Kıyametten Sonra Kâbus Dünyası

Vampir Cehennemi (Stake Land)
Yönetmen: Jim Mickle
Senaryo: Nick Damici-Jim Mickle
Müzik: Jeff Grace
Görüntü: Ryan Samul
Oyuncular: Nick Damici (Mister), Connor Paolo (Martin), Kelly McGillis (Rahibe), Michael Cerveris (Jebedia Loven), Danielle Harris (Belle), Sean Nelson (Willie), Bonnie Dennison (Peggy)
Yapım: Dark Sky-Belladonna (2010)

Jim Mickle tarafından yönetilen ve bilimkurgu özellikleri de olan “Vampir Cehennemi”, tipik bir Hollywood korku filmi ötesinde mahşer sonrası dünyasını çarpıcı bir anlatımla perdeye yansıtan bağımsız bir yapım.

Yönetmen Jim Mickle hakkında pek bir bilgi yok ama vampirler üzerine bu kıyamet sonrası filmi, 2010 yapımı “Stake Lake – Vampir Cehennemi”yle sinema belleğimize yerleşti. Yönetmen, bizde sadece 2006 yapımı korku-bilimkurgusu “Mulberry Street – Mulberry Sokağı”yla biliniyor şimdilik. Bu ilk filmi DVD olarak yakın zamanlarda yayımlanmıştı. Mickle, kadim dostu aktör-senarist Nick Damici’yle işbirliğini bu ikinci filmi “Vampir Cehennemi”nde de sürdürüyor. Yönetmen, başkarakteri “Mister” (Beyefendi) aracılığıyla Tanrı’ya, dine ve politikacılara mesafeli duruyor bu filminde. Hıristiyan köktendinci “Kardeşlik” milis gücünün lideri Jebedia Loven’ın varlığıyla “Ku Klux Klan” ırkçı örgütüne de gönderme yapıyor sanki.

Yönetmen Mickle, bu karanlık kasvet yüklü filminde “klostrofobik” (kapalı mekân) korkusuyla “agorafobik” (dış mekân) korkusunu iç içe geçirerek insanlara farklı duyguları aynı anda yaşatıyor. Hiçbir yer güvenli değil. İç mekânlarda gölgeyi öne çıkartan dışavurumcu ışık düzenlemeleri kuran yönetmen, gece atmosferindeki dış mekânlarda da kasvet duygusu yaratabilmiş. Bu kasvet duygusunu bulutlu gündüz atmosferinde de yaşatabiliyor. Bu ışık düzenlemeleri, sert renk kontrastlarıyla bütünleşerek korku sinemasındaki gotik havayı oluşturabilmiş perdede. Yönetmen, sinemaskop çektiği bu filminde insana daralma duygusunu da yaşatabiliyor. Yönetmen Mickle, müziklerini korku sinemasının o tedirgin edici gerilimli tonlarının ötesinde keman, çello ve piyano tınılarını kullanmış fonda. Hikâyenin atmosferinde tedirginlik yaşayan seyirci, tuhaf biçimde bu tınılarla zihinsel anlamda bir rahatlama hissediyor. Seyirci, belirlediğimiz hem mekânlarla hem de müziklerle farklı duyguları aynı zamanlarda yaşayabiliyorlar. Bir de bu filmdeki vampirler steril Hollywood filmlerindeki vampirlere benzemiyorlar. Aslında yönetmen bu filminde Hollywood’un tipik korku filmlerinin dışına çıkmış ve iyi de olmuş. Bazı anlarda da western tadı da alabiliyorsunuz bu filmden. “Mister”, bir “spagetti western”den düşmüş yalnız bir kovboy. Öldürdüğü vampirlerin dişlerini söken “Mister”, kadınları ve içkiyi seviyor.

Vampirler nereden geldi?…

“Mister”le arabada yol alan Martin, iç sesiyle olanları anlatırken, “Mister”le tanışmasını da hatırlıyor. Anne-babasıyla bu mahşerde güvenli yere kaçmaya çalışırlarken vampirler ailesini öldürüyor. Martin’in koruyucusu da olan “Mister” bir bir vampir avcısı. Fazla konuşmayan, soğuk ve güvenli biri o. Kanada’daki güvenli “Yeni Cennet Bahçesi”ne, kuzeye doğru arabayla yol alırken, bu yolculukta karşılarına vampirler ve iyi insanlar da çıkıyor. “Mister”in, iki tecavüzcüden kurtardığı rahibe katılıyor onlara önce. Ama, “Kardeşilik” tarikatına yakalanan üçlü, Jebedia Loven’ın esaretinden tek tek kurtuluyorlar ve kader onları Kanada sınırında buluşturuyor. Aralarına hamile Belle ve asker Willie de katılıyor sonra. Trajedilerin yaşandığı bu mahşer filminde “Yeni Cennet Bahçesi” bir umut. Yeniden başlama. Yeni aşkların doğuşu. Ama, bu o kadar kolay olacak mıdır? Bu bağımsız korku filminde Kelly McGillis sürprizi de var. 1957’de Kaliforniya’da doğan McGillis, sinemaseverler için Tony Scott’ın 1986 yapımı “Top Gun” filmindeki güzel yüzüyle hatırlanıyor daha çok. Filmde, dünyayı ele geçirmiş vampirlerin nereden geldiği pek açık değil. Belki de bu bir metafor. Şehirlerin ve kasabaların terk edilmiş gibi görünen sokakları, enkaza dönmüş binaları nükleer kıyamet sonrası gibi sanki. Yol filmi de olan “Vampir Cehennemi” bir “kült filme” de dönüşecek gibi.

(Bu yazı 05 Ağustos 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)

(19 Ağustos 2011)

Ali Erden

[email protected]