Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Türkçe isimli yerli kısa filmle ilgili gelen basın bülteni ekinde İngilizce afiş ve görseller göndermişler. “Yanlış görsel göndermişsiniz, doğrularını göndermenizi rica ederim” diye istekte bulundum. Yerli filmlerin yurtdışı festival ve yarışmalarda kullanılmak üzere yabancı dilde afiş hazırlamaları doğrudur fakat yurtiçi basına Türkçe afiş yerine İngilizce afiş servis edilmesini doğru bulmuyorum. (29 Aralık 2020)
Memleket çapında 150.000 değil, 100.000 değil, 50.000 değil, 10.000 değil, 5.000 değil, 1.500 adet olan ve haftada 1 vakit* gittiğimiz sinema salonlarının kapalılığı 01 Mart’a kadar uzatılmış. Çok isabetli bir karardır, takdir ediyorum; pandeminin yayılmasına fevkalade engel olacaktır.
(*) Günde 5 vakit sinemaya giden Hasan ve Kerem, “İstisnalar kaideyi bozmaz” sözündeki “istisnalar”dır, onlar da ihtiyaçlarını yeni türeyen dijital medya ile gideriyorlar. Netekim sorun yoktur. (31 Aralık 2020) (Bu paylaşım yapıldığında ibadethaneler açıktı.)
Hemen her gün duya duya o kadar aşina olduk ki ünlü “Asayiş berkemaldir” sözünü artık “Asayiş baykemaldir” şeklinde anlıyorum. (31 Aralık 2020)
Google’dan yeni bir bilgi öğrendim. Meğer kendimi bildim bileli kullandığım “hastahane” sözcüğü yanlışmış. Hz. Google’a sordum, “hastane” diye cevap verdi. Bu cevaptan aldığım ilhamla “meyane” diye sordum “Meyane pişirmenin püf noktaları” diye cevap geldi. “Meyhane” dedim, bir sürü meyhane adresi gösterdi. (01 Ocak 2021)
21 Nisan 2017’de vizyona giren, başrollerini Çağlar Çorumlu ile Büşra Pekin’in oynadığı “Kolonya Cumhuriyeti” adlı film, neredeyse hemen herkesin cebinde kolonya şişesi ile dolaştığı bugünlerin geleceğini öngören bir belirti miydi acaba? (Bu bir espridir, ciddiye almayın) (04 Ocak 2020)
Biz hayranları, bazı sanatçıları sanki çok yükseltiyoruz gibime geliyor. Bir bakıyorsun efsane ses sanatçısı olarak bildiğimiz Abdullah Yüce 3. sınıf Yeşilçam filminde oyuncu olarak karşımıza çıkıyor; Lütfi Ömer Akad’ın “Yaralı Kurt”unda çalışmış bir sanatçıyla “Kartal Pendik Gittik Geldik” adlı belgesel (!) filmde rastlaşıyoruz. Neticede ekmek parasıdır, kınamamak lazım ama yerli filmlerimizin babacan karakterlerine can veren -herkes Hulusi Kentmen’le başlar, ben Avni Dilligil ve Muammer Gözalan’la başlayayım. Bu sevecen ve sempatik yüzlü oyuncularımız “Killing İstanbul’da”, “Şeytana Uyduk Bir Kere”, “Ölüm Çemberi” gibi C sınıfı filmlerde karşımıza çıktıklarında, sizi bilmem ama benim bir tarafım güceniyor ve rencide oluyor. (04 Ocak 2021)
Misal “Dönerci Kel Ahmet Usta” adında bir dükkan açmışsın, vatandaş döneri Kel Ahmet Usta keserken görüyor ve alıyor. Gelgelelim çok meşhur olduğunda ve memleketin muhtelif yerlerinde birçok “Dönerci Kel Ahmet Usta” adıyla döner dükkânları açtığında, usta Ahmet bir tane olduğundan diğerleri çakma sayılabilir. Onun için bütün şubelerde dönercilerin adı Ahmet ve kafaları kel olmalı ki vatandaş “İşte bu” desin ve dönerini gönül rahatlığıyla döndürsün, pardon yesin. (08 Ocak 2021)
Ekonomimizin uçtuğunu söyleyen büyüklerimizden ilham alarak, pandemi nedeniyle zorluk çektiğimiz dükkân kiralarını ödemenin çaresini buldum: Dükkânı satın alırsak ortada sorun falan kalmıyor. “Alacak parayı nereden bulacağız” derseniz, o konuyu başka bir programda tartışırız. (17 Ocak 2021)
Hayat ne tuhaf. Sütlâcın üstünü yakıyorsun, “Hımmm, nefis olmuş” diyorlar, pırasanın dibini yakıyorsun, “Becerememişsin.” diyorlar. (23 Ocak 2021)
Ankara Film Festivali’ne: Festivalin adından “Uluslararası” kelimesini kaldırmanızı tebrik ederim. Tüm festivallerin sadece yapıldığı şehrin veya ilçenin veya konusunun adı ile anılması daha akılda kalıcı olur diye düşünüyorum. Şehrimizin festivali de 2012 (dahil) yılından bu yana “İstanbul Film Festivali” olarak isimlendiriliyor. (23 Ocak 2021)
18 yıl öncenin eski Türkiye’sinde buzdolabı yoktu, araba yoktu. Onları anlıyoruz da, 50 yıl öncesinin eski Türkiye’sinde Beyazıt’ta Gülsün Kamu’yu izlediğim Azak Tiyatrosu, Şehzadebaşı’nda Kenan Büke’yi izlediğim tiyatro, Aksaray’da Nejat Uygur’u izlediğim tiyatro, Kocamustafapaşa’da Altan Erbulak’ı izlediğim Çevre Tiyatrosu vardı. Siz onları anlayabiliyor musunuz? (26 Ocak 2021)
İsmail Küçükkaya Fox TV.deki her programında, sabah 10:00 sularında mutlaka “Şu anda yönetmen koltuğuna Filan Falanca oturdu.” cümlesini sarf ediyor. Ticari mallarda bile bu kadar reklam yapılmıyor. Şahsen ben sırf bu yüzden programı izlemeyi bırakacağım, çünkü gına geldi. Şimdiden not düşeyim yakında Fox TV.nin diğer programlarındaki yönetmenler kazan kaldırabilir. Demedi demeyin. Dedi deyin. (27 Ocak 2021)
Rahmetli Çetin Altan’ın dediği gibi enseyi karartmamak lazım, her şey farklı bir zamanda ve yerde yükselebiliyor. Yemeklerde dolgu malzemesi olarak salatalarda kullandığımız turp bir bakıyorsun iltifatların gözdesi oluyor, “Turp gibisin maşallah” dendiğinde kendinizi çok sıhhatli hissedebiliyorsunuz. Köydeki fakir yiyeceği nohut şehre geldiğinde leblebi oluyor ve bozanın vazgeçilmez aksesuarı oluyor. Trump’tan başkan, Yeşim’den milletvekili oluyor. Ne demiş halk şairi: “Yay gibi eğri olsam elde tutarlar beni; ok gibi doğru olsam yabana atarlar beni.” Atsınlar; baktın hiçbir şey olamıyorsun, doğru ol yeter. (28 Ocak 2021)
(10 Mayıs 2021)
Sadi Çilingir
sadicilingir@sadibey.com