Yakın Plan Yas

Şilili usta yönetmen Pablo Larraín’in ‘Jackie’yi yönetmeyi kabûl edişini ilk duyduğumda çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Güney Amerika Sineması’nın gözbebeği, çok sevdiğimiz sinemacının 60’lı yılların Amerikan ikonu olmuş sosyetik First Lady’sinin hikâyesiyle ilişkisini yadırgamıştım haliyle. Öyle ya, onu ülkesinin CIA tarafından tezgâhlanmış darbeyle tarumar edilmiş geçmişini irdelediği filmleriyle tanımıştık.

Ünlü üçlemesinin ilki olan (İstanbul Film Festivali’nden Altın Lale ödüllü) ‘Tony Manero’, başkent Santiago varoşlarında bir kafede şov yapan orta yaşlı Peralta’nın öyküsüyle Pinochet diktatörlüğünün en vahşi dönemine -ülkemizde de eş zamanlı olarak benzer karanlık günlerin yaşandığı- 1977-78’lere ayna tutar. Tek tutkusu, o dönem sadece Amerikan filmlerinin gösterildiği sinema salonlarında defalarca izlediği John Travolta figürlerinden oluşan gösteriyi sahneye koymak olan ve amacına ulaşma yolunda gözünü kırpmadan cinayetler işleyen dansçının kişiliğinde döneme özgü ahlâki çöküntüyü gözler önüne serer sinemacı. Omuz kamerası, hızlı kesmeler ve soluk Santiago görüntüleriyle dönemin huzursuzluğunun, şehre hakim olan korku atmosferinin başarıyla aktarıldığı bir filmdir bu.

Üçlemenin ikinci ayağı olan 2010 yapımı ‘Post Mortem’ Latince’de ‘ölüm sonrası’ anlamına gelir ve otopsilerde sıkça kullanılan bir deyimdir. Larraín bizleri bu kez darbenin başlangıç günlerine 1973 Eylül’üne götürür. Ana karakteri morg görevlisi aracılığıyla bir ihanet öyküsü anlatır. General Pinochet’nin seçilmiş devlet başkanı Salvador Allende’ye ihanetini, aşkına karşılık bulamayan içe dönük Mario’nun sevdiği kadını kendi elleriyle yok ediş öyküsü vasıtasıyla anlatarak dönemin otopsisine soyunur. Bizzat Allende’nin otopsisine ve düzmece intihar raporuna da filminde yer veren Larraín’in ‘Post Mortem’ için seçtiği stil önceki çalışmasından farklıdır. Kamera bu defa sabittir. Uzun planlar, plan sekanslar ve filtreler aracılığıyla daha da solmuş renkler dönemin kasvetini vermede çok yerinde kullanılmıştır. Toplu infazların gerçekleştiği, askeri araçların taşıdığı cesetlerin üst üste yığıldığı bir zulüm ve kan ortamının tüyler ürpertici görüntüleridir izlediğimiz.

En tanınmış filmi olan ve bizde sinemalarda gösterilmiş olan üçlemenin son bölümü ‘No’ ise 15 yıllık Pinochet diktasının 1988’deki referandumla düşürülmesinin hikâyesidir. Muhalefetin yerinde atağıyla reklâm dünyasının prensi Rene Saavedra’nın ‘Faşist Diktatöre Hayır’ kampanyasını soluk soluğa anlatan sinemacının stili daha farklıdır bu filmde. Dönemin ruhuna uygun U-matic video çekimleri, gerçek ve kurgu görüntülerin mükemmel bir şekilde bağlandığı kurgu marifetiyle sonucunu önceden bildiğimiz bir referandum kampanyasını soluk soluğa izletir bizlere.

Berlinale ödüllü 2015 yapımı ‘El Club’ ya da benim kişisel çevirimle ‘Günahkârlar Kulübü’, yönetmenin karanlık ve kasvetli dünyasına dönüş yaptığı çalışmasıdır. Şili’nin kilometrelerce uzanan kıyı şeridinde yer alan küçük balıkçı kasabasında Vatikan’ın skandallara karışmış rahipleri sürgün ettiği bir tövbe evinde geçen filmde sinemada şimdiye kadar gördüğümüz en sert kilise eleştirisine imza atar, kapalı kurumsal otoritenin çürümüşlüğü temasından yola çıkmış olan üçlemesinin ardından içe dönük bir başka kulübün, ikibin yıllık Katolik kilisesinin ipliğini pazara çıkarmaya soyunur.

Berlin Film Festivali’nde bu filmi izleyen ve ödüllendiren jüri başkanı Amerikalı tanınmış sinemacı Darren Aronofsky’nin teklifiyle ‘Jackie’ projesine bulaşmış Larraín. Filmin ilk bakışta düşünüldüğü gibi Hollywood usulü bir biyografi filmi olmadığını baştan belirtelim. Bunda önemli faktörlerden biri NBC kökenli televizyon yapımcısı Noah Oppenheim’ın Jacqueline Bouvier Kennedy’nin devlet başkanı eşinin geçtiğimiz yüzyılın en gizemli siyasi cinayetlerinden birine kurban gidişinin ardından geçirdiği sekiz güne odaklanması olmuş. Nathalie Portman’ın ‘Jackie’yi oynaması koşuluyla projeyi kabul emiş Larraín. Jackie’nin kocasının katledilişinin ardından Life Dergisi muhabiriyle yaptığı ünlü röportajdan başlayarak ustaca geriye dönüşlerle, 60’ların başlarında eşi John F. Kennedy ile Beyaz Saray’a yerleşmiş, kısa sürede dünyanın gözdesi haline gelmiş bir Amerikan kraliçesinin rüya gibi geçmiş ve sadece 2 yıl, 4 ay ve 2 gün sürmüş saltanatını ve hemen sonrasını mercek altına almış.

‘Jackie’ yönetmenin bir kadını merkezine aldığı ilk filmi. Çok talihli ve çok talihsiz bir kadın bu. Amerika’nın en genç ve en cazibeli First Lady’lerinden biri olarak dünya sahnesine damgasını vurmuş. Dallas’taki meşum suikastin en yakın tanığı olmuş daha sonra. Kocasının parçalanmış başını toplamaya çalıştığı kana bulanmış pembe elbisesiyle görüntüleri hafızalara kazınmış. Larraín beklenmedik bir felâketi yaşayan kadın karakterinin travmatik kimlik krizini; üzerini değişmeden hastaneye koşmasını, Beyaz Saray’a dönüşündeki şaşkınlığını, kanlı giysilerini çıkarmasını, tırnaklarının arasında kurumuş kanı fırça ile çıkarmaya çabalamasını, ilk şoku atlattıktan sonra çocuklarına babalarının gidişini izah etmeye çalışmasını, tedirginliğini, gelecek korkusunu, tüm ulusun gözleri üzerindeyken bu travmayla boğuşmasını, bir yandan da kocasının tarihi mirasını yaşatmaya, vakur bir duruş sergilemeye çabalamasını ustaca yakın planlarla aktarıyor perdeye. Elindeki birinci sınıf oyuncudan sonuna kadar yararlanıyor. Sinemasının koyu gri atmosferini yakın plan yas hikayesinin emrine sunuyor. Mica Levi’nin matem havasını destekleyen etkileyici müzik çalışması, Stephane Fontaine’in kadrajları ve yönetmenin alamet-i farikası gerçek ile kurgu bölümlerin ustaca kurgusuyla son yılların en farklı biyografi denemelerinden birine imza atıyor. Şilili sinemacının ‘Jackie’ ile eş zamanlı çektiği ve ülkesinin anıt şairi üzerine yine çok farklı, Borgesyen tatlar taşıyan ‘Neruda’sının çok gecikmeden Mart ayı ortasında bizde de gösterime gireceğini müjdeleyerek yazıyı noktalayalım.

(25 Ocak 2017)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Gizli Sayılar

Theodore Melfi’nin yönettiği ve Taraji P. Henson, Octavia Spencer, Janelle Monae ile Kevin Costner’ın oynadığı Gizli Sayılar (Hidden Figures), 24 Şubat 2017’de The Moments Entertainment dağıtımıyla The Moments Entertainment tarafından vizyona çıkarıldı.
Gizli Sayılar, ülkenin temellerini değiştiren parlak bir kadın grubunun gerçek hikâyesini ortaya çıkarıyor. Film, NASA’daki siyah kadın matematikçilerden oluşan bir takımın, Sovyetler Birliği’ndeki Amerikalı rakiplerine karşı uzay yarışını kazanmasına yardımcı oldukları ve aynı zamanda, eşit haklara ve fırsatlara ilerlemeye yönelik arayışların hayati tarihini anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Gizli Sayılar yazısına devam et

