29 Ocak 2010 Haftası

“İlişki Durumu: Karmaşık”, on yıl önce boşanmış üç çocuklu çiftin, şimdi, bir karşılaşma sonrası “yeniden” birbirlerinin vücutlarına ve giderek kalplerine sızmalarının riskli alanına giren, üstelik bu mayınlı sahaya ikinci bir erkeği sokan kafa karıştırıcı güldürü. Yazar-yönetmen Bayan Meyers’in, ‘meğer’leri, ‘eğer’leri, ‘halen’leri, ‘acaba’ları kafanızda uçuşturan diyaloglarla, finali, bu ‘birliktelik denilen şey’in aslında hiç bitmediğine mi yoksa bir kez ‘eski’ olundu mu -istisnalar hariç-bir daha asla aynı çatı altında bir araya gelinemeyeceğine mi bağlayacağını merak edip duruyorsunuz. Bu merak boyunca, akıcı öykünün en lezzetli kısmını, şüphesiz, tuhaf derecede iyi oyuncu Meryl Streep ve canlandırdığı karakterin mutfağındaki zengin mönü oluşturuyor. Giderek daha fazla izlemeyi talep ettiğiniz kötü bir alışkanlık bu Streep!

“İntikam Peşinde”, Mel Gibson’ın yedi yıl sonra oyuncu olarak karşımıza çıktığı okkalı bir dram olarak, cilasız, keskin biçimde gerçek, bir baba – kız ilişkisinin en duygusal anlarını yakalayabilecek denli de hassas. Gerilimi yavaşça tırmanan film, 1985 tarihli bir mini İngiliz TV serisinin, bu kez ABD’de geçen sinema versiyonu: Craven, siciline en küçük bir leke sürdürmeden, neredeyse otuz yıl polislik mesleğinin gereklerini yerine getirmiş yalnız yaşayan bir adam. Ziyaretine gelen kızı açılan bir ateş sonucu kollarında öldükten sonra başlattığı araştırmalarla ise, o güne dek güvendiği sistemin karanlıklarına girmeye başlıyor… Bir yandan da yeterince iletişim kuramadığı kızını yüreğinde her an hissedip, dayanılamaz acılar çekiyor. Devlet içinde, özel şirket marifetiyle çevrilen ‘en pis’ işlere ve yalanlar karmaşasından oluşan oyunlara çarptığında karşısına çıkan ve ‘bu işi dallanıp budaklanmadan temizlemekle yükümlü’ gizemli adam Jedburgh ise, bir İngiliz (dizide ise Amerikalıymış)… Nükleer araştırma tesisinde çalışan aktivist kızının kasten radyasyona maruz bırakılmasının nedenleriyle birlikte yükseklerdeki ‘kirli tipler’e ulaşan Craven ile Jedburgh’un ‘buluştukları nokta’da, dramatik bir zirve sağlandığını belirtebiliriz. Bu filmin beni canevimden vuran özelliği bu işte: Sert adamların ‘insanlıkları’ / yumuşak kalpleri! Gibson’la birlikte mükemmel bir Ray Winstone izlediğimiz “Edge of Darkness”, yüksek kalitede film izlemek isteyenler için.

(26 Ocak 2010)

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]