Günışığı Temizleme Şirketi (Sunshine Cleaning)
Yönetmen: Christine Jeffs
Senaryo: Megan Holley
Müzik: Michael Penn
Görüntü: John Toon
Oyuncular: Amy Adams (Rose), Emily Blunt (Norah), Alan Arkin (Joe), Jason Spevack (Oscar), Steve Zahn (Mac), Mary Lynn Rajskub (Lynn), Clifton Collins Jr. (Winston)
Yapım: HanWay (2008)
Yeni Zelandalı kadın yönetmen Christine Jeffs’in, filmin ardından düşünmeye başlayınca zihinde anlamlaşmaya başlayan ‘Günışığı Temizleme Şirketi’, Amerikan toplumundaki yalnızlığı ve boşluğu alttan alta hissettiriyor.
Kadınların bir araya gelip ortaya koydukları bu iç burucu ve yer yer mizahın da olduğu “Sunshine Cleaning – Günışığı Temizleme Şirketi”, Amerika’nın geri kalmış ve yoksul bölgelerinden manzaralar sunuyor. Bu film, Amerika’nın varoşlarından yalnızlıkların sonuçlarını gösteriyor seyirciye. Sosyolojik olarak gerçekten öğretici ve güçlü bir film bu. Çoğunlukla yalnız başına yaşayan yaşlılar intihar ediyor filmde. Yönetmen, aslında çarpıcı ve beklenmedik bir açılışla seyircisini tam anlamıyla şok ediyor. Bir orta yaşlı bir adam, arabasında fişeği cebine koyuyor ve ardından silâh satan dükkâna giriyor. Tüfeği incelerken, fişeği tüfeğe birden yerleştiriyor ve elbette acı son gecikmiyor. Film, bu korkunç intiharın peşinden gideceğini düşünürken bambaşka yerlere gidiyor yönetmen. Filmin derinliğinde yansıyan tüm intiharlar yalnızlıktan, terk edilmişlikten ve buna benzer şeylerden oluyor. Lisede ponpon kız olan Rose Lorkowski’nin lisedeyken ve şimdi sevgilisi olan Mac, Rose’a “olay mahali temizliği” işini buluyor. İntihar etmiş insanların geride bıraktıklarını birilerinin temizlemesi gerekiyor. En azından dünyada böyle bir işlerin olduğunu da öğrenmiş oluyorsunuz. Mac, liseydeken oyun kurucuymuş. Ponpon kız Rose’u büyülemiş. Büyüdüklerinde o polis olmuş ve liseden başka bir kızla evlenmiş. Rose’un sekiz yaşında Oscar adında bir oğlu da var. Babası Joe ve bir işte dikiş tutturamayan kız kardeşi Norah da hayatında Rose’un. Norah, Oscar’a hayal gücünü zorlayan masallar anlatınca, Oscar o masalların etkisinde kalıyor ve masaldaki olayları okulda uygulamaya başlıyor. Annesi Rose da sık sık okula gitmek zorunda kalıyor. Oscar’ı devlet okulundan alan Rose, Oscar’ın eğitimi için işte bu olay mahali temizliği işine sarılıyor. Rose’un hayatına, Amerika’nın savaşlarının birinde kolunu kaybetmiş Winston da giriyor. Winston’ın temizlik malzemeleri satan bir dükkânı var. Rose ve Norah’nın da geçmişte zihinlerinde yaralar açmış travmaları var. Belki de bu yeni işleri travmalarının azalmasını sağlıyordur. Annelerinin intiharından en çok Norah etkilenmiş. Bunu da ilk işlerindeyken fark ediyorsunuz. Küçük bir çantanın içinde fotoğraflar bulan Norah, Lynn adında genç bir kadına ulaşıyor. Onunla dostluk kuruyor. Belli etmeden Lynn’in acısına ortak olmak istiyor. Ama, hiçbir şey düşündüğü gibi gelişmiyor Norah’nın. Ondan sonra da yaşlıların neden yalnızlğa terk edildiğini anlamaya çalışıyorsunuz bu filmde.
“Sylvia”nın yönetmeninden…
Filmin hikâyesi New Mexico taraflarında geçiyor. Gerçekten bu bölgeler Amerika’nın geri kalmış çok yoksul yerleri. Filmde Latin kökenliler az yansıyor nedense. Daha çok beyazlar var hikâyede. Onlar da yalnız, yaşlı ve terk edilmiş. Bu yalnızlıkları da onları intihara götürüyor. Sosyal bir soruna dokunan kadın yönetmen Christine Jeffs, savaşlara giden paraların Amerikalıları yoksullaştırdığını ve yalnızlığa ittiğini söylüyor bu filmiyle alttan alta. Yönetmen Christine Jeffs, 1963’te Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’da doğdu. Sinemaseverler bu iyi yönetmeni, 2003 yapımı “Sylvia” filmiyle hatırlar belki. “Sylvia” filmi, Amerikalı kadın şair Sylvia Platt’ın hayatını anlatıyordu. 1974’te İtalya’da doğan bu filmin lokomotifi Amerikalı oyuncu Amy Adams, Steven Spielberg’ün 2002 yapımı “Catch Me If You Can-Sıkıysa Yakala” filmindeki Brenda performansıyla hatırlanıyor. Sessiz ve içine kapanık Rahibe James’i canlandırdığı 2008 yapımı “Doubt-Şüphe” en çok aklımızda kalan filmi bu güzel oyuncunun. “Şüphe”yi John Patrick Shanley yönetmişti. Başrolünü Tom Hanks’le paylaştığı Mike Nicholson’ın 2007’de yönettiği “Charlie Wilson’s War-Charlie Wilson’ın Savaşı”yla da hatırlanabilir Amy Adams. Bu filmde Norah’a hayat veren İngiliz oyuncu Emily Blunt, 1983’te Londra’da doğdu. Bu güzel oyuncunun, Pawel Pawlikowski’nin 2004’te yönettiği “My Summer of Love-Aşk Yazım” filmindeki Tamsin karakteri akla geliyor hemen. Hollywood’un emektarlarından 1934 New York doğumlu Alan Arkin de, bu filmde her daim girişimci ruh taşıyan Joe karakterinde. Hem mizahın hem de kederin olduğu bu filmde, Amerika’ya dair keşifler yapabilirsiniz belki. “Günışığı Temizlik Şirketi”ni gördükten sonra Amerikalıların birer uzaylı olmadıklarını anlıyorsunuz en azından. Bu filmin görselliğinin de iyi olduğunu belirtmeliyiz. Filmin girişinde öfkeli olan kamera, hikâyenin derinliğinde sakinleşiyor. Yönetmen, doğal ışığa yakın ışık düzenlemeleri yapmış mekânlarında. Dış mekânlarda, hatta gece atmosferlerinde bile bu estetiği fark ediliyor.
(26 Ağustos 2009)
Ali Erden