“Başka Dilde Aşk”, “aşk bu, engel mi tanır” diyen, bizim “Başka Tanrının Çocukları”. Bir çalışan olarak sömürüldüğü çağrı merkezinde sürekli konuşan, tepkili – öfkeli genç kadın ile doğuştan duyma engelli -yani çok duyarlı- genç adamın, çevrelerine, kopuk oldukları ailelerine ve ‘kendilerine’ / irade çatışmalarına rağmen birbirlerini sevmelerinin hikâyesi, sinemamızda pek rastlanmayan bir görsel estetikle anlatılmış. Bu yılın dikkate değer performanslarından birkaçı da (Mert Fırat & Saadet Işıl Aksoy ve Lale Mansur) bu filmde.
“Vavien”, tipik orta sınıf kasaba insanlarına dair ayrıntılı gözlemleri, cinayet içeren bir öyküye dönüştüren kara mizah örneği… Ve fakat bir lâmbayı iki ayrı yerden farklı zamanlarda yakıp söndüren “vavien anahtar uygulaması” gibi her plânın, başka bir unsurun devreye girmesiyle her zaman tamamına eremeyebileceği vurgulanarak, hikâye, ‘lamba yakılarak aydınlatılıyor’, denge kuruluyor, mutluluk -bir sonraki kötücül plâna kadar- devreye giriyor. Bir Coen Kardeşler filmi düşünün; Taylan Biraderler onların izinde gitmiş ve başarılı olmuşlar. Doğru ritimli, matematiği kusursuz bir çalışma. Binnur Kaya ve senaryoyu da yazan Engin Günaydın, sinemamızın açlığını çektiği ‘farklı’ oyunculardan… İkisini ve diğerlerini izlemek keyif veriyor.
(15 Aralık 2009)
Ali Ulvi Uyanık
aliuyanik@superonline.com
Başka Dilde Aşk gerçekten izlenmeye değer bir çalışma…