‘Kaybetme sanatını güç değildir öğrenmek’ der Amerikalı şair Elizabeth Bishop ‘Bir Sanat’ adlı güzelim şiirinde. Çağımızın vebası olarak kabul edilen Alzheimer hastalığının pençesine genç yaşta düşmüş Alice Howland hayatı boyunca elde ettiği her şeyin elinden kaymasını kolay kabullenemeyecektir önceleri. Ama yapacak bir şey yoktur. Hastalığın genlerden aktarılan ve çok hızlı ilerleyen ender bir türüne yakalanmış olan New York Columbia Üniversitesi’nin saygın dilbilim profesörü için kelimelerini kaybetmekten daha korkunç ne olabilir. Kendisini hep zihniyle tanımlamış bir entelektüel için yaşamı boyunca elde ettiği her şeyin birer birer yokolmasından daha büyük felâket ne olabilir. ‘Keşke kanser hastası olsaydım’ demekten kendini alamaz Alice. Giderek komik durumlara düşmekten utanç duyar. Ancak bir şeylerin parçası olmak için mücadelesine devam eder. Önce nesneleri, sonra uykusunu giderek değerli anılarını teker teker kaybetmesiyle başa çıkmanın yollarını arar. Yaratıcı yöntemlerle zihinsel sürecini baskı altında tutmaya ve hafızasını yenilemenin yeni yollarını keşfetmeye çalışır.
Bizde ‘Unutma Beni’ ismiyle gösterime giren ‘Still Alice’ giriş bölümünde sözünü ettiğimiz soylu mücadeleyi soğukkanlılıkla aktaran ilgiye değer bir çalışma. Amerikan sinema endüstrisi standartları göz önüne alındığında beş milyon doların altında yok denebilecek bir bütçeyle 23 günde çekilmiş bu küçük filmin kurmaca senaryo ile ile gerçek hayatın kesiştiği perde gerisindeki hikâyesi çok daha ilginç.
Sundance’de iki ödül kazandıktan sonra bizde de gösterilmiş olan ‘Bekar ve Hamile / Quinceneara’ ile tanınmış çifte yönetmenler Richard Glatzer ve Wash Westmoreland yazar Lisa Genova’nın aynı isimli romanının uyarlamasına giriştikleri dönemde Glatzer’in kısaca ALS olarak bilinen ‘motor nöron hastalığı’na yakalandığını öğreniyorlar ve gerçek yaşam deneyimleri filmin şekillenmesinde büyük etken oluyor. Aklı yok eden Alzheimer’den farklı olarak bedene hücum ediyor ALS hastalığı. Glatzer önce konuşma daha sonra yürüme ve ellerini kullanabilme yeteneğini kaybediyor. Alice gibi Richard’da pes etmiyor. Halen kullanabildiği ayak parmağı ile yazı yazabiliyor, 2013 yılında eşcinsel evlilik kanunu ile beraberliğinin yasallaştığı Wash’ın desteğiyle yaşama tutunuyor.
Kurmaca ile gerçek hayatın keşiştiği öyküsü kadar çağımızın en iyi oyuncularından Julianne Moore’un sahte duygusallıktan uzak sade ve etkileyici yorumundan büyük destek alan bir yapım ‘Still Alice’. 2014’te altın yılını yaşayan ve geçtiğimiz Mayıs ayında ‘Yıldız Haritası’ ile Cannes’da ödüllendirilen Moore’un içinde bulunduğumuz mevsim Alice yorumuyla kimselere bırakmadığı kadın oyuncu ödüllerini önümüzdeki Pazar akşamı ilk Oscar’ıyla taçlandıracağına kesin gözüyle bakılıyor.
(15 Şubat 2015)
Ferhan Baran