Altın

Stephen Gaghan’ın yönettiği ve Matthew McConaughey, Bryce Dallas Howard, Edgar Ramirez ile Corey Stoll’un oynadığı Altın (Gold), 03 Şubat 2017’de The Moments Entertainment dağıtımıyla Tanweer Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Gerçek olaylardan esinlenilen Altın, bir adamın Amerikan rüyasının destansı hikâyesi ve hayallerinin parçalanmasını önlemek için herşeyi yaptığını anlatıyor. Babası gibi dağlara çıkıp servetini topraktan arayan madencilik işinde tecrübeli Kenny Wells’i canlandırıyor. Kenny son mülklerini de satıyor ve dünyadaki en derin, en karanlık ormanlardan birinde, olduğuna inandığı altın bulmak için Endonezya’ya gidiyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Erden Yazıyor

Altın yazısına devam et

2016 Türkiye Sineması SİYAD Adayları

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), 2016 Türkiye Sineması ödülleri adaylarını belirledi. Üyelerin yaptığı seçimde 2016 yılında sinemalarda vizyona giren uzun metraj yerli yapım filmler içinden En İyi Film başta olmak üzere 11 kategoride beşer aday belirlendi. 11 kategorinin sekizinde adaylık elde eden Ana Yurdu en fazla kategoride adayı olan film oldu. Tereddüt ise yedi kategoride toplam sekiz adaylık elde etti.

Yakın Dönem İspanyol Sineması Akbank Sanat’ta İzleyiciyle Buluşuyor

Akbank Sanat, Yakın Dönem İspanyol Sineması’na ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Akbank Sanat Sinema Kuşağı kapsamında İstanbul Cervantes Enstitüsü, İspanya Ankara Büyükelçiliği ve AECID’in işbirliğiyle gerçekleştirilen etkinlikte, 19 Ocak’ta Hepimiz Ölüyüz (Todos Estan Muertos), 21 Ocak Cumartesi günü Loreak ve 28 Ocak’ta ise Sen Uyurken (Duermes) filmleri izleyiciyle buluşacak.

Yakın Dönem İspanyol Sineması Akbank Sanat’ta İzleyiciyle Buluşuyor yazısına devam et

Çarşamba Buluşmaları Bu Hafta Mustafa Kara’yı Konuk Ediyor

Mehmet Taşdiken tarafından yürütülen Çarşamba Buluşmaları, 18 Ocak 2017 Çarşamba günü 19:00 – 21:00 saatleri arasında, Kalandar Soğuğu adlı filmiyle festivallerden aldığı pek çok ödülle son dönem Türk sinemasının yüzünü ağartan yönetmenlerinden Mustafa Kara’yı konuk ediyor. 21 yıldır Türkiye’nin klâsiği olan etkinlik, sanat ve kültür hayatında artık gençlerle de beslenen duayen bir platform haline geldi.

Ferhan Baran Yazıyor: Amerikan Gençliğine Coşku Dolu Bir Bakış

‘American Honey’ tipik bir Andrea Arnold filmi. Boğucu taşra ortamında çıkış yolu arayan gencecik kızlardan bir diğerinin hikâyesine odaklanıyor yine. Mekân farklı bu sefer. Ancak derin Amerika’nın uçsuz bucaksızlığında yönünü bulmaya çalışan 18 yaşındaki Star’ın, İngiliz taşrasının gri kasvetindeki kıstırılmışlığını hip-hop ile yırtmaya çabalayan ‘Akvaryum / Fish Tank’in Mia’sıyla okyanus ötesi akrabalığı çok belirgin. Aile içi istismar ve … Devamı… »

Ali Erden Yazıyor: Amerikan Başkanına Suikasttan Sonra

John Fitzgerald Kennedy (JFK), Demokrat Parti’den Katolik başkan olarak koltuğa oturmuştu. “Ike” Eisonhower sonrasında görevi devralan 35. Başkan Kennedy, Cumhuriyetçilerin sert dış politikasına devam etti bir şeyleri kanıtlamak için. Soğuk Savaş, komünizmle mücadele, Vietnam sorunu. Elbette Küba’yla savaşın eşiğine gelen Domuzlar Körfezi… JFK neden suikasta kurban gitmişti? Katolik bir başkanın Amerika’yı temsil edemeyeceğine … Devamı… »

Müzik Tutkunlarının Gözü If Music’te Olacak

16 – 26 Şubat tarihlerinde İstanbul’da, 02 – 05 Mart 2017 tarihlerinde ise Ankara ve İzmir’de gerçekleştirilecek olan 16. If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, bu yıl da en iyi müzik filmlerini bir araya getiriyor. The Rolling Stones’dan Oasis ve X Japan’a, ikon müzik insanları If Music’te buluşacak, müzik tutkunlarının gözü bir kez daha If İstanbul’da olacak. If Music’in bu yılki mottosu ise #ŞifaOlsun.

