Seksenli yaşlarını süren Anthony’nin yetişkin kızı Anne, endişe içinde bocalayan babasına ‘geçti babacık’ derken onun geri dönülemeyen bir yolda sürüklendiğini çok iyi bilmektedir. Demans hastasıdır Anthony. Gün geçtikçe silinen hafızası ile baş edememenin tedirginliğini yaşar. Kendi başının çaresine bakamadığı ve eve gelen bakıcılar ile anlaşamadığı için kızı kendi evine almıştır onu. Ancak herkesin kendine göre bir hayatı vardır. ‘Herkesi rahatsız ederek burada ne kadar kalmayı düşünüyorsun’ diye sitem eden Anne’ın erkek arkadaşı, Anthony’nin bir bakım evine yatırılması konusunda ısrarlıdır. Çiftin Paris’te yaşama planları da devreye girince Anne yeni kararlar almak zorundadır.
Salgın nedeniyle biraz gecikmiş olarak sinemalara gelen ‘Baba / The Father’ çağımızda birçoğumuzun aile bireyleriyle yaşadığı o hüzünlü süreç üzerinden ilerliyor. Ancak ele aldığı konuyu bir melodrama dönüştürmeden süreci tahlil etmeyi başarıyor. Bunu yaparken ustaca kaleme alınmış bir metin üzerinden ilerliyor ve yitip gitmekte olan bir bir aklın gelgitlerini aktarmada sinemanın olanaklarını başarıyla kullanıyor.
‘Baba / Le Père’, The Guardian Dergisi’nin çağımızın en heyecan verici yazarları olarak tanımladığı Florian Zeller’in aynı adlı sahne oyunundan beyazperdeye uyarlanmış. Fransız yazar senaryoyu bir diğer saygın yazar yönetmen Christopher Hampton ile ortaklaşa kaleme almış. Londra’da geçen oyunu sahnede izleme şansım olmadı ama filmin halüsinasyonları sarmalayan maharetli kurgusunun ve Anthony’nin zihni doğrultusunda kişilerin farklı yüzlerle karşımıza çıkması olgusunun tiyatro sahnesinde de başarıyla uygulanmış olması muhtemeldir.
Bu ilginç kurgu düzeninde birbirinden iyi oyuncular karşılıklı döktürüyor. 83 yaşındaki Anthony Hopkins kendisine bu yıl ikinci Oscar ödülünü getiren yorumuyla bir kez daha zirveye çıkıyor. İngiliz sinema ve tiyatrosunun en önemli isimlerinden, iki yıl önce Oscar kazandığı Yorgos Lanthimos şaheseri ‘Sarayın Gözdesi / The Favourite’deki kraliçe Anne rolüyle gönlümüzde taht kurmuş olan Olivia Colman keza öyle. Yan rollerde ise İngiliz sinemasının klas oyuncuları Imogen Poots, Olivia Williams, Rufus Sewell ve Mark Gatiss gibi isimler adeta bir resmigeçit yapıyor. Anthony’nin penceresinden hayranlıkla izlediği, ‘Amerikan Güzeli / American Beauty’ye nazire yaparcasına naylon bir poşetle oynayan çocuğu ise Zeller’in 12 yaşındaki kendi oğlu Roman canlandırmış.
‘Baba’ hüzünlü ve kaçınılmaz bir sürecin; devrilmekte olan bir çınarın bütün yapraklarının dökülmüş olduğu, yaşlanmış bir zihnin yaslanabileceği bir şeyin kalmadığı kederli bir dönemin öyküsü. Yazar yönetmen Zeller tiyatro sahnesinde beğeniyle karşılanmış oyunun sinema uyarlamasını başarıyla kotarmış. Sırada üçlemesinin diğer iki parçası var. Bunlardan ‘Oğul / Le Fils’in yine İngilizce dilinde Hugh Jackman, Vanessa Kirby ve Laura Dern gibi tanınmış oyuncularla filme alındığını meraklısı için not düşelim.
(16 Eylül 2021)
Ferhan Baran