10. Dağ Filmleri Festivali 24 Nisan’da İstanbul’da Başlıyor

Bu yıl 10. yılını kutlayan Dağ Filmleri Festivali, 24 – 30 Nisan 2015 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Doğa, keşif, macera ve belgesel sinema tutkunlarını bir araya getirecek festivalde 50’ye yakın film gösterilecek. Festival biletlerini www.biletino.com web sitesi adresi üzerinden satın alabilirsiniz. Türkiye’nin, doğa, keşif ve macera konulu, ilk ve tek film festivali olan Dağ Filmleri Festivali’ne bu yıl Beyoğlu Atlas Sineması ev sahipliği yapacak.

Modern Zamanlar’da Gerilim Zamanı

Antalya merkezli sinema dergisi Modern Zamanlar, Gerilim’in Mitolojisi başlıklı özel bir sayıyla yolculuğuna devam ediyor. 36. sayı, Roloff’tan Seeßlen’e, Kracauer’den Hammond’a, Labenski’den Patalas’a birçok sinema tarihçisinin türe ilişkin denemelerini, Veysel Atayman’ın özgün yorumlarıyla biraraya getiriyor. Dışavurumcuların Hitler’i öngören tekinsiz atmosferinden Büyük Bunalım gangsterlerinin işgal ettiği çıkmaz sokaklara ve Şiirsel Gerçekçilik’in sisli rıhtımlarına uzanan Gerilim Sineması; üç kağıtçıların, iki yüzlü kadınların, sahtekarların ve hırpani dedektiflerin karanlık serüvenlerine ve oradan da casusların cirit attığı bir dünyaya kapılarını aralıyor.

Öğrenci İşleri’nden Çiçek Abbas’a Selam

24 Nisan’da vizyona girmeye hazırlanan, herkesi kahkahaya boğacak Öğrenci İşleri, Türk Sineması’nın 100. yılında Çiçek Abbas’ın en sevilen sahnesini kullanarak eski Türk filmlerine selam gönderiyor. Sevilen oyuncular Murat Akkoyunlu ve Fırat Tanış’ın yer aldığı sahnede, Çiçek Abbas’ta Şener Şen ve İlyas Salman’ın oynadığı, çok sevilen atışma sahnesini yeniden canlandıran oyuncular, bu sahneyi çekerken çok eğlendiklerini belirttiler.

Son Bir Dans Filminin Yeni Fragmanı Yayınlandı

Sümeya Kökten’in yönettiği ve Tayanç Ayaydın, Hilal Sönmez ile Memet Işık’ın oynadığı Son Bir Dans filminin yeni fragmanı yayınlandı. 22 Mayıs’ta vizyona girecek olan Bel Studio yapımı filmin konusu şöyle: Genç bir iş kadını olan Özlem ve eşi Tolga görünüşte birbirini seven bir çifttir. Özlem, aslında eşinin en yakın arkadaşı olan Emre ile evlilik dışı bir ilişki sürdürmektedir. Bu ilişki Emre’nin Özlem’e yazdığı ateşli bir mektupta ortaya çıkar. Zamanla Özlem, Tolga ve Emre, yaşadıkları olaylar üzerinden arkadaşlık, dostluk ve aşk kavramlarını yeniden sorgulamak zorunda kalacaklardır. Bu üç tutkulu karakter, bu duygusal karmaşaya boyun eğecek midir?

  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Nevin Akkaya’yı Kaybettik

Sinemamızın en ünlü seslendirme sanatçılarından Nevin Akkaya, 05 Nisan 2015 Pazar günü hayatını kaybetti. Sanatçı, Türkan Şoray, Hale Soygazi, Neriman Köksal, Arzu Okay, Nilüfer Aydan, Piraye Uzun gibi çok sayıda sanatçıya sesiyle hayat vermişti. 10. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali kapsamında kendisine Bilge Olgaç Başarı Ödülü verilen Akkaya’nın cenazesi 07 Nisan 2015 Salı günü Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazı sonrasında toprağa verilecek. Merhumeye tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Hızlı ve Öfkeli 7’den Tarihi Rekor

Ölümüyle tüm dünyadaki hayranlarını büyük bir hüzne boğan Paul Walker’ı son kez izlediğimiz Hızlı ve Öfkeli 7, sadece iki günde (Cuma – Cumartesi), ülkemizde hem hasılata hem de kişi sayısına göre tüm zamanların en iyi haftasonu yabancı film açılışını gerçekleştirerek tarihi bir rekora imza attı. Türkiye’de film ilk üç günde ise (Cuma, Cumartes, Pazar) 783.692 seyirci rakamına ulaşarak 9.026.965 TL hasılat elde etti. Serinin hayranlarını sinemaya dolduran film, ülkemizde tüm zamanların hasılata göre en iyi açılış yapan ilk 5 filmi arasında yer alırken, kişi sayısına göre ise en iyi açılış yapan ilk 10 film arasında yer alıyor. Filmde  Vin Diesel ve Paul Walker yeniden biraraya geldi.

