Martin Koolhoven’in yönettiği ve Dakota Fanning, Kit Harington, Carice van Houten ile Guy Pearce’in oynadığı Brimstone, 21 Temmuz 2017’de FFD Film dağıtımıyla FFD Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kocası ve çocuklarıyla oldukça mutlu, sıradan bir yaşam süren Liz’in hayatı, kasabaya yeni bir din adamının gelmesiyle tamamen kâbusa döner. Pederin görevini yapmaya başlamasıyla Liz ve ailesi büyük bir tehlike altına girer. İşlemediği bir suçun sanığı olan Liz, bir yandan mutlu ailesini hırslı ve intikam almak isteyen pederden korumaya çalışırken, bir yandan da içinde olduğu bu karmaşık durumdan kaçış yolu bulmaya çalışacaktır.
Günlük arşivler: 12 Temmuz 2017
Busan Treni’nde Dehşet
2016’nın sürpriz filmlerinden Kore yapımı ‘Busan Treni / Train to Busan’, bu haftadan itibaren ‘Zombi Ekspresi’ adıyla bizde de gösterimine başlıyor. Yaratıcısı Yeon Sang-ho tanınmış bir canlandırma ustası. Kendisine ait Dadashow isimli yapım merkezinde üretmiş olduğu çizgi dışı animasyonlarından tanıyoruz sinemacıyı. Güney Kore toplumundaki çürüme ve şiddeti eksen alan yapıtlarının ilki olan 2011 yapımı ‘Domuzların Kralı’nda, çelimsiz öğrencilerin zorbalığa maruz kaldığı kendi lise yıllarının acımasız düzeninden yola çıkar yönetmen. 2013 yapımı ‘Sahtekar’da toplumu sömüren sahte din adamlarını eleştirir.
Yapımını 2015’te tamamladığı ‘Seul İstasyonu’ o yıllarda Güney Kore’yi kasıp kavurmuş solunum sistemini etkileyen Ortadoğu kökenli virüs salgınından esinlenir. Filme konu olan ölümcül virüs, boynundan ısırılmış yaşlı bir evsizin başkentin merkez istasyonunda zombiye dönüşmesinin ardından hızla yayılmaya başlar. Tek bir gece boyunca yaşanan dehşete tanık oluruz daha sonra. Fahişeliğe zorlanan evinden kaçmış genç kız, kızı pazarlamaya çalışanlar ve istasyonun evsizleri bu karanlık dramın baş kişileridir. Finalde tüm karakterlerin zombiye dönüştüğü çürümüş, merhametsiz bir dünya çizer sinemacı. Ekonomik eşitsizlik ve yolsuzluğun tavan yaptığı ülkesinde evsiz zombilerin saldırısını, toplumsal patlamanın metaforu olarak kullanır.
Yönetmenin animasyonlar sonrasında canlı karakterlerle çektiği ‘Zombi Ekspresi’, ‘Seul İstasyonu’nun devam filmi olma özelliğini taşıyor. Cannes Film Festivali’nde Geceyarısı Seansı’nda dünya prömiyerini yapan, ardından gösterime girdiği ülkesinde gişe rekorları kıran film, korku ve dehşetin pençesindeki bir tren dolusu yolcunun hikâyesini anlatıyor. İşkolik fon yöneticisi Seak-woo (Gong Yoo) ile ayrı yaşadığı annesini görmeye giden küçük kızının da aralarında bulunduğu hızlı trendeki yolcular, önüne geçilemeyen bir virüs salgını tüm Kore’yi sarmışken, başkent Seul’den ülkenin güneyine, zombilerin henüz ulaşamadığı düşünülen Busan’a varmaya çalışıyor.
