Şov Bizınıs 19 Mayıs’ta Sinemalarda

Günümüz şov dünyasını komik dille anlatan, senaristliğini ve yönetmenliğini Mustafa Uğur Yağcıoğlu’nun, yapımını Panorama Film’in yaptığı Şov Bizınıs, şöhret olma yolunda yaşanan komik hikâyeleri anlatıyor. 19 Mayıs 2011 tarihinde vizyona girecek filmin başrollerini Önder Açıkbaş, Müslüm Gürses, Zeynep Beşerler, Cem Kılıç, Zeynep Aydemir, Almeda Abazi, Cengiz Küçükayvaz, İrfan Kangı ve Kerem Poyrazkayaalp paylaşıyor. Film “İnsan neden şöhret olmak ister?” sorusunun cevabını da komik bir üslûpla anlatıyor. Şov Bizınıs insanları güldürürken sektörün iç dünyasını da anlatan bir komedi film.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Bursa Uludağ Üniversitesi’nde Modern Zamanlar

    Bursa Uludağ Üniversitesi Sinema Topluluğu, 26 Nisan 2011 Salı günü saat 16:00’da İİBF B Blok Bordo Salon’da gerçekleştireceği film gösteriminde sinema tarihinin en önemli filmlerinden, sanayi toplumu ve kapitalizm eleştirisiyle öne çıkan, kitle üretimin yabancılaştırıcı etkisini tasvir eden bir başyapıt olan Modern Zamanlar (Modern Times) adlı film yer alıyor.
    Sinemanın dahi yönetmenlerinden Charles Chaplin’in yönettiği, tüm zamanların en iyi filmlerinden birisi olan bu klâsik filmin mutlaka izlenmesi öneriliyor. Filmin başrollerini Charles Chaplin ve Paulette Goddard paylaşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Bursa Uludağ Üniversitesi’nde Modern Zamanlar yazısına devam et
  • Şarkı Söyleyen Kadının İkizleri

    İçimdeki Yangın (Incendies)
    Yönetmen-Senaryo: Denis Villeneuve
    Oyun: Wajdi Mouawad
    Müzik: Gregoire Hetzel
    Kurgu: Monique Dartonne
    Görüntü: Andre Turpin
    Oyuncular: Lubna Azabal (Nawal), Mélissa Désormeaux-Poulin (Jeanne), Maxime Gaudette (Simon), Remy Girard (Noter Lebel), Abdelghafour Elaaziz (Abu Tarık), Allen Altman (Noter Maddad), Mohamed Majd (Şemsettin)
    Yapım: TS Productions-MicroScope (2010)

    Anne öldüğünde, ikiz çocuklarına bıraktığı vasiyetle derin bir yolculuk başlıyor ve final bölümünde tarif edilemez bir keder çöküyor insanların üzerine “İçimdeki Yangın” filminde.

    Kanada’nın Fransızca konuşanların yoğunlukta yaşadıkları Quebec bölgesinde 1967 yılında doğan Denis Villeneuve’ün “Incendies – İçimdeki Yangın”ı, gerçek anlamda insanın yüreğini dağlayan bir film. Ön jenerikte, Lübnan’da yetimhanede çocukların saçları tıraş edilirken, fonda da Radio Head’in solisti Thom Yorke’un sesiyle “You and Whose Army?” rock parçası duyuluyor. Kamera, bir çocuğa doğru kayıyor ve Nihat’ın öfkeli bakışını gösteriyor seyirciye. Çocuklar, askerliğe ilk adımı atıyorlar bu giriş sahnesinde. Noter Lebel, ikizlerin, Jeanne ve Simon’un ölen yaşlı annelerinin vasiyetini okuyor. Kız, babayı ararken, oğlan da kayıp abiyi bulmaya çalışacak. Simon buna karşı çıksa da, Jeanne, Ortadoğu’ya, Lübnan’a doğru yola çıkıyor ve kayıp babasını aramak. Film, günümüzden 1970’li yıllara gidiyor önce. Daha sonra ikizlerin annesi olacak genç Nawal Marwan, bir mülteciye aşık olmuş. Beraberce kaçarken, yakalanıyorlar. Nawal hamile. Bebeği doğuruyor, ama bebeği ondan kaçırıyorlar. Günümüzle geçmişi iç içe yansıtıyor yönetmen. Yani koşut kurguyla. Jeanne’nın babasını, Nawal’ın oğlunu arayışları, bu yapıtı bir an sonra yol filmine dönüştürüyor. Yönetmen filminin anlatım kurgusunu matematik gibi oluşturmuş. Jeanne bir matematikçi. Nawal’la Jeanne’ın yolculuklarını yatay kurguyla yansıtan yönetmen, filmin final bölümüne doğru, Simon’un abisini aramaya başladığında kurgu da dikeyleşiyor. Yatay ve dikey kurgu bir noktada kesişiyor, sarsıcı gerçekliğe ulaşılıyor. Bu anlatımı ve yakıcı gerçeği filmi seyredince daha iyi anlıyorsunuz.

    Bu gerçek yakıyor…

    Nawal, sağcı Hıristiyan Falanjistlerle Müslüman gerillaların yerle bir ettiği Lübnan’da oğlunu arıyor. Hıristiyan Nawal, o bölge kimin elindeyse öyle davranıyor. Hıristiyanların bulunduğu yerlerde haçlı kolyesini takıyor, diğerlerinin olduğu yerlerde eşarpını giyiniyor. Yolda Müslümanların otobüsüne binen Nawal, az sonra büyük bir trajediye tanıklık ediyor. Otobüsü durduran Falanjistler, otobüsü kurşun yağmuruna tutuyorlar ve herkesi acımasızca katlediyorlar. Nawal, boynundaki kolyeyle ölümden kurtuluyor. Nawal, oğlunu bulmak için bir cinayetin faili bile oluyor. Müslüman ailenin oğluna Fransızca ders veren Nawal, orada bir suikast gerçekleştiriyor ve Müslümanların hapishanesine atılıyor. İşkenceler görüyor. Nawal, acılara dayanmak için hep şarkı söylüyor ve Müslümanları çıldırtıyor. Sonra onu, acımasız işkencecinin eline bırakıyorlar. İşkenceci Müslüman genç, sürekli tecavüz ediyor Nawal’a. Yıllar sonra, annesinin yattığı harabeye dönüşmüş hapishaneyi geziyor Jeanne. Yönetmen hiçbir taraftan değil. Hıristiyan Falanjistlerin ve Müslüman gerillaların insanlık dışı taraflarını gösteriyor. Hamile kalan Nawal, ikizleri doğuruyor. Bebeklerini ondan alıyorlar. Sonra da serbest bırakıyorlar Nawal’ı. Jeanne’da babasının izini sürüyor Lübnan’da. Annesine karşı bir öfkeyle karşılaşıyor Jeanne. Noter Lebel’le yola çıkan Simon da, abisini arıyor. Ulaştığı insanlar, onu bir insanın dayanması güç gerçekle yüzleşiyor. Gerçekten bu film insanın yüreğine oturacak ve sarsacak. Filmde, “Oedipus Kompleksi” var.

    Enkaza dönmüş mekânlar…

    Yönetmen, savaşın ortasındaki Lübnan’ın enkazını gerçekçi görüntülerle yansıtıyor. Öncelikle Lübnan bölümlerinde sarı tonlar perdeyi kuşatıyor ve mekânlara yoğunlukla doğal ışıklar düşüyor. Dış mekânlar, etkileyici bir görsellikle yansıyor perdeye. Bombalanmış binalar, yıkıntılar insanı o atmosferin içine alıyor 1970’lerdeki bölümlerde. Andre Turpin iyi kameraman. 1966 Quebec doğumlu Turpin, filmler de yönetti. Filmin senaryosu da iyi yazılmış. Kurgu da çarpıcı. Hem görüntülerle hem de kurguyla bir yolculuk var filmde. Yönetmen, filmin çoğu sahnesinde hareketli ve akıcı bir kamera kullanmış. Bu trajik filmin sonu Quebec’te. O anları yaşayan insan ne yapacağını şaşırıyor o anlarda. Filmdeki oyunculuk performanslarının da iyi olduğunu belirtmeli. Öncelikle Lubna Azabal muhteşem. Villeneuve’ün “İçimdeki Yangın”ı belleklere yerleşecek ve unutulmayacak filmlerden. Şemsettin’i, Mohamed Majd canlandırmış. Filmin, Mohamad Majd’in oyunundan uyarlandığını belirtmeli. Sinemaseverler, 30. Uluslararası Film Festivali’nde de gösterilen “İçimdeki Yangın”ı perdede görmeli.

