmıştı. Wyler’ın filmini biri sinemada olmak üzere üç defa gördük. Film ülkemizde 1963 yılında vizyona çıkmıştı. 1977 yazında çocukken bu film birdenbire karşıma çıkıvermişti yazlık sinemanın kocaman perdesinde. Bu uzun film, 1960’lardaki ekonomik durumdan olmalı tamamen renkli değildi. Renkli bölümün ardından siyah-beyaz bölüm geliyordu. Bu film boyunca dönüşümlü olarak devam ediyordu. Film sinemaskop olarak gösterilmişti ama. Yahuda Ben-Hur, beş yıllık kürek cezasından kurtulduğu anlardaki denizin maviliği büyülemişti. Bu filmi beyazperdede gördükten sonra o muhteşem maviyi aradık, ama sinemada bir daha bulamadık. Bekmambetov, Yahuda’nın kürek mahkûmluğundan kurtulma anını tamamen değiştirmiş, belirtelim.

Kin ayakta tutunca…

Romalılar Kudüs’ü işgal edince ilk işleri araba yarışları için arena inşa etmek oluyor. Bunu yaparlarken, Yahudilerin kutsal mezarlarındaki mermerleri kullanmaya başlayınca halkın Romalılara karşı öfkesi çoğalıyor. Ama ne yapabilirlerdi ki? Sadece direnişçi Zilotlar, Romalı baskısına karşı koyabiliyorlar. Romalılar onları, günümüzün bakışıyla “terörist” olarak görüyorlar. Onlara yardım eden herkes yataklık etmekten suçlanıyor. Ardından kürek mahkûmiyeti veya çarmıha germeyle cezalandırıyorlar.

Zengin ailenin oğlu genç Yahuda ve evlatlık Messala, atlarını yarıştırırken, Yahuda attan düşüyor ve ağır yaralanıyor. Messala, onu taşıyarak eve getiriyor ve sonra da zihnindeki uzaklara gitme düşüncesini gerçekleştiriyor. Roma ordusuna katılan Messala, hızla yükselip Kudüs’e geliyor bir dolu istilanın ardından. Yahuda, tüm kalbiyle âşık olduğu Esther’le evleniyor. Sonra da marangoz İsa’yla ve sevgi kelimeleriyle karşılaşıyorlar. İsa göründüğünde insanın içinde bir sıcaklık huzur bırakarak çıkıp gidiyor bu anda. Üç yıl sonra Messala Kudüs’e gelince Ben-Hur ailesinin kaderi de değişiyor. Direnişçi Zilotlardan bir genç yaralanınca Tirzah ona yardım etmek için malikâneye almış. Yudah, yaralı genç Zilot’un yarasını pansuman yapıyor. İşte bu Zilot, çok geçmeden yeni gelen Romalı vali Pontius Pilatus Kudüs’e girdiğinde trajedi de başlıyor. Ben-Hur ailesi dağılıyor. Yahuda’ysa kürek mahkûmu oluyor beş yıl. İyon denizinde Yunanlı korsanlar Romalıların gemi filolarına baskın yapınca gemiler batıyor. Yahuda, denizi aşıp kurtulmayı başarıyor ve yolu araba yarışlarına katılan Ilderim’le kesişiyor. Ilderim’in beyaz atları var. Biri de hasta. Yahuda atı iyileştirince içindeki intikam ateşini söndürme imkânını da buluyor. Kudüs’te Messala’yla kapışabilecekti. Sonunda iyilikler kazanıyor. Cüzamlılar da iyileşiyor İsa çarmıha giderken. İsa, Yahudilerin bakışları altında çarmıha götürülürken boğaz düğümleniyordu. Çarmıhtaki İsa’nın kanı aktığında yağmur da yağmaya başlıyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak mıydı?

Klasik olan farklıydı…

Gerçekten yönetmen Bekmambetov’un 2016 yapımı IMAX ve üç boyutlu “Ben-Hur” filmini izlerken, kesinlikle Wyler’ın klasik filmini düşünmemek gerekecek. Arenadaki at yarışlarındaki heyecan bile aradaki farkı ortaya koyuyor. Wyler’ın koreografisi hâlâ etkileyici. 1961 doğumlu Bekmambetov, Rus sineması içinde çok çarpıcı aksiyon-gerilim filmleri çekti. Akıl almaz ve nefes kesici bu filmlerden ikisi 2002’deki “Nochnoy Dozor-Gece Nöbeti” ve 2006’daki sinemaskop “Dnevnoy Dozor-Gündüz Nöbeti” filmleri aksiyon tarihine geçti. Hollywood bile bu kadarını hayal edemezdi, dedirtiyor bu iki aksiyon. Günümüz nesilleri Bekmambetov’un “Ben-Hur” pop kültürüne yakın filminden hoşlanabilirler. Filmin müziklerine de kulak verilmeli.

(14 Eylül 2016)

Ali Erden

[email protected]

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu