Ali Taner Baltacı’nın yönettiği ve Büşra Pekin, Murat Boz, Şinasi Yurtsever ile Müjde Uzman’ın oynadığı Hadi İnşallah, 28 Kasım 2014’de Warner Bros. dağıtımıyla 25 Film tarafından vizyona çıkarıldı.
PuCCa erkek arkadaşı tarafından terk edilince Ankara’dan İzmir’e ailesinin yanına döner. Çok mutsuzdur, evden çıkmaz ve kendini yemeğe verir. Ayrılık sendromunu yaşayan PuCCa’nın artık bunları atlatması gerekmektedir. Babasının aracılığıyla bir iş görüşmesine gider. Aslında hiç çalışmak istememektedir ancak gittiği iş görüşmesinde gördüğü Pekmez bir anda hayatını değiştirir Artık İzmir’de yayın yapan yerel bir TV kanalında muhabirdir.
Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar
Atillâ Dorsay’a Dair
Bilindiği gibi 33. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, bu yıl “Sinemamızın 100 Yılı” temasıyla yola çıkıyor ve konsept bağlamında Onur Yazarı olarak -çok doğru bir kararla- Atillâ Dorsay’ı merkezine alıyor.
Fuar süresince elli civarında sinemasal etkinliğe ev sahipliği yapacak olan Fuar’da, yazarımızın imza atacağı çalışmalar arasında “Renkli Sinemaskop Bir Hayat: Atillâ Dorsay”, “Dorsay’ın Sanatçıları” ve “Yeşilçam’dan 100 Portre” sergileri de bulunuyor.
Ülkemizde sinema yazını denilince akla gelen ilk isimlerden olan ve 50 yıla yaklaşan bir sürede 30’un üzerinde kitap ve Cumhuriyet’ten Milliyet’e, Yeni Yüzyıl’dan Sabah’a birçok gazetede sayısız makale kaleme alan Dorsay’ın televizyon için hazırladığı program ve film gösterimleriyle de yeni kuşaklara verdiği ilhamı akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Sinema Yazınında Bir Doruk
Yıllar önce, 2007 sonbaharında yaptığımız bir söyleşide, “Türkiye’de kurumsallaşmış ve kendini kabul ettirmiş bir eleştiri kurumunun olduğunu söylemek kolay değil. Bu müzik, edebiyat gibi diğer dallar için de geçerli” diye söze giren yazar; ülkede, kendisiniden önceki sinema eleştirisini çok yakından takip ettiğini ve kimi isimlerden etkilendiğini vurgulamıştı:
“Bizim kuşağı etkileyen bir eleştirmen, 1950’lerin sonunda ve bütün 60’lar boyunca Milliyet’te yazan Tuncan Okan oldu. Yıldız verme olayını ilk defa o başlattı ve bizim kuşağı derinden etkiledi. Daha sonra eleştirmenlikten çok Türk sinema Tarihçisi kimliği baskın olan Nijat Özön’ü takip ettim. Yine eleştirmenlikten çok yazarlık kimliği ile sinemanın temel sorunlarına yaklaşma özelliği ağır basan Onat Kutlar bizim için birer öncü oldular ve daha sonra birçok eleştirmen gelip geçti.”
1966’dan bu yana inatla sinema üzerine yazı yazmanın nasıl bir duygu olduğunu sorduğumuzda, işin sırrının “tutku” olduğunu belirten Atillâ Dorsay, eleştiriyi sinemanın yan işlevi olarak görmediğinin altını çizmişti:
“Eleştiri olayı bütün sanatlarda olduğu gibi, ama özellikle de sinemada önemli; çünkü insanlar filmleri, bir kitaptan, bir tablodan daha çok tüketiyor. Her hafta sonu dünyada milyonlarca insan film izlemeye gidiyor. O yüzden sinema eleştirisi çok gerekli bir kurum; ancak ben sinema eleştirisini yazı yazmanın bir türü olarak görüyorum ve herşeyden önemlisi yazı yazmayı çok seviyorum.”
Dorsay, neden sinemanın yalnızca eleştiri kısmında yer aldığına ise “Sinema yapmak çok takdir ettiğim bir çaba; ama benim karakterimle bağdaşmıyor, onu herhalde beceremezdim” sözleriyle yanıt veriyordu.
Eleştiriyi Eleştirmek
“Yabancı filmleri eleştirdiğiniz zaman çok büyük bir sorun yok; çünkü onlardan tepki gelmesi olanaksız. Yerli sinemaya bulaştığınız anda sorunlar başlıyor. Ben ilk birkaç yıl -çok bilinçli bir seçim olmadan- yabancı sinema üzerine yazdım. O yıllarda Türk sinemasını Cumhuriyet’te Turan Gürkan yazardı. 1970 yılında Yılmaz Güney’in ‘Umut’ filmi beni öylesine etkiledi ki onun üzerine bir yazı yazdım ve bunu kullandılar. O tarihten başlayarak –Umut benim için de bir dönüm noktasıdır- Türk sineması üzerine yazmaya başladım. Bir kültürün bahçesinde yaşıyorsanız o topraktan etkilenmemeniz mümkün değil. Dolayısıyla 70 yılından itibaren fiilen sinemamıza bulaştım ve o zaman sorunlar çıkmaya başladı. Her eleştirmen kuşağı gibi biz de o yıllar Yeşilçam’da bazı filmlere çok ağır eleştiriler yazdık. Mesela rahmetli Nejat Saydam’ın bazı filmlerine yazdığım eleştiriler o kadar ağır olmuş ki, neredeyse hasta oluyormuş. Sonradan öğrendim bunu kendisinden.”
Sözü eleştiri kurumunun yıllar içinde gösterdiği gelişme ve muhataplarının tahammül sınırlarına getiren Dorsay’a 60’lı ve 70’li yıllarda yaşanan kimi tartışmaları hatırlattığımızda karşımıza Sinematek’in çıkmazı kaçınılmaz oluyordu:
“Bir dönemde Ulusal Sinemacılar beni benimsemediler ve aramızda birtakım çekişmeler oldu. Biz daha ziyade onlara karşı, Onat Kutlar’ın başını çektiği Sinematek’in çatısı altında toplanan eleştirmen grubuna dahildik ve hayata / filmlere ‘sol’ bir perspektiften bakıyorduk. Aslında sol kuramı da çok iyi bildiğimiz söylenemezdi ama özeniyorduk ve biz Türkiye’de sosyalist eleştiriyi yerleştireceğiz diye inat ediyorduk. Ben Fransız eleştirisinin etkisiyle, Cahiers du Cinema çevresinde toplanan eleştirmenlerin yazdıklarıyla büyüdüm. Daha sonra Marksist eleştiriye heves ettim; ama başarabildiğimi hiç sanmıyorum.”
70’lere Bakış
Sinema yazınımızdaki dönemlerin ve kimi çabaların, özellikle ideolojik bakış noktasında pek de başarılı olmadığı inancına sahip olan yazarımızın 70’lere ilişkin bakışı şu sözlerle özetlenebilir:
“O yıllarda söylendiği gibi Batı’lı anlamda sınıflar tam anlamıyla oluşmuş değildi. Çok geniş bir sanayileşme yoktu. Ona bağlı olarak bilinçli bir emekçi kitlesi yoktu. Türkiye köylüye dayanarak mı sosyalizmi geliştirecekti? Türkiye’nin sanayileşmesi daha sonranın ürünüdür. 60’lardan veyahut 70’lerden söz ediyoruz. Ama Ulusalcılar da tümüyle haklı değillerdi; onların da yazıları, kendilerine sol diyen ama milliyetçiliğe kayanların eleştirilerinden çok farklı değildi. Elbette zaman içinde bütün bunlar ayıklandı, benim kafam da billurlaştı. Temelde ben kendimi hala solcu görüyorum; ama bugün dünyada komünist bir toplum olacağını ve insanlara mutluluk, adalet vereceğini hiç beklemiyorum. İdeolojilerin tümüyle çöktüğüne de inanmıyorum; ancak bir takım metinleri ve filmleri yalnızca ideolojik yaklaşımlarla çözümlemenin mümkün olmayacağını söylüyorum.”
Sinema ve Teknoloji
Yazımızı, aydın olmanın sorumluluğunu her daim üzerinde hisseden, yeri geldiğinde ceketini alıp çıkmaktan geri durmayan -Tunca Arslan’ın deyişiyle “İtham ediyorum!” ya da “Sartre Fransa’dır!” düzeyinde tarihi bir itirazla “Emek Yoksa Ben de Yokum!” diyen- Atillâ Dorsay’ın sinemanın geleceğine ilişkin sözleriyle noktalayalım:
“Teknolojinin getirdiği bazı şeylerin tehlikeler de içerdiğine inanıyorum. O büyük sinema salonlarında yüzlerce kişinin aynı filmi izlediği dönemlerden mültiplekslere kaydık. Filmler çeşitlendi, ayrıştı, sinema seyircisi de kategorilere bölündü. Eskinin o büyük homojen kitlesi yok artık, farklı beklentileri olan farklı seyirciler var. Sinemayı DVD’lere, internetten film indirmelere indirgemek, yedinci sanat dediğimiz şeyin ruhuna aykırı. Kimse kusura bakmasın ama ben bu bilimsel maddiyat çağında hâlâ sinemayı ‘büyü’ sözcüğüyle bağlantılı olarak düşünüyorum. Geniş bir ekranda başka insanlarla birlikte aynı duyguları aynı anda hissederek, beraber nefes alarak, beraber korkup beraber kahkaha atarak bir filmi izlemek bambaşka bir şey. Dolayısıyla filmi izleme biçimi neredeyse filmin içeriğini belirler. Ben hâlâ filmi sinemada izlenebilir bir eğlence olarak görüyorum.”
…
Sözün kısası, bu ülkede sinema üzerine birşeyler karalayan hemen herkesin çok şey borçlu olduğuna inandığımız Atilla Dorsay’ın 50. yılını şimdiden kutluyoruz.
(08 Kasım 2014)
Tuncer Çetinkaya
ModernZamanlar Sinema Dergisi Editörü
Komik Filmin Komik Fragmanı, İçimdeki Ses’in Fragmanı Yayında
Engin Günaydın’ın başrolünde oynadığı İçimdeki Ses’in fragmanı yayınlandı. Günaydın’ın ilk komedi filmi, Barakuda Film yapımı İçimdeki Ses, fragmanıyla şimdiden çok güldürüyor. İçimdeki Ses’in zengin ve eğlenceli oyuncu kadrosunda, Günaydın’ın yanı sıra Leyla Tuğutlu, Füsun Demirel, Ersin Korkut, Onur Buldu ve Hamdi Kahraman yer alıyor. Yönetmenliğini Çağrı Bayrak’ın üstlendiği komedi filmi İçimdeki Ses, hikâyesi, diyalogları ve oyunculuklarıyla sinema izleyicisine özlediği komediyi sunacak. Yapımcılığını, Vay Arkadaş ve Galip Derviş gibi projelere imza atan Barakuda Film’in üstlendiği İçimdeki Ses, 05 Aralık 2014 Cuma günü vizyona girecek.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Orkinos Film’den Çağrı: Bu Filmi Birlikte Yapalım
Orkinos Film, yapacağı çevre konulu film için kamuoyundan destek isteyen bir duyuru yayınladı. Duyuru şöyle: “Merhaba arkadaşlar, sizi Ege ve Akdeniz’in güzellikleri arasında dolaştıracak, anlamlı bir aşk öyküsü içeren, ortak kaygı ve özlemlerimizi dile getirecek bir deniz filmi izlemek ister miydiniz? Ya da bu filmin yapımına bir şekilde katılmak? Ne yazık ki uygarlıkların beşiği Akdeniz yakında bir medüz çorbasına dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya. Daha şimdiden Fransa’da bazı plajlar denizanası istilası nedeniyle …”
- Duyurunun devamı için tıklayınız.
- Web Sitesi
BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali Başladı
30 Ekim – 02 Kasım 2014 tarihleri arasında düzenlenen BIFED – Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali, Bozcaada Belediye Başkanı ve Festival Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz, Yönetmen Yeşim Ustaoğlu, Kanadalı belgesel yönetmeni Mark Achbar’ın da katıldığı bir törenle başladı. Bozcaada Belediye Başkanı ve Festival Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz açılışta yaptığı konuşmasında “Dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu ekolojik sorunlara” dikkati çekerek “Bozcaada’nın bilim, ekoloji ve sanat çevrelerinden isimleri bir araya getirerek ekolojik sorunlara öncü olacağını ve bu festivalin Bozcaada’ya çok yakıştığını” belirtti.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali Başladı yazısına devam et
Serena
Susanne Bier’ın yönettiği ve Bradley Cooper, Jennifer Lawrence, Rhys Ifans ile Toby Jones’un oynadığı Serena, 07 Kasım 2014’de Mars Dağıtım dağıtımıyla Mars Cinema Group tarafından vizyona çıkarıldı.
Yeni yerleştikleri Kuzey Karolina’da sıfırdan bir hayata başlayan ve kerestecilik işinde yükselen çift, mutlu bir birliktelik sürdürür. George’a her anlamda destek olan Serena, genç ve güzel olduğu kadar yetenekli ve kurnaz bir kadındır. Önlerini kesmek isteyen herkesin de ayağını bir biçimde kaydıran Serena, bir gün sevgili kocasına asla bir çocuk veremeyeceği gerçeğiyle yüzleşir ve bu haber Serena’nın iyice hırslanmasına yol açar.
Futbolcu Babanın Oyuncu Oğlu: Doruk Çetiner
Türk futbol tarihinin yüz akı isimlerinden Raşit Çetiner, bugünlerde oğlu Doruk Çetiner’in oyunculuk heyecanına ortak olmanın gururunu yaşıyor. Futbolcu babasının da desteğiyle oyunculuğa adım atan Doruk, önümüzdeki yıllarda adından sıkça söz ettireceğe benziyor. Oyunculuk konusunda Teoman Kumbaracıbaşı, Fırat Topkorur ve Ebru Kavak’tan eğitim alan Doruk Çetiner’in en büyük hayali, Yılmaz Erdoğan ve Nuri Bilge Ceylan gibi isimlerle çalışmak.
Futbolcu Babanın Oyuncu Oğlu: Doruk Çetiner yazısına devam et
24 – 30 Ekim 2014, Bir Film Haftalık Box Office Listesi
24 – 30 Ekim 2014, Bir Film Haftalık (Weekly) Box Office listesi için tıklayınız.
Olur Olur: Bal Gibi Olur
Kerem Çakıroğlu’nun yönettiği ve Alper Kul, Şinasi Yurtsever, Onur Buldu ile Selin Yeninci’nin oynadığı Olur Olur: Bal Gibi Olur, 07 Kasım 2014’de Pinema Film dağıtımıyla Eser Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Yaşam Koçu Zihni ve asistanının, tek müşterileri Ali’nin hayatını son derece farklı teknikler kullanarak hayatını yoluna sokma çabası. Ali’nin hayatı, kalfa olarak çalıştığı eczaneye çocukken aşık olduğu Azra’nın gelmesiyle değişir. Ali, Azra’yı hiç bir şekilde tavlayamayacağını anladığı anda internette karşısına çıkan “Yaşam Koçu Zihni” ilânına tıklar ve yazılı adrese gider. Macera işte o zaman başlar.
Engin Çağlar Yeşilçam Tarihini Beylikdüzü’nde Anlatıyor
Bu yıl Türk sinemasının 100. yılını kutluyoruz. Sinemamızın sevilen sanatçısı Engin Çağlar, 02 Kasım Pazar günü saat 20:00’de Beylikdüzü Kültür Merkezi’nde kendi yaşadığı 46 yıllık sinema serüvenini anlatacak. Türk sinema tarihini, harmanlayarak oluşturduğu Yeşilçam film görüntüleri ve film müzikleri eşliğinde sinemamıza ilgi duyan herkese hitap edebilecek bir sohbet samimiyetinde sunacak. Sanatçı kısa bir süreliğine de olsa sinemaseverleri Yeşilçam’ın o masalsı dünyasına götürüp günlük dertlerinden uzaklaştıracak.
John Wick
Chad Stahelski’nin yönettiği ve Keanu Reeves, Michael Nyqvist, Alfie Allen ile Adrianne Palicki’nin oynadığı John Wick, 28 Kasım 2014’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Çok sevdiği eşinin ölümünden sonra John Wick ondan son bir hediye alır, Daisy isminde yavru bir av köpeği. Fakat John’un yası 1969 model Boss Mustang’i Iosef Tarasov’un dikkatini çekince bölünür. John arabasını satmayı reddedince Iosef ve adamları arabasını çalarlar. Bu sırada John’u bilincini kaybedene kadar döverler ve Daisy’i öldürürler. Bilmeden yeraltı dünyasının en acımasız suikastçılarından birini tekrar harekete geçirirler.
- Basın Bülteni: 1 / 2
- Fotoğraflar
- Web Sitesi
- Fragman
- IMDb
Vizyon Sinemaları, 31 Ekim – 06 Kasım 2014 Seansları
Rize Vizyon, İzmir Torbalı Vizyon Sinemaları, 31 Ekim – 06 Kasım 2014 seansları için tıklayınız.
Sivas Filminin Ekibi, Özel Gösterimin Ardından Basının Sorularını Yanıtladı
Yönetmen Kaan Müjdeci ve çocuk oyuncu Doğan İzci’nin yanı sıra, Muttalip Müjdeci, Hasan Özdemir, Ezgi Ergin, Furkan Uyar, Ozan Çelik, Okan Avcı ile diğer oyuncular ve ekip, 30 Ekim Perşembe günü Beyoğlu Sineması’nda Sivas filmini birlikte izlediler. Yönetmen ve film ekibi gösterimin ardından basının film, festivaller, ödüller ve filmde rol alan Çakır isimli köpekle ilgili sorularını yanıtladılar. Kaan Müjdeci, Sivas ile 71. Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazanmıştı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Sivas Filminin Ekibi, Özel Gösterimin Ardından Basının Sorularını Yanıtladı yazısına devam et
18. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali
Ankara’da 08 – 18 Mayıs 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 18. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne başvurular başladı. Festival, yapım yılları 2014 ve 2015 olmak ön koşuluyla uzun metraj, belgesel, kısa ve animasyon kategorilerinde film başvurularını bekliyor. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne yönetmeni veya yönetmenlerinden biri kadın olan filmler başvurabiliyor. 18. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne başvurmak için filminizin ön izleme DVD kopyası ile başvuru formunu Uçan Süpürge adresine göndermeniz gerekiyor. Başvurular için son tarih 15 Ocak 2015 olarak belirlendi.
18. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali yazısına devam et
Öğrenci İşleri
Talip Karamahmutoğlu’nun yönettiği ve Murat Akkoyunlu, Fırat Tanış, Yeliz Şar ile Deniz Celiloğlu’nun oynadığı Öğrenci İşleri, 24 Nisan 2015′de Mars Dağıtım dağıtımıyla Güzel İşler Sanat Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Baba yadigarı hazırlık dershanesini zorlukla işleten Kısmet, müteahhit kardeşi İsmet’in dershane arsasını kendisine satması ısrarlarına hep karşı koymuştur. Ta ki fakir öğrencisinin komaya giren kardeşine yardım sözü verip İsmet’in iddiaya girme teklifini kabulüne kadar. İsmet kazanırsa arsayı satın alacak, Kısmet kazanırsa dershane borçları ödenip fakir öğrencisinin kardeşinin ameliyat masraflarının tamamı karşılanacaktır.