Bir Film Filmleri

Bombalar Altında (Under The Bombs), Ben X, Ölülerin Günlüğü (Diary of the Dead), Senden Başka (Ma Vie N’est Pas Une Comédie Romantique – It Had To Be You), Utanç (Buda as Sharm Foru Rikht – Buddha Collapsed Out of Shane – Le Cahier), Ölümcül Oyunlar (Funny Games), Yasak Bölge (La Zona), Düello (Sukiyaki Western Django), Boleyn Kızı (The Other Boleyn Girl), İkiye Bölünen Kız (La Fille Coupee en Deux – The Girl Cut In Two), WΔZ (Waz), Lütfen Başa Sarın (Be Kind Rewind), Vahşi Zarafet (Savage Grace), Annemler Tatilde (O Ano Em Que Meus Pais Sairam De Ferias – The Year My Parents Went on Vacation), Kapan (La Habitacion de Fermat – Fermat’s Room), Winx Club: Kayıp Krallığın Sırrı (Winx Club: The Secret Of Lost Kingdom), Şeytan Duymadan Önce (Before The Devil Knows You’re Dead), Fidel’in Yüzünden (La Faute a Fidel – Blame It On Fidel), Bana Söz Ver (Promets Moi – Zavet – Promise Me This), 01 – 07 Ağustos 2008 seansları için tıklayınız.

En İyiler İkinci Bir Şansı Hak Eder: SinemaTV 2, 01 Ağustos’ta D – Smart 6. Kanalda

Türkiye’de Sinemasız Ev Kalmayacak sloganıyla D – Smart 5. kanalda yayın hayatına başlayan SinemaTV, kısa sürede kaliteli ve iyi filmin adresi olduğunu ispatladı. Her ay TV’de ilk kez gösterilen 40’dan fazla yeni film ve her film türünün en iyi örnekleri ile evlerimizde film izleme keyfinin birinci adresi olmayı hedefleyen SinemaTV ailesi hızla büyüyor. SinemaTV 2, En İyiler İkinci Bir Şansı Hak Eder sloganı ile SinemaTV ailesinin yeni üyesi olarak yayın hayatına 01 Ağustos Cuma günü sabah 07:50’de başlıyor. Çok yakında SinemaTV ailesinin 3. üyesi SinemaTV Aile yayın hayatına başlayacak.

  • Basın Bülteni
  • Hayatım Sinema, “Gökten 3 Elma Düştü”nün Setinde

    31 Temmuz Perşembe saat 22:00’de CNNTürk’te yayınlanacak Hayatım Sinema programı bu hafta Gökten 3 Elma Düştü filminin setine konuk oluyor. Raşit Çelikezer’in ilk uzun metrajlı sinema filminde Bennu Yıldırımlar, Köksal Engür, İsmail Hacıoğlu ve Kürşat Alnıaçık başrolleri paylaşıyorlar. Muammer Brav filmin setinde yönetmen ve oyuncularla Gökten 3 Elma Düştü’yü konuşuyor. Programda önümüzdeki haftalarda düzenlenecek olan Saraybosna Film Festivali’nde jüri başkanlığı yapacak olan Nuri Bilge Ceylan üzerine bir bölüm de yer alıyor. Programın tekrarı 02 Ağustos Cumartesi saat 11:05’te CNNTürk’te.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hayatım Sinema, “Gökten 3 Elma Düştü”nün Setinde yazısına devam et
  • Tüm Şirketler

    Tüm Şirketler,
    18 – 24 Temmuz 2008 Haftalık (Weekly),
    04 Ocak – 24 Temmuz 2008 Yıllık (Annual), Eski Yıllar Yıllık (Ex Years Releases Annual), Hafta Hafta (Week by Week) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.

