Sosyal devlet, gelin biz buna çağdaş devlet diyelim, vatandaşlarının barınma, beslenme, eğitim, sağlık haklarını gözetir ve hizmetlerini karşılıksız verir. Peki, bu her zaman, her ülkede karşımıza çıkıyor mu? Tabii ki hayır. Parası olanın düdüğü çaldığı gibi bu temel hak ve özgürlükleri kullanabiliyor.
Jurac Lerotic, başrolünde de oynadığı, özyaşam öyküsünden önemli kesitler içeren filminde aslında bu temel soruna parmak basıyor. Bruno (Jurac Lerotic), kardeşi Damir’in (Goran Markovic) intihar eğilimli olduğunu bilir, gelen telefonla da girişimini engellemek için kapısını kırarak eve girer. Polis, her yerde olduğu gibi sadece kendi bakışıyla doludur ve suçlu peşindedir, ilk bulduğu(!) kişi doğal olarak da Damir’i kurtaran Bruno’dur.
Burada bir küçük ayrıntıyı atlamak istemem: Ambulansa binmek isteyen kardeşi, görevliler engeller; o da sesini çıkartmadan kabul eder. Bizde, biri ambulansla hastaneye gönderilirken hangi görevli, ‘Binemezsiniz.’ diyebilir? Olay çıkar valla.
Zorlu, karamsar…
İntihar eğilimli birinin öyküsünü anlatmak başlı başına güç; buna seyirciyi katmak için ister istemez dar, sıkıştırılmış etkisi veren bir ölçek tercih edilmeli ve alabildiğine ışığı az kullanmalı. Bu açıdan film başarılı. Gerçekten de film boyunca merakla birlikte, sıkılıyorsunuz. Merakla birlikte, çünkü ne olacağını bilemiyor, her sekansın, her planın arkasından bir ‘sürpriz’ bekliyorsunuz.
Filmde kafa karışıklığı, bilinmeyenin gizemi, korku ve çaresizlikle birlikte sevilen birini (burada kardeş ve oğul, çünkü anne de geliyor) kazanma duygusunu bir arada yaşıyoruz.
İyi niyet yeterli mi?
Bruno’nun kardeşi Damir’i yaşamda tutmaya çabalaması iyi niyetli ve bir o kadar da kıymetli. Yönetmenin bakışı ise sadece Bruno ve Damir’le sınırlı değil… Mekân yok, zaman yok, kişiler pek tanıtılmıyor (Bruno’nun sinema sektöründen olduğunu öğreniyoruz sadece, zaten özyaşam etkisini o sayede öğreniyoruz). Orada anlatılan kişi ve olaylar herkesin başına gelebilir. Bir insanı kurtarma çabasını herkes her zaman verebilir.
Burada bir ara daha vermeli… Sağlık görevlilerinin soğukkanlılıktan öte duyarsızlığı (belki sürekli karşılaştıkları için fazlaca deneyimli oldukları söylenebilirse de) izleyicide kaygıyı alabildiğine arttırıyor.
Psikolojinin karamsarlığını seven izleyicilere…
15 Eylül’den başlayarak gösterimde…
(13 Eylül 2023)
Korkut Akın