Yeon Sang-ho dehşetengiz zombi kıyametini, ülkesindeki sınıf çatışmasını körükleyen ekonomik dengesizliğe isyanın metaforu olarak kullanmayı sürdürüyor. Vagonlar toplumun yukardaki ve aşağıdakileri arasındaki ateşten sınırlar olarak çiziliyor. Klostrofobik tren kompartmanlarında sıkışan yolcular arasındaki sınıf kutuplaşmaları ortadan kalkıyor, farklı sınıflardan insanlar ancak dayanışma ve işbirliği ile hayatta kalabileceklerini idrak ediyor. Bir yolcu tarafından toplumun ‘kan emicisi’ olarak suçlanan kibirli fon yöneticisi, ilk kez başkaları için kendi hayatını riske atmaktan çekinmiyor.
Kişisel olarak çok önemsediğim allegorik alt metninin dışında son derece iyi çekilmiş bir aksiyon/gerilim filmi; Koreli sinemacıların B-yapımlarını sanatsal nitelikli çabalara dönüştürmesinin güzel bir örneği; iki saatlik süresi boyunca temposu hiç aksamayan başarılı bir yönetmenlik denemesi ‘Zombi Ekspresi’.
Yang Jin-mo’nun soluk soluğa kurgusu, Jang Young-gyu’nun müzik çalışması ve Choi Tae-young’un ani şoklar yaratmaktan öte gerçek dehşet anlarını ustaca vurgulayan ses efektlerinin katkısıyla merakla izlenen yapım, sadece teknik bir gösteriden ibaret olmayan, kanlı canlı karakterleri ve dışardaki öfke patlaması karşısında onların birbirleriyle olan ilişkileri, uygarlık ve barbarlık arasındaki ince çizgi üzerinde değişimleri doğrultusunda yol alan bir hikâye. Karanlık animasyonlarındaki acımasız figürlerden farklı olarak, bu kez toplumun farklı kesimlerinden insancıl karakterlere ağırlık vermiş, trendeki kötü adamı orta yaşlı şirket CEO’sundan seçmiş yönetmen.
Geniş yığınlara hitap eden üstünyapım koşullarında Koreli sinemacının karamsar ve nihilistik bakış açısı, toplumsal başkaldırıları şiddet yoluyla bastırmaya çalışan polis ve asker eleştirisi biraz yumuşamış belki. Mutlaka izlemenizi önerdiğim önceki çalışmaları ve ‘Seul İstasyonu’nun hikâye zenginliğini arayanlar da olabilir ancak ‘Zombi Ekspresi’ni de son zamanların en başarılı aksiyon/gerilimi olarak ihmal etmemek gerekiyor.
(19 Temmuz 2017)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Orman Çetesi (Yönetmen: David Alaux)
David Alaux’un yönettiği ve Ali Hekimoğlu, Arda Kavaklıoğlu, Selay Taşdöğen ile Burçin Artut’un seslendirdiği animasyon film Orman Çetesi (Les As de la Jungle), 28 Temmuz 2017’de Bir Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından vizyona çıkarıldı.
Maurice bir penguen gibi görünse de içi gerçek cesur bir kaplandır. Çünkü o ormanda bir kaplan tarafından büyütülmüştür ve iyi bir Kung-Fu ustası olmuştur. Maurice, annesinin kendisinden önce yaptığı gibi, arkadaşıyla birlikte, ormanda düzeni ve adaleti korumak niyetindedir. Ormanı yok etmek isteyen kötü Koala Igor ve saçma Babun O’nun ordusuna karşı olsa da onlar çok kararlıdırlar.
Fashion Film Fest Istanbul 2017
Dünyanın farklı köşelerinden moda ve film sektörlerinin dünyalarını bir araya getiren Fashion Film Fest, bu yıl 11 – 12 Kasım 2017 tarihlerinde Esentepe’deki Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşiyor. Yurtdışından ve Türkiye’den profesyonel standartlarda çekilmiş moda filmlerinin yarışacağı Fashion Film Fest İstanbul 2017′nın yarışma jürisinde, moda editörleri, fotoğrafçılar, oyuncular ve moda tasarımcıları gibi farklı disiplinlerden önemli isimler bir araya geliyor. Fashion Film Fest İstanbul 2017 kapsamında verilecek olan Elle’s Choice Ödülü, moda filmlerinin gelişimi açısından oldukça büyük önem taşıyor.