    Cinedergi 4 Yayında

    Cinedergi dördüncü sayısında Derviş Zaim’le son filmi Nokta ekseninde sinemanın zamansal ve mekânsal oynak zeminini sayfaya yatırıyor. Aşk Tutulması filminin oyuncusu Fahriye Evcen ve Murat Şeker’le röportaj da bu sayıda. Mumya: Ejder İmparatoru’nun Mezarı vesilesiyle, mumyalı filmler de bu sayının konuları arasında yer alıyor. Star Wars’un animasyon versiyonuyla, bilimkurgu animasyonları da Cinedergi’nin sayfaları arasında inceleme altında. Yeni çekilen filmler, sinema haberleri, vizyona giren filmler, yani çıkan DVD’ler, kitaplar, albümler bu sayının da değişmez köşeleri.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Cinedergi 4 Yayında yazısına devam et
  • Beyazperde, Eskişehir’de Usta’nın Setine Konuk Oluyor

    Ali Hakan ve Alin Taşçıyan’la Beyazperde’de bu hafta Eskişehir’de çekimleri devam eden Usta filminin yönetmeni Bahadır Karataş, oyuncuları Yetkin Dikinciler, Hasibe Eren ve Fadik Sevin Atasoy’la yapılan röportajlar ekrana geliyor. Fuaye Sohbet’te vizyondaki Kara Şövalye, Ben X ve Aşkın Yaşı Yok tanıtılıyor. Eray Mert’in kısa filmi Evladiye’nin yer aldığı Kısadan Hisse ve önümüzdeki günlerde vizyona girecek filmlerden görüntülerin yer aldığı Vizyondakiler bölümleri izleyicilerle buluşuyor. Ediz Gülten’in yönettiği, Merve Genç’in yapımını üstlendiği Beyazperde, 31 Temmuz Perşembe akşamı saat 22:15’te 24’te.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Beyazperde, Eskişehir’de Usta’nın Setine Konuk Oluyor yazısına devam et
  • İki Çizgi

    Selim Evci’nin yönettiği ve Gülçin Santırcıoğlu, Kaan Keskin, Zeynep Aydın ile Özgül Koşar’ın oynadığı İki Çizgi (Two Lines), 27 Şubat 2009′da Tiglon Film dağıtımıyla Evci Film Production Company tarafından vizyona çıkarıldı.
    İstanbul’da yaşayan genç bir çiftin öyküsünün anlatıldığı filmde, iş kadını olan Selin, kendisinden yaşça küçük fotoğrafçı sevgilisi Mert ile birlikte yaşamaktadır. Yaz dönemidir ve çift arabalarıyla güneye doğru yola çıkar. Selin ve Mert, birbirinin aynısı günlerin ardından çıktıkları bu yolculukta, şehirden uzaklaştıkça, farkında olmadıkları bir şekilde ilişkileri ile oynamaya başlarlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer basın bültenleri ve haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İki Çizgi yazısına devam et
  • Film Yönetmenliği Kampı

    Geleceğin Yıldızları’nın düzenlediği film yönetmenliği kampından bu hafta döndüm. Bu 15 günlük kamp süresince oldukça eğlendim, bir o kadar da öğrendim ve tecrübe kazandım. İleride sinemayı meslek olarak düşündüğüm için benim için iyi bir deneyim oldu.

    Geleceğin Yıldızları her yaz 13 – 16 yaş arasındaki gençlere Uludağ’da 15 gün bu kampı sunuyor, bu süre içerisinde 1 gün film eğitimi veriliyor, ikinci gün gruplar kuruluyor, senaryolar yazılıyor ve her grup kendi filmini koçların yardımıyla çekmeye başlıyor. Kampın bir güzel yanı ise koçlarımızın genç ve her an bizlerle birlikte olmaları hatta filmlerimizde rol bile almalarıydı. Bu durum bizim ortamı daha çok sevmemizi sağladı ve bu kamp boyunca film çekmenin o kadar da kolay bir şey olmadığını anladım. Uzun metrajlı filmler de kimbilir ne zorluklarla çekiliyordur. Artık film izlerken eskisinden daha objektif bakıyorum ve filmlerde çalışan insanların emeklerini de göz ardı etmiyorum.

    Yaptığımız filmler bittikten sonra ise bir gala gecesi düzenlendi. Öyle bir ortam vardı ki kendimizi Oscar törenine gider gibi hissettik. Yere kırmızı halı serilmişti, herkes en şık kıyafetlerini giymişti ve salona girerken Geleceğin Yıldızları’nın diğer aktivitelerine giden kampçılar tarafından coşkuyla karşılandık. Geleceğin Yıldızları’nın aynı zamanda İngilizce, Fiziksel Gelişim ve Uluslararası İlişkiler kampları da var.

