Üzerinde Fırtınalar Koparıldı: Kanun Hükmü’nde Yasak

Kimsenin izlemediği, ama çuval dolusu (boş) laf ettiği “Kanun Hükmü” belgeselini izledim. Birkaç gazeteci için düzenlenen özel gösterime davet edilip de gelmeyenlerin, bir festival iptaline varan, siyasal ve mesleki sıkıntılar yaratan bu önemli çalışmanın hiç de söylendiği gibi olmadığını baştan bilmelerini isterim.

Yönetmen Nejla Demirci, gerçekten titiz çalışmış ve temiz bir film yapmış. Beş yıla varan çekimlerle birlikte sadece ve sadece durumu sermiş gözlerimizin önüne. Alabildiğine objektif duruyor. İzleyici karar versin yaşananları görüp.

“İşimi istiyorum”

Demokrasilerde olmaz denilen, Cumhurbaşkanına, olağanüstü yetkiler veren ve kalemle kâğıt arasından (iki dudak arasından) çıkan sözlerle; itiraz edilemez olan “Kanun Hükmünde Kararname”lerle on binlerce insan işinden aşından oldu, yüzlercesi tutuklandı, yargılandı. Kimse nedenini bilemedi, sorsalar da yanıt alamadı… intihar edenler oldu.

Kanun Hükmü belgeseli, bu zor duruma düşürülen iki kişiyi almış ele… Biri doktor, bulunduğu ilçenin tek kardiyoloğu, diğeri öğrencilerini çok seven bir sınıf öğretmeni. Doktor, hastalarını evlerinde takip ediyor, onlar da kaymakamlıktan savcılığa, Cimer’den Bakanlıklara kadar her yere dilekçelerle hekimlerini savunuyor. Belgeselde yer alan hastaların konuşmalarını, gözlerindeki hüznü gördükçe, siz de “Neden?” diye soruyorsunuz kendinize.

Öğretmen ise inanılmaz bir yaratıcılıkla, “İşimi istiyorum.” diye haykırıyor. Suyla yere yazı yazıyor (polisler, sıcak havada kuruyan yazıyı okuyamasalar da) gözaltına alıyor. Öğretmen dediğin yılar mı? Kartonlara yazıyor, iple yine yere yazıyor, pankart hazırlayıp teknede gezdiriyor, Türkçe yazılanlara birçok dilde aynı talebini yazarak bir dizi pankart asıyor. Polisler, bir ara süre veriyor: “Beş dakika içinde kaldıracaksın.” Öğretmen kaldırıyor ama gözaltına alınmaktan kurtulamadığı için yazıları bırakıp polislerle gidiyor…

İnsanın içini acıtan…

İşten neden atıldığını bilmeyen, bilecek birilerini bulamayan, başvurduğu mahkemeden “Biz bir şey söyleyemeyiz.” yanıtı alan öğretmen, bir seferinde, kâğıt uçurtmalar yapıp öğrencilerine yolluyor teneffüste.

Acı olan ne biliyor musunuz? Hapishane gibi çepeçevre demir örgülerle çevrili okulun bahçesi. Bir, bilemediniz bir buçuk metre boyundaki çocukların hapsedildiği okulu üç metrelik demir örgülü çitler koruyor. İçim yandı. Öğretmene olduğu kadar o cendere altında güya koşup oynayan çocuklara…

Televizyon haberleri…

Cumhurbaşkanı, 15 Temmuz’dan sonra Olağanüstü Hal uygulaması başlattıklarını, böylelikle grevleri engellediklerini söyleyip, işverenlerin korunduğunu açıklıyor… Filmden aklımda kaldığınca mealen aktardığım bu görüntü için Yönetmen Demirci, “Gerçekten de televizyonu açtığımızda bu cümleleri duyduk ve olduğu gibi filme aktardık.” diyor.

Televizyonlardaki haberler üzerine bir vatandaş da haklı olarak işten atılmasını gitar çalarak protesto eden öğretmeni tehdit ediyor. Polisler yine öğretmeni gözaltına alırken tehdit edeni bırakıyor.

Sanatın yeri…

Yaşananlarla yüzleşmezsek gelişemeyiz. Bize kendi yorumumuzu da katarak gelişmeyi gösteren sanattır. Sanata karşı çıkmak, gelişmeye, gelişmiş uygarlıkla düzeyine çıkmaya karşı çıkmaktır.

