Güzel Şeyler, Akbank Sanat Merkezi’nde Gösteriliyor

Akbank Sanat Merkezi, 09 Ocak Salı günü 19:00’da Agostino Ferrente ile Giovanni Piperno’nun yönettiği, Güzel Şeyler’i (La Cose Belle) gösteriyor. 2013 yılında ödül rekoru kıran film, birbirini takip eden jenerasyonların değişim arzusu ve idealleri süresince diğerlerine nazaran çok hızlı bir şekilde gelişen, şiddet yanlısı, radikal ve yoğun bir şehir olan Napoli’nin portresine odaklanıyor.

Güzel Şeyler, Akbank Sanat Merkezi’nde Gösteriliyor yazısına devam et

Rüzgar

Serkan Acar’ın yönettiği ve Belçim Bilgin, Halil Sezai, Ataberk Mutlu ile Nebil Sayın’ın oynadığı Rüzgâr, 19 Ocak 2018’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Avşar Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Çocuk bezleri üreten bir şirkette genel müdür yardımcısı kadrosunda çalışmakta olan Ece’nin, sevgilisi Alper’le iki yıldır süren mutlu bir ilişkisi vardır. Mutlu şekilde sürmekte olan bu ilişkilerini evliliğe taşımanın önündeki tek engel, Ece’nin Alper’in çocuk sahibi olma isteğine karşı çıkmasıdır. Tam bu sırada birden hayatlarına dahil olan bir kapkaç çetesi elemanı olan 10 yaşındaki Rüzgâr hayatlarındaki her şeyin değişmesine sebep olacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Rüzgar yazısına devam et

Suç Takımı

Christian Gudegast’ın yönettiği ve Gerard Butler, Pablo Schreiber, O’Shea Jackson Jr. ile Curtis “50 Cent” Jackson’un oynadığı Suç Takımı (Den of Thieves), 04 Mayıs 2018′de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Son derece elit bir grup soyguncudan meydana gelen Merrimen’in çetesi, birkaç kişinin hayatını kaybettiği çok büyük bir soygunu gerçekleştirmiştir. Bu büyük soygunun yapılmasının sonrasında da Los Angeles Polisi’nin Nitelikli Suçlar Birimi onların peşlerine düşer. Merrimen’in çetesi zor durumda kalsa da, daha önce hiç başarılmamış bir şeyi yapmaya, Amerikan Merkez Bankası’nı soymaya karar vermiştir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Suç Takımı yazısına devam et

Aman Doktor

Tony Gatlif’in yönettiği ve Daphne Patakia, Simon Abkarian, Maryne Cayon ile Kimon Kouris’in oynadığı Aman Doktor (Djam), 19 Ocak 2018’de Başka Sinema dağıtımıyla Güverte Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Eski bir denizci ve Rebetiko türü müziğin hayranı olan Kakourgos, tekneleri için zor bulunan bir parçayı almak üzere yeğeni Djam’i İstanbul’a gönderir. Genç kadı,n burada göçmenlere yardım etmeye çalışan 18 yaşındaki Avril ile tanışır. Cömert, kendinden emin ve özgür ruhlu Djam, Midilli’ye yaptığı, müzik, yeni insanlar, paylaşılanlar ve umutla dolu yolculuğunda Avril’i kanatlarının altına alacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Aman Doktor yazısına devam et

If İstanbul, 2018’in En İlham Veren Yönetmenini Arıyor

17. If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin Uluslararası Keşif Yarışması’nda yarışacak filmler belli oldu. 12 ülkeden toplam 9 filmin gösterileceği yarışmada jüri, yılın en ilham veren yönetmenini seçecek. İlk ya da ikinci filmini yönetmiş yönetmenlerin filmlerinin katıldığı yarışmada, ABD, Avustralya, Brezilya, Estonya, Fransa, Güney Afrika, Gürcistan, İran, İsveç, Lüksemburg, Portekiz ve Türkiye’den toplam 9 film, 5.000 dolarlık Keşif Ödülü için jüri karşısına çıkacak.

If İstanbul, 2018’in En İlham Veren Yönetmenini Arıyor yazısına devam et

Filmlerden Yararlanmak

Uzun yıllar, en çok okuyanların sinemacılar olduğunu savundum, hatta o kadar ileri gittim ki, sinemacılar olmasa kitap satılmaz diyecek kadar… Kuşkusuz her yaştan ve her sektörden çok insan okuyor. Kendini geliştirmek, dünyada olan biteni kavramak, onlardan düşünce süzmek ve/veya mesleğinde ilerlemek için. Sinemacıların çok, çoktan da çok okuması gerekliliği (hatta zorunluluğu) okudukları üzerinden iş çıkartmalarıdır; okumazlarsa üretemezler. Buna en iyi örnek “yerli dizi yersiz uzun” dizilerdir. Nasıl yazsın senarist o kadar şeyi, kendini doldurmadan. Ancak ne okuyacak zamanı kalıyor ne de gücü… varsa yoksa yazıyor. Doğal olarak da kişilerin yüzleri aynı kalsa da karakterleri değişiyor. O kadar çok tekrar ediliyor ki (sadece tekrar gösterimler değil, konular da…) izleyici o bombardıman altında bir şey diyemiyor.

