Geleneksel bakış açımız hep mi aynı olmalı? İyi başlayıp iyi de giden öykü neden o “geleneksel bakış açısı”na dönüyor? Galiba asıl sorun bu.
Yaşamın her anına ve her alanına “erkek egemen” bir bakışımız var. Bu, gerek kültürümüzden gerekse birtakım soru işaretleriyle karşılaşmamak için bilinçli seçim biraz da.
“Kasap Havası” gerçekten çok iyi kotarılmış bir film. İnce eleyip sık dokunmuş, ayrıntıda gizli şeytanı dürtükleyip çıkarmış… Bir yerde -ah, ama işte hep aynı yerde- geleneksel erkek egemen bakışa dönmüş.
Kırık bir aşk hikayesi…
“Kasap Havası” bir kadın öyküsü. Filmin ilk yarısı itibariyle kadın bir yönetmenin kadına cesur ve gerçekçi, bakışının öyküsü… Leyla, arkadaşı kadın kadına tartışarak, adlı adınca dürüstçe muhabbet ederken, “delikanlı” bir taksi şoförü Ahmet ile tanışır. Leyla rolünü başarıyla omuzlayan Şenay Gürler, yaşadıklarını ve hissettiklerini olduğu gibi aktarmış karakterine. Nurcan Eren’in canlandırdığı arkadaşı ise yer yer dizginlemeye çalışsa da daha yürekli ve kararlı olması için zorluyor. İnanç Konukçu, ödül de kazandığı Ahmet rolünde gerçekten çok iyi bir performans sergiliyor.
Mahalle baskısı giderek ailelerin de -ekonomik bağımsızlıklarını kazanmış olsalar bile- çocukları üzerindeki baskıyı daha da şiddetlendiriyor. Bunalmamak, itiraz etmemek, hatta isyan etmemek mümkün değil. Eğer bilinçli ve kararlı bir isyan değilse bu, savrulmalar da kaçınılmaz oluyor ister istemez.
Aşk mı tutku mu?
Leyla ile Ahmet aslında, bizim toplumumuzun içinde debelendiği o açlığı yaşıyorlar; bakmayın aşk, aşık olmak gibi sözlerin geçmesine… Önemli, önemli olduğu kadar da izleyicinin içine işlemesi için gerekli de bu tutku ya da aşk. Hep aynı açıyla bakıyoruz kadın erkek ilişkilerine, hep aynı umudu taşıyoruz, aynı hüsranı yaşıyoruz. Bekaret belirleyici oluyor. Hatta öyle ki ailelerine karşı çıkanlar bile onu istiyor. Bakir değilseniz zaten kaybedenler kulübünün üyesisiniz sadece.
Leyla’nın, içinden söküp attığı eski kocasıyla karşılaşması, Ahmet’i Leyla uğruna terk ettiği nişanlısına döndürüyor. Film de orada yitiriyor özgün bakışını ve yöneliyor erkek egemen dünyaya. Kadın da erkek de aynı noktaya geliyor film uzadıkça. Yine de merakla ve heyecanla izlettiriyor kendisini “Kasap Havası”.
Çiğdem Sezgin, bu ilk sinema filminde sakin ve yolunda bir dil tutturmuş. Başarısının altında filmin öyküsü kadar sinema dilinin yetkinliği de yatıyor. Sinemamızın kadın filmine gereksinimi var, kadın yönetmenler kadar. Çiğdem Sezgin’e o fırsat verilmeli…
Kasap Havası, hemen her şehirde, hemen her mahallede, hatta her binada karşımıza çıkabilecek olayları seriyor gözler önüne… Kendinizi de göreceksiniz.
Kasap Havası, Yönetmen Çiğdem Sezgin, oyuncular İnanç Konukçu, Şenay Gürler, Hakan Karahan, Cemre Ebuzziya, Levent Ülgen, Özay Fecht… 9 Aralık’tan itibaren gösterimde…
(11 Aralık 2016)
Korkut Akın