    Gala gecesinde 4 grup olarak yarışıldı ve diğer aktivitelere giden kampçılar filmlerimizi oyladı. Yarışmayı kazanamadık, birinci ise Geçmişe Dair adlı psikolojik bir filmdi ama En İyi Görüntü ödülünü de bizim grup aldı. Bu kampın esas amacı ödül almak değil, takım çalışmasını öğretmekti, bunu da başardığına inanıyorum.

    Sadece film çekmekle yetinmedik, Bursa gezisi yaptık, sinemaya gittik, İskender Kebap yedik, bowling oynadık, ayrıca akşamları da kampçılar için disko düzenlendi. Kampımızın baş koçu olan Olgu Baran Kubilay son kısa metrajlı filmi olan Hayal’de türban konusunu bir solcunun gözünden anlatmıştı. Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla çekilen Hayal başarılı bir kısa filmdi, umarım ileride bizler de böyle işler yapabiliriz.

    Bu arada şu sıcak günlerde güzel bir Uludağ havası da iyi geldi, orada kazakla geziyordum İstanbul’a vardığımda da bunaltıcı bir havayla karşılaşmak beni üzdü. Akşamüstünden önce dışarı çıkamıyorum, yine soğuk sinema salonlarına başlayacağım gibi görünüyor.

    13 – 16 yaşlarında sinemaya meraklı arkadaşlarım gelecek yaz bu kampı kaçırmasın derim.

    (03 Ağustos 2008)

    Emir Batuş

    Süt

    Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği ve Melih Selçuk, Başak Köklükaya, Rıza Akın ile Şerif Erol’un oynadığı Süt, 02 Ocak 2009′da Medyavizyon Film dağıtımıyla Kaplan Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Üniversite sınavını kazanamayan Yusuf’un yazdığı şiirler, bazı edebiyat dergilerinde yayınlanmaktadır. Ama ne şiirin, ne de değeri günden güne düşen sütün Yusuf’a ve annesi Zehra’ya bir katkısı vardır. Yusuf, Zehra’nın kasabadaki istasyon şefi ile yasadığı gizli ilişkiyi keşfedince ne yapacağını şaşırır. Gençlikten yetişkinliğe adım atmanın acılarıyla baş etmenin yolunu bulabilecek midir?

    Süt yazısına devam et

    Son Kumsal, Belgesel Sinemacılar Birliği Cep Sineması’nda Gösteriliyor

    Rüya Arzu Köksal’ın yönettiği ve İnebolu’da yerel yöneticiler tarafından gösterimi yasaklanan Son Kumsal adlı belgesel film sanatçılara destek vermek amacıyla BSB Cep Sineması’nda gösteriliyor. 26 Temmuz 2008 Cumartesi gününden başlayarak 02 Ağustos Cumartesi gününe kadar, her gün saat 14:00’de gerçekleştirilecek gösterimler herkese açık olarak yapılıyor. Adres: Belgesel Sinemacılar Birliği, Gazeteci Erol Dernek Sokak, No: 10, Kat: 5, Beyoğlu, İstanbul. Tel: 0212 245 90 96.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Suna Bulaner’den Başlarsak

    Can Yoldaşı (1952 / Talat Artemel) filminin oyuncularını sayarken Agâh Özgüç, Suna Pekuysal’ın da adını veriyor, doğru ama, afişlerde Pekuysal’ın adı Suna Bulaner diye geçmektedir. (Her ne kadar son günlerde Pekuysal ile ilgili haberlerde gerçek soyadının ‘Belener’ olduğu belirtiliyorsa da, Suna, sinemada oynadığı ilk filmde annesinin soyadını kullanır “:Bulaner”. Annesi “Hadiye Bulaner” de babası ile birlikte -o zamanlar- Şehir Tiyatrosu “figürasyon” oyuncu kadrosundadır.)

    Tiyatro eğitimi alacak olan Suna