34. İstanbul Film Festivali Günlüğü: 06 Nisan 2015 Pazartesi

Festivalin Anılarına bölümünde yakın zamanda kaybettiğimiz ustaları unutulmaz filmleriyle hatırlıyoruz ve onlara bir kez daha hayran kalıyoruz. Bu sabah, derin sesi ve delici bakışlarıyla Hollywood’un en büyük oyuncularından Lauren Bacall’ın büyük aşkı Humphrey Bogart ile başrolü paylaştığı Howard Hawks klasiği Derin Uyku (The Big Sleep) filmi Rexx Sineması 11:00 seansında izlenebilir. Rexx Sineması Salon 2’de ise Borja Cobeaga’nın Arabulucu filmi 19:00’da izlenebilir.

34. İstanbul Film Festivali Günlüğü: 06 Nisan 2015 Pazartesi yazısına devam et

Müjdat Gezen 25. Sanat Yılını Öğrencileriyle Birlikte Kutladı

İstanbul’un en etkileyici mekânlarından biri olan Park Bosphorus Hotel, ev sahipliği yaptığı davetlere bir yenisini daha ekledi. Sevilen oyuncu Müjdat Gezen’in kurduğu Müjdat Gezen Sanat Vakfı’nın 25. yılı, 01 Nisan’da muhteşem bir geceyle kutlandı. Geceye katılan isimler arasında İlker Başbuğ, Turgut Kazan, Hasan Akgün, Halit Kıvanç, Haldun Dormen, Göksel Kortay, Mustafa Alabora, Ercan Bostancıoğlu gibi isimler vardı. (Haber: Muharrem Erdemir.)

Müjdat Gezen 25. Sanat Yılını Öğrencileriyle Birlikte Kutladı yazısına devam et

Bakur

Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun yönetmenliğini yaptığı Bakur (Kuzey) adlı uzun metraj belgesel filmin ilk gösterimi, 34. İstanbul Film Festivali kapsamında 12 Nisan’da gerçekleştirilecek. Film, bizleri Türkiye’de onlarca yıldır devam eden, adı konulmamış savaşın tarafı PKK’ye derinlemesine bir bakışa davet ediyor. “PKK’nin devlete, adalet ve otoriteye bakışı ne? PKK’nin halkla kurduğu ilişkinin temelleri neye dayanıyor?” gibi soruları inceliyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman

Bakur yazısına devam et

34. İstanbul Film Festivali Günlüğü: 05 Nisan 2015 Pazar

Festivalin ilk Pazar gününde, NTV Belgeselleri, Mayınlı Bölge, Ustalar, Yeni Bir Bakış ve Dünya Festivallerinden bölümlerinden filmler yer alıyor. Bugün, Eli Wallach anısına gösterilecek western başyapıtı İyi, Kötü ve Çirkin’i büyük perdede izleme şansını kaçırmayın. Filmden filme koşarken, her yıl olduğu gibi bu yıl da festivalin sponsorlarından çeşitli sürpriz hediyelerle karşılaşabileceksiniz.

34. İstanbul Film Festivali Günlüğü: 05 Nisan 2015 Pazar yazısına devam et

Rosewater

Jon Stewart’ın yönettiği ve Gael Garcia Bernal, Haluk Bilginer, Dimitri Leonidas ile Shohreh Aghdashloo’in oynadığı Rosewater, 10 Nisan 2015’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Londra’da yaşayan muhabir Maziar Bahari, İran’da gerçekleşecek başkanlık seçimleri için en fazla bir hafta sürecek bir görev nedeniyle İran’a gider. Ancak İran’a ayak bastığında işler beklediği gibi gitmez. Mazhar Bahari, kendini ülkenin en ürkütücü hapishanesinde, uzun saatler süren sorgu seanslarında bulacak, üç aydan fazla süren bu işkence süresince kaderi, sadece kokusundan tanıdığı bir adamın, Rosewater’ın ellerinde olacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Rosewater yazısına devam et

Barış Atay, İlk Filmi Eksik’le İstanbul Film Festivali’nde Yarışıyor

Barış Atay’ın ilk yönetmenlik deneyimi Eksik filmi 34. İstanbul Film Festivali’nin Altın Lale Ulusal Yarışma bölümünde yarışacak. 1980 darbesi sonrası, parçalanan bir ailenin 30 yıl boyunca birbirini hiç tanımayan iki kardeşin hayatlarına ve geçmiş acılarına ışık tutan Eksik festival kapsamında, 14 Nisan 2015 Salı günü saat 16:00’da Atlas Sineması’nda ilk kez sinemaseverlerle buluşacak. Filmin başrollerinde Nur Sürer, Barış Atay, Özgür Emre Yıldırım oynuyor.

