Her bölümü değerli ve lezzetli (örneğin ilk bölüm bir küçük başyapıt) bu Tarantino filmi, bolca mizah, çok önemli sinema oyunculuğu dersleri (örneğin, sorguladığı kişinin -adeta hipnotizma ile- aklına ve ruhuna sızan ‘Yahudi avcısı’ Nazi rolünde Christoph Waltz), sağlam bir tarihsel altyapı içeriyor; ‘spagetti western’, ‘film noir’gibi türlerle sevişiyor: Bilinen konulara farklı açılardan bakıp yorumlamak gibi sinemayı sanat yapan bir ilkenin, izleyeni tatmin eden örneği. Yönetmen denli, yapımcıların ve teknik ekiplerin zaferi!
“O’Horten”, demiryolu işletmesinden emekli olduktan sonra, yaşamın dakik ve düz bir çizgiden değil, bilakis, eğri büğrü bir seyirde çılgınlıklar, hüzünlü uçarılıklar, sürpriz serüvenlerden oluştuğunu keşfeden adamın soğuk iklimde geçen sıcak öyküsü. Her an bitebilecek mevcudiyetimizin değerini bilmek ve tekaüde ayrılmayı beklemeden kalp atışlarımızı fark etmek üzerine, her öğesi yerli yerinde bu Norveç filmi, tipik bir minimal sinema örneği.
“Gerilim Hattı”, Hırvatistan’ın dağlık bölgesinde sarp yamaçlarla kayalıklara tırmanıp uçurumlardan geçerek adrenalin seviyelerini yükselten beş genç insanın, önce içlerinden birinin yükseklik kaynaklı ölüm korkusunu aşması ve sonra da bir dağ adamının taze avı olmamak için verdikleri mücadelede, ‘bir taşla iki kuş vurulmuş’. Yolculuklarında, irtifanın artışına paralel kendi içlerindeki gerginliğin de tırmanması ve gerilimin, giderek, ‘slasher’ türü korkuya yer açması ile geniş bir kitle hedeflenmiş; fakat çekimlerin canlılığına karşın hikâyenin bayatlığı aşılamamış.
(19 Ağustos 2009)
Ali Ulvi Uyanık
aliuyanik@superonline.com