İnsan yaşadıklarını şöyle bir tartıp, iyisi kötüsü, doğrusu yanlışı, eksiği fazlasıyla… Beğendikleriyle kızdıklarını, nefret ettikleriyle hoşlandıklarını birbirine çarptırarak çıkan sonucu görmek ister. Başkasına, hatta kendisine bile itiraf edemedikleri gelir gözlerinin önüne… Tartar şöyle bir, ağırlığınca değerlidir kuşkusuz. Ama yine de dillendirmeye çekinir. Kimisini koyar bir kenara, zamanın akışı içerisinde kaybolmasını ister, kimisini de çıkarır ortaya büyüsün, sarıp sarmalasın herkesi de “dünya gözüyle” güzellik görsün herkes diye düşünür.
Gerçekle hayal arası…
Belki sadece kendiyle barışık olanlar geçmişlerine bakıp da gönül rahatlığıyla gizleyecek bir şey bulamazlar. Onun için de itiraflarla doludur anılar. Bu itiraflar bazen iftira bazen de günah çıkartma kadar uzaktır birbirine. Bu “uzaklık” da görecedir muhakkak ki… En uzak ile en yakın arasında kılıçtan keskin ve bir o kadar da kıldan ince çizgi vardır. Bir kısmı sözcüklerin arasına gizlenmiştir, bir kısmı “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” muhteviyatındadır.
Her ne olursa olsun, her kim yazarsa yazsın bu itiraf ve/veya günah çıkarma okur için müthiş keyif veren, heyecan dolu büyük bir maceradır.
İstanbul’da bir güzel…
Her ne kadar İzmirli olduğunu, İzmir’i çok sevdiğini, İzmir’siz olamayacağını söylese de Atillâ Dorsay, biz okurlara İstanbul’u anlatıyor, “Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar” adlı anı/itiraf… dahası “idealize edilmiş, gerçeklere teğet geçen” anılar kitabında.
Biz, Atillâ Dorsay’ı sinemasıyla biliriz. Gurme oluşunu hatırlayanlarımız vardır muhakkak. Profesyonel rehber olduğunu büyük çoğunluğumuz bilmeyiz. Sanat tarihiyle, resim ve müzelerle ilgili olanların görmüşlüğü değilse de duymuşluğu vardır. Övgüyle söz edildiğine, “Ah bir denk gelse de…” diye iç geçirildiğine tanığım ben.
Atillâ Dorsay, ağırlıklı sinema üzerine olan 52 kitabının ardından, 80. (nice yaşlara Atilla Ağabey) doğum gününe denk gelen günlerde “Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar” ile hepimizin ağzına bir parmak bal sürdü.
Büyük romantizm…
İnsanların anılarını yazabilmesi için gerçekten müthiş bir belleğe, çok iyi bir arşive ve harıl harıl çalışmaya ihtiyacı var kesinlikle… Onca insan, bırakın anılarını yazmayı adını bile yazamazken 52 kitabın üzerine, o akıcı dili ve güzel Türkçesiyle Atillâ Dorsay’ın anıları tam bir şölen.
Çok ilginç anılar var birbiri peşi sıra gelen… Galatasaraylı olmak, sanatla, müzikle, tarihle, iç içe yaşamak, sinemayı çok iyi bilmek ve bunları hiç gösterişe yer vermeden olanca iç güveni ve gücüyle anlatabilmek… İşte, o nedenle de gençliğindeki şu anıdan, gazetedeki bu yaşanmışlıktan, özellikle Emek Sineması’yla doruğa çıkan Beyoğlu gecelerinden, arkadaş evlerindeki buluşmalardan… Dünya güzeli Türkan Sultan’dan, Yılmaz Güney’den birkaç cümle aktarmayı… Hadi çıtlatmış olayım, gençlik sevdalarından sevgililerinden birini veya birkaçını öne çıkarmayı, ailesini, evliliğini magazincilere bırakayım da bir dönemin İstanbul özelinde Türkiye’sini yeniden görmek isteyenlere önereyim, Atilla Ağabey’in bu anılar toplamını.
Çok yaşa Atilla Ağabey, iyi ki varsınız, iyi ki yazdınız anılarınızı…
Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar
Atillâ Dorsay
Remzi Kitabevi, anılar
Mart 20019
278 s.
(21 Mart 2019)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com