Gösterimdeki filmlerin 31 Ağustos – 01 Eylül 2018 seansları için tıklayınız: 1 / 2 (Listeler eksiksiz değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Günlük arşivler: 30 Ağustos 2018
Heyecanla Beklenen Gürbüz: Hadi Allah’a Emanet Filmi Seyirciyle Buluştu
Yapımcılığını TRY Yapım’ın üstlendiği Gürbüz: Hadi Allah’a Emanet filminin galası Levent Cinemaximum Kanyon Sineması’nda gerçekleşti. Filmin oyuncuları gala gösteriminin öncesinde basınla buluştu. Başrollerini Emre Mutlu, Hakan Bulut, Gökhan Yıkılkan, Ayhan Taş, Arzu Oruç’un üstlendiği film, ilk buluşmasında seyirciden tam not aldı. “Bir motokuryenin başına en fazla ne gelebilir ki?” sorusuna aksiyon ve kahkaha dolu bir cevap veren film büyük ilgi gördü.
- Basın Bülteni
- Gala görüntüleri için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilg için tıklayınız.
Heyecanla Beklenen Gürbüz: Hadi Allah’a Emanet Filmi Seyirciyle Buluştu yazısına devam et
Erkan Petekkaya: Bol Sürprizli Bir Film Geliyor
Yönetmen koltuğunda Kudret Sabancı’nın oturduğu Kapan filminin tanıtım toplantısıfilmin setinde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan filmin başrol oyuncularından Erkan Petekkaya, filmin çok farklı bir senaryoya sahip olduğunu belirterek, “Ben senaryoyu okuduğumda gerçekten şaşırdım, seyirci de şaşıracak. Ben bir babayı oynuyorum. Oğlumun başına gelen olayları araştırıyorum. Çok keyifli çalıştık, güzel bir film çektik. Oyun içinde oyun var, bol sürprizli bir film geliyor. İnşallah seyirci de beğenir.” diye konuştu.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Kadifeden Kesesi
Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Hayatın içinden sabah sabah: Pazarcı esnafı kardeşlerimden ricamdır: Sevgili esnaf kardeşim, pazarda mallarınıza tezahürat yaparken lütfen söylemlerinize dikkat edin. Ne o öyle, “Ayşe Kadın 5 liraaa”, “Ayşe Kadın 5 liraaa” veya “Patlıycan ablaaa”, “Patlıycan ablaaa”. Hanımlar alınsa yeridir. “Yeşil Ayşe 5 lira”, ne bileyim “Patlıcaaan” diye bağırın ki kimse alınmasın. Bu vesileyle genelde kahvaltıda yenen küçük kırmızı turptan bahsedeyim. Elma, armut, ayva, şeftali, domates, hıyar gibi meyve ve sebzelerin hiçbirinin kabuğunu tek parça soyamıyorum. Artık küçüklüğünün verdiği narinlikten dolayı fazla özen gösterdiğimden mi bilemiyorum ama sadece küçük kırmızı turpun kabuğunu tek parça soyabiliyorum. O nedenle küçük kırmızı turpa en iyi kabuk soydurma ödülü verilse hak edeceği kanaatindeyim. (20 Mayıs 2018)
Murat Cemcir’e karşı linç kampanyası başlatan fotoğraf hakkındaki kanaatim. Bu fotoğrafı gerekçe gösterenlere konunun hareketli görüntüsünü izlemelerini öneririm. Grup halinde merdivenlerden çıkıyorlar. Uygun yere gelindiğinde görevli grubu durduruyor, dönüyorlar, Murat Cemcir o sırada poz vermek için elini cebine sokuyor fotoğraf tam o anda çekiliyor. Yanlış anlaşılacak bu fotoğrafın yayınlanması doğru değil. Ayrıca Bennu Yıldırımlar’ın mütevazı davranıp kendi isteğiyle arka tarafta durmadığını ne biliyorsunuz? Keza Yıldırımlar’ın sol tarafını kapatan Özay Fecht’i görmüyor musunuz? Araya bir de espri sıkıştırayım: Murat Cemcir’in ensesinde de gözü mü var sanıyorsunuz, Yıldırımlar’ın arkasında kaldığını görmemiş olamaz mı? Bütün bu yazdıklarımın üzerine Cemcir’in o sırada erkek oyuncu ödülüne aday gösterildiği bilgisini haiz olduğunu eklersek, sinemanın mabedi denilen o yer ve zamanda insana adını sorsanız hatırlayamaz. Yapmayın böyle, gençlerin önünü kesmeyin. (20 Mayıs 2018)
“Hıçkırık nasıl geçer?” bilgisini almak için tesadüfen sabah.com.tr’ye girdim. El insaf, sorunun cevabını 16 parçaya ayırmışlar, hepsini okuyorsunuz, sonunda doktora gidilmesini öneriyorlar. Bu kadar ünlü markaların web sitelerinin böyle oyunlara başvurması okura hizmetten çok tıklamaya hizmet ettiklerini gösteriyor ve markalarına büyük zarar veriyor. Mütevazı olmayayım, girin adı sanı pek bilinmeyen sadibey.com’a, bir tane haber bölünmesi, bir tane reklam görün, dönün bana tıklayın. Arada sırada görünenler karşılıklı barter anlaşması ve beğenilen etkinliklere destek verme girişimidir ve herhangi bir maddi getirisi yoktur. (20 Mayıs 2018)
Yanımda oturan gencin müzik bilgisini çaktırmadan kontrol edeyim dedim, “Kadiiifeden kâsesi…” diye kısık sesle mırıldandım. Hemen “‘Kadifeden kesesi’ amca, kâsesi değil.” dedi. Sınavdan geçti netekim, ancak benim bu yaşa kadar bu güzelim türküyü niye yanlış bildiğime akıl erdirememiştir. Kadifeden kısası… (25 Mayıs 2018)
Asansörden çıktık, “Buradan sağa döneceğiz.” dedim. “Emin misin?” diye sordu. Espriyi yakalamışım, fırsatı kaçırır mıyım, “İlahi hanım, 37 yıllık adamının adını bilmiyor musun?” dedim. Neyse ki kızmadı, güldü. (25 Mayıs 2018)
“Döner?” dedik, “Çakır Ali.” dediler. Pilav üstü döner söyledim. “Yok abi, sade döner olur bizde.” dediler. Demek ki Since 1957’den beri müşteriler döner dükkanında pilav üstü döner yiyemiyor. Oradan markete geçtim, kırmızı mercimek alayım dedim, menşeine baktım, Kanada yazıyor. Minibüse bindim. Delikanlı makineye kartını gösterdi, makine “Yetersiz bakiye.” dedi. Ceplerini karıştırdı, “185 kuruşum var abi.” dedi. Şoför kızdı, “Hiç vermesen daha iyi kardeşim.” diye azarladı. Bu sefer ben kızdım, para uzattım, “Al şunu.” dedim. Aldı. Bu arada unutmadan yazayım, makineye kredi kartı da gösterilebiliyor. Aklınızda olsun, kredi kartı ile 3 liralık yola 2,45 liraya gidebiliyorsunuz. Aferim bana. Bir paragrafta, yarım saat içinde başımdan geçen hayattan gerçek yansımalarla memleketimizin ahvalini özetledim. Yollar, köprüler yapıyoruz ama insanlarımızı bozduk. (26 Mayıs 2018)
Mehmet Güreli’nin 27 Temmuz’da vizyona girecek “Dört Köşeli Ücgen” adlı filminin afişinde oyuncu adları yazmıyor. Bunun bir mânâsı olmalı. Mânâlandıranlardan yorum beklediğimi belirteyim. Denk getirdiğimde Mehmet Bey’e soracağım. Lütfi Ömer Akad’ın “Gelin” filminin afişinde de hiçbir oyuncunun hatta hiçbir kişinin adı yoktur, sadece filmin adı ve renkli olduğu yazılmıştır. (26 Mayıs 2018)
Gördüğümüz rüyalarda da bir hikmet var. Gün içinde en çok ne ile meşgul oluyorsanız gece rüyanızda da o konuyla ilgileniyorsunuz. Misal, gün içinde güzel hanımlar ve latif beyleri dilinize ve zihninize dolamışsanız, o akşam rüyanızda da onlar arz-ı endam ediyor. Keza gün içinde mahalle pazarına gidip domates, biber, patlıcan kovalamışsanız akşam rüyanızda pazarcı esnafı sizi kovalıyor. Bendeniz de gün içinde sinemacılık ve filmcilikle meşgul olduğumdan genelde gördüğüm rüyalar hep aynı konular etrafında dönüyor. Eskiden daha çok Sophia Loren, Kim Novak, Anita Ekberg, Steve Reeves, Arnold Schwarzenegger (araya bu iki herkülü de karıştırayım ki yanlış anlaşılmasın), Aysel Tanju, Suzan Avcı, Diclehan Baban, Nesrin Topkapı görürdüm; yaş ilerleyince mecburen sektör sorunları rüyalarıma girmeye başladı. Sabaha karşı gördüğüm rüyamda filmcilikle ilgili yeni bir kavram buldum, gözlerimi onunla açtım. Bir film sinemalardaki gösterimini tamamladığında, filmin maliyeti, izleyen kişi sayısına bölünmeli ve o filmi bir kişinin seyretmesi için milletin cebinden kaç para harcandığı açıklanmalı. Misalen 4,5 milyon liraya mal olan filmi 2 bin kişi izlemişse filme kişi başına 2.250 TL harcanmış oluyor. (27 Mayıs 2018)
Fazla abartmaya gerek yok. Hepimiz “Hayat” filminin figüranlarıyız; beyazperdede bir an görünüp kayboluyoruz. Telaşa mahal yok, başroldekiler de gün geliyor unutuluyor. (28 Mayıs 2018)
(06 Eylül 2018)
Sadi Çilingir
sadicilingir@sadibey.com
İki İyi Çocuk Başkent’te Büyük Ses Getirdi
Sarp Levendoğlu, Kazım Karakadıoğlu ve Sevcan Yaşar’ın başrollerini paylaştığı, İki İyi Çocuk sinema filmi düzenlenen özel gösterim ile Ankaralıların beğenisine sunuldu. Gösterime Ankara Valisi Ercan Topaca ve Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman da katıldı ve filmi sinemaseverlerle birlikte izledi. Başrol oyuncuları filmi izlemek üzere gelen ve farklı salonlarda bulunan tüm seyircileri selamladı, gösterim sonunda öğrencilerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdiler.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Çakallarla Dans 5’in Berlin Çıkartması
Serinin son filmi Çakallarla Dans 5, çekimler biter bitmez soluğu Berlin’de montajda aldı. Hız kesmeden montaja giren film 09 Kasım’da sinemaseverlerle buluşacak. Yönetmen Murat Şeker, “09 Kasım’da vizyona gireceğimiz için hemen Berlin’de montaj masasına oturduk. Seyirciyle buluşmak için onlar kadar biz de heyecanlıyız.” dedi. 5. filmde, Çakallarla Dans’ın fenomen haline gelen ana karakterlerini canlandıran Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Timur Acar ve Murat Akkoyunlu’nun yanı sıra Didem Balçın, Hakan Bilgin, Ceyhun Yılmaz’da yer alıyor.
- Basın Bülteni
- Kamera Arkası ve Röportajlar
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Mansur Ark Fırtınası Gürbüz’e de Uğradı
Sosyal medyada paylaşılan şarkılarıyla adeta 90’lardan günümüze ışınlanan Mansur Ark, şimdi de sinemada. Bugün (30 Ağustos Perşembe) vizyona giren Gürbüz: Hadi Allah’a Emanet filminde bir bela şebekesine bulaşan Mansur Ark boydan boya koli bandıyla paketlendi. İnadı Bırak adlı şarkısında “Batacağımız kadar aşkın içine battık” diyen Mansur Ark, filmde ise batacağı kadar belanın içine batıyor. Ark’ın söz ve müziği Türk Rap dünyasının en önemli isimlerinden Yener Çevik’e ait olan ve filmle aynı adı taşıyan Hadi Allah’a Emanet isimli şarkısı çok sevildi. Yayınlanır yayınlanmaz sosyal medyada beğeni toplayan Yener Çevik imzalı şarkı kısa sürede iki milyon tıklanmayı geçti.
- Basın Bülteni
- Klibi izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilg için tıklayınız.
Baba Nerdesin Kayboldum
Birbiri ardına gelir içinizde bir şey yıkılmaya başladığında bütün sorunlar. Birine çözüm ararken bir diğeri, ona yönelmişken bir başkası… derken yıkılır kalırsınız altında. Dik durmak mıdır çözüm? Pek değil galiba… Yalan, en başta da kendinize yalan söylememeniz gerekir.
Yönetmen Ahmet Karaman, ilk filminde önemli bir konuyu almış ele… Kendisine bile yalan söyleyen birinin durumunu, kuşak çatışması temelinde anlatıyor. Sahi, her ne olursa olsun kaçmaktır bu yalanların nedeni. Bir şeyler ‘düzgün’ giderken (ya da gidecekken) o girdaptan kurtulamamaktır…
Biz neye bakıyoruz…
Baba ölmüş, kız kardeş -eğitimin durumu biliniyor zaten- gergin, anne yılların birlikteliğini kaybetmenin de acısını ve yalnızlığını yaşıyor. Kahramanımız, daha doğru deyişle filmin izlettiği kişi, Aşkın, bocalıyor. Filmde bir sürpriz var. İlginç. Hiç ummadığınız bir sürpriz… Olmaz mı? Olur tabii. Umuyor musunuz? Hayır! Zaten onun için sürpriz ya zaten.