Müzik Tutkunlarının Gözü If Music’te Olacak yazısına devam et

Lynch’den Abramović’e, Maya Angelou’dan ve Franca’ya Sanatın İkonları If İstanbul’da

İş Bankası Maximum Kart’ın 5. kez ana partnerliğinde düzenlenecek If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, David Lynch’ten Marina Abramović’e, Maya Angelou’dan Franca Sozzani’ye, sanat, moda ve sinema dünyasının ikon isimlerini bir araya getiriyor. 16 Şubat’ta başlayacak festivalin Sanat Hayat İçindir bölümünde gösterilecek filmler, hayran olduğumuz değerli sanatçıların hayatlarına bakmak için bulunmaz bir fırsat yaratacak.

Lynch’den Abramović’e, Maya Angelou’dan ve Franca’ya Sanatın İkonları If İstanbul’da yazısına devam et

Korku Filmlerini Sevenler Öteki Sinema Partisinde Eğlendi

Öteki Sinema okurlarının oylarıyla, 2016 yılında vizyona giren 28 yerli korku-gerilim filminin içinden yılın en iyi korku filmi olarak Siccin 3 filmi seçildi. Ankete katılanlardan 5 kişi Alfa Yayınları’ndan çıkan Sinema Kitabı adlı eseri kazandı. Öteki Sinema’nın düzenlediği okur anketinde birinci olan Siccin 3 filminin yönetmeni olan Alper Mestçi’ye ödülü, 13 Ocak Cuma gecesi BPR Guest House’dak yapılan partide verildi. Gecede ilk 5 filmin fragmanları gösterildi.

Korku Filmlerini Sevenler Öteki Sinema Partisinde Eğlendi yazısına devam et

Tolgahan Sayışman ve Bade İşçil Eski Sevgili Oldu

Yeni projeleri merakla beklenen iki ünlü isim, Tolgahan Sayışman ve Bade İşçil Eski Sevgili filmi için kamera önüne geçti. Çekimleri devam eden filmde, Tolgahan Sayışman ve Bade İşçil 63 kez ayrılıp barışan bir çifti canlandırıyor. Çiftin yolu bir 14 Şubat sevgililer günü yeniden kesişiyor ve hikâye başlyor. 2017’nin ilkbaharında sinemaseverler ile buluşacak olan filmin yapımcılığını Zekayi Kavrazlı ve Avni Sezen’nin BPN istanbul ve Play Plus Medya şirketleri üstlenecek. Büyük defilelerin baş erkek mankeni olan Sayışman, 2005 Ekim ayında Çin de yapılan Dünyanın En Yakışıklı Erkeği Yarışması’nda (Manhunt International) 75 ülke arasından Dünya birincisi seçilmişti.

Tolgahan Sayışman ve Bade İşçil Eski Sevgili Oldu yazısına devam et

Netflix’te Sinema Tarihinin Kült Filmlerini Kaçırmayın

Ne kadar çok film izlerseniz izleyin, sinema tarihini etkileyen kült filmlerin en azından birkaçını izlemeden gerçek bir film uzmanı sayılmazsınız. Ancak o kadar klasik film var ki insan nereden başlayacağını şaşırabiliyor. İşinizi kolaylaştırmak için Netflix’te izleyebileceğiniz 10 kült filmi derlendi. Netflix Türkiye, kullanıcılarına ayda 15.99 TL.den başlayan sabit fiyatlarla dünyaca ünlü Netflix Orijinal yapımlarının yanı sıra binlerce güncel dizi, film, belgesel, çocuk programı ve stand-up komedi şovlarına kolayca erişim imkânı sunuyor.

Sadi Çilingir Yazıyor: Aşıklar Şehri

Bundan 40 – 45 yıl önceleri, 1970’lerde Beyoğlu’na çıktığımızda İstiklal Caddesi’ndeki sinemalarda yerli filmlerden Battal Gazi Destanı (Cüneyt Arkın), Baba (Yılmaz Güney), Memduh Ün’ün 2. kez çevirdiği Üç Arkadaş gibi filmleri, yabancı filmlerden Borsalino (Alain Delon, Jean Paul Belmondo), Elveda Sabata (Adios Sabata / Yul Brynner), Sonsuz Ölüm (Butch Cassidy and the Sundance Kid / Paul Newman, Robert Redford) gibi filmleri … Devamı… »