Dalavere

Hasan Göktaş’ın yönettiği ve Ali Çatalbaş, Erdağ Yenel, Mehmet Ali Kaptanlar ile Abidin Yerebakan’ın oynadığı Dalavere, 11 Ocak 2019’da CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Roll Caption tarafından vizyona çıkarıldı.
Zeytinburnu’nda, eniştesi Münir’le ortak bir araba kiralama şirketi işleten Baybars’ın kurnazlıklarla geçen yaşamı, eniştesinin arabasının çalınmasıyla değişir. Çalınan arabalarını bulmak ve hırsızlara dersini vermek için İstanbul’dan Bodrum’a gelen Baybars ve Münir’in, bir mafya değiş tokuşunun arasında kaldığından haberleri yoktur. Olay anlaşıldığında ise otelde meydana gelen türlü yanlışlıklar, işleri iyice içinden çıkılmaz bir hale getirir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

Yangın Yeri

Paul Dano’nun yönettiği ve Jake Gyllenhaal, Carey Mulligan, Ed Oxenbould ile Bill Camp’ın oynadığı Yangın Yeri (Wildlife), 04 Ocak 2019’da Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
14 yaşındaki Joe, anne ve babasının tek çocuğudur. Bir gün evlerine çok da uzak olmayan ormanlık bir bölgede kontrol altına alınamayan bir yangın çıkar. O sırada işinden kovulan baba Jerry, karısını ve oğlunu arkasında bırakarak yangını söndürmeye giden ekibe katılır. Babasının yokluğunda birdenbire yetişkin rolü üstlenmek zorunda kalan oğul  Joe, bir yandan da annesinin çaresizliğine ve aileyi ayakta tutma çabasına tanık olacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Bir Aile Fotoğrafı

Son yıllarda Türkçe isminin bu denli yakıştığı bir film görmemiştim. Yeni yılın ilk filmi olarak heyecanla izlediğim ‘Yangın Yeri’ ya da özgün adıyla ‘Wildlife’dan söz ediyorum. İlk gençlik yıllarından başlayarak sinemada ve geçtiğimiz haftalarda televizyonda yayınlanan ‘Escape at Dannemora’ adlı mini dizide naif mahkum Richard Matt performansıyla hayranlığımızı kazanmış olan yetenekli aktör Paul Dano’nun ilk yönetmenlik denemesi bu güzel yapım.

Richard Ford’un 1990’da yayımlanmış aynı adlı romanından uyarlanan film, bir çekirdek ailenin öyküsü üzerine. Hayat şartları nedeniyle sürekli yer değiştiren Jerry ile Jeannette, artık 14 yaşına gelmiş oğulları Joe ile Montana’nın Kanada sınırına yakın küçük yerleşim bölgesinde yeni bir düzen kurma peşindedir. Yaşam gailesi yirmili yaşların hemen başlarında evlenmiş olan çiftin gelecek hayallerini çoktan törpülemiştir. İlk gençliğinde başarılı bir sporcu olma düşleri kuran Jerry, hizmet verdiği pestijli golf kulübünde yöre zenginlerinin gönlünü hoş tutma çabası içindedir artık. Kendi yapamadığını oğlu başarsın, tanınmış bir futbolcu olsun diye didinir durur.

Garson adı gibi dediği ismini hiç sevmeyen Jeannette’e gelince; bir zamanların ‘fırlama güzeli’ genç kadın o kasabadan bu kasabaya kocasının peşinden giderken yüzündeki bahar coşkusunu yitirmiştir. Jerry’nin kulüp üyeleriyle fazla samimi olduğu gerekçesiyle işinden olması için için kaynayan aile yuvasında ilk yangın ateşini tetikler. Yapılan yanlıştan geri dönülür ve genç adam tekrar işe çağrılır ama olgunlaşmamış yüreği ve gururu yüzünden bunu kabul etmez. Karısı ve oğlunun itirazlarına kulak asmadan, ani bir kararla bölgede süregelen orman yangınlarını söndürme ekibine gönüllü olarak katılmak üzere evi terk eder. Jerry’nin gidişi genç kadının hayatını yeniden gözden geçirmesine ve yeni kararlar almasına neden olacaktır.

Yavaş ve sakin bir insan olduğunu ifade ediyor yönetmen bir söyleşisinde. Titiz, içe dönük, her şeyi sorgulayan, kolay tatmin olmayan bir yapısı olduğunu ilave ediyor. Ford’un incelikli romanını perdeye uyarlarken bu titizliğin ve sadeliğin baştan sona filmin her bir planına sindiğini gözlemliyoruz. Romanın, filmin Türkçe adına uyumlu yangın metaforu bu minvalde usul usul ateşleniyor. Aile içi yangın ile ormanı kasıp kavuran afet eş zamanlı olarak büyüyor.

Bir aile ve kimlik krizini anlatırken büyük olaylara yer vermiyor Dano. Olan biteni çoğunlukla 14 yaşındaki Joe’nun şaşkın ve hüzünlü bakışlarından izleniyor. Baba’nın işten kovuluşu, orman yangının ilk dehşeti ya da annenin başka bir adamla yaptığı çaça dansını hep onun bakışlarıyla vermeyi tercih ediyor. Romanın kişiliklerinde kendi büyük ailesinin fertlerinden izler bulduğunu söylüyor genç yönetmen. Anne ve babalarımızın bizlerin ebeveyni olmanın dışında bir insan olarak hayalleri, arzuları, kırgınlıkları ve küskünlüklerini keşfetmek üzere yola çıktığını ifade ediyor. Bu amaçla, dağılan bir aileyi toparlama işini küçük Joe’nun gayretleri üzerinden vermeyi deniyor.

Yangından sonra ayakta kalan ‘ölü ağaçlar’ gibi olmak istemediğini haykıran annede Carey Mulligan, büyüyememiş genç adamda Jake Gyllenhaal ve şaşkın maviş gözlerle hayatı anlamaya çalışan küçük adamda Avustralyalı genç yetenek Ed Oxenbould’dan oluşan harika üçlü onun en büyük destekçileri. Görüntüler, görenlerin Apichatpong Weerasethakul’un ‘Saltanatın Mezarlığı’ filmindeki çalışmasından hatırlayacağı Diego Garcia’ya emanet edilmiş. 60’lı yılların küçük Amerikan kasabasını yeniden yaratırken ressam Steven Shore ve fotoğrafçı Rinko Kawauchi’nin eserlerinden yararlanılmış. Hopper ve Rockwell gibi ölümsüz sanatçıların esini her bir kareye sinmiş. Küçük Joe’nun bir fotoğraf atölyesinde yarı zamanlı çalışma hikayesinden yararlanılarak dönem insanlarının naif aile fotoğrafı çekimlerine yer açılmış.

Son olarak Coen biraderlerin ‘The Ballad of Buster Scruggs’ın filminin ‘Endişeli Kız / The Gal Who Got Rattled’ epizodunda izleme şansı bulduğumuz oyuncu / yazar eşi ve beş aylık kızının annesi Zoe Kazan ile birlikte kaleme aldıkları senaryodan yola çıkan Paul Dano, yakınlarda kaybettiğimiz ve oyuncu olarak yer aldığı ‘Tutsaklar / Prisoners’ filminde birlikte çalıştığı İzlandalı besteci dostu Jóhann Jóhannsson’a adamış filmini. Yeni seneye bu çok başarılı ilk filmle başlamanızı öneririm.

(05 Ocak 2019)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Korkut Akın Yazıyor: İçinizdeki Erkeği Öldürün!

“Dünle beraber geçti cancağızım ne varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım” diyen Mevlana’yı aradan geçen 800 yıl sonrasında bir avukat duyar ve sadece müvekkilinin (bağlı olarak kendisinin) değil, bütün kadınların toplumsal cinsiyet eşitliğini kazanabilmesi için ilk adımı atar. Ruth Bader Ginsburg, tutucu ve bir o kadar da gerici Amerikan mahkemelerinde bir “devrim” sayılabilecek ilk adımları atan bir avukat. Eşinin hastalığında onun yerine de … Devamı… »