Press
Yönetmen-Senaryo: Sedat Yılmaz
Danışman: Bayram Balcı
Görüntü: Demir Gökdemir
Oyuncular: Aram Dildar (Fırat), Engin Emre Değer (Alişan), Kadim Yaşar (Hasan), Sezgin Cengiz (Kadir), Tayfur Aydın (Faysal), Asiye Dinçsoy (Songül), Bilal Bulut (Lokman), Mahmut Gökgöz (Dino Dayı)
Yapım: Karıncalar Film (2010)
1990’lı yıllarda Gündem Gazetesi’nin Diyarbakır bürosunda yaşanan olayları gerçekçi bir sinema diliyle anlatan “Press”, cesur bir yaklaşımla insanları yakın geçmişle yüzleştiriyor.
Batı veya Latin sinemalarında görülen, insanları geçmişleriyle yüzleştiren birçok gerçekçi politik filmin Türkiye’de yapmak imkânsız diye düşünürken, “Press” filmi insanları yakın geçmişleriyle baş başa bırakıyor. Birkaç yıl önce böyle bir film yapmak hayalden öte bir şeydi herhalde. Filmde anlatılan olaylar, 1990’ların başında, Gündem Gazetesi’nin Diyarbakır bürosunda geçen olayları yansıtıyor. Bu filmi sevmemizin nedenlerinden biri, gerçekliğinin yanında sinema sanatına arkasını dönmemesi. Travmatik trajedileri hatırlatan bu filmde, sinema estetiğinin sürekli kendini hissettirmesi sinemamız adına ilham verici. Özgür Bakış, Gündem ve Günlük Gazeteleri’nde on yıl kadar film eleştirileri yazdık. Öncesinde Evrensel, Gazete Pazar ve Yeni Şafak Gazeteleri vardı tabii ki. Gazetedekiler iyi insanlardı. Ama aşık olmak yasaktı sanki. Küstükleriyle de kolayca barışmazlardı. Türk olduğunuz için ayrımcı davranmazlardı. Yemekleri lezizdi. Bu iyi insanların gazetesinde kaçak çayla demlenmiş çayların tadı
bambaşkaydı.
Gerçeğin peşinde…
Gündem Gazetesi’nin Diyarbakır bürosunda bir avuç gazeteci, 1990’ların karanlık dönemlerinde karanlıkta kalanları ortaya çıkarmak için gerçekliğin sınırlarında mücadele veriyorlar. Gerçekten bu dönem aydınlandığında belki de birçok şey çözülme yoluna girecek. O karanlık dönemlere ait toplu mezarlardan çıkan ölülerin faili meçhûlleri de çözülecek belki. 1990’lardaki Diyarbakır, kaosun ve karanlığın şehri. Özel ve bilmem hangi timden tuhaf insanlar, casus filmlerindeki gibi sürekli insanları kolluyor ve terör estiriyor. Elbette gazetecilerin araştırmaları ve haberleri, bu tuhaf güçleri rahatsız ediyor. Sonra da o gazetecileri tek tek infaz ediyorlar. Faysal, önemli bir haber yakalıyor. Bölgede işilenen cinayetlerin perde arkasına ulaşıyor. Tehditler ve büro baskını sonuç vermeyince gazetecinin kendisini susturuyorlar infaz ederek. Bir Kürt milletvekilinin itiraflarını haberleştiren gazeteci Alişan’ı da aynı trajik son bekliyor. Genç Fırat da bu büronun her şeyi. Daktiloların ve faksın tamirini yapan, fotoğrafları bastıran, çaycılıktan muhabirliğe her şey olan Fırat, büroda geriye kalan gazeteciler tutuklanınca, sonunda tek başına Alişan’ın haberini yapıyor. Filmin sonunda, gazeteci tutuklanmaları ve infazları üzerine bilgiler insanı dehşete düşürüyor.
İlk uzun filmini çeken Sedat Yılmaz, gazeteci Bayram Balcı’nın dönem hakkında bilgilerinin yanında o dönemdeki Diyarbakır bürosunun gerçekçi tasvirini vermesi bu filmdeki önemli yönler. Büronun yansıyışı ve insan ilşkileri inandırıcı. Yokluklar içerisinde gazetecilik yapma mücadelesi bir belgesel de olabilirdi. Diyarbakır’ın caddeleri ve sokakları etkileyici bir estetikle yansıyor. İnsanlığın ortak miraslarından surları ve taştan dar sokakları, insan ölmeden mutlaka bir defa görmeli. Onca trajedinin içerisinde yönetmenin mizahı da ortaya çıkarması, bu yönetmeni dikkate almamızı sağlıyor. Fırat’ı canlandıran Aram Dildar, 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Behlül Dal Jüri Özel Ödülü”nü aldı. Aram Dildar, kısa filmler de çekmiş genç bir sanatçı. Filmdeki diğer oyuncular gibi övgüyü hak ediyor. Fonda duyulan müzikler ve şarkılar da etkileyici. Filmde, Türkçe ve Kürtçe kelimeler duyuluyor. Sinemasal belleğe alınmalı bu “Press” filmi.
(16 Mart 2011)
Ali Erden