Antalya Altın Portakal Film Festivali sorumlusu, jürinin yarışma değer gördüğü Kanun Hükmü belgeselini, seçkiden çıkararak büyük bir yanlış yaptı. Jüri hemen itiraz etti ve çekildi, ardından (ikisi dışında) bütün filmler çekildiklerini duyurdu. Sinemacılar başta olmak üzere sosyal medya üzerinden inanılmaz büyüklükte tepki gelince festival sorumlusu geri adım atarak filmi yeniden kabul ettiklerini duyurdu.

Olan ondan sonra oldu…

Sanatı ve kültürü savunması gereken Kültür Bakanlığı, Altın Portakal’dan desteğini çekti. Peşi sıra Spor Bakanlığı, mekânı geri aldı; sponsorlar durur mu, onlar da çekildi. Son ana kadar sessiz kalan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı, festivali her şart altında, bu yıl sonuna kadar gerçekleştireceklerini ilan etti.

İş işten geçmeden…

Yönetmen Nejla Demirci, başta Kültür Bakanlığı olmak üzere, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı’na başvurduğunu, filmi izlemek isterlerse hemen ileteceğini söylemesine karşın hiçbir kurum ses çıkarmadı. Bugün Kanun Hükmü üzerine ahkâm kesenlerin hepsi filmi sadece teaser üzerinden yargılıyor ve suçluyor. Yarın utanacaklardır, tabii yüzleri kalırsa.

(11 Ekim 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Atatürk 1881 – 1919

Mehmet Ada Öztekin’in yönettiği ve Aras Bulut İynemli, Songül Öden, Sarp Akkaya ile Esra Bilgiç’in oynadığı Atatürk 1881-1919, 03 Kasım 2023’de CJ ENM dağıtımıyla Lanistar Media tarafından vizyona çıkarıldı.
Bir milletin babası olmuş, yalnızca dönemine değil, kendisinden sonraki dönemlere, hatta dünyaya ilham olabilmiş bir kahraman. O bir kahramandı ama önce bir insandı. Peki bir insan, bir yetim nasıl kahramana dönüşür? Hangi özellikleri onu bir lider hâline getirir? Filmde, dünyaya sıradan biri olarak gelen Mustafa’nın azmi, tutkuları ve vicdanı ile nasıl bir kahramana dönüştüğü anlatılıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Instagram
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Atatürk 1881 – 1919 yazısına devam et

Açlık Oyunları: Kuşların ve Yılanların Şarkısı, 17 Kasım 2023 Sinemalarda

2012 yılından bu yana tüm dünyada büyük yankı uyandıran ve sinema sektörünün en başarılı filmlerinden Açlık Oyunları serisinin son filmi 17 Kasım’da dünyayla aynı anda ülkemizde vizyona girecek. Tüm zamanların en çok satan romanından beyazperdeye uyarlanan Açlık Oyunları: Kuşların ve Yılanların Şarkısı bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen yerde yıkıntılar arasında yaşayan Panem ulusunun doğuşunu, Capitol’ün sakladığı sırları ve hayatta kalmak için umutla savaşan kahramanların hikâyesini konu alıyor. Filmde Coriolanus Snow’un gençligini Tom Blyth, Lucy Gray Baird karakterini Rachel Zegler, Casca Highbottom karakterini ise Peter Dinklage canlandırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragman: 1 / 2 / 3
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Martin Scorsese’nin Merakla Beklenen Son Filmi Dolunay Katilleri, 12 Ekim’de İKSV Galaları’nda

Yılın dört gözle beklenen filmlerinden Dolunay Katilleri, Cannes ve Londra film festivallerinden sonra ilk kez İstanbul’da İKSV Galaları kapsamında izleyici karşısına çıkacak. 12 Ekim Perşembe akşamı yapılacak gala gösteriminin biletleri 07 Ekim Cumartesi gününden itibaren satışa sunulacak. Başrollerinde olağanüstü performanslarıyla dikkat çeken Leonardo DiCaprio ile Robert De Niro’yu bir araya getiren film gelecek yılın en güçlü Oscar adayları arasında gösteriliyor.

Türk Sinemasının Duayen İsimleri Güven Bana Filminde Buluştu

Güven Bana her kuşağın en sevilen oyuncularını bir araya getirdi. Sezonun en iddialı komedisi Güven Bana hem hikâyesiyle hem de ustalık dolu performanslarıyla çok sevilecek. Sevenleri ile Güven Bana filmi aracılığıyla yeniden buluşacak usta oyuncular gösterdikleri performanslarıyla genç nesil oyunculara oyunculuk dersi veriyor. Güven Bana ayrıca aramızdan ayrılan iki usta oyuncu Köksal Engür ve Yılmaz Gruda’nın yer aldığı son proje olmasıyla özel bir anlam taşıyor.