Okuyucu (The Reader)
Yönetmen: Stephen Daldry
Eser: Bernhard Schlink
Senaryo: David Hare
Müzik: Nico Muhly
Görüntü: Roger Deakins-Chris Menges
Oyuncular: Kate Winslet (Hanna Schmitz), Ralph Fiennes (Michael Berg), David Kross (Genç Michael Berg)
Yapım: Weinstein Company-Mirage (2008)
İngiliz oyuncu Kate Winslet, ‘Okuyucu’yla ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar kazandı. Tiyatro kökenli İngiliz yönetmen Stephen Daldry, bu etkileyici filminde Hanna’nın ruhunu ve yalnızlığını anlamaya çabalıyor.
Yahudi soykırımı üzerine “The Reader-Okuyucu”, 1995 yılında Berlin’de açılıyor. Avukat Michael Berg, pencereden bir tramvayın geçişini hüzünle seyrederken, 1958 yılını düşünüyor. Berlin’de, onunla, on beş yaşındakayken tanıştığı ilk aşkı Hanna Schmitz’i hatırlıyor. Michael, yağmurlu okul çıkışında hastalanır ve Hanna ona yardımcı olur. Birkaç ay sonra Hanna’ya teşekküre giden Michael, hayatının ilk aşkını ve cinsel ilişkisini annesi yaşındaki Hanna’yla yaşar. Hanna, tramvayda biletçi olarak çalışıyor ve gizemli. Michael ona sürekli kitap okur, sevişmelerinden arta kalan zamanlarda. Sonra birdenbire ortadan kaybolur Hanna. Yıllar geçip gider. 1966 yılında Michael, hukuk öğrenimi görüyor. O sırada Berlin’de Yahudi soykırımıyla ilgili mahkemeye gider birkaç öğrenci arkadaşı ve profesörüyle. Yargılananlar içinde, yıllar önceki ilk aşkı Hanna da vardır. Çoğu çocuk ve kadın, üçyüz Yahudi’nin ölümünden sorumlu tutuluyor Hanna. Ama, Hanna’nın o sırada kimsenin bilmediği bir sırrı da var. Okuma-yazma bilmiyor Hanna. İşte bu yüzden mahkemedeki diğer sanık kadınlar bütün suçu okuma-yazma bilmeyen Hanna’nın üzerine atıyorlar. Cahil Hanna, aslında birçok şeyin de farkında değil, eskiden olduğu gibi şimdi de. Hanna, insanların okuma-yazma bilmediğini anlamasından korkuyor ve çok utanıyor. Yine yıllar geçer. Michael, hapisteki Hanna’ya okuduğu romanların kasetlerini yolluyor. Michael, evlenmiş ve boşanmış, şimdi bir genç kız olan bir kızı da var. Yirmi yıl sonra hapisten tahliye olan yaşlı Hanna, Michael’den sıcaklık alamayacağını anladığında trajedisini belirliyor hapisteki hücresinde.
Film, Alman yazar Bernhard Schlink’in “Der Vorleser” romanından uyarlandı. Filmin yapımcıları da iki önemli yönetmen. İkisi de bu filmin başarısını göremediler ve peş peşe öldüler 2008 yılında. Biri ünlü yönetmen Sydney Pollack, diğeriyse 1997 yılında “The English Patient-İngiliz Hasta” filmiyle Oscarlara boğulmuş yönetmen Anthony Minghella. Yönetmen filmini bu iki önemli yönetmene adamış. Filmi yöneten 1961 doğumlu tiyatro kökenli Stephen Daldry de 2000 yapımı “Billy Elliot” ve 2002 yapımı “The Hours-Saatler” filmleriyle anımsanıyor. Hanna Schimtz’i oynayan Kate Winslet de “Okuyucu”daki performansıyla bu yıl “En İyi Kadın Oyuncu” dalında Oscar kazandı. Filmin iki kameramanı var ve ikisi de birbirinden büyük. 1984 yapımı “The Killing Fields-Ölüm Tarlaları” ve 1986 yapımı “Mission-Görev” filmleriyle iki defa “En İyi Görüntü Yönetmeni” dallarında Oscarlar kazanan Chris Menges’le, Oscar’a “Okuyucu” da dahil tam sekiz dalda aday olan Roger Deakins. 1950’lerden 1990’lara kadar tüm dönemleri inandırıcı bir görsellik ve mekân kullanımlarıyla perdeye yansıtan “Okuyucu” filmi, soykırım sonrasındaki yılları anlatıyor. Hanna, hem savaşta hem de savaştan sonra hayatı yalnızlıklar içinde geçen bir kadın. Michael’le tanışana kadar da hiç dostu yok Hanna’nın. Evi ıssız. Cinselliğini de yaşayamadığı için belki de oğlu yaşındaki Michael’le yakınlık kuruyor Hanna. Onu ve yalnızlığı anlamak da gerekiyor. Ahlâkçı bir bakış hiçbir şeyi çözemiyor çünkü…
(15 Nisan 2009)
Ali Erden