Önemli bir deneyim…

Görüntüleri okumak, (Çiçekler çelenk örsün başucunda, sevgili Ertan Yılmaz’ın çevirdiği “Film Okuma Kılavuzu” önemli bir kaynak ve başucu kitabı) katmanlarından ötürü hep bir ilerisini gerektirdiğinden keyifli ve heyecan vericidir. Sizin için şöyle olan bir başka izleyici için böyle bir anlam kazanabilir, oysa herkes aynı filmi izlemiştir, aynı insan yürüyordur mesela…

Onun için de sinema önemli bir deneyim alanıdır. Herkesin kendince bulduğundan daha farklı bulgular üretebilir doktorlar. Bunun bir diğer ucu da, doktorlarla birlikte yazılan senaryolarla bambaşka izlenimler elde edilebilir.

Kaynak kitap…

Zihnini vererek alabildiğine katılarak film (televizyon da olabilir kuşkusuz) izleyen biri belli bir iletişim içine girer. İnsan, izlediği filmdeki karakterlerle özdeşleştiği gibi kendisine rehber de edinebilir. Dolayısıyla bir film, diğer birçok araca (disipline) göre çok daha etkileyicidir. Anlaşılırlığı da artar. Kendinizden değer biçin.

Film izlemenin güzelliği

“Bir bütün olarak hayat, tıpkı film izlemeye benzer. Yalnız her seferinde, sanki esas film başlamış da siz on dakika sonra içeri girmişsiniz gibidir, hiç kimse size konuyu anlatmaz, ipuçlarına bakarak her şeyi kendiniz çözmek zorundasınızdır.” Terry Prachett’in kitapta da yer alan bu alıntısı, birçok şeyi anlatıyor aslında. Bilindiği üzere, film imaj yaratmaz, imajı yaratan öyküdür (kitaptır). Film, imajın imajıdır ve onun da bir imajı daha olamaz. Prachett’in dediği gibi ipuçlarından yola çıkmak ve anlamlandırmak zorundasınızdır. O zaman, hemen, bir kez daha vurgulayalım ki okumak belirleyicidir. Film o okumanın üzerine inşa edilir. İpuçları da ona göre belirir.

Bu noktada unutmadan, Bunuel’in, “Bir filmde bir şey iki defa görünüyorsa farklı bir anlamı vardır” sözünü hatırlatmalıyım. “Sinema ve Akıl Sağlığı”ndaki film çözümlemelerini okuduğunuzda bu sözün anlamını da içerdiği değeri de bir kez daha kabul edeceksiniz.

Eğitim aracı…

Kitapta örnek olarak ele alınan, çözümlenen filmler aslında birer eğitim aracıdır, bunun altını çizmek gerekir. Kuşkusuz çözümlemelerde sonuçlar farklı çıkacaktır, tartışma yaratacaktır. Sinemanın özünde yer alan bu tartışmacılık, gelişimin de yani film okumanın da ilk adımı olacaktır.

“Sinema ve Akıl Sağlığı” sadece sinema televizyon öğrencileri için değil, sadece o okullarda ders veren akademisyenler için de değil, özellikle pedagoji, psikoloji, parapsikoloji ve psikiyatri bilimiyle ilgilenenler için de bir ders kitabı. Ama benim için asıl önemli olan, sinema sevdalıları için gerçek bir kaynak. Asistanlığım süresince, “Ben olsaydım nasıl çekerdim” diye bakardım senaryoya, montajda kafamda çektiğimle pelikülün üstüne düşen görüntülerin anlamını karşılaştırırdım; öyle ya, yılların yönetmenlerinin bir bildiği vardı, ona göre çekiyorlardı. Daha da önemlisi bir adım sonrasını görüyorlardı. Bu kitap ile birlikte “Ben nasıl çözümledim” diye bakmaya başladım. Kitapta yer alan 16 bölüm -ki her bölüm bir başka psikopatolojiyi içeriyor- ve filmlerdeki ‘kahraman’ların yer aldığı film listeleri ile yanıtlamanız beklenen sorular bakış açınızı genişletecektir.

Sinema ve Akıl Sağlığı, Psikopatolojileri Anlamak İçin Filmlerden Yararlanmak, Danny Wedding – Ryan M. Niemiec, Kaknüs Yayınları, 2016, 825 s.

(15 Ocak 2018)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

The Post

Steven Spielberg’ün yönettiği ve Meryl Streep, Tom Hanks, Alison Brie ile Carrie Coon’un oynadığı The Post, 12 Ocak 2018’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, The Washington Post’un ilk kadın yayımcısı Katharine Graha ve genel yayın yönetmeni Ben Bradlee’nin, otuz yıla yayılan ve dört ABD başkanının yer aldığı, hükümet sırlarının gizlenmesiyle ilgili haberler yapan The New York Times’la arayı kapatmak için ortaklık kurmasını konu alıyor. İkilinin, uzun zamandır saklanan gerçekleri gün yüzüne çıkarmak için kariyerlerini ve özgürlüklerini riske atarken farklılıklarının da üstesinden gelmeleri gerekiyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

The Post yazısına devam et