“Parti Tırtılları” ile 70’li – 80’li yılların disko ritimleri ve rengarenk sahne kostümleri, sevimli solucanlar eşliğinde geri dönüyor. Bir animasyonsever olarak tırtılları nereye koyarım diye düşününce pek yükseklerde yer alamıyor açıkçası, ne yazık ki bunu da söylemeliyim. Çok daha çarpıcı ve eğlenceli bir iş bekliyordum. İşin içinde 80’ler ve disko olunca, beklenti de yüksek oluyor haliyle…
Hikâyeye gelince Barry, ergenlikten erişkinliğe geçmek üzere olan sevimli bir solucan… Aslında erişkin olmaya pek de niyeti yok. O, dans etme aşkıyla yanıp tutuşuyor. Ailesi ise onun yönetici olmasını istiyor. İşte klâsik bir aile tablosu… Üstelik Barry’nin önündeki tek engel ailesi de değil. Böcekler aleminin “solucanlar dans edemez” ön yargısı da cabası… İçindeki dans tutkusu ağır basan Barry, her şeyi göze alıyor vee birkaç arkadaşını da etrafına toplayıp grup kurmayı kafaya koyuyor. Amaçları şarkı yarışmasına katılarak solucanların neler yapabileceklerini göstermek… Ama önce böcek gibi görünmek zorundalar. Tıpkı yeryüzündeki birçok insanın dinsel, tensel vs. farklarından dolayı olmadıkları bir şey olarak görünmek zorunda olmaları gibi…
“Parti Tırtılları” kendini olduğun gibi kabûllenmeyi, bir şeye inandığın zaman önünde hiçbir engelin duramayacağını, ailenin değerini, dostluğun kıymetini bildiren naif bir animasyon…
Film boyunca; Disco Inferno (The Tramps), Upside Down (Diana Ross), Yes Sir, I Can Boogie (Baccara), I Love To Love (Tina Charles), YMCA (Village people), Don’t Blame It On The Boogie (Michael Jackson), I Will Survive (Gloria Gaynor), Le Freak (Chic), Play That Funky Music, White Boy (Wild Cherry) şarkıları boy gösteriyor. Şarkılara kayıtsız yapmak zor, öyleyse biraz solucanlık yapmanın tam zamanı!
(27 Nisan 2009)
Gizem Ertürk