Alman Kültür Merkezi’nde Oyuncular ve Yönetmenler İçin Atölye

Goethe Institut İstanbul – Alman Kültür Merkezi’nde 26 – 28 Nisan tarihleri arasında yapılacak olan Kamera Önünde Oyun adlı atölyenin merkezinde oyuncularla yapılacak çalışmalar yer alıyor. Atölye çalışması, kamera ile ve kamera önündeki deneyimlerini derinleştirmek isteyenlere yönelik olarak düzenleniyor. Çalışmalar her katılımcının dahil olabileceği ve detaylı bir şekilde analiz edilecek pratik sahneleme egzersizlerine odaklanacak. Kamera Önünde Oyun adlı atölye çalışması Berlin’de yaşayan yönetmen ve yazar Hakan Savaş Mican ve yönetmen Matthias Luthardt tarafından yönetilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Alman Kültür Merkezi’nde Oyuncular ve Yönetmenler İçin Atölye yazısına devam et
  • Amerika’nın Zeki Müren’ini Konu Alan Film Altın Palmiye Adayı

    Önerildiği film yapımcılarının tümü tarafından “Bu projenin yatırılacak parayı kurtarabilecek kadar bilet sattırması mümkün değil!” öngörüsüyle / gerekçesiyle sinema filmi olarak çekilmesi reddedilen ve bu nedenle çok yakında TV filmi formatında filmseverlerle buluşacak olan HBO Kanalı Yapımı “Behind the Candelabra” Cannes Film Festivali’nin Altın Palmiye yarışmasına seçildi. “Behind the Candelabra”nın Altın Palmiye için seçilmesi tam bir sürpriz oldu; çünkü bugüne kadar Altın Palmiye yarışmasına sadece sinema salonlarında gösterilmek için üretilen filmler alınıyordu.

    Bilindiği gibi 66. Cannes Film Festivali, 15 – 26 Mayıs 2013 tarihleri arasında düzenlenecek.

    Altın Palmiye Seçici Kuruluna Steven Spielberg Başkanlık Ediyor

    “Behind the Candelabra”nın yarıştığı Cannes Film Festivali büyük ödülü Altın Palmiye seçici kuruluna bu yıl, “Schindler’s List-Schindler’in Listesi” (1993) ve “Saving Private Ryan-Er Ryan’ı Kurtarmak”la (1998) yönetmen Oscar’ını kazanan, bu dalda “Close Encounters of the Third Kind-Tehlikeli İlişkiler” (1977), “Raiders of the Lost Ark-Kutsal Hazine Avcıları” (1981), “E. T.” (1982), “Munich” (2005) ve “Lincoln”le de (2012) adaylık elde eden Steven Spielberg başkanlık ediyor.

    Soderbergh ve Altın Palmiye

    “Behind the Candelabra” bundan sonra yönetmenlikten çok ressamlığa daha fazla zaman ayırmak isteyen Steven Soderbergh’in Altın Palmiye için yarışmaya hak kazanan dördüncü filmi oldu.

    Soderbergh, “Sex, Lies and Videotape-Seks Yalanları”yla (1989) Altın Palmiye’yi kazanmış, “King of the Hill-Tepenin Kralı” (1993) ve “Che”nin iki bölümüyle de (2008) Altın Palmiye adaylığı elde etmişti.

    Soderbergh ve Oscar Ödülü

    Soderbergh, “Traffic”le (2000) yönetmen Oscar’ını kazandı; “Erin Brockovich”le (2000) yönetmen, “Sex, Lies and Videotape-Seks Yalanları”yla da (1989) senaryo yazarı dalında Oscar adayı seçildi.

    Soderbergh ve Altın Ayı Ödülü

    Soderbergh’in Berlin Film Festivali’nde büyük ödül Altın Ayı için yarışan filmleriyse şunlar: “Traffic” (2000), “Solaris” (2002), “The Good German” (2006) ve “Side Effects” (2013).

    Amerika Birleşik Devletleri’nin Zeki Müren’i: Liberace

    “Behind the Candelabra” Amerikanın Zeki Müren’i sayılabilecek piyanist-şarkıcı Liberace’ın öyküsü… Liberace 1987’de vefat etti, onun 1976-1986 yılları arasındaki sevgilisi Scott Thorson’ın özyaşamsal romanı “Behind the Candelabra” ise 1988’de yayınlandı.

