Geçen hafta sonu (02 Temmuz Cuma), Türk – Yunan ortak yapımı olarak çekilecek olan Mucizeler Şehri İstanbul filminin tanıtım toplantısı Beyoğlu Zoğrasyon Rum Lisesi’nde yapıldı. Fotini Siskopoulou’nun yönetiminde çekilecek olan filmin Türk yapım ortağı Biket İlhan, komşu ülke filmcileriyle, yine yapımcısı olduğu “Kayıkçı” filminde kurdukları dostluğun sürdüğünü ve bu projenin gerçekleşmesine vesile olduğunu belirtti. Toplantıda, başrollerini Türk oyuncu Orhan Günşiray ile Yunan oyuncu Aliki Vuyuklaki’nin paylaştığı, son Türk – Yunan ortak yapımı “Sıralardaki Heyecanlar”ın, o yıllarda iki ülke arasındaki siyasi gerginlikler nedeniyle Yunanistan’da gösterilmediğini genç kuşaklar da öğrenmiş oldu.
Benzer toplantılardaki sohbetler, teferruatlı bilgi toplama açısından hayli yararlı oluyor. Sağa sola, yukarıya aşağıya kulağınızı uzattığınızda, burnunuzu soktuğunuzda ilginç ve özel bilgiler ediniyorsunuz. Meselâ ileri yaşlardaki bir Yunanlı sinema yazarı meslektaşımız 1950’li yıllarda çevrilen bir Türk – Yunan ortak yapımının dünyada benzeri olmadığını söylüyor. Çevrilen film gösterime girmesede bu özelliğinin çekiminden kaynaklandığını öğreniyorsunuz. Film aynı anda hem Türk oyuncularla hem de Yunan oyuncularla çekilmiş. Dekor kurulduğunda, önce Türk oyuncular rollerini oynamışlar, sonra aynı sahne Yunan oyuncular tarafından gerçekleştirmiş. Meslektaşımız bu filmi ilk Türk – Yunan ortak yapımı olarak açıklasa da konuşması sonrasında ülkemizin önde gelen arşivist arkadaşlarımızdan birisi kendisini kenara çekip aslında ilk ortak yapımın 1933 yılında Muhsin Ertuğrul’un yönetmenliğinde çekilen “Fena Yol” (O Kakos Dhromos) adlı film olduğunu açıklıyor. O da sağolsun yeni edindiği bu bilgiyi bir güzel Yunan Televizyonu E. R. T. TV.ye sıcağı sıcağına kendi mamulâtı gibi açıklıyor. Bizim arşivist arkadaşa da “Olsun, olsun, bilgi bilgidir, açıklaması iyi oldu” mütevaziliği kalıyor. İlk konuşma sırasında arkadaşa o kadar da ısrar ettim, “Açıkla şunu da bilgilendirmede de Türk – Yunan ortak yapımı gerçekleşsin” dedim, açıklamadı.
Benzer toplantılarda özel bilgiler edinmekten bahsetmiştim, bir başkasını da yazayım: Meselâ siz Nilüfer Aydan’a “Şafak Bekçileri”nin DVD.sinin yakında piyasaya çıkacağını söyleyerek sanatçıyı sevindirebilirken Aydan’ın, hep beraber yaptığınız sohbette yanındaki beye Rumca birşeyler söylediğini işittiğinizde, sevdiğiniz sanatçıya duyduğunuz hayranlıklara bir yenisi daha ekleniyor. Keza önümüzdeki 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde onur ödülü verilecek sanatçıların belirlendiğini, ancak birkaç tanesinden henüz kabûl ettikleri konusunda dönüş olmadığından resmi açıklamanın 28 Temmuz’da Dedeman Oteli’nde düzenlenecek bir basın toplantısı ile açıklanacağını öğrenebiliyorsunuz. Sanatçıların adını öğrenmenize rağmen etik olmayacağından derginizde, gazetenizde, TV.nizde, web sitenizde açıklamıyorsunuz. Ancak ertesi gün bir bakıyorsunuz bazı web siteleri marifetmiş gibi “basına kapalı yapılan toplantıda” diye üzerine basa basa onur ödülü verilecek sanatçıları açıklıyor. Bu durumda 28 Temmuz’da yapılacak basın toplantısını bir şekilde sabote etmiş olmuyor musunuz? Bazı web siteleri ise bırakın “basına kapalı yapılan toplantı”yı hangi sanatçılara ödül verileceği tasarlanırken edindiği bilgileri bile kamuoyuna yansıtmadı. Neden? Vatandaşa doğru bilgi verilsin diye. Açıklanan sanatçılardan bazıları ödülü kabûl etmezse internete düşen bilgi ilelebet orada yanlış olarak kalacak.
Sadi Bey’in Twitter Günlükleri: Ekstra
(Aslında yukarıdaki konuları, aşağıdaki twitter günlüklerimi normal yazı hacmine ulaştırmak için twitter’a yazayım dedim. Fakat uzadıkça uzadı, o nedenle doğrudan sitede yayınladım, güdük kalan son günlüklerime de “Ekstra” başlığını koydum. “Son” deyince, twittır’da “kapıyı örttüm, camı açtım” gibi önemli konuları yazıp, çok uzun yazdığımı, okumakta zorluk çektiklerini belirten sevgili twitterdaşlarım sanmasın ki twitter’a yazmayı bırakacağım. Bazıları ufak tefek, bazıları büyük tefek aklıma takılan konuları yazmayı tabiki sürdüreceğim. Bu twitter meselesi kısa filmi de andırıyor. Makale türü yazılara uzun film niyetiyle bakarsak, twitter’lara kısa film gibi bakabiliriz. Bazen aklınıza öyle bir lâf geliyor ki, ne kadar çekersen çek uzamıyor. O zaman bırak onu, kısa film, pardon twitter olarak kalsın.)
Mükerrer Başlık (Yukarıdaki jenerikti): Sadi Bey’in Twitter Günlükleri: Ekstra
Antalya Aksin Sinemaları’nın Digiakdeniz adlı aylık dergideki ilânında Russell Crowe’ın oynadığı “Robin Hood”, TV dizisi afişiyle …
… tanıtılıyor. Biz demek ki “Sinemanın Tadı Başkadır”, “Film Sinemada İzlenir” diye yıllardır boşuna kürek çekiyoruz. (“dötümüzü …
… yırtıyoruz” diyecektim ama ayıp olur diye demedim.) “Grafiker yapmış” demek mazeret değil. Sinemayı seven bir grafikerle çalış birader.
Uçaklarda first class kaldırılsın, first class uçak seferleri konsun. Ağalar ve beyler kendi kendilerine ister ipek kaplama koltuklarda …
… otursunlar, ister atlastan perdeleri olsun. İster kristal kadehlerden içsinler, ister altın kaplama mekânlarda saçsınlar dertlerini.
2010 En İyi Yabancı Film Oscar Ödülü’nü kazanan, orijinal adı “Okuribito” (Departure) olan film “Son Veda” Türkçe ismiyle sinemalarda …
… gösterilmişti; DVD.si ise “Gidişler” adıyla piyasaya çıkarıldı. Niye? Oldu olacak TV.lerde de “Yürüyüşler”, “Yola Çıkışlar” vs. gibi …
… bir isimle gösterin de vatandaşın kafası iyice karışsın. Sinemada gösterilmiş olan film sinemadaki adıyla anılır. “Türkler Çıldırmış …
… Olmalı”nın DVD.si “Somali Fatihleri” adıyla çıkarılabilir mi? Çıkarılır tabiki, neden olmasın. Hani bir zamanlar sinemada vizyon gören …
… Türk filmleri birkaç yıl sonra Anadolu’da farklı isimlerle gösterime sunulurdu. Kemal Sunal’ın “Kibar Feyzo”sunun “Nazik Zülfo” …
… adıyla yeniden gösterime çıkarılması gibi. DVD piyasasında da benzer bir uygulama mı başlıyor nedir?
Bulmaca düzenleyenlerden ricam: Cevabı “As” olan “Bir kürk hayvanı” sorusunu bulmacalarınızdan lütfen sonsuza dek kaldırın.
(08 Temmuz 2010)
Sadi Çilingir
sadicilingir@sadibey.com
Sadi Bey bizi eleştirmeniz çok güzel. Sayenizde bizde kusurlarımızı görüp daha dikkatli ve daha güzel adımlar atıyoruz. Teşekkürler.
Sevgili Ayşe,
İlgine teşekkür ederim ama benim kasdettiklerim arasında Ayşe adında bir kimse yok. İyi çalışmalar dilerim.