Kelebek, Filmi Tartışma Yarattı

Yönetmenliğini Cihan Taşkın’ın yaptığı ve Deniz Bolışık, Caner Cindoruk, Münir Can Cindoruk, Volga Sorgu ve Ghassan Massoud’un yer aldığı Kelebek, basındaki bazı köşe yazarları arasında tartışma yarattı. Açıklama yapan filmin yapımcısı Mahmut Bengi, bazı köşe yazarlarının filmi bir kez daha izlemeleri gerektiğini belirterek, filmde Amerikan propagandası yapıldığının söylenmesini hayretle karşıladıklarını belirtti. Bir olaydan yola çıkarak insanın kendini sorgulaması konusunu işleyen Kelebek filmi 2 milyon dolar harcanarak Afganistan, Urfa, İstanbul ve Amerika da çekilmişti. Filmi, 3 günde 9.000 kişi izledi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Adana Altın Koza Film Festivali

    Kültür Bakanlığı’nın son yıllarda Türk filmlerinin yapımlarına yaptığı destekler ve artan seyirci sayısı üretimde ciddi artış sağlanmasına sebep oldu.

    Birçok yeni genç sinemacının da, ilk filmleri çekmesi sektöre canlılık getirdi.

    Tabi ki yapılan her iş takdir görmesini ister, bununla birlikte bu iltifatın alınacağı birinci yerler festivallerdir.

    Türkiye de dört temel festival var, Antalya, Adana, İstanbul, Ankara.

    Her biri kendi içlerinde farklı dinamikleri olan organizasyonlar.

    Türk sineması artık dört değil altı ulusal festivali üretimiyle desteleyecek kıvama gelmiştir. Aslında bu çok sevindirici bir durum.

    Ancak ne var ki kazın ayağı öyle durmuyor. Adana Altın Koza Film Festivali ön jürisinin elemesiyle finale kalan oniki filmden onu, iki ay önce İstanbul Film Festivali’nde, hatta o on filmin içinden üçü de bir yıl önceki Antalya Film Festivali’nde boy göstermiş filmler. Yani Adana’da ilk defa halkla buluşacak bir yada iki film var. Hadi eskiden üretim yoktu bu filmler turnike yapıyordu, onu anlıyorduk ama 31 film ön elemeden geçmiş ve 19 film yarışma dışı kalmış.

    İşte yine biz yaptık oldu mantıklı bir iş daha. Bu ön jüri kimlerden oluşur, İstanbul Film Festivali’ne katılan filmlerle birebir uyuşması sanki bütün festivallere filmi seçen tek bir el varmış kanaati uyandırıyor bende. Ama nedense bu ön jürinin ismi ortada yok. Ben burada diğer üreticilere haksızlık yapıldığını düşünüyorum ve o insanların kendilerini vitrine çıkaracak platformlardan uzaklaştırmaya çalışılıyor gibi geliyor. Birileri Türk sinemasının genleriyle oynuyor ve bunu yaparken de kendilerini mümkün olduğu kadar deşifre etmemeye çalışıyorlar. Kendi yarattıkları prenslerin yada prenseslerin üretimleri aksamasın diye ciddi de ödülü olan bu festivallerde çeşitli lobiler kurulmaktadır. Hep aynı isimler boy göstermekte, ödülleri birer birer paylaşmakta, bakanlığın da desteklerinde ödül alan filmlerin geri dönüşümünü iptal ettiği de düşünülürse ciddi fırsat eşitsizliği yaratılmaktadır. Bu oluşumlarda da festivali yapan şehirler kullanılmaktadır.

    Adana’ya seçilen filmlerin çoğu sinematek filmleri gibi, yani orada özel bir film haftası yapılsa seçilecek filmler ve halkla asla kucaklaşmayacak, onlara festival heyecanı yaşatmayacak üretimler. Elbette bunlarda sinemamız için çok önemli üretimler, belki hepsi birer baş yapıt ama Yılmaz Güney gibi bir sinemacıyı çıkarmış ilde, oranın dinamikleri hesaplanarak filmler seçilmelidir. Yoksa festival festival dolaşan, hatta televizyonda oynamış, DVD.si çıkmış filmleri yeni bir üretimmiş gibi ancak festivaldeki o filmi izlemek zorunda olan seçici kurullara izletirsiniz. Lütfen gözünüzü bu kadar karartmayın, bu ülkede başka sinema üretimi yapan ve yapmak isteyenler olduğunu düşünün, insanların yolunu kesmeyin.

    Sonra bunun vebalini hiçbir vicdan ödeyemez.

    (14 Mayıs 2009)

    Bülent PELİT

    Pembe İnek’e 4 Ödül Daha

    Yurtiçi ve yurtdışında birçok festivale katılıp ödüller kazanan, Onur Gürsoy’un yazıp yönettiği kısa film Pembe İnek, İnönü Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin düzenlediği kısa film yarışmalarında toplam dört ödül daha kazandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen kısa filmin başrollerinde Aykut Oray, Barış Yener ve Hilmi Özçelik yer alıyor.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Nokta, Cinemania’da

    Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu sinema programı Cinemania’nın bu haftaki stüdyo konukları, Nokta filminin başrol oyuncuları Mehmet Ali Nuroğlu ve Begüm Birgören. Oyunculuğa nasıl başladıklarını anlatan ikili, projeye nasıl dahil olduklarını ve oynadıkları rollerin minik sırlarını da açıklıyor. Editörlüğünü Fırat Sayıcı’nın yaptığı programda vizyona yeni giren filmler, bilimkurgu filmleri dosyası ve çarpıcı sinema haberleri yer alıyor. Ömür Gedik’le Cinemania her Cumartesi Kanal D’de.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Nokta, Cinemania’da yazısına devam et
  • İstanbul’un Filmi, İçin 19 Yönetmene Teklif

    İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri arasında yer alan İstanbul On My Mind adlı film için farklı ülkelerden 19 yönetmene teklif götürüldü. İstanbul On My Mind, İstanbul üzerine farklı dünya yönetmenlerinin kısa hikâyelerinin bir araya gelmesinden oluşan uzun metrajlı bir film projesi. Projenin yöneticiliğini yapan Emrah Yücel’in açıklamasına göre filmin olası yönetmenleri arasında Wim Wenders, Werner Herzog, Guillermo Arriaga, Lars von Trier, Samira Makhmalbaf, Timur Bekmambetov, Mike Leigh, Alan Parker, David Lynch, Spike Lee, Pedro Almodovar, Takeshi Kitano ve Wong Kar Wai.

    e-sekans Yayında

    Üç ayda bir yayınlanan popüler, sanatsal veya akademik, her türden yaklaşım için nitelikli olma ölçütünü gözeten Sekans Sinema Kültürü Dergisi, bu aydan itibaren yılda dört kez elektronik olarak, iki kez de basılı olarak varlığını sürdürme kararı aldı.
    http://www.sinemadostlari.org/dergi/sayi1/Default.html linkinden ulaşılabilecek ilk elektronik sayının içeriğinde Sinemanın Şiiri-Şiirin Sineması, Günümüz Belgeseli Üzerine Bir Soruşturma, Sinema ve Psikoloji, Sesli Sessiz & Renkli Sinema, Lean’e Bir Geçit, Yılmaz Güney Filmlerinde Batı Sinemasının Etkileri, Sinemanın Klâsik Çağı, Hayallerin Peşinde Durmak başlıklı yazılar var. İletişim: [email protected]

    e-sekans Yayında yazısına devam et

    Koç Üniversitesi Açık Hava Sineması’nda Kısa Film Keyfi Başlıyor

    Koç Üniversitesi Sanat Kulübü tarafından geçtiğimiz yıl ilki düzenlenen Koç Üniversitesi Kısa Film Günleri, bu yıl 2. Koç Üniversitesi Kısa Film Festivali adıyla 12-14 Mayıs tarihlerinde Koç Üniversitesi’nde gerçekleştiriliyor. Etkinlik genç kısa filmcilerin ve sanat severlerin üç gün boyunca kısa film hakkında bilgi alışverişinde bulunmasına, çeşitli film atölye çalışmalarının yapılmasına ve üniversite öğrencileri tarafından hazırlanan kısa filmlerin izlenmesine olanak tanıyor. Gösterimler, üniversitenin Rumelifeneri Kampüsü’nde yer alan Odeon Açık Hava Sineması’nda gerçekleştiriliyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Derviş Zaim, Mehmet Ali Nuroğlu ve “Nokta” Kırmızı Halı’da

    Kırmızı Halı programı bu hafta birbirinden iddialı iki yerli yapımı mercek altına alıyor. Bunlardan ilki yönetmen Derviş Zaim’e 45. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandıran Nokta. Yönetmen Derviş Zaim ve oyuncular Mehmet Ali Nuroğlu ile Settar Tanrıöğen Nokta’Kırmızı Halı’ya anlatıyor. Diğer film Usta’nın ise oyuncusu Yetkin Dikinciler ile filmin yönetmeni Bahadır Karataş, Kırmızı Halı’nın konuğu oluyor. Kırmızı Halı’nın dosya konusu 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali. Filmin kendisiyle yetinmeyenler için Kamera Arkası’nda bu hafta Star Trek var. Cuma günü vizyona girecek olan Clive Barker’dan Kan Kitabı, Tetikçi 2: Yüksek Gerilim, Igor, Ali’nin Sekiz Günü ve Milk izleyicilerle buluşuyor. Kırmızı Halı, 07 Mayıs Perşembe akşamı saat 20:00’de, Kanal 24’te.

  • Basın Bülteni
  • Kara Köpekler Havlarken, 35. Seattle International Film Festivali’nde

    2008 seçkisinden 7 Oscar adayı çıkartan Amerika’nın en önemli festivallerinden 35. Seattle International Film Festivali’nde Contemporary World Cinema bölümünde yarışacak olan T. C. Kültür Bakanlığı destekli Kara Köpekler Havlarken, farklı rejisi ve gerçekçi oyunculukları ile dikkat çekmeye devam ediyor. Mehmet Bahadır Er, on beş yıl boyunca bir parçası olarak yaşadığı mahalleyi, şehir göçebeliği, güvenlik, rant, tutunamama ve yaşam mücadelesi kavramlarını iki mahalle delikanlısı, Selim ve Çaça’nın, sınıf atlama mücadelesi üzerinden hareketli, ve gerçekçi bir tarzla inceliyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.