    Oscar Ödüllü Michael Douglas ve Matt Damon “Behind the Candelabra”nın Baş Rollerinde

    Filmde Liberace’ı “One Flew Over the Cuckoo’s Nest-Guguk Kuşu”yla (1975) yapımcı, “Wall Street”le (1987) oyuncu dalında Oscar ödülü kazanan Michael Douglas, onun sevgilisi Scott Thorson’ı “Good Will Hunting-Can Dostum” (1997) ve “Invictus-Yenilmez”le (2009) oyuncu dalında Oscar’a aday olan, Ben Affleck’le birlikte yazdığı “Good Will Hunting-Can Dostum”un (1997) senaryosuyla Oscar kazanan Matt Damon canlandırıyor.

    (18 Nisan 2013)

    Hakan Sonok

    hakansonok.sonok1@gmail.com

    Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali Ankara’da Başlıyor

    2008’den bu yana da İstanbul’da düzenlenmekte olan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’ne bu sefer Ankara ev sahipliği yapıyor. İklim meselesine dikkatleri çeken ve bir çok başarıya imza atmış olan 350 Ankara grubunun öncülüğünde düzenlenen Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, 11 – 14 Nisan 2013 tarihleri arasında Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sinemaseverlerle buluşacak. Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, günümüzde çokça kullanılan sürdürülebilirlik kavramına ışık tutuyor. Afganistan’dan Kenya’ya, Çin’den Amerika’ya dünyanın her köşesinden hikâyelerin anlatıldığı belgesellerden oluşan festival programında toplamda 24 film seyirciyle buluşacak.

    Damocracy

    Damocracy adlı belgesel filmin galası 12 Nisan 2013 Cuma günü saat 20:00’de Kadir Has Üniversitesi’nde yapılıyor. Dünyanın iki farklı ucundaki Hasankeyf ve Amazon, barajlara karşı verdiği mücadele için bir araya geldi. Aynı derdi paylaşan bu insanlar, belgesel ile barajların “temiz” enerji olarak kabul edilmesine tepki gösteriyor. Yönetmen Todd Southgate, Brezilya’daki Belo Monte ve Türkiye’deki Ilısu’nun hikâyesini bu belgeselde birleştirdi.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • Damocracy yazısına devam et

    Ben Onu Çok Sevdim’in Rafa Kaldırılmasına Karşı Çıkmalıyız

    Pana Film’in “Ben Onu Çok Sevdim” adlı yapımı dizinin yayınlanacağı duyurulan kanal olan Çalık Holding kuruluşu ATV’de bir türlü ekrana gelemiyor.

    Şu sıralar, hem ATV’nin Türkiye’de Fox Televizyon Kanalına sahip olan Rupert Murdoch’a satıldığı, hem de “Ben Onu Çok Sevdim”de Başbakan Adnan Menderes’in çeşitli kadınlarla ilişkilerinin konu edilmesinin ATV Yönetimi’ni çok tedirgin ettiği haberleri geliyor.

    Bilindiği gibi Rupert Murdoch’un Türkiye’ye olan ilgisi sadece yatırımlarıyla sınırlı değil, babası Keith Murdoch’da (1885-1952) Çanakkale Savaşı’nı yerinde izleyerek tüm dünyaya duyuran gazeteci olarak ün yapmıştı.

    Şu anki ATV Yönetimi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Muhteşem Yüzyıl”la ilgili eleştirilerini dikkate alarak “Ben Onu Çok Sevdim”i ATV’de hiç başlatmayabilir. Bu nedenle, “Ben Onu Çok Sevdim”in daha ilk bölümü yayınlamadan başka bir kanala transfer olacağı da söyleniyor.

    Ben kişisel olarak “Ben Onu Çok Sevdim”i Adnan Menderes’in özel yaşamını konu aldığı için değil, Demokrasi Tarihimizin en karanlık sayfalarını konu aldığı için çok önemsiyorum.

    Çünkü, halk oyu’yla gelen hükümetlerin yine halk oyuyla gitmesi gerekiyordu; ne yazık ki biz bunu çoğu zaman başaramadık!

