38. İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışma Filmlerini Beklerken

38. İstanbul Film Festivali’nin ‘Uluslararası Altın Lale Yarışması’ filmleri merakla bekleniyor. Bu yıl yarışma jürisinin başkanlığını Lynne Ramsay yürütüyor. İskoçya doğumlu deneyimli sinemacıyı, ülkemizdeki ilk gösterimlerini İKSV festivallerinde yapmış ‘Morvern Callar’ (2002), Tilda Swinton’ın başrolde olduğu ‘Kevin Hakkında Konuşmalıyız’ (2011) ve geçtiğimiz yılın en iyi filmleri listeme girmiş şimdilik son çalışması ‘Hiçbir Zaman Burada Değildin’ filmlerinden tanıyoruz. Ramsay, 11 Nisan günü Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenecek bir festival sohbetinde sinemaseverlerle buluşacak. Ayrıca, yönetmenin ilk önemli çıkışını yaptığı 1999 yapımı ‘Sıçan Avcısı / Ratcatcher’ festivalin ‘Cinemania’ bölümünde izlenebilecek.

Uluslararası Yarışma jürisinin öteki simalarına gelirsek. Kariyerine belgesel filmcilikle başlayan ve ödüllü son filmi ‘Başlangıçta / Genése’ ile bu yıl programda yer alan Kanadalı yazar yönetmen Philippe Lesage; halen gösterimde olan ‘Sibel’ filmiyle büyük övgü toplamış oyuncumuz Damla Sönmez; rol aldığı son sinema filmi ‘Kazı / The Dig’ ile festivalde izleyeceğimiz İrlanda’nın yeni nesil oyuncularından Moe Dunford ve Berlinale Avrupa Film Marketi’nin Hollandalı direktörü Matthijs Wouter Knol jürinin diğer üyeleri olarak ekibi tamamlıyor.

Uluslararası Yarışma seçkisi 12 filmden oluşuyor. Geçtiğimiz yıl Cannes’da ‘Belirli Bir Bakış’ bölümünün en iyi filmi seçilen ‘Sınır / Gräns’ Ali Abbasi imzasını taşıyor. Kendisi kadar tuhaf görünümlü bir adamı takıntı haline getiren sınır polisi kadının, sonunda kendi varlığını bile sorgulayacağı sırları öğrenişi üzerinden gelişen bu aşk filmi, doğaüstü temalar ve kara film öğelerini ustaca harmanlıyor. Şubat ayında Berlin’de dünya prömiyerini yapmış olan ‘Yem / Bait’de, İngiltere’nin güneybatı ucunda gözlerden ırak bir balıkçı kasabasında süren yaşam mücadelesi, küskünlük ve birikmiş öfke, 70’li yılların tekniğiyle 16 mm siyah beyaz olarak perdeye yansıyor. Filmi, belgeselleriyle bilinen yazar yönetmen Mark Jenkin yönetmiş.

Locarno Film Festivali’nde ilgi toplamış olan ‘Diane’, 21. Yüzyılda yaşlanmanın dinamiğini irdeleyen duyarlı bir karakter portresi çiziyor. ‘Hitchcock / Truffaut’ belgeselinin yönetmeni Kent Jones’un bu ilk kurgusal uzun metrajında Mary Kay Place muhteşem bir oyunculuk performansı sergilemiş. Ödüllü kısalarıyla bilinen Güney Koreli kadın sinemacı Bora Kim’in ilk uzun metrajı ‘Sinek Kuşu / 1994 ’yılında Seul’da geçiyor. Ergenlik, eğitim, aile ve toplum baskısı kavramlarını ele alan film, Berlin Film Festivali ‘Generation’ seçkisi dahilinde FIPRESCI ödülüne layık görüldü. Arjantinli sinemacı Benjamin Naishtat’ın San Sebastian’dan en iyi yönetmen, erkek oyuncu (Dario Grandinetti) ve görüntü yönetmenliği dallarında ödülle dönmüş üçüncü uzun metrajı ‘Kırmızı / Rojo’ yarışma seçkisinin diğer bir iddialı yapımı. Ülkesinin en karanlık yıllarındaki toplumsal sessizlik üzerinden yola çıkan sinemacı, 70’li yılların gergin suç filmlerinden ilham almış.

‘Burgundy Dükü’ ve ‘Berberian Sound Studio’ filmlerinin çizgi dışı İngiliz yönetmeni Peter Strickland’ın yarışmada yer alan son çalışması ‘Lanetli Kumaş / In Fabric’, görselliği ve atmosferiyle İtalyan ‘giallo’sunun ünlü isimleri Dario Argento ve Mario Bava’ya saygı duruşu niteliği taşıyor. Renk cümbüşüyle bezenmiş stilize setleriyle dikkat çeken yapım, koyu kırmızı bir elbisenin lanetinin izini sürüyor.

İran’da Elburz dağlarında yaşayan 80’lik bilge Firuze’nin zor doğa koşullarındaki zor yaşamına ışık tutan ‘Canım / Delband’ yarışma seçkisinin güzel sürprizlerinden. Birçok önemli uluslararası belgesel festivalinde izleyiciyle buluşan film, tanıdık bir hikaye anlatırken, bizleri cesareti ve gücü eşsiz bir kadınla tanıştırıyor.

Karlovy Vary’den jüri özel mansiyonu ile dönmüş olan ‘Gözü Kara / Podbrosy’nin 30 yaşındaki Rus yönetmeni Ivan I. Tverdovsky’yi kuyruklu bir kadını konu edinmiş olan ilk uzun metrajı ‘Zoology’den hatırlıyoruz. Genç sinemacı yeni filminde yine dışlanmış, annesi tarafından bebekken terk edilmiş bir karakteri, 16 yaşındaki Denis’i mercek altına alıyor. Berlin’de en iyi belgesel ödülünü kazanmış olan ‘Ağaçlardan Bahsetmek / Talking About Trees’ dört idealist sinema aşığının Sudan’a sinemayı yeniden getirmek üzerine verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Suhaib Gasmelbari imzalı filmin yüreğinde hayaller, sanat, dostluk, dayanışma, eski mektuplar ve geçmişin hayaletleri yatıyor. Fransız sinemacı Guillaume Nicloux bir savaş filmiyle seçkiye dahil olurken, ‘Dünyanın Sınırında / Les Confins Du Monde’ adlı bu son çalışması, 1945 yılında Vietminh savaşçılarının Çinhindi’ndeki direniş mücadelesine genç bir Fransız askerinin gözünden bakıyor.

Ülkemizden iki yapım festivalin uluslararası yarışmasına dahil edilmiş. Bunlardan ‘Nebula’nın Ulusal Yarışma seçkisinde de yer aldığından bir önceki yazımızda söz etmiştik. Tarık Aktaş’ın yönettiği yapım, madde ile canlının uyumuna, ruhun doğadaki yerine tanıklık üzerine gerilimli bir yolculuğun hikâyesini anlatıyor. Rûken Tekeş imzasını taşıyan, diyalogsuz ‘Aether’ ise, bir yönetmenin, yakında hidroelektrik barajın suları altında kalacak kadim toprağına 21 günlük saygı ziyaretini konu ediniyor.

(04 Nisan 2019)

Ferhan Baran

[email protected]