Üvey Evlat

Sansür, Türkiye’de her dönem siyasetin en önemli cezalandırma araçlarından biri oldu. Gazeteci Tuluhan Tekelioğlu, yakın dönemde uygulanan sansür ve siyasi baskıları, buna maruz kalan gazeteci, yazar ve sanatçıların tanıklığı ile Üvey Evlat isimli belgeselde anlatıyor. Belgeselde Fazıl Say, Genco Erkal, Levent Üzümcü, Metin Uca, Sunay Akın, Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Füsun Demirel, Güvenç Dağüstün, Defne Halman gibi sanatçılar yaşadıklarını paylaşıyor.

Köprüde Buluşmalar’da Neler Oluyor?

2011 yılında oluşturulan Almanya -Türkiye Ortak Yapım Geliştirme Fonu, iki ülke arasındaki ortak yapımlara destek olmaya devam ediyor. Bugüne kadar desteklenen projelerden 9’u tamamlandı ve açılışlarını ulusal ve uluslararası festivallerde yaptı. Çekimine başlanmamış tüm Almanya – Türkiye ortak yapımları 25 Ağustos Perşembe gününe kadar fon başvurusu yapabiliyor.

Altyazı Dergisi’nin Haziran 2016 Sayısı Bayilerde

Altyazı Aylık Sinema Dergisi, Haziran sayısında, Ken Loach’un I, Daniel Blake ile Altın Palmiye’ye uzandığı 69. Cannes Film Festivali’ne geniş yer ayırıyor. George Miller başkanlığındaki jüri, ödülleri sürpriz isimlere verse de, bu yılki yarışma son yılların en güçlü seçkilerinden birini sundu. Altyazı, Andrea Arnold’ın Jüri Ödüllü filmi American Honey’yi kapağına taşıdığı bu sayıda, Jim Jarmusch, Pedro Almodóvar, Cristian Mungiu ve Asghar Farhadi gibi ustaların merakla beklenen yeni filmlerine dair ilk izlenimlere yer veriyor. Altyazı’da ayrıca Ana Yurdu, İnatçılar (Hrutar – Rams), Kor ve Yarım adlı filmlerin eleştirileri okunabilir.

Beyoğlu Sinema Ödülleri

Ülkemizde kültür ve sanatın kalbinin attığı Beyoğlu’nda, Beyoğlu Belediyesi ve TÜRSAK Vakfı işbirliği ile 2007 – 2010 yılları arasında Yeşilçam Ödülleri adı altında düzenlenen sinema ödülleri, geniş katılımlı jüri ve ödül sistemiyle Beyoğlu Sinema Ödülleri adıyla devam ediyor. Türk sinemasına önemli katkıda bulunacak projenin detayları Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, TÜRSAK Vakfı Başkanı Fehmi Yaşar ve Sinema Genel Müdürü Erkin Yılmaz’ın katılımlarıyla 03 Haziran 2016 Cuma günü Pera Palas Hotel’de gerçekleşecek basın lansmanında açıklanacak.

Beyoğlu Sinema Ödülleri yazısına devam et

İstanbul Modern’de Ev Sineması

İstanbul Modern Sinema, Vitra Çağdaş Mimarlık Dizisi Sunar: Geç Olmadan Eve Dön Sergisi’ne paralel olarak Ev Sineması başlıklı bir sinema seçkisi sunuyor. Sinemada apartmanlardan gökdelenlere uzanan yaşam biçimlerinin mekânsal yansımaları 02 – 04 Haziran 2016 tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşuyor. Sergiye paralel seçkide, Türkiye ve dünya sinemasından filmler farklı yaşam biçimlerinin mekânsal yansımalarının izini sürüyor.

İstanbul Modern’de Ev Sineması yazısına devam et

2016 Ankara Engelsiz Filmler Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu

Görme, işitme ve ortopedik engeli olan sinemaseverler ile engeli bulunmayanların bir arada film izleyebilmelerine olanak veren Ankara Engelsiz Filmler Festivali, 29 Mayıs Pazar akşamı Opera Sahnesi’nde yapılan Ödül Töreni ile sona erdi. Her ikisi de Ankara’nın erişilebilir mekânları olan Goethe-Institut Ankara ve Ulucanlar Cezaevi Sinema Salonu’nda beş gün boyunca gösterimlerini yapan Festival, her yaştan sinemaseverler tarafından yoğun ilgi ile takip edildi.

2016 Ankara Engelsiz Filmler Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Film Dağıtımı ve Gösterimi Çalıştayı 02 Haziran’da Yapılıyor

İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Ticaret Üniversitesi DÜPA (Düşünce ve Proje Üretim Akademisi) işbirliği ile sinema filmi dağıtım ve gösterimcileri arasında sektörün güncel durumunun tespitini, fikir paylaşımını, sorunları ve önerileri tartışmayı amaçlayan bir çalıştay, SİSAY (Sinema Salonu Yatırımcılar Derneği) ile birlikte düzenleniyor. Proje, Türkiye’deki film sektöründeki, yapımcıdan izleyiciye kadar ele alınabilecek bütün süreçlerin ekonomik, estetik ve kültürel boyutlarının 2011-2015 dönemi araştırılmasını kapsıyor.

Buğra Gülsoy ve Yekta Kopan, Robinson Crusoe 3D İçin Stüdyoda

Yılın merakla beklenen çizgi filmlerinden Robinson Crusoe 3D’nin Türkçe seslendirmesi için sanatçılar stüdyoya girdi. Kahkaha ve macera vaat eden filmde Robinson’u Buğra Gülsoy, Cuma’yı ise Yekta Kopan seslendirdi. Aşk Yeniden ve Kuzey Güney gibi sevilen dizilerin yıldızı, ünlü oyuncu Buğra Gülsoy, Robinson Crusoe karakterini seslendirirken oldukça neşeliydi. Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından biri olan Robinson Crusoe’den uyarlanan film, okulların tatile gireceği 17 Haziran Cuma günü 3D seçeneğiyle gösterime girecek. Çocuklar için yaz tatilini başlatacak filmden yeni bir fragman da internet ortamında yayına verildi.

  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Buğra Gülsoy ve Yekta Kopan, Robinson Crusoe 3D İçin Stüdyoda yazısına devam et

2. Uluslararası Edirne Film Festivali Hazırlıkları Tüm Hızıyla Sürüyor

Ana teması “Balkan Ülkeleri” olan 2. Uluslararası Edirne Film Festivali’nin Yürütme Kurulu Başkanı Murat Tufan başkanlığında bir heyet Makedonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Zvonka Mucunski, Arnavutluk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Genti Gazheli, Slovenya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Igor Jukic ve Kosova Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Avni Spahiu’yu makamlarında ziyaret etti. Diğer büyükelçilik ziyaretlerinin de devam edeceği açıklandı.

2. Uluslararası Edirne Film Festivali Hazırlıkları Tüm Hızıyla Sürüyor yazısına devam et

Engelsiz Yarışma Ödülleri Sahiplerini Buluyor

Ankara Engelsiz Filmler Festivali’nde Engelsiz Yarışma ödülleri 29 Mayıs Pazar günü sahiplerini buluyor. Engelsiz Yarışma’da en iyi beş film Seyirci Özel Ödülü, En İyi Film, Yönetmen ve Senaryo ödülleri için yarışıyor. Gösterimleri halen Goethe-Institut Ankara ve Ulucanlar Cezaevi Sinema Salonu’nda devam eden Engelsiz Yarışma’nın ödülleri 29 Mayıs’ta gerçekleştirilecek Ödül Töreni ile sahiplerine dağıtılacak.

Çocukluk Korkuları Üzerine Ürkütücü Bir Deneyim

Yeni gösterime giren ‘Evrim / Evolution’ insan evriminin safhalarını tam tersine çevirmeye yönelik hikâyesiyle izleyicisini hayrete düşüren bir yapım. Yönetmen koltuğunda Lucile Hadzihalilovic oturduğunda bu pek de şaşılacak bir durum değil gerçi. Fransız sinemasının deneysel işleriyle bilinen isimlerinden Gaspar Noé ile evli olan yönetmeni 24. İstanbul Film Festivali’nde Uluslarlararası Eleştirmenler Birliği (FIPRESCI) ödülünü kazanmış 2004 yapımı ‘Masumiyet / Innocence’ ile bağrına basmışların uzunca bir süredir beklediği pek yadırgatmayacak bir çalışma üstelik.

