“Aslında, bedenimizdeki hiçbir organ Biz kullanalım diye yaratılmamıştır. Tersine, var edilen, yaratır kullanmayı. Göz yokken, görme yoktu ve dil yokken, konuşma. – Lucretius / Evrenin Yapısı” Fol Sinema Grubu, 27 Mayıs 2017 Cumartesi günü saat 18:00’de “Aynalıgeçit, Meşrutiyet Caddesi, Avrupa Pasajı, Kat: 2, Galatasaray” adresinde Neredeyim? başlıklı bir gösterim düzenliyor. Gösterimde Otoportre, Amphibrach, Aralıktabiraralık, Disruption (Aksama), Prolog, Yorgun Savaşçı adlı filmler Türkçe ve İngilizce olarak sunulacak. Ücretsiz gösterime [email protected] adresine mail atılarak ve rezervasyon yaptırılarak girilebilecek.
Günlük arşivler: 22 Mayıs 2017
Yakın Dönem Latin Amerika Sineması Akbank Sanat’ta Sürüyor
Akbank Sanat, 04 – 27 Mayıs 2017 tarihleri arasında, Yakın Dönem Latin Amerika Sineması’na ait filmleri sinemaseverler ile buluşturmaya devam ediyor. Etkinlik kapsamında 25 Mayıs 2017 Perşembe günü Venezuela yapımı Bolivar Zorlukların Adamı, 27 Mayıs 2017 Cumartesi günü ise Peru yapımı Büyük İkramiye filmleri İspanyolca orijinal ve Türkçe altyazılı olarak izleyiciyle buluşacak. Alberto Duran’ın yönettiği filmde Antonio, Peru’da, And Dağları’ndaki bir kasabada öğretmen olarak çalışmaktadır. Lotodan büyük ikramiye kazanınca çalıştığı kasabanın halkına su kanalının yeniden inşa edilmesi için bu parayı vermeyi teklif eder.
Yakın Dönem Latin Amerika Sineması Akbank Sanat’ta Sürüyor yazısına devam et
Cannes’da Altın Palmiyeler Sahiplerini Buldu
70. Cannes Film Festivali’nde ödüller açıklandı. İspanyol sinemacı Pedro Almodovar’ın başkanlığındaki ana jürinin kararı doğrultusunda Altın Palmiye en iyi film ödülü bizde Turist adıyla gösterilmiş Force Majeure ile üç yıl önce festivalin Belirli Bir Bakış bölümünden Jüri Ödülü ile dönen İsveçli sinemacı Ruben Östlund imzasını taşıyan ‘Kare /The Square’ adlı yapıma gitti. 2,5 saate yaklaşan uzunluğuyla festivalin en uzun filmlerinden biri olan yapımın başrollerinde Danimarkalı Claes Bang, Elisabeth Moss ve Dominic West gibi isimler bulunuyor. Film, çağdaş bir sanat müzesinin saygın küratörünün varoluş krizini öykülüyor.
Festivalin ikincilik ödülü sayılabilecek Büyük Jüri Ödülü, eleştirmenleri bölen ‘Nabız 120 / 120 Battements Par Minute‘ filmine verildi. Bizde ‘Sınıf’ adıyla gösterilmiş Altın Palmiyeli Laurent Cantet filmi ‘Entre Les Murs’ün senaryo ve kurgucularından Robert Campillo’nun üçüncü uzun metrajı olan yapım, 1990 başlarında on yıldır can alan AIDS hastalığına karşı verilen mücadeleye dikkat çekmek için biraraya gelmiş Act Up-Paris gönüllülerinin çabalarını anlatıyor.
En iyi yönetmen ödülü, ‘The Beguiled’ filmiyle Francis Ford Coppola’nın sinemacı kızı Sofia Coppola’ya gitti. Clint Eastwwod’un başrolde olduğu, bizde ‘Kadın Affetmez’ adıyla gösterilmiş 1971 yapımı Don Siegel filminin yeniden çevrimi olan yapım, Thomas P. Cullinan’ın ‘A Painted Devil’ isimli romanından uyarlanmış. Amerikan İç savaşı döneminde geçen hikâye, Kuzey için savaşan yaralı askerin bir kız yetiştirme yurdunda kadınların eline düşüşünün gerilimli öyküsünü aktarıyor. İrlandalı aktör Colin Farrell’e Nicole Kidman, Kirsten Dunst ve Elle Fanning gibi güçlü bir kadın oyuncu kadrosu eşlik ettiği filmin Haziran ayında sıcağı sıcağına bizde de gösterileceğini duyurmuş olalım.
En iyi senaryo ödülü iki film arasında paylaştırıldı. Bunlardan Yunan kökenli usta sinemacı Yorgos Lanthimos’un Efthymis Filippou birlikte kaleme aldığı doğaüstü gerilim denemesi ‘Kutsal Geyiğin Öldürülmesi / The Killing of A Sacred Deer’, korumasına aldığı ergen gencin tekinsiz davranışları karşısında akla hayale gelmeyecek bir fedakarlıkta bulunan karizmatik cerrahın hikâyesi üzerine. Yunan kökenli usta sinemacının ‘The Lobster’da da birlikte çalıştığı Colin Farrell ile Nicole Kidman’ın birlikte rol aldıları ikinci yapım olma özelliğini taşıyor bu film.
Senaryo dalında ikinci Altın Palmiye, sondan bir gün önce gösterilen festivalin tek İngiliz yapımı ‘Aslında Burada Hiç Yoktun / You Were Never Really Here’ filmine verildi. ‘Ratcatcher’, ‘Morvern Callar’, ‘We Need to Talk About Kevin’ ile geçtiğimiz yıllarda Cannes’da yarışmış ve övgüler almış kadın yönetmen Lynne Ramsay’in bu son çalışmasında, küçük bir kızı seks tüccarlarının elinden kurtarmaya çalışan savaş gazisi performansıyla Joaquin Phoenix en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü. Müzikleri Radiohead’in beyni diyebileceğimiz gitar ve keyboard’dan sorumlu üyesi Jonny Greenwodd’un imzasını taşıyan yapım, festivalden iki ödülle dönen tek yapım oldu böylece.
En iyi kadın oyuncu ödülü Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli sinemacımız Fatih Akın imzalı şiddet dozu yüksek ‘Hiç Yoktan / Aus Dem Nichts’deki yorumuyla Diane Kruger’e takdim edildi. Film, kocası ve oğlunu bombalı bir saldırıda yitiren Katja’nın matem ve intikamı üzerinden gelişiyor. Usta Rus yönetmen Alexander Zvyagintsev ise 2014’de Cannes’da yankı uyandırmış ve en iyi senaryo dalında ödüllendirilmiş epik sosyal drama ‘Leviathan’ın ardından, ilk dönem başyapıtları ‘Dönüş’, ‘Sürgün’ ve ‘Elena’nın izinde dağılmış mutsuz aile ortamına dönüş yaptığı ve çağdaş Rus toplumuna karamsar bakışıyla dikkat çeken ‘Sevgisiz / Nelyubov’ ile Jüri Ödülü’nü kazandı.
Merakla beklenen Haneke filmi ‘Mutlu Son / Happy End’ yarışmadan eli boş dönerken, ikisi ana seçkide, diğer ikisi yan bölümlerde izleyici karşısına çıkan dört tane filmiyle festivale damgasını vuran deneyimli oyuncu Nicole Kidman 70. yıl özel ödülüyle onurlandırıldı.
(29 Mayıs 2017)
Ferhan Baran
19 – 21 Mayıs 2017, Hafta Sonu Gişe Verileri
19 – 21 Mayıs 2017, Hafta Sonu (Weekend) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Bitmiş Aşklar Müzesi
Murathan Özbek’in yönetmenliğini yaptığı Bitmiş Aşklar Müzesi adlı kısa filmin başrollerini Gün Koper, Büşra Develi ve Ahmet Rıfat Şungar paylaşıyor. Bitmiş Aşklar Müzesi, insanların biten ilişkilerinden kalan eşyalarının sergilendiği bir müzedir. Ali, müzenin açıldığını duyar duymaz müzeye gelir ve sonrasında da burada çalışmaya başlar. Ali’nin işi, müzeye gelen eşyaların dökümünü yapıp onları sergi alanlarına yerleştirmektir. Ali işe bu eşyalarla hayaller kurmaya ve ıssız yaşamını başkaları üzerine kurduğu hikâyelerle doldurmaya başlar. Hayal kurmaktan vazgeçen Ali’nin günleri, onda merak uyandıran bir adamın müzeye gelmesiyle değişir.