Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri

Filmin adından anlaşıldığına göre Hemme (veya herkes) her gün yaşıyor bunu. Ekonomik sorunlar, hayat pahalılığı, evsizlik, sağlık sorunları, eğitimin yerlerde sürünmesiyle birlikte buna bir de borçluluk eklenince herkes her gün bir kez daha ölüyor (ya da öldürülüyor mu demeliyim). Doluya koyuyorsunuz almıyor, boşa koyuyorsunuz dolmuyor ve hepsi birden hiçbir işe yaramıyor, bir yaraya merhem olmuyor.

Eyüp, bankanın başlatacağı icrayı en azından bir süre daha geciktirmek için Urfa’da domates kurutma işinde çalışır. Belli bir birikim, deneyim ve yetenek gerektirmeyen ama o “sarı sıcak”ta, güneşin altında biteviye çalışmak gerekir. Parası ödenmedikçe sıkıntısı artan Eyüp, sonunda kavga eder ve sorumlu olan kişiyi (Hemme) öldürmek için köye, silahını almaya gider.

Film bundan sonra başlıyor…

Murat Fıratoğlu’nun yazıp yapıp yönettiği, ödüller kazanan ve üzerinde çokça durulan filmi “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri”, çaresizliği, çözümsüzlüğü, ama en çok da “hayır” demeyi beceremeyen birinin en küçük bir kıvılcımla parlayıp bir şey yap(a)madan sönmesini anlatıyor.

Yalın ve sakin bir film olarak nitelenebilecek “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri”, ayrıntısız ve ağırlıklı genel plan sekanslarıyla “ilk film” sakıncalarını da taşıyor yanında. Oyunculuklar, tamam, önemli değil, ama izleyici biraz da oyun istiyor. Yönetmen, oyunculara mizansen vermemiş, kendisi de zaten oynamaktan uzak. Madem öyle, nasıl oldu da o kadar ödül aldı diye sorulabilir. 1970’lerde “kilim mi filim mi” denirdi, yerel motiflerin ilgi çekmesiyle doğru orantılı, özellikle Avrupa’ya giden ve ilgi çeken filmler için. “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” de öyle… Filme giremedik, dışarıdan izledik.

Orhan Kemal, “Bereketli Topraklar Üzerinde” romanının kahramanını, arkadaşı temizleyecek kadar iyi yürekli ama en ufak bir söz uğruna biri öldürecek kadar gözü kara olarak çizmişti… Murat Fıratoğlu da kendisinin oynadığı Eyüp’te bu tanımı geçiriyor beyazperdeye. Sıkıntılı olmasına, zamanının darlığına rağmen yolda gördüğü herkesin çağrısına “hayır” demeyi bilmediği için yavaş yavaş hırsı geçince ve hasmıyla birlikte el ele halaya bile durur.

Bizim bir günümüz…

Anadolu’nun birçok yerleşiminde yaşam yavaş akar, insanın sinirlerini gerecek kadar sakindir insanlar, zamanlarının ‘boşa’ geçtiğini düşünmezler, yeter ki rahatları bozulmasın. Zaten yakıcı güneşin altında insan, ister istemez gevşiyor, hareket edecek takati kalmıyor… Yakıcı sıcağın ezdiği insanların yavaşlığında izliyoruz filmi, benim gibi yerinde duramayanlar da var salonda ve derin nefes alıp vermeler çoğalıyor, ama merak dorukta: Ne olacak?

“Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” bizim bir günümüz zaten; kim yaşananlara, yoksulluğa, yolsuzluğa, açlığa, parasızlığa karşı çaresiz değil. Biz de her gün ölüyoruz Hemme gibi.

13 Aralık’tan başlayarak gösterimde…

(06 Aralık 2024)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com