Ciddi Bir Adam (A Serious Man)
Yönetmen-Senaryo-Kurgu: Coen Kardeşler
Müzik: Carter Burwell
Görüntü: Roger Deakins
Oyuncular: Michael Stuhlbarg (Lawrence “Larry'” Gopnik), Richard Kind (Arthur Amca), Fred Melamed (Sy Ableman), Sari Lennick (Judith Gopnik), Aaron Wolff (Danny Gopnik), Jessica McManus (Larry Gopnik)
Yapım: Focus (2009)
Sinemanın muhteşem kardeşleri Coenler, yine seyirciyi ruhundan vuran unutulmaz bir film yarattılar “Ciddi Bir Adam”la. Bu filmde Yahudi kültürünü dinin yönlendirdiğini de fark ediyorsunuz. Bu kültür insanlara hayatının zor anlarında bir hikâyesiyle yol mu gösteriyor? Aynı durumları ve zorlukları yaşamış Yahudiler, kendi deneyimlerini başka Yahudilere aktarıyorlar. Psikaytrist gibi.
Akademi’nin 2009 ödüllerinde film ve senaryo dallarında aday olan “A Serious Man – Ciddi Bir Adam”, Yahudi mizahı ve kültürüyle beslenen keşfedici bir film. Bu filmi seyrederken Yahudilerin de bizler gibi insan olduğunu anlıyorsunuz. Tüm karakterler, traji-komik durumlar, hikâyeler gerçekten etkileyici. Aslında bu film, seyirciyi şaşırtan bir girişle hikâyesine başlıyor. Gerçekten beklenmedik ve Yahudi kültürü üzerine öğretici bir giriş bölümü bu. Ayrıca bir kısa film gibi. Film, 20. yüzyılın başlarında açılıyor. Yahudi Velvel (Allen Lewis Rickman), kar fırtınasının sürdüğü gecede mutlu evine dönüyor ve karısı Dora’ya (Yelena Shmulenson) müjdeyi veriyor. Velvel yaşlı Groshkover’e (Fyvush Finkel) yardım ettiğini ve eve davet ettiğini söyler. Dora, hayalettir diye yaşlı adamın göğsüne bıçağı saplayıveriyor. Adam güler ve tipinin içine dalar ve kaybolur. Coenler, bir Yahudi sözünü söylüyorlar bu bölümde: Başınıza ne gelirse gelsin sakin karşılayın… Bu giriş bölümünde Aşkenaz Yahudilerin Almanca kökenli Yidişçe konuşuluyor. 2. Dünya Savaşı’nda Yahudi soykırımında çoğunlukla Aşkenazlar trajedileri yaşamıştı.
Her şey tepetaklak…
İşte bu sözler tam da fizik profesörü Lawrence “Larry'” Gopnik’e uyuyor herhalde. Film, 1967 yılına, ABD’nin Ortabatı eyaletlerinden Minnesota’ya gidiyor. Bloomington şehrinde ağırlıklı olarak Alman ve İskandinav nüfusu yaşıyor. Elbette Yahudiler de yoğunlukta. Film, Yahudileri, dinlerini, kültürlerini, sosyal hayatını gerçekten etkileyici yansıtıyorlar. Yahudileri tanıdıkça (din ağırlıklı dinlerinden dolayı çok zorlu bir şey bu) saygınız artıyor. Bu iyi ve güzel insanlar İsrail’e gidince neden acımasız olabiliyorlar diye şaşırıyorsunuz. Mizahı ve kültürü zengin olan insanlar, başkalarına acı verebilir mi? Evet, bu film, hayatı tepetaklak giden Larry’nin hikâyesini anlatıyor. Sınıfında keyif alarak fizik dersini öğrencilerine sevdirmeye çalışan Larry, karısı Judith, oğlu Danny ve kızı Jessica’yla mutlu mesut yaşadığını düşünürken karısı ona komşuları Sy’la ilişkiye girdiğini söylüyor ve hayatın öteki yüzüyle karşılaşıyor Larry. Karısı boşanmak istiyor. Bu öyle basit değil. Hem hükümet hem de dini olarak boşanmaları gerekiyor. Larry, hahamlara başvuruyor. Larry’nin bir de Güney Koreli öğrencisi Clive Park (David Kang) var. Fizik dersinden kötü not alıyor. Zarfın içindeki paray Clive’ın mı? Dürüst ve işini seven bir Yahudi olan Larry, her gün evden işe, işten eve gidip geldiği hayatında birçok şeyin ve tam bir kaosun ortasında olduğunun farkına varamamış. Evlerinde kalan kumarbaz kardeşi Arthur’un evde pek sevilmediğini bile ancak anlıyor. Rutin gibi veya ayrıntı gibi görünen şeyler hayatın aslında kendisi. Larry, bu zorlu anların içinde hayatın zorluklarını ve kaderi fark ediyor. Filmin girişindeki yazı belki de onun ve birçok insanın yol göstericisi.
Filmde gerçekten insanı zorlayan, Yahudi kültürünü öne çıkaran anlar da var. Larry’nin oğlu Danny’nin Mitsva günü de var. Bir bakıma ergenlik yaşına gelmiş Yahudi gençlerinin vaftiz edilmesi gibi bir şeye benziyor bu. Elbette “şabat” bayramı da var. Yahudiler, şabat gününde, cumaları çalışmıyorlar ve dinlenme günü geçiriyorlar. Hahamlar da bir psikolog gibi. Katoliklerdeki günah çıkarmaya hem benziyor hem de benzemiyor bu ilişki. İnsan, konuşmak ve çıkış aramak için hahamlara gidebiliyor. Coen kardeşlerin bulabildiğiniz filmlerini arşivinize katabilirseniz bu sinema anlamında bir zenginlik katabilir hayatınıza. “Ciddi Bir Adam”, iyi bir film ve insanı bir an için bile sıkmıyor. Bir film insanı sıksa ne olacak ki? Sanat sanattır… Bu filmin görüntüleri ve kurgusu çarpıcı. Müzikleri de ruhlara iyi geliyor. Feministler bu filme de kızacaklar. Bu filmde de kadınlar erkeklere felâket getiriyorlar.
(05 Ağustos 2010)
Ali Erden