Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

En Yeni ve Bol Ödüllü Filmler Filmekimi’nde…

Filmekimi 5. yaşını Nokia Nseries sponsorluğunda kutluyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 13 – 19 Ekim 2006 tarihleri arasında, Beyoğlu Emek Sineması’nda gerçekleştirilecek Filmekimi’nde sinemaseverler, en yeni, bol ödüllü, çarpıcı filmleri izleyebilecekler. Filmekimi biletlerinin genel satışı, 07 Ekim Cumartesi günü başlayacak. İstanbul Kültür Sanat Dostları (İKSD) programı üyeleri ise biletlerini öncelikli ve Filmekimi boyunca indirimli alma şansına sahipler.

Sinemada ve Medyada Şiddetin Yeniden Üretimi

9. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali’nin yan etkinlikleri kapsamında, Sinemada ve Medyada Şiddetin Yeniden Üretimi konulu panel 02 Ekim 2006 Pazartesi günü 18.30’da Bahçeşehir Üniversitesi Konferans Salonu’nda yapılıyor.
Irak ve Filistin’de belgesel çeken yabancı yönetmenlerin de katılımıyla gerçekleşecek panelde, görsel medyanın savaş ve şiddet görüntülerini kullanma biçimi, bunun olası sonuçları ve etik sınırları tartışılacak. Şiddetin günlük hayatlarımızın gündemine başta televizyonlarla oturduğu günümüzde, şiddetin gösterim şekilleri, estetize edilmesi, savaşta şiddetin anlatımı, olanın olduğu gibi gösteriminde belgeselcinin duruşu gibi başlıklar konu edilecek.

Tek Gözümle İntikam

Osmanlı Bankası Müzesi Sineması’nda Toplumsal Hafıza / Belgesel Sinema teması altında, 05 Ekim Perşembe günü, saat 19:00’da Tek Gözümle İntikam adlı İsrail yapımı belgesel gösterilecek. Yönetmenliğini Avi Mograbi’nin yaptığı belgeselin ardından, şair, gazeteci ve tercüman Roni Margulies, Siyonizmin Nihai Zaferi / Yenilgisi konulu bir söyleşi yapacak.

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

David Yates’in yönettiği ve Daniel Radcliffe, Rupert Grint, Emma Watson ile Helena Bonham Carter’in oynadığı Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı (Harry Potter and the Order of the Phoenix), 10 Ağustos 2007’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Kendisini dışlanmış ve yalnız hisseden Harry, okulda Dumbledore’un Ordusu adıyla tanınmaya başlayan küçük bir öğrenci grubuyla gizlice görüşmeye başlar. Harry onlara kendilerini Karanlık Sanatlara karşı nasıl savunacaklarını öğreterek, bu cesur genç büyücüleri yakında geleceğini bildiği olağanüstü savaşa hazırlar.

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı yazısına devam et

Antalya’nın Ardından

Kırküçüncü kez düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni geride bıraktığımız şu günlerde akıllarımızda kalan çok şey var elbette. Meselâ beklenen konukların gelmeyişi ve bundan doğan hayal kırıklıkları, açılış ve kapanış gecelerinde yaşanan aksaklıklar, sunucuların yetersiz duruşları, neredeyse bir öğrenci filmi havasını yansıtan ve tekrar tekrar seanslar öncesinde seyretmek zorunda bırakıldığımız tanıtım filmi, hava şartlarının iyi gitmemesi ve yaşanan talihsizlikler, ödüllerin haklı mı haksız mı dağıtıldığı tartışmaları ya da jüriye rest çekenler… Bütün bunlar aslında bardağın hangi tarafını gördüğünüzle ilgili biraz da. Bardağın boş tarafını görelim diyorsanız yukarıda saydığım eksilere daha yüzlercesini ekleyebilirim. Ancak bunun aksine ben bardağın dolu tarafını görmek isteyenlerdenim ve ne olursa olsun bu açıdan bakarak kaleme alabileceğim keyifli gelişmeler olduğuna inanıyorum.

Türk filmleri geliyor

Bardağın dolu tarafını görmeye devam edecek olursak bu yılki festivalin ardından aklımızda kalan en olumlu olay Türk sinemasının yükselen çizgisine şahit olmamızdı elbette. Kısa metrajların ve belgesellerin de dikkat çekmesi bir yana, özellikle ulusal uzun metraj yarışma bölümündeki filmler sevindiriciydi. Kaldı ki bu filmler yalnızca festivale yetişenler, elbette dahası da gelecek. Ekim ayından itibaren çok sayıda Türk filminin vizyona gireceği yolundaki ipuçları festival sırasında verildi.

Antalya’da gösterim şansını yakalayan ulusal uzun metrajları anımsayacak olursak: İklimler (Nuri Bilge Ceylan), Cenneti Beklerken (Derviş Zaim), Takva (Özer Kızıltan), Eve Dönüş (Ömer Uğur), Kader (Zeki Demirkubuz), 2 Süper Film Birden (Murat Seker), Araf (Biray Dalkıran), Aura (Orhan Oğuz), Kardan Adamlar (Aytan Gönülşen). Bu filmler seanslar arasında, festival sonrasında ve halen daha olumlu ya da olumsuz eleştiri bombardımanına tutulmakta. Hepsini tek tek anlatmak istemiyorum, ancak tadı hâlâ damağımda kalan bir film var ki, o da galasına katılma şansını yakaladığım Nuri Bilge Ceylan’ın tarzından vazgeçmeyerek doyasıya sadelikle işlediği İklimler’i.

İklimler üzerine

İklimler, İsa ve Bahar adlı iki karakterin bitmiş ilişkileri üzerine bir film. Karakterlerin iç dünyaları sürekli basit nedenlerle değişmektedir, tıpkı iklimler gibi… Hem iç dünyalarının hem de gerçek dünyanın iklimlerinde savrulan karakterlerin öyküsü yönetmenin yine o vazgeçilmez durağan plânları, son derece basit ama bir o kadar da kolay kolay bükülemeyecek bir sağlamlıkla kullandığı diliyle bizlere sunuldu. Ceylan, Koza adlı kısa metraj çalışmasıyla başlattığı sinema kariyerini Kasaba, Mayıs Sıkıntısı ve son olarak Uzak ile başarıya taşımıştı. Şimdi tüm bunların ardından gelen İklimler, kanımca yönetmenin en iyi filmi. Ceylan, yine görüntü üzerinde tüm marifetini sergilemiş, minimum diyalogla bu işin de üstesinden gelmiş, seçkin bir film yaratmış. Kimileri için “uyunası” bir film olarak algılanabilir ama İklimler, hem tekniği hem de içeriği açısından çok zengin bir işleyişe sahip. Gala gecesinde yönetmenin söylediği birkaç cümle var ki o da içimi burktu. Şöyle ifade etti Ceylan: “Böylesine dolu bir salon görmek ne güzel, ancak vizyona girdiğinde filmimin seyirci toplayabileceğini sanmıyorum.” Ne kadar da doğru cümleler kurdu yönetmen. Karamsar değildi, gerçekleri söyledi. Zaten daha önce başına gelenler de hep böyle olmamış mıydı? Uzak, Cannes’daki başarısının ardından Avrupa ülkelerinde akın akın ilgi görmüştü ama ya kendi ülkemizde? Salonlarımız dolmuş muydu? Seyredenlerin kaç tanesi katılabilmişti Ceylan’ın o muhteşem görsel şölenine? Kim neyi anlayabilmişti? Yönetmenin bu sözleri bir duygu sömürüsü değildi, sadece gerçeklerdi. Vizyona girdiğinde kaçırılmaması gerekir diyorum.

Ödüller kimin?

Antalya’nın ardından aktarabileceğimi son şey ise ödüllerin kimlere verildiği. Bir şekilde paylaştırıldı ödüller, haklı ya da haksız… Nasıl bir politika izlendi? Bilinmez. Ama sonuç olarak iyi ki ödüller verildi, en azından yaratan insanların bundan sonraki üretimlerine birer katkı olacak, orası kesin. Ve işte ödüller sahiplerini buldu:

En iyi film dalında büyük ödülü Kader filmiyle Zeki Demirkubuz alırken, ikinciliği Özer Kızıltan’ın Takva’sı aldı. Takva ayrıca En İyi Erkek Oyuncu, Senaryo, Görüntü Yönetmeni, dahil olmak üzere toplam dokuz ödülün sahibi oldu. Takva’nın başrolünde seyrettiğimiz Erkan Can’ın Gemide’den sonra bir kez daha muhteşem bir performans sergileyerek ödülü hak ettiğine inanıyorum. Aldıkları ödüllere şaşıranlar da oldu. Örneğin Nuri Bilge Ceylan İklimler filmine En İyi Kurgu dalında ödül verilmesine karşı duyduğu hayreti dile getirdi. Bir başkası da Sibel Kekilli idi. Kekilli, soru dolu ifadesi ve bakışları içerisinde Eve Dönüş filmindeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı. Festivalde dikkati çeken bir başka film ise Cenneti Beklerken idi. Derviş Zaim’in yönetmenliğini yaptığı film En İyi Görsel Efekt dalında ödüle lâyık görüldü.

Denizden esen ılık rüzgar eşliğinde festival sona erdi, Antalya şimdi sessiz ve sakin… Ama Antalya’da kaçırdıklarınız için endişelenmeyin, çünkü bu filmlerin bir kısmı “Filmekimi” kapsamında Emek sinemasında da gösterime girecek. Ayrıca Türk filmleri de Ekim ayından itibaren vizyonda olacak. Festivalde görmüş olsanız bile ödüllü Türk filmlerini vizyonda bir kez daha seyretmek keyifli olacak.

(30 Eylül 2006)

Âlâ Sivas

9. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali

9. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali 29 Eylül – 05 Ekim 2006 tarihleri arasında yapılıyor. Festival açılışı bu yıl 29 Eylül’de Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) Baba Zula Grubu müziğiyle renkleniyor. Festivalin açılış filmi ise, Ortadoğu’da yaşananları anlatan Cenin Cenin filmi. Pek çok festivalde politik nedenlerle sert bir film olarak değerlendirilen Cenin Cenin, Filistin ve İsrail arasında yaşananlara birebir tanıklık eden bir film. Festivalde sunulacak yerli ve yabancı 124 film, Atatürk Kültür Merkezi, İtalyan Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi ve Anadolu yakasındaki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gösterilecek.

Altyazı Dergisi’nin 55. Sayısı Çıktı

Altyazı Dergisi’nin Ekim sayısı çıktı. Dergide; Ken Loach, Beş Vakit, Michele Soavi, Sessiz Tepe (Silent Hill) üzerine inceleme yazıları ve Ebru Ceylan, Zeynep Özbatur, Gökhan Tiryaki, Taner Özbilen, Murat Şeker, Ömer Faruk Sorak, Biray Dalkıran ile söyleşiler var. 43. Altın Portakal Film Festivali, 12. Saraybosna Film Festivali, 59. Locarno Film Festivali, Filmekimi, Gezici Festival,ve DVD tanıtımları, 13, Lolipop, Sudaki Kız, Kuzey Faresi, Eski Süper Sevgilim, Fedai ve Arabalar adlı filmlerin eleştirileri, Box Office, Yıldız Tablosu, Haberler, Ayın Filmleri gibi klâsik bölümler de yer alıyor.