Bosna asıllı kadın yönetmen kişisel büyüme sancılarını dışa vurduğu ilk uzun metrajını çocukların gözünden anlatır. Alman yazar Frank Wedekind’in 20. yüzyıl başlarında yayınlanmış ‘Mine – Haha, ya da Genç Kızların Bedensel Eğitimi’ başlıklı kısa romanından uyarlanmıştır ‘Masumiyet’. Sinemacının çocukluğunun geçtiği 60’lı yıllara uyarlanan öykü, ergenlik öncesi yaşlardaki kız çocuklarına özel geniş bir orman arazisi içine konuşlandırılmış gözlerden uzak yatılı okulda geçer. Bir tabut içinde okula kabul edilen küçük kızlar eğitmenlerinin sıkı kontrolü altında jimnastik, bale ve dans eğitimi alırlar. Karşı cinsin yer almadığı bu dünyada kızlar yetenekleri doğrultusunda erkek izleyiciye yönelik gösterilere seçilmek için mücadele verir. Kurallara uymayanın cezalandırıldığı, itaat etmenin mutluluğa giden yol olduğunun vurgulandığı katı eğitim düzenini sorgulayan film, kadının toplum içindeki ikinci sınıf itaatkâr konumunun nasıl şekillendiği üzerine yaman bir eleştiri getirir.

‘Evrim’ yine çocukların bakış açısı üzerinden gelişiyor ancak karayla bağlantısı kesilmiş volkanik adada konuşlanmış beyaz evlerde kalanlar küçük erkek çocuklar bu kez. Film büyüleyici bir deniz dibi manzarasıyla açılır. Güneşin parlak ışığı altında sakin bir şekilde akan yaşamın huzurlu atmosferi küçük Nicolas’ın su altında gördüğü erkek çocuk cesediyle yön değiştirir. Yalnızca kadınlar ve erkek çocukların yaşadığı adada, kendilerine anne dedikleri tek tip soluk giysiler giyinmiş tuhaf bakışlı kadınlar yetiştirmektedir çocukları. Deniz canlılarının sümüksü bileşimiyle beslenen çocuklara mürekkep koyuluğunda bir karışım damla damla verilmektedir. Denizdeki ceset konusunda annesinden tatmin edici bir açıklama alamayan Nicolas adanın hastanesinde tüm çocuklara uygulanan esrarengiz tedaviyi sorgulamaya başlayacaktır.

Hadzihalilovic’in 10 yıllık bir finansman bulma sürecinin ardından çektiği ‘Evrim’ sinemacının çocukluk korkuları ve büyüme sancıları üzerine inşa edilmiş. Henüz 10 yaşındayken apandisiti için ameliyat masasına yatmasının travması öyküyü oluşturmasında etken olmuş. Casablanca kıyısında benzer bir sahil şeridinde geçmiş çocukluğu. Gizemli ses bandına karışan dalga sesleri ve rüzgârın tekinsiz uğultusuna aşinalığı ta çocukluk yıllarına dayanıyor. Lakin kızlar değil erkek çocuklar üzerinden anlatmayı seçmiş huzursuz öyküsünü. Aslında huzursuz kelimesi çok yetersiz, düpedüz bir korku hikâyesi anlatıyor Hadzihalilovic. Ergenlik öncesi erkek çocukların biyolojik deneylere tabi tutulduğunu ve bu çocuklara doğurganlık işlevi kazandırmak üzere çalışmaların yapıldığından bahsedelim ve seyir keyfini bozmamak için ötesini izleyicinin deneyimine bırakalım dilerseniz.

Her halükarda izleyicinin yorumuna açık bir film ‘Evrim’. Yönetmenin temennisi doğrultusunda seyircinin kendi çözümlerini bulması için içinde kaybolmasını istediği türden bir yapım. Fazla söze dökmeden duygusal anlamda ve detaylarda ipuçlarını veren filmde Ridley Scott’ imzalı ‘Yaratık / Alien’ ya da Cronenberg ve Lynch filmlerinin yoğun etkisi hissediliyor. Biyolojik transformasyon motifi H. G. Welles romanı ‘Dr Moreau’nun Adası’nı anımsatıyor. Ancak içerdiği dehşeti ucuz numaralara başvurmadan tartışmaya açmayı başarıyor Hadzihalilovic. Çocukların ‘büyüyünce başımıza neler gelecek’ tedirginliği, kız veya erkek olsun onların kendi kontrolleri dışında bedenlerine müdahale edilmesinin korkusunu etkileyici bir dille veriyor. Kanarya takımadalarından Lanzarote’da yapılan çekimlerde usta Manuel Dacosse’un Max Ernst, Dali ve İtalyan ressam Giorgio de Chirico ilhamlı görüntüleri ile 1920’lerden kalma elektronik çalgı Ondes Martenot’nın (Martenot Dalgaları) kullanıldığı Jesus Diaz ve Zacarias M. de la Riva imzalı ses bandının desteğiyle esrarengiz bir peri masalı inşa ediyor sinemacı. Gece çekimlerinin ağırlıklı olduğu bu benzersiz görsel işitsel şöleni -bizim izlediğimiz Moda Sahnesi benzeri- projeksiyonu mükemmel bir salonda deneyimlemenizi tavsiye ediyoruz.

(05 Haziran 2016)

Ferhan Baran

[email protected]

Patiler Beyazperde Öncesi Hayranları ile Buluştu

03 Haziran’da bütün Türkiye’de vizyona girecek olan Sokak Köpekleri Bal ile Betty filminin İstanbul Galası Eyüp Belediyesi ve Bafra Belediyesi’nin katkıları ile Vialand’da yapıldı. Birçok siyasinin, ünlünün ve iş adamlarının katılmasına rağmen galanın gözdesi sokak köpekleri Bal ile Betty oldu. Filmin küçük oyuncularından Yiğit Türken “Bu filmde rol almam oldukça önemli ama ben filmde gördüklerim ve yaşadıklarımla sokaktaki köpeklerini daha çok seviyorum.” dedi.

Patiler Beyazperde Öncesi Hayranları ile Buluştu yazısına devam et

Kasvetli ve Gerilimli Bilimkurgu

Midnight Special
Yönetmen-Senaryo: Jeff Nichols
Müzik: David Wingo
Görüntü: Adam Stone
Oyuncular: Michael Shannon (Roy), Joel Edgerton (Lucas), Kirsten Dunst (Sarah), Jaeden Lieberher (Alton), Adam Driver (Sevier), Bill Camp (Doak), Scott Haze (Levi), Paul Spark (Ajan Miller), David Jensen (Elden), Sam Shepard (Calvin)
Yapım: Warner Bros. (2015)

Yaratıcı bağımsız yönetmenlerden Jeff Nichols’ın “Midnight Special”, bir çocuğun etrafından uzaylılara bakan çarpıcı bir bilimkurgu.

1978’de Arkansas’ın Little Rock şehrinde doğan Amerikalı bağımsız yönetmenlerden Jeff Nichols, 2011 yapımı sinemaskop “Take Shelter – Sığınak” filminde şizofreni etrafında korkuyu anlatmıştı. 2015 yapımı sinemaskop “Midnight Special” da bir çocuğun etrafından uzaylılara bakan bir bilimkurgu filmi. Teksas’ta başlıyor bu tuhaf hikâye. Calvin Meyer’ın tarikat gibi yönettiği çiftlik, adeta kilisede toplanır gibi ayin yapıyorlar. Ayetleri de İncil’den değil. Sekiz yaşındaki Alton’ın verdiği sayılar. Alton’ı büyüten Calvin. Onun asıl anne ve babası Roy ve Sarah. Roy, çocukluk arkadaşı Lucas’la üç gün önce oğlu Alton’ı kaçırmış. Bu gerilim ve merak yüklü film, yol filmine de dönüşüyor.

Alton’ı bulmak…

FBI, bir geceyarısı çiftliğe baskın yapıyor. FBI ajanı Miller’la Ulusal Güvenlik’ten (NSA) Paul Sevier sorgulara başlıyor. Sevier, zeki ve Roy’la Lucas’ın Alton’ı nereye götüreceklerini çözüyor. Aldığı notlar ve sayılar bir koordinat gibi yeri tespit ediyor. Öte tarafta gecenin içinde yol alırken, yolda bir kaza olduğu için duran Lucas, yardım ederken gelen polis arabası trajedi yaşatıyor. Roy, bazı anlarda acımasız ve öfkeli bir insan. Üstelik tabancası da var. Alton, ışıktan etkilendiği için özel gözlük takıyor sürekli. Lucas, Alton’ın hayal gücü gelişmesi için de ona çizgi romanlar veriyor. Roy, oğlunun gerçeklerin içinde olmasını istiyor. Sonra yolları Sarah’ya uğruyor. Sarah, oğlunu seyretmeye de doyamıyor. Peşlerinde çiftlikten Roak ve Levi de var. Bu da her şeyi değiştirse de finaldeki olayı değiştiremiyor.

Yönetmen Nichols, filmindeki gizemleri ve gerilimleri, sakin bir kamera kullanımıyla yansıtmış. Bu sakinlik karakterlerine de sinmiş sanki. Fonda duyulan müzikler de bu sakinliğe yardımcı oluyor. Filmin kasvetli atmosferinde toplanmış bu sakinlikler içinde sürekli bir merak duygusunun içinde sona doğru gidiliyor. Filmde çiftlik gerçek anlamda gizemli kalmış. Nichols’ı sinema yolculuğuna katmak iyi olabilir sinemaseverler için. Filmin neden orijinal adıyla gösterildiğini çözemedik.

(05 Temmuz 2016)

Ali Erden

[email protected]