Sinema… Sinema

246 ayrı sanat, meslek ve disiplinden insanın çalışmalarını birleştirdiği ortaklaşa sanat… Sinema tanımını bu denli iddialı yapınca, Onat Kutlar’ın yardımını almak gerekiyor. Kutlar’ın, daha önce “Sinema Bir Şenliktir”de bir araya getirdiği yazılarının dışındaki, bana göre önemli, sinemacılar için belirleyici, izleyici için rehber yazıları yayımlandı.

“Resmin renk ve çizgi, müziğin ses, şiirin sözcükler sanatı oluşu gibi… sinema da, her biri belirli sıralı bir anlamla yüklü tek tek görüntüleri yan yana getirerek yepyeni ve karmaşık bir anlam bütünü kurar” diyor Onat Ağabey ve ekliyor: “Sinemacı seyirciye mahkûmdur.” Bunun nedenlerini, niyelerini bilmem açıklamaya gerek var mı, ama yukarıda alıntıladığım tanım yeterince ipucu veriyor.

Seyirciye mahkûm…

…çünkü bir endüstri. Seyirciye mahkûm çünkü çok pahalı bir uğraş. Seyirciye mahkûm çünkü bir ekip çalışması. Seyirciye mahkûm çünkü her kesime her şekilde ulaşabilen, mesajlarını iletebilen bir sanat.

Sadece “iş” olarak değil, bir sevda olarak baktığı bu sanatın her anında, her alanında, her aşamasında görev üstlenen Onat Kutlar, görüşlerini, umutlarını ve önerilerini sıralıyor.

Ölümünün üzerinden geçen 23 yılda çok şey değişti, sansür dışında. O da en çok sansürle savaşımını anlatıyor zaten. Tek fark var: Onun zamanında toplumsal muhalefet var ve ses çıkarıyor, bugün, iletişim araçlarının bu kadar gelişmiş ve yaygın olmasına karşın ses hatta soluk bile çıkmıyor. Bu da bizim ayıbımız.

Antalya…

Altın Portakal, artık ‘Film Festivali”, ama ne film kaldı ne yarışma… Sansürle başlayan, tepkilerle devam eden bu tarihimizin en uzun ve en önemli festivali, belediyelerin elinde kaldığı sürece sorunun çözümlenemeyeceğini de anlatıyor.

İlginç bir anısı da var Onat Kutlar’ın. Bir telefon geliyor Bakanlıktan, yarışmada filminin ödül alması muhtemel Ömer Kavur’a… Ömer Ağabey’in, “Eşşoğlueşşek, efendim”, “Ananı avradını, efendim” sözleri herkesi çiviliyor sanki yerlerine… sinek vızıldasa jetler geçiyor sanki. Herkes suspus! Bakanlık yetkilisine küfrediyor yönetmen, olacak şey değil. Zaten iki dudağı arasında her şey… meğer çıkarılmasını istedikleri sözleri dikte ettiriyormuş telefondaki Bakanlık yetkilisi.

Ondan on yıl kadar önce de yine bir Bakanlık görevlisinin sansürü destekler sözü ne kadar acı: “Şeytan azapta gerek!”

Usturanın keskin yüzü

Sanatın bir sözcük, bir ses ya da bir görüntü çalımı ile ölümle yaşam, düşle gerçek, duyguyla düşünce sırat köprüsünden geçtiğine inandığını yazıyor. Bu da gösteriyor ki, sinema sanat olarak yaşamın ta kendisidir. Sinemacıya düşen görev -söyleyecek sözü varsa gerçekten- bu sözü söyleyebilmenin mücadelesini yapmaktır. Ne kadar doğru, değil mi? Sinema bütün yolları, olanakları kullanır…

Kurumlar aracılığıyla sürdürülen sansür de yine ve her zaman bir keyfilik içerir. Sanatı tartacak teraziyi kimse bulamadığı gibi engellemek üzere kullanmayı da kimse beceremez. Bu, aynı zamanda, filmlerin -ve diğer sanatların- kendi içlerinde yapılan yarışmalarda ödüllendirilmesindeki tartışmaları da gündeme getiriyor. Bu yarışmada ödüle değer görülen bir film ve/veya başka bir sanat yapıtı, bir başka festivalde yarışma dışı bile kalabiliyor. Sahi, siz de bazı filmleri ve/veya sanat yapıtlarını beğeniyorsunuz, bazılarını beğenmiyorsunuz, değil mi? İkinci bir kez karşınıza çıktığında görüşünüzün değiştiği de oluyordur muhakkak.

Halkla en yakın sanat

İçinde yaşadığı çağın ve toplumun yargıcı olmalıdır sinemacı. Unutulmaması gereken bir nokta, sinemanın eğlence aracı olduğudur, ama her ne olursa olsun, hayatın gerçeklerinden uzaklaştıkça izlenirliği de düşmektedir, kim ne derse desin.

1965’ten başlayarak (öncesi de var aslında… ceplerindeki küçük harçlıkları biriktirerek dergi çıkardıklarını, sanatı bir şekilde herkese ulaştırmaya çalıştıklarını birebir konuşmalarımızda, arkadaşlarının anılarından okuyarak öğrenmiştim. Hatta bir kısa film şenliği yapmak istediğimizde, karşı çıkışını bu harçlıkla çıkarılan dergi ile engellemeye çalışmıştım) ölümüne kadar olan süreçte sinema -özellikle sansür ve ulusal sinema- yazılarını bir araya getiren bu kitap gerçekten hazine değerinde, özellikle genç sinemacılar için… Halit Refiğ üzerine yazdıkları, Abdi İpekçi ile yazışmaları, “Hakkari’de Bir Mevsim” filmi üzerine yaptıkları çalışmalar, belli ufuk açıyor okuyanda.

Ne iyi ettin de yaşadın Onat Ağabey, ne iyi ettin de sinemayı -bizlere de- yaşattın Onat Ağabey. Film şeritleri, senaryolar, müzikler çelenk örsün başucunda.

Sinema… Sinema, Onat Kutlar, Yazılar, konuşmalar… Yapı Kredi Yayınları, Temmuz 2018, 335 s.

(24 Ağustos 2018)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Türkiye’nin Oscar Adayı Ahlat Ağacı

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile sinema meslek örgütü temsilcilerinden oluşan 17 kişilik seçici kurul, Amerika’da yapılacak 91. Akademi Ödülleri (OSCAR) Yabancı Dilde En İyi Film Dalı’nda Türkiye adayını belirlemek üzere değerlendirme toplantısını yaptı. Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı filmi, Türkiye’nin Yabancı Dilde Oscar adayı olarak belirlendi.

25. Uluslararası Adana Film Festivali’nin Uluslararası Kısa Film Yarışması’nın Finalistleri Belli Oldu

25. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamında yapılacak olan Uluslararası Kısa Film Yarışması’nın finalistleri belirlendi. 110 ülkeden 3111 başvurunun yapıldığı yarışmada, ön jürinin titiz çalışması sonucu belgesel, canlandırma, kurmaca, deneysel dallarında 45 eser ana jürinin önüne çıkmaya hak kazandı. Şili’den Belçika’ya, bir çok kıtadan ülkenin finale kaldığı yarışmaya gösterilen ilgi, bu yıl Adana Film Festivali’nin uluslararası boyutunu hayli önemli hale getirdi. Yoğun ilgi nedeniyle başvuru tarihi 27 Temmuz 2018’den, 01 Ağustos 2018’e çekilen yarışmada finale kalan 45 kısa filmin yönetmenleri Adana’da misafir edilecek.

Tilki Yuvası

Umut Burçin Gülseçgin’in yönettiği ve Barış Yıldız, Serap Matyaş, Melis Sezen ile Dila Danışman’ın oynadığı Tilki Yuvası, önümüzdeki aylarda CJ ENM dağıtımıyla TN Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Nihat ve Zehra evliliklerinde 12 yılı bitirmiş bir çifttir. Zehra’nın kardeşi Tarık da üç aydır onlarla kalmaktadır. Bir gün, Nihat’ın genç ve güzel sevgilisi Aylin çıkagelir. Nihat, sevgilisini eşine, yeğenim diye tanıtmak zorunda kalır. Tüm uğraşlarına rağmen, bir türlü gönderemediği Aylin de bu evde yaşamaya başlar. Üstelik, ilk başlarda bu durumdan  rahatsız olan Zehra, yeni misafiri zamanla çok sever. Zehra’nın Aylin’le iyi arkadaş olması, tabi ki Nihat’ı işin içinden çıkamaz hale getirir. Bundan sonrası tam bir muammadır.

Tilki Yuvası yazısına devam et

Boğaziçi Film Festivali’ne Başvurular Uzatıldı

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla ve Türkiye Radyo ve Televizyon kurumu – TRT’nin iş ortaklığıyla düzenlenecek 6. Boğaziçi Film Festivali’nin son başvuru tarihi uzatıldı. Bu yıl 26 Ekim – 03 Kasım 2018 tarihleri arasında gerçekleşecek festivalin Ulusal Uzun ve Kısa Metraj Film Yarışması’na 2017 ve 2018 yapımı filmler başvuru yapabiliyorken, sinemamıza yapım desteği sunan Bosphorus Film Lab için de yapım ya da fikir sürecindeki film projeleri katılabilecek. Başvurular 27 Ağustos Pazartesi günü 18:00’e dek web sitesi bogazicifilmfestivali.com’dan yapılabilecek.

Boğaziçi Film Festivali’ne Başvurular Uzatıldı yazısına devam et

Antalya Film Forum’a Rekor Başvuru

55. Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında düzenlenecek olan Antalya Film Forum sinemacıların ilgi odağı oldu. Zeynep Atakan’ın yöneteceği forumda sinemacılara verilecek desteğin artırılması nedeniyle Kurmaca Pitching, Belgesel Pitching, Work in Progress (Yapım Aşamasında), Kısa Film Work in Progress, Yapımcısını Arayan Projeler, Sümer Tilmaç Antalya Film Destek Fonu platformları ve Bela Tarr Film Yönetimi Atölyesi’ne 200’e yakın başvuru yapıldı.