    Bilindiği gibi, son elli yılda Fransa’da (22 Nisan 1961’de), İngiltere’de (1974) ve Rusya’da (19 Ağustos 1991’de) askeri darbenin eşiğine gelindi; bu ülkelerde darbecilerin yönetimi ele geçirme girişimleri orduda ve siviller arasında yeterince işbirlikçi bulamayınca başarısızlıkla sonuçlandı… 1971 ve 1980’de darbecilerin başbakanlıktan indirdiği Süleyman Demirel’in hatırlattığı gibi Fransa’da 200 bin kişinin darbeci General Raoul Salan’a karşı çıkmak için sokağa çıkması darbecileri yenilgiye uğratmıştı.

    İlgilenenler, İngiltere’deki Askeri Darbeyle ilgili Vanessa Redgrave’in “Bir Yaşam Öyküsü” adlı kitabının (İletişim Yayınları) 216, 217, 221 ve 222. sayfalarında da bir tanıklık bulabilir.

    Rusya’daysa Mihail Gorbaçov’a karşı Askeri Darbe’yi Boris Yeltsin, halkı yardıma çağırarak yenilgiye uğrattı; Yeltsin bunu sadece sivil halkla değil darbeye karşı olan subayların ve KGB (Rus İstihbarat Servisi) ajanlarının desteğiyle başardı.

    Kısaca bizlerin 1960’ta, 1971’de ve 1980’de yapamadığını, Fransız, İngiliz ve Rus halkı sırasıyla 1961, 1974 ve 1991’de başarmış, oylarına sahip çıkmış ve darbecileri yenmiştir.

    Adnan Menderes Tek Eşli Değildi; Çok Kadınlıydı!

    Başlıktaki tarihi gerçek/bilgi, 1950, 1954 ve 1957’de Türk halkının oyuyla önce milletvekili, sonra da Başbakan olan ve 1960 askeri darbesiyle yasadışı olarak Başbakanlığına son verilerek, 1961’de idam edilen Adnan Menderes’in yakın çevresinin ortak açıklaması… Bu gerçekten hoşlanmıyor olabilirsiniz, ancak onu değiştiremezsiniz…

    ATV’de yayınlanan/dönen “Ben Onu Çok Sevdim” tanıtımlarından birinde, Adnan Menderes’in sevgililerinden (kadınlarından) sadece biri olan Ayhan Aydan’ı canlandıran Birce Akalay’ın ağzından çıkan aşağıdaki sözler senaryo yazarının tarihsel gerçeklere yüzde yüz olarak sadık kaldığını gösteriyor.

    Bu tanıtımda Ayhan Aydan’ın ağzından şu cümleler dökülüyor:

    “Ben Ayhan Aydan… Bu ülkenin asılan, halkının gözü önünde öldürülen başvekilinin, Adnan Menderes’in sevgilisi, dert ortağı, büyük aşkı ya da metresi… Bunu söylemekten hiçbir zaman korkmadım, çekinmedim; Ben Onu Çok Sevdim… Benim anlatmaya cesaretim var; Sizin dinlemeye cesaretiniz var mı?”

    Ümran Menderes “Ben Onu Çok Sevdim”le ilgili konuştu:

    Adnan Menderes’in oğlu Aydın’ın eşi Ümran Menderes A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu “Bi Sormak Lazım” adlı programda “Ben Onu Çok Sevdim”le ilgili şunları söyledi: “Yine sanırım bir gönül ilişkisiyle ilgili olan bir dizi. Bu yaşanmış, inkâr etmemiz mümkün değil. O sanatçı (Ayhan Aydan) güçlü bir duruşla bu işin arkasında durdu. Ona da Allah rahmet eylesin. Yaşanmasaymış daha iyi olurmuş. Hatta bir keresinde Aydın’a “Bir kadın olarak biraz rahatsız oluyorum, bunlar keşke olmasaymış dedim.” Ama Aydın hoşgörü ile karşılıyordu,” dedi.

