Daha düne kadar zihin ve akıl hastalıkları diye bir şey bilmiyor, hepsini “deli” olarak adlandırıyor, “tımarhane”ye tıkmaktan başka bir çare bulamıyorduk. “Deli”liğin de türlü çeşidi varmış ve her “deli” üstünü başını yırtmıyormuş… Aralarındaki “üstün zekâlı”lar da kurunun yanında yanan yaşlar misali göz ardı ediliyordu.
Daha düne kadar “otizm”, “otistik” kavramını bilmiyorduk ve öğrenmek gibi bir niyetimiz de yoktu. Rain Man (Yağmur Adam) filmi, gözümüzü açtı, farkındalık yarattı. Genelde sanatın özelde de sinemanın yararı bu. Üstünkörü üç beş bilgi kırıntısıyla öğrenilecek, çözümlenebilecek bir durum olmadığı için bütün otizmlileri / otistikleri aynı terazide tartmak yanlışını yaşadık, yaşıyoruz…
Farkındalık…
İşte, bizim farkında olmadığımız, ama okulda, sokakta, işte, mahallede hâttâ evde sürekli yüz yüze baktığımız, karşılaştığımız otistikleri Olivier Nakache, Éric Toledano, belgesel disipliniyle, macera filmi tadında, müthiş bir heyecanla ve başından sonuna inanılmaz duyarlılıkla bize taşımış.
Devletlerin, her seferinde başına eklenen “sosyal” sıfatıyla sorumluluğunda olması gereken, eğitimlerini, bakımlarını hâttâ yaşamalarını sağlamak zorunda olmasına karşın umursamadığı (bizim ülkemizde de pek farklı değil, aslını sorarsanız, ama film Fransa’da geçiyor) otistikleri eğitmeyi görev saymış iki gönüllünün yaşadıklarını izliyoruz kimi zaman üzülerek, kimi zaman göz pınarlarımız dolarak, kimi zaman ağlanacak halimize gülerek…
Devletlerin pek bir farkı yok birbirinden. Gelişmişlikleri kendi çıkarlarıyla doğru orantılı… Otistikti, down sendromluydu, sakardı, sakattı diye görmek istemediği kesimi saklıyorlar hayatın gerçeklerinden. Oysa genel anlamda onları da rencide etmeden “engelli” demek gerektiğini bile doğru dürüst kabûl etmiş değiller. O insanların bakımlarını, eğitimlerini, beslenmelerini, barınmalarını karşılamak zorunluluğuna -bunlara bir de zorunlu mültecileri eklemek gerekir, giderek artan savaşlar ve küresel iklim kriziyle bağlantılı olarak- karşın, bırakın yardımcı olmayı müfettiş göndererek engellemeyi marifet sayıyorlar. Canla başla çalışan, bir şey üretmeye, bir can kurtarmaya çabalayan insanları müfettişler aracılığıyla sindirmeye çalışıyorlar.
Empati…
Kendinizi onların yerine koyun, bir bakın bakalım, bu uygulamalar size yapılsa ne denli isyan edersiniz! Sevgiye muhtaç, hırçın bir çocuğun sakin ve anlayışlı bir yaklaşımla nasıl da uysal olduğunu izlerken kendi gözlerinizle tanıklık ettiklerinizden utanacaksınız.
Çok iyi bir film. Tam bir eğitici film. Herkesin, özellikle de çocuklarının hırçın, söz dinlemez (veya ders çalışmayan), evden sürekli kaçtığını söyleyen anne babaların kesinlikle izlemesi gereken bir film. Sakin ve anlayışlı davranıldığında, çocuğun yapmak istediklerine kendisinin karar vermesi sağlandığında bir şeylerin yolunda gittiğine tanık olmak sadece anne babalara değil, eğitimcilere (filmin bir hedef kitlesi de siyasiler, devleti yönetenler, eğitimi belirleyen ve plânlayanlar) de çok şey kazandıracak.
Kural Dışı / The Specials
Yönetmenler Olivier Nakache, Éric Toledano
Oyuncular Vincent Cassel, Reda Kateb, Hélène Vincent …
27 Mart’tan başlayarak gösterimde…
(15 Mart 2020)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com