32. İstanbul Film Festivali’nin yarışma seçkisinde yer alan filmlerden biriydi ‘Son Konser’. Özgün adı ‘A Late Quartet’, Beethoven’in ölümünden hemen önce tamamladığı geç dönem başyapıtlarından op. 131 Do diyez minör yaylı çalgılar kuartetinin, filmin dokusunda önemli bir yere sahip olmasından kaynaklanıyor. Alman dahi bestecinin çileli son döneminde yazmış olduğu bu müthiş eser, klâsik müzik repertuarının demir leblebilerindendir. 40 dakika süreyle aralıksız çalınan 7 bölümden oluşur. Başlangıçtaki enfes adagio füg’ün ardından çok farklı dinamikleri ve çetrefil armonik yapısıyla bir yaylı çalgılar topluluğu için hayli zorlayıcıdır ve yorumu büyük ustalık gerektirir.
Yaron Zilberman’ın ilk konulu uzun metraj denemesi olan ‘Son Konser’ işte böylesine büyük başyapıtları yıllar boyu başarıyla yorumlamış ‘Fugue Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nün hikâyesinden yola çıkıyor. Üç binden fazla sayıda konserle 25 yılı geride bırakmış klâsik müzik dünyasının saygın topluluğunun örnek uyumu, kuartetin kurucusu efsanevi çello hocasına Parkinson teşhisi konulmasıyla çözülmeye başlar. Dörtlünün babası ve yöneticisi konumundaki Peter’ın çekilmesi otorite boşluğuna neden olacaktır. Yıllar yılı mükemmel uyumu ve tınıyı yakalamak için çalışmış olan topluluk üyeleri, yükselen egolara eklenen gönül hikâyeleriyle çatışmaya başlar. Uyumun yeniden yakalanabilmesinde ve kuartetin kaldığı yerden devam edebilmesi için kendini kanıtlamış usta bir viyolonselci ile anlaşma konusunda iş yine Peter’a düşmektedir.
İsrail asıllı Amerikalı Zilberman, 2004 yapımı ‘Watermarks’ belgeseli ile tanınıyor. Bol ödüllü bu belgesel, 1909 yılında Avusturya’da Antisemitizm’e karşı kurulmuş ‘Hakoah Vienna’ isimli Yahudi sporcular kulübünün şampiyon kadın yüzücüleri üzerinedir. Büyük övgüyle karşılanan film, 1938 yılında kapatılan kulübün ülke dışına kaçmış ve halen hayatta olan üyeleriyle 65 yıl sonra yapılan röportajları da içeren önemli bir tarihi belge niteliğindedir. Yönetmen bu kez tutkunu olduğu klâsik müziğin hayranlarını memnun edecek bir proje için kolları sıvamış. Beethoven’in Op.131 kuartetiyle nakış nakış izlediği hüznü, karlı New York görüntüleriyle pekiştirmiş. Viyolonsel ustasını canlandıran Christopher Walken’ın benzersiz yorumu, bu yaşlılık ve yaklaşan ölüme ağıtın önemli kozlarından.
Filmde kullanılan eser Brentano Yaylı Çalgılar Kuarteti tarafından yorumlanmış. Topluluğun ünlü çellisti Nina Lee filmde rol almış. Zilberman’ın müzikseverlere bir diğer sürprizi Anne Sofie von Otter’in varlığı. İsveç asıllı ünlü mezzo-soprano, Peter’ın ölmüş karısını canlandırdığı sahnede, 20. yüzyılın önemli bestecilerinden Erich Wolfgang Korngold’un ‘Die Tote Stadt (Ölü Şehir)’ operasından Marietta’nın şarkısını yorumluyor. Özellikle klâsik müzik tutkunlarının atlamaması gereken filmlerden ‘Son Konser’.
(26 Temmuz 2013)
Ferhan Baran