    (01 Mayıs 2011)

    Ali Erden

    [email protected]

    Sine-Sen, Sinema Emekçilerini 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlamalarına Davet Ediyor

    DİSK Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu üyesi, sinema ve TV çalışanlarının en büyük ve güçlü sendikası SİNE-SEN, Sinema Emekçileri Sendikası, sinema emekçilerine 01 Mayıs İşçi Bayramı kutlamaları için çağrıda bulunuyor. Çağrı şöyle: “Değerli Sinema Emekçileri, 1 Mayıs 2011 Pazar tatil günümüzdür. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı 1 milyon kişiyle 1 Mayıs Alanı’nda kutlayacağız! Bu dayanışma ve şenlik günümüzde setleri tatil edelim… İnsan onuruna yaraşır çalışma koşulları ve sosyal güvenlik taleplerimiz için yürüyelim…”

  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sine-Sen, Sinema Emekçilerini 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlamalarına Davet Ediyor yazısına devam et
  • Devrimden Sonra

    Mustafa Kenan Aybastı’nın yönettiği ve Cezmi Baskın, Metin Coşkun, Fırat Tanış ile Altan Gördüm’ün oynadığı Devrimden Sonra, 01 Mayıs 2011’de Tiglon Film dağıtımıyla Nazım Hikmet Kültür Merkezi – Devrimden Sonra Film Kolektifi tarafından vizyona çıkarılıyor.
    Film, Türkiye’de gerçekleşebilecek bir devrimin hayata nasıl yansıyabileceğini anlatıyor. Düşlerdeki Türkiye’yi, bir türlü gerçekleştirilemeyen hayalleri anlatıyor. Eğitimin, sağlığın, parayla satılmadığı, insanların işsizlik korkusu ile yaşamadığı, gençlerin üniforma giydirilip emperyalist örgütlerin hizmetine sokulamadığı bir ülkeyi anlatıyor.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Arka Pencere Dergisi Baş Döndürüyor

    Arka Pencere Dergisi, 78. sayısında, Alfred Hitchcock şaheseri Ölüm Korkusu’nu (Vertigo) kapağına taşıyor! Vizyon filmleri eleştirileri arasında Kimliksiz (Unknown), Mutluluğun Peşinde (Rabbit Hole), Daha İyi Bir Dünyada (In A Better World), İstila (Monsters), Ölüm Çiftliği (The Pack), Alfa ve Omega: Eve Dönüş Macerası (Alpha And Omega), Kayıp Özgürlük ve İçimdeki Sessiz Nehir yer alıyor.
    Arka Pencere Dergisi’nin 78. sayısı bir Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Bir oyuncu, yönetmen ve kamera tarafından kullanılmaya ve oynadığı filmin içinde eritilmeye razı olmalıdır.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi Baş Döndürüyor yazısına devam et
  • Bal, Amerika’da 2 Ödül Aldı

    Semih Kaplanoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı Altın Ayı ödüllü Bal filmi Amerika’da 13. RiverRun Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film ve En İyi Görüntü Yönetmeni ödüllerini aldı. 08 – 17 Nisan, 2011 tarihlerinde North Carolina’nın Winston şehrinde düzenlenen festival dünyaca ünlü yönetmenlerin filmlerini ağırladı. Festivalde Bal filmine 2 ödül verilirken, 2010’un Altın Palmiye ödüllü Uncle Boonmee Who Can Recall His Past Lives filmi ile Apichatpong Weerasethakul En İyi Yönetmen dalında ödül aldı. Festivalde En İyi Belgesel Ödülü de Janus Metz’in yönettiği Armadillo’ya verildi.

  • Basın Bülteni
  • Geniş bilgi için tıklayınız: Film / Ödüller
  • Tehlikeli Tutkular

    Lisa Barros D’Sa ile Glenn Leyburn’in yönettiği ve Rupert Grint, Robert Sheehan ile James Nesbitt’nin oynadığı Tehlikeli Tutkular (Cherrybomb), 29 Nisan 2011’de Tiglon Film dağıtımıyla Kalinos Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yakışıklı, asi ve karizmatik Luke ile ana kuzusu olmaktan sıkılan Malachy, muhteşem bir yaz tatili geçirmeye hazırlanmaktadır. Ancak Malachy’nin çalıştığı spor salonunun sahibinin kızı Michelle’in gelişiyle işler değişecektir. Michelle’in cazibesi karşısında her ikisi de de onu tavlamak için oynadıkları oyunların dozunu arttırmakta geri adım atmayacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb