“Yalanlar Üstüne”, ‘dünyanın üvey çocuğu’ Ortadoğu’da görev yapan CIA ajanının ‘değişimi’ ve ‘insan olmaya dönüş’ yapması üzerine, ‘yönetmen ustalığı’nın zirvesi sayılabilecek sıkı film: Evet, şu kısa ömrümüzde artık hep diken üstündeyiz; neler ya da kimler uğruna olduğunu düşünüp yine canınızı sıkacaksınız!
“Sibirya Ekspresi”, sinemanın geniş ekran avantajıyla, tehlikeli, soğuk ve beyaz bir yolculuk içinde geçen suç-gerilim-dram hikâyesi olarak, ‘Büyük’ Hitchcock’un kuşkular ve yalanlarla örülü filmleri gibi seyrediyor: Matruşka Bebeklerini andıran biçimde her olay başka bir olayı doğururken “yabancılara dikkat” diyor ve sizin de bir yabancı olduğunuzu hatırlatıyor!
“Sıcak”, ‘kötü olmak’, ‘vicdan azabı çekmek’, ‘mutluluğu aramak’ kavramları içinde insanı arar ve anlatırken, Türk Sineması’nın temel sorununa yakalanmaktan kurtulamayıp, üç kişilik öyküye bol gelen ‘beden’ içinde seyirciyi boğuyor da boğuyor: Yönetmenlerimiz, bırakınız sinema filmlerini, bol bol ABD-Kanada TV filmlerini izlesinler ve görüp öğrensinler artık lütfen, görsel anlatı sanatı ne menem bir şeydir!
(18 Aralık 2008)
Ali Ulvi Uyanık