Önümüze serilen bu yaşamın içinde biz izleyiciyi etkileyen neler? Filmde her ne kadar sinema alanında çalışan biri olsa da Aşkın’ın yaşadıkları her alanda uğraşan herkes için geçerli. Burada senarist/yönetmenin saptamasını belirleyen; göz önünde olan, gençlerin ilgisini çeken ama “sektör” gibi sektör olmayan bir alan olması belirliyor. Kim niye, neden ve nereye kadar çalışabilir böylesi alanlarda? Sadece filmin değil, hepimizin kafasındaki soru işareti bu.
Belirleyen siz değilsiniz…
Sırf dersten kaçmak için namaz izni isteyen öğrencilerin öğretmeni şikâyet etmesi, okul yönetiminin, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de kuşkusuz, bu konuda umursamaz oluşu önemli bir durum hayatın içerisinde. Filmin içinde bir olay örgüsü olarak değil, yaşamın bir gerçeği olarak yer alıyor. Benzer bir durum, Aşkın’ın öğretmen arkadaşı için de geçerli… O da kendisinin dışında gelişen -büyük olasılıkla da, onun durumuna bakıp kıs kıs gülen birilerinin başının altından çıkan- nedenlerle işsiz kalıyor. Buna bir de evdeki sorunlar eklenince, gerçekten belirleyici bir önemi vurguluyor. Mutsuz evlilikler beraberinde “aldatma”yı de getiriyor. Mahalledeki komşu polisin, kahveci ile durumu bundan başka bir şey değil; tabi, polisin üniformasına ve silahına dayanan yukarıdan bakışı da gözden kaçmamalı…
İlk filmini çeken hemen bütün yönetmenlerin, bizim ülkemize özgü, “bir daha film çekemezsem” kaygısıyla yıllar boyunca biriktirdiklerini bir filme sokuşturması, bazı önemli durumların gözden kaçmasına yol açıyor. Birçok ilk filmde karşımıza çıkan bu sorun (!) bu filmde de kendini gösteriyor. Oyuncu yönetiminde gerçekten başarılı olan Ahmet Karaman’ın süre sorununu aştığını belirtmekte yarar var. Sıkılmadan izlenebilir bir film yapmış. Ama yine de işleyemediği, istese bile bir diğerini kaçırma kaygısı nedeniyle yarım bıraktığı bile kabul edilebilir düzeyde.
Asıl önemli olan ise Aşkın’ın babasını suçlaması… Oysa kendisinin sorunu hepsi. İzleyince siz de hak vereceksiniz bana…
Baba Nerdesin Kayboldum, yönetmen Ahmet Karaman, oyuncular Baran Akbulut, Yıldız Çağrı Atiksoy, Yiğit Kirazcı, Bestemsu Özdemir, Tomris Çetinel…
(06 Eylül 2018)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com
Kahkaha Dolu Yol Arkadaşım’ın Şeref’li ve Onur’lu Macerası Devam Ediyor
Geçtiğimiz sezonun kahkaha dolu yol macerası Yol Arkadaşım ikincisiyle de sinema salonlarını şenlendirmeye geliyor. İlki çok sevilen filmin, ikincisinin çekimleri tamamlandı. Yönetmen Bedran Güzel ile oyuncular İbrahim Büyükak, Oğuzhan Koç ve Ezgi Eyüboğlu basınla buluştu ve filmle ilgili merak edilenleri anlattılar. Seyircinin merakla beklediği Şeref ve Onur’un yeni yol macerası sinemaseverleri yine çok güldürecek, yine çeşitli sürprizler yaşatacak. Filmin konusu şöyle: Onur ve Şeref bir yıl içinde hem ev, hem iş arkadaşı olmuştur. Şeref başarısız bir şekilde Onur’un menajerliğini yaparken Onur eski işine dönmeye karar verince Şeref, Onur’a bir turne ayarlar.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Profesör Sami Şekeroğlu Kaza Geçirdi
Sinemamızın duayen isimlerinden, Türk Film Arşivi’ni kurarak yerli yapım sinema filmlerimizin negatiflerini geleceğe taşıyan Profesör Sami Şekeroğlu, 20 Ağustos Pazartesi günü düşüp kalça kemiğini kırdı. 22 Ağustos Çarşamba günü ameliyat edilerek bacağına 36 cm platin yerleştirilen Sami Şekeroğlu, 25 Ağustos Cumartesi günü yoğun bakımdan çıktı. Pazartesi gününden itibaren normal hayatını sürdürür duruma gelen ve Acıbadem Maslak Hastahanesi’nde tedavisi sürmekte olan duayen isme yapılan ziyaretlerin kısa olmasına özen gösteriliyor. Sayın Sami Şekeroğlu’na acil şifalar dileriz.