    Bu Yazının Kıssadan Hissesi:

    Ben de şunu söylemek istiyorum: 1960’ta, 1971’de, 1980’de ve 1997’de, silâh zoruyla, Türkiye’de hükümetleri deviren, iktidarları değiştiren, Başbakanları indiren, parlamentoları kapatan, insanları zindanlara doldurarak, işkencehanelerden geçiren askeri müdahaleler Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, zenginleşmesine büyük darbeler vurmuş ve ülkeyi geriye götürmüştür; Hepsi de halkın seçimlerini beğenmeyenler tarafından, Türk milletine karşı yapılmıştır…

    (17 Nisan 2013)

    Hakan Sonok

    hakansonok.sonok1@gmail.com

    Doğal Kahramanlar

    Chris Wedge’nin yönettiği ve Emre Törün, Kutay Kırşehirlioğlu, Seda Özelsoy ile Aydoğan Temel’in seslendirdiği animasyon film Doğal Kahramanlar (Epic), 31 Mayıs 2013’de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    İyilerle kötülerin son derece heyecan dolu savaşını anlatan Doğal Kahramanlar’da savaşın bir tarafı doğayı ayakta tutma çabası içindeyken diğer taraf o dünyayı yok etmeye çalışmaktadır.
    Genç bir kız kendini bir anda bu büyülü evrende bulur ve dünyalarını kurtarmak için canla başla çalışan inançlı ve komik savaşçılarla dolu bir orduya katılır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer basın bültenleri ve bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Doğal Kahramanlar yazısına devam et
  • Emek Sineması İçin Sinemacılardan Açık Mektup: Sevgi Emek’tir

    Aralarında Ahmet Mümtaz Taylan, Derviş Zaim, Durul Taylan, İsmail Güneş, Nuri Bilge Ceylan, Onur Saylak, Özcan Alper, Pelin Esmer, Reis Çelik, Taner Birsel, Ümit Ünal, Yüksel Aksu gibi Türk sinemasının önemli isimlerinin bulunduğu 300’ün üzerinde sinemacı 07 Nisan 2013 Pazar günü Emek Sineması yürüyüşünde yaşanan polis şiddetini kınayan ve Emek Sineması’nın korunması ile ilgili taleplerini içeren bir mektup yayınladılar. Mektup şöyle: “Emek Sineması’nın 2009 yılında kapatılmasından ve yıkımını içeren projenin kamuoyu ile …”

  • Mektubun devamı için tıklayınız: 1 / 2
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Emek Sineması İçin Sinemacılardan Açık Mektup: Sevgi Emek’tir yazısına devam et
  • 32. İstanbul Film Festivali’nde 09 Nisan Salı

    32. İstanbul Film Festivali’nde bugün, 21 ve 85 yaşındaki iki kadının arasında gelişen dostluğu anlatan Starlet filminin Feriye Sineması saat 11:00’deki gösterimine katılacak yönetmen Sean Baker ve ekibi gösterim sonrası soruları cevaplayacak. Bosna Savaşı’nda geçen Kesişen Hayatlar filminin Nişantaşı City’s City Life Sinemaları’nda saat 16:00’daki gösterimine yönetmen Srdan Golubovic da katılıyor. Tartışılan yönetmenlerden Carlos Reygadas, festival kapsamında 16:00’da Salon İKSV’de vereceği sinema dersiyle, kendi sinema macerasını paylaşacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    32. İstanbul Film Festivali’nde 09 Nisan Salı yazısına devam et
  • Munzur El Veriyor

    Esra Alkan’ın yönettiği Munzur El Veriyor adlı belgesel Tunceli, Bingöl ve Erzincan’da çekildi. Ulusal ve uluslararası festivallere katılacak olan belgesel TV kanallarında da gösterilecek. İstanbul’a sıkışmış Boğaz’ın Karadeniz girişinde kayalıklarda gezinen Dilara, ruhu olan taşlarla konuşan yaşlı bir kadınla karşılaşır, meraklanır. Dilara da kanayan ağaçlardan söz açar. Taşların, kanayan ağaçların can suyu Munzur, çağırıyordur.

    Munzur El Veriyor yazısına devam et

    Dayan, Diren, Devin! Filmleri 16. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde

    16. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, “…rağmen…” teması altında “dayan, diren, devin!” mesajı taşıyan filmlerle çok özel bir program hazırladı. Uçan Süpürge; yok sayılmaya ve yok edilmeye direnen, eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı harekete geçmeye çağıran, düşmanlığa karşı dayanışmayı öneren bu filmlerle herkesi ve her kesimi düşünmeye, sorgulamaya ve tartışmaya çağırıyor. Festivalde gösterilecek toplam 100 film arasında Anne (Yema), Beşinci Mevsim (The Fith Season), Güzel Yurdum (My Beautiful Country), Şimdiki Aklım Olsaydı (Camille Redouble) adlı filmler var.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Dayan, Diren, Devin! Filmleri 16. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde yazısına devam et