Alejandro Gonzalez Inarritu’nun ödül mevsiminin gözdesi olan son filmi ‘Birdman’ yitik kuşağın önemli yazarlarından Raymond Carver’ın ‘Late Fragment’ adlı kısa şiiri ile açılıyor. Şair şöyle diyor: ‘Peki hayattan istediğini aldın mı bari? / Aldım evet / Peki ne istemiştin? / Bu dünyada sevilmek ve sevildiğimi hissetmek’. Meksikalı asıllı yönetmenin ana karakteri yaşlanmakta olan aktör Riggan Thomson’un da tek istediği eskiden olduğu gibi seyirciden takdir görmektir. Oysa 90’lı yıllar aksiyonlarının yıldız oyuncusunun şaşaalı günleri gerilerde kalmış, beyazlanmış sakalı ve kaybettiği saçlarıyla eskinin fırtına ‘Kuş Adam’ı gözden düşmüştür.
Thomson var olduğunu kanıtlamak üzere sahnelere dönme çabası içine girer. Broadway’in gözde tiyatro salonlarından birinde (ünlü St. James Tiyatrosu’nun dış mekânları kullanılmış) Carver’ın kısa öyküsünden uyarladığı oyunu sahnelemek üzeredir. Lise yıllarında rol aldığı bir temsili izleyen yazarın ‘bu sahici yorumun için teşekkür ederim’ notunu hâlâ saklayan aktör ‘Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz’ (What We Talk About When We Talk About Love) adlı hikâyenin ana karakterlerinden Terri’nin çılgın aşığını da bizzat kendi oynamaktadır. Oyunun ön temsilleri başlamak üzeredir ancak prodüksiyonun maliyeti bütçeyi aşmış durumdadır ve yönetmen oyuncumuz Mel McGinnis karakterini üstlenen oyuncusundan memnun değildir.
Geçmişiyle hesaplaşmayı hayali Birdman karakterinin iç sesi ve daha sonra perdede beliren görüntüsüyle sürdürür Thomson. Bu hesaplaşmaya asistanlığını yapan sorunlu kızı, eski eşi, sahnede saldırganlaşan metod oyuncusu genç aktör, popüler sinema oyuncularına nefretle yaklaşan tiyatro eleştirmeni ve sahne dünyasının diğer figürleriyle olan çatışması eklenecektir.
Inarritu’nun önceki filmlerinin trajik tonundan hayli uzak bir yapıda olan bu son çalışması çağdaş Amerikan şov dünyası üzerine hınzır bir taşlama. Bir dönem Batman serisiyle ünlenmiş Michael Keaton’un aktör eskisini canlandırması hoş tesadüflerden sadece birisi. Biçimsel olarak da farklı bir yol izleyen Meksikalı yönetmen filmini uzun plan sekanslar halinde çekmiş, başlangıç ve final bölümlerindeki bazı çekimler haricinde kurgu marifetiyle tek plan süsü vermiş anlatısına. ‘Gravity’nin başarılı görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki’nin bu konudaki ustalığı ve başta Keaton olmak üzere metod oyuncusunda Edward Norton, kızını oynayan Emma Stone ya da Broadway’de ilk deneyimini yaşayan aktris yorumunda Naomi Watts gibi oyuncularının çabası yönetmenin önemli silahları olmuş bu serüvende.
Lubezki’nin kamerası tiyatro sahnesi ve kulisin dar koridorlarından Times Meydan’ına, oradan gökyüzüne bale adımlarıyla süzülürken Inarritu bu gürültülü, rekabetçi, ışıltılı evreni alaycı gözlerle izliyor. Karakterleri arasında taraf tutmuyor. Kimi zaman yaşlanmakta olan aktörle, kimi zaman ruhsal sorunlarıyla cebelleşen ihmal edilmiş kızıyla, yaralı oyuncularıyla, çağdaş Hollywood’un kan ve aksiyonla kutsanmış süperkahraman hikâyelerine nefretini kusan New York Times tiyatro eleştirmeniyle empati kuruyor. Sanat nedir, ticaret nedir bunları tartışmaya açıyor. Hem bir sanat hem ABD’nin en büyük endüstrilerinden biri olan, kişisel bir ifade aracı olmanın yanı sıra yığınların vazgeçilmez eğlencesi olarak kabul edilen sinemanın ikilemi üzerine tartışma açıyor. Oyunun sıkı kuralları içinde sanat yapıtı üretmenin zorluklarını gündeme getiriyor. Tüm bunları başta da ifade ettiğimiz gibi gülen bir yüzle yapıyor bu defa.
Sinemasal özelliklerinin yanı sıra Raymond Carver’ı gündeme getirdiği için de önemsediğimiz bir film ‘Birdman’. Yazarın filme konu olan kısa hikâyesinin de yer aldığı iki kitabının bizde Can Yayınları’ndan Ayça Sabuncuoğlu’nun özenli çevirisiyle yayımlandığını buradan duyuralım. Filmin afişlerde yer alan ve dilimize ‘Cahilliğin Umulmayan Erdemi’ (The Unexpected Virtue of Ignorance) olarak çevrilen ikinci ismini Thomson’un oyunun finalinde sahne üzerindeki hınzır numarasını ‘üstün gerçekçilik’ olarak adlandıran kadın eleştirmenin yazısının başlığından aldığını not olarak düşelim. Buradan yola çıkarak ışıltılı şov dünyasının hınzır gerçekçi bir taşlaması olan ‘Birdman’i sinemaseverlere tavsiye edelim.
(25 Şubat 2015)
Ferhan Baran