Festivalin İlk Haftasında Öne Çıkanlar

34. İstanbul Film Festivali tüm hızıyla devam ediyor. İlk haftayı geride bırakırken izlenen filmler hepimizde büyük coşku yarattı. İlk günün ilk seansında izlemiş olduğum ‘Sedef Düğme’ ile başladım festivale bu yıl. Şili’nin yaşayan en önemli sinemacısı Patricio Guzman’ın bir kez daha ülkesinin karanlık geçmişine uzanarak Patagonya yerlilerinin soykırımı ile paralel olarak Pinochet diktatörlüğünün kanlı hatırasıyla hesaplaştığı bu şiirsel başyapıt üzerine daha ayrıntılı bir yazıyı önümüzdeki günlerde siz okurlarla paylaşmak üzere diğer filmlere geçersek.

Arjantin sinemasının tanınmış isimlerinden Lisandro Alonso’nun tüm uzun metrajları (toplamı beş adet) bu yıl festivalin programında. 2008 yapımı ‘Liverpool’ ilk gösterildiği yıl festivalin en dikkat çekici yapımları arasında sayılmıştı. Usta yönetmenin festivalin ilk gününde gösterilen son yapıtı ‘Hayal Ülkesi / Jauja’da ilk kez bir yıldız oyuncuyla (Viggo Mortensen) çalışıyor ancak önceki filmlerinden aşina olduğumuz arayış öyküsüyle özgün sinemasından ve eşsiz kadrajlarından taviz vermiyor.

Daha önce kapsamlı bir yazıyla tanıtmış olduğumuz Filipinli sinemacı Lav Diaz’ın Locarno şenliği büyük ödüllü son filmi ‘Evvelden’ festivalin başında üç gün peşpeşe gösterildi. Ozu, Naruse gibi Japon ustaların olağanüstü siyah beyaz estetiğinin mirasını taşıyan bu enfes yapım bir avuç izleyicisini büyüledi. Yine ayrı bir yazıda ele aldığımız ve festival dışında sinemalarda görülemeyecek olan ‘P’tit Quinquin’ (‘Küçük Serseri’ adıyla gösteriliyor) usta sinemacı Bruno Dumont’un insanoğlunun karanlık yüzünü mizah yüklü bir dille mercek altına aldığı usta işi son çalışması olarak ilgiyle izlendi.

Eski ustalardan Andrey Konchalovsky’nin Venedik Film Festivali’nden en iyi yönetmen ödüllü taze yapıtı ‘Postacının Beyaz Geceleri’ kaybolmakta olan bir yaşam biçimine ağıt niteliği taşıyordu. Kuzey Rusya’nın Kenozero gölü kıyısındaki köyünde yöre halkıyla çektiği filminde doğal yaşamın yok edilişine duyduğu isyanına Verdi Requiem’in hüzün yüklü ezgileri eşlik ediyordu.

Önümüzdeki haftalarda vizyona girmesi beklenen ‘Gizli Kusur / Inherent Vice’ Amerikan sinemasının auteur yönetmenlerinden Paul Thomas Anderson’ın son opus’u olarak festival programında yer alıyor. Amerikan edebiyatının ayrıksı yazarlarından Thomas Pynchon’ın demir leblebi metni usta yönetmenin elinde sinemasal karşılığını bulmuş. Vizyon haftasında bu karanlık serüven üzerine daha ayrıntılı söz etmek üzere diyelim.

Otuz küsur yıl önce festivalin bizlere tanıtmış olduğu bir diğer büyük sinemacı Peter Greenaway de Berlin’den yeni çıkmış son filmiyle festivaldeydi. İngiliz yönetmen hayranı olduğu efsanevi Rus sinemacı Sergey Eisenstein’ın ‘Viva Mexico’yu çekmek üzere Güney Amerika’da bulunduğu ayları anlatıyor bu kez. Greenaway’in ilerlemiş yaşına rağmen formundan hiçbir şey kaybetmediğine şahit olduğumuz son eseri ‘Eisenstein Meksika’da’ sinemanın ölümsüz dahisinin özel yaşamına eğiliyor, Ayzenştayn’ın yabancı bir diyarda olmanın verdiği hazlar ve tehlikeler karşısında kapıldığı heyecanı ve çevirmeni ile yaşadığı tutkulu eşcinsel aşkı baş döndürücü bir biçimde sergiliyor.

Her daim genç kalmış Greenaway’e alkış tutarken ilk kez festivalde tanıştığımız beş genç sinemacıdan söz etmek istiyorum. Bunlardan Meksikalı Alonso Ruizpalacios (beyaz tenli sarışın insanlar anlamına gelen) ‘Güeros’ta genç insanları anlatıyor. Fransız Yeni Dalga’sına saygı duruşunda bulunan siyah/beyaz çekilmiş enerji yüklü bu ilk film bir yolculuğun hikâyesi. Heyecan verici genç yönetmenin yeni işlerini sabırsızlıkla bekliyoruz.

Alman sinemasından bir başka genç hikâyeyi, Sebastian Schipper’ın yazıp yönettiği Berlinale ödüllü ‘Victoria’yı coşkuyla alkışladık. Gerçek zamanlı ve tek plandan oluşan 140 dakikalık bu müthiş sinema deneyiminde Berlin’in arka sokaklarını ve genç karakterlerin karanlık yönlerini keşfedişlerini soluk soluğa izleme fırsatını bulduk.

Fransa’dan ilgi çekici bir diğer ilk film ise yönetmen hanesinde üç genç sinemacının ismini taşıyor. ‘Party Girl’de hikâyesi aktarılan Angélique Litzenburger yazar yönetmenlerden Samuel Theis’in gerçek hayattaki annesi. Altmışlı yaşlardaki eski konsomatrisin gerçek ailesinden karakterlerin yer aldığı bu harika film belgeselin sınırlarını aşarak aile ve özgürlük kavramlarını tartışmaya açan mizah yüklü dürüst bir bağımsız yapım olarak öne çıkıyordu.

Meksikalı Jorge Pérez Solano’nun Selanik Film Festivali’nden Altın İskender ödüllü ikinci uzun metrajı ‘Sonsuz Hüzün’ dev kaktüslerin fallik görüntüleri arasına sıkışmış ataerkil toplum düzeninde ezilmiş kadınların ebedi hüzünlerini etkileyici kadrajlarıyla belgelerken festivalin büyük sürprizlerinden bir diğeri Hindistan’dan geldi. Yazar yönetmen Aditya Vikram Sengupta’nın bizzat kurguladığı ve diyaloga yer verilmeyen Venedik Film Festivali’nden ödüllü ilk filmi ‘Aşk Zahmetli İştir’ ekonomik krizin baskısı altında bunalan ülkesinden genç bir işçi çiftin günlük hayatın koşuşturmacası içinde özene bezene korumaya aldıkları aşklarının hikâyesi. ‘Aşk Zamanı / In the Mood for Love’ hayranlarının kulaklarını çınlatan bu şiirsel yapımın satın alınarak sinemalarda gösterilmesini çok arzu ederim.

Yazıda adı geçen filmlerden bazılarının tekrar gösterimlerinin yapılacağı festivalin ikinci haftası yarışmalı bölümlerin yapımlarına ve yepyeni keşiflere açık olacak. Tüm festival izleyicilerine coşku dolu sinema günleri diliyoruz.

(11 Nisan 2015)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Turist Ömer, 90. Yaş Gününde Aracının Başında Sevenlerine Gözükecek

Sinemamızın unutulmaz oyuncusu Sadri Alışık, vefatının yirminci yılında ve 90. yaş gününde aramızda olacak. 05 Nisan 1925 tarihinde doğan usta aktör, Zincirlikuyu’daki mezarı başında gerçekleşecek Hollywoodvari seremonide, 34 AR 781 plakalı 1957 model Chevrolet Belair marka aracının başında bizzat yer alacak. Törende, usta oyuncu Ah Güzel İstanbul filminde canlandırdığı Haşmet İbriktaroğlu karakteriyle aracının başında olacak.

Turist Ömer, 90. Yaş Gününde Aracının Başında Sevenlerine Gözükecek yazısına devam et

Erol Mintaş’ın Yeni Uzun Metraj Film Projesi Saraybosna Cinelink Ortak Yapım Marketine Seçildi

Ödüllü film Annemin Şarkısı’nın yönetmeni Erol Mintaş, çekimlerine 2017 yılında başlanması planlanan yeni uzun metraj film projesiyle Saraybosna Film Festivali’nin ortak yapım marketi olan CineLink’e davet edildi. Mintaş, Saraybosna’da senaryo uzmanlarıyla yapılacak atölye çalışmalarına katılacak. CineLink Ortak Yapım Marketi her yıl Saraybosna Film Festivali tarafından Balkanlar, Akdeniz ve Kafkaslar bölgelerindeki ülkelerin yeni film projelerine yönelik olarak düzenleniyor. Çekimlerine başlanmamış filmlere finansal ve yaratıcı anlamda destekler sunmayı amaçlayan platform, genç yönetmenlerin uluslararası platformda görünürlüğünü de artırıyor.