Kopyalanmış Adam

33. İstanbul Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yaptıktan hemen sonra sıcağı sıcağına yaygın gösterim şansı bulan ‘Düşman / Enemy’, José Saramago’nun (Emrah İmre’nin başarılı çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınları’ndan) bizde de yayınlanmış ‘Kopyalanmış Adam / O Homem Duplicado’ romanının uyarlaması. ‘Polytechnique’ ve ‘İçimdeki Yangın / Incendies’ gibi başarılı filmleriyle bilinen Kanadalı Denis Villeneuve’ün Amerikan sinema endüstrisinin kapısını çaldığı bu yeni çalışmasında, Nobel ödüllü Portekizli yazarın mekânı filmin dünya prömiyerinin gerçekleştiği Toronto’ya taşınmış. Jake Gyllenhaal’in beynine nüfuz etmiş, üzerinde dev bir örümceğin salındığı Toronto figürünün yer aldığı afiş çalışmasından başlayarak tedirgin atmosferini başarıyla kuran Villeneuve, Saramago’nun devasa metropolde sıkışmış bireyinin çıkmazını etkileyici bir biçimde görselleştiriyor. Keza filmde kullanılan renk paleti, tercih edilmiş soluk sarı ve yeşil renkler bu kıstırılmışlığı ifade açısından çok etkileyici.

Öykünün ana karakteri, kendi gösterişsiz hayatını ve alabildiğine monoton ilişkisini sürdüren (romandaki tuhaf isimli tarih öğretmeni Tertuliano Maximo Afonso’nun yerine) Adam Bell, yardımcı doçent olarak fakültedeki dersinde -halen içinde yaşadığımız iklimi işaret edercesine- baskıcı rejimlerin eğitimi ve kültürel faaliyetleri kısma, bilgi akışı ve bireysel ifade kanallarını sansürleme yoluyla kontrol mekanizmaları oluşturduklarını anlatırken, kendi özel yaşamının kontrolü beklenmedik bir gelişmeyle ellerinden kayıp gider. Bir akademisyen meslekdaşının önerisiyle izlediği ‘İstenirse Mutlaka Bir Yol Bulunur’ isimli B sınıfı yapım ilgisini çekmez önceleri. Lakin filmin bir sahnesinde gözüken otel görevlisinin kendisinin tıpatıp aynısı olduğunu fark etmesiyle tüm düzeni bozulur. Türlü çabalar sonucu filmde gördüğü üçüncü sınıf oyuncunun izini bulduğunda artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Kimlik değiştirme, bir başkasının yerine geçme gerek edebiyatın gerekse Antonioni, Bunuel, Hitchcock gibi ustalar ya da bizden Tayfun Pirselimoğlu gibi birçok sinemacının gözde temalarındandır. Başka bir hayata nüfuz etmenin cazibesi Saramago’nun metninin de çekici özelliklerinden biri. Villeneuve’ün yorumu biraz daha farklı. Kanadalı yönetmen, başta sözünü ettiğimiz afiş tasarımından, Nicolas Bolduc’un kasvetli görüntü çalışmasından, Danny Bensi / Saunder Jurriaans ikilisinin atonal müzik çalışmasından da destek almak suretiyle korkunun ve filmde bir leitmotiv olarak yer alan örümcek figürünün öne çıktığı final sekansıyla fantastiğin alanına dalmış. Villeneuve’ün yorumunu bir düş ya da ‘Dr. Jeykll ve Mr. Hyde’ benzeri düşman kişiliklerin aynı bedende çatışması olarak da okuyabiliriz.

(15 Mayıs 2014)

Ferhan Baran

[email protected]