Akbabanın Süzülüşü

Ülkemiz sinemasının önemli dağıtımcılarından ‘Bir Film’, halen gösterimi süren ‘Monsieur Aznavour’un ardından Fransa’nın simgesi haline gelmiş bir diğer ulusal kahramanı, İkinci Dünya Savaşı’nda ülkesinin özgürlüğü için göklerde savaşmış ünlü pilot ve paha biçilmez bir klasik olan ‘Küçük Prens / Le Petit Prince’in yazarı Antoine de Saint-Exupéry’nin yaşamından bir kesiti izleyiciyle buluşturuyor.

Arjantin asıllı Pablo Agüero’nun yönettiği ‘Saint-Ex’, ünlü savaş pilotu yazarın (Louis Garrell) krolonojik yaşam öyküsünü değil, üstadın ‘La Compagnie Générale Aéropostale’in uluslararası posta hizmetinde olduğu 1930’lu yılların başındaki serüvenlerinden esinlenmiş kurgusal bir hikâye anlatıyor. İlk 20 dakikalık bölümde cesur pilotun ‘daha hızlı, daha uzağa’ mottosuyla her zaman beraber olduğu ustası Henri Guillaumet (Vincent Cassel) ile birlikte çıktığı dağıtım seferinde yaşadıklarını izliyoruz. Görüş alanı sıfırken içine daldığı buluttan sıyrılmak için irtifa limitlerini zorlayan Saint-Ex rotadan çıkıp okyanusa düştüğünde Guillaumet imdadına yetişecek ve onu ölümden kurtaracaktır.

Saint-Ex uçağını kaybetmiştir ama hayattadır. Lakin Fransız haberleşme şirketi oluşan zarardan onu sorumlu tutar ve personel indirimine karar verir. Genç pilotumuz zararı karşılayacağına söz verir. Yaratıcı zihninin üreteceği yeni teknolojik dokunuşlarla geceleri de çalışan ve ulaşım ağında en büyük rakipleri olan trenler ile olan rekabeti lehe çevirmektir niyeti. Bu çılgın uğraş minvalinde yeni irtifalar deneyen Guillaumet’nin uçağı Mendoza’dan Santiago’ya molasız uçuş sırasında And dağlarında kaybolduğunda bu defa yoldaşını kurtarma görevi Saint-Exupéry’ye düşecektir.

İstanbul Festivali’nin uluslararası yarışmasında Altın Lale için yarışmış, başrollerinde Gael Garcia Bernal ile Denis Lavant’ın yer aldığı 2015 yapımı ‘Eva’ya Huzur Yok’ / Eva No Duerme’ ile aşina olduğumuz Agüero’nun Arjantin’in simgelerinden Eva Perón’un ardından bir diğer tarihi şahsiyet üzerinden gelişen öyküsü her ne kadar kurgu da olsa ünlü yazar – pilotun dünyasını, tutkularını ona yaraşır biçimde perdeye aktarmış. Céline Sciamma şaheseri ‘Alev Almış Bir genç Kızın Portresi / Portrait de la Jeune Fille en Feu’nün ya da geçen haftalarda festivalde izlediğim Alain Guiraudie filmi ‘Merhamet / Miséricorde’un yaman görüntü yönetmeni Claire Mathon, gözü pek pilotların Cordillera tepeleri üzerinde sisin, pusun içinden süzülen doğanın tekinsiz ama büyüleyici ışığını yakalamadaki başarısı olağanüstü. Agüero teknik ekibin de desteği ile heyecanla izlenen geçmişe dair analog bir serüveni, günümüzün pahalı bilgisayar efektleri ile göz kamaştıran aksiyonlarına alternatif olarak sunmuş.

Film aynı zamanda Saint-Exupéry’nin hayatının önemli bir bölümünün izini süren ruhani ve dokunaklı bir fresk olarak dikkat çekiyor. Zirveye yakın kar hattında koyunlarına bekçilik eden çoban Juan Gualberto (Gabin Malherbe) Saint-Ex’in yanından ayırmadığı ve sürekli çizimler yaptığı not defterine bir karakter olarak kazınırken, akbabanın uçuşundan ilham alan kahramanımızın ılık havanın desteğiyle doruklara tırmanışı hikâyenin fantastik zeminini besleyen önemli bölümler olarak zihne yerleşiyor. Yazarın 1931’de kaleme aldığı ‘Gece Uçuşu / Vol de Nuit’ adlı eserinden de izler taşıyan yapım, kaya gibi sağlam bir dostluğun öyküsünü anlatırken, piyano ve senfonik orkestrasyonlara ölümsüz Arjantin tangolarından ‘El Choclo’nun şiirsel tınıları karışıyor. Garrell ve Cassel ikilisine Guillaumet’nin karısı Noëlle’de Diane Kruger’in eşlik ettiği yapım görsel şiirselliği, dramatik gerilimi ve ‘Küçük Prens’in dünyasına ince göndermeleriyle haftanın en iyi seçeneği olarak göz dolduruyor.

(08 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir