“Yeşil Yaban Arısı”, bir radyo tiplemesi olarak başlayıp çizgi romana / televizyon dizisine dönüşen serüvenin, gazete sahibi genç zengin Britt Reid ile şoförü, yardımcısı, aslında ‘her şeyi’ olan Kato’nun, zeki sekreter Lenore’un yardımlarıyla, kentin kötü adamıyla bölge savcısının işbirliğini çökertmeleri bölümü… Süper kahraman kalıplarını kırıp insani zaaflara yer açan Michel Gondry’nin mizahi bakışının farklı kıldığı film. Bir reklâm için kullanılan ‘Matrix zamanı’nın babası olan yönetmenin, ilk kez karşımıza çıkan bir estetikle buluşturduğu dövüş sahnelerinin (Kato – Vision) etkisini 3D marifetiyle katladığı harika bir seyirlik. İsteyenler -şu sıralar pek yabancısı olduğumuz- gazetecilik ahlâkı üzerine düşünme fırsatı da bulabilirler.
“127 Saat”, Utah, Moab yakınlarında tamamıyla izole bir kanyonda sağ elini büyük kaya parçasına sıkıştırarak kapana kısılan genç dağcının, filme adını veren süre boyunca anılarının çıkageldiği sanrıları, seçimleri, bencillikleri, düşleri eşliğinde umutsuzca kurtulmaya çalışmasının gerçek hikâyesi. Dar bir alana sabitlenmiş karakterin içine düştüğü beyhudeliğin, bilinç ve giderek bilinçaltı çevresine ördüğü ‘tehlikelerin’ kusursuzca yansıtılmış görsel / işitsel karşılıkları, Danny Boyle (“Slumdog Millionaire”) damgalı. “Küçük bir öyküden sinemada ustalığın tanımına ulaşmak ne demektir” sorusunun seçkin bir örneği.
(16 Şubat 2011)
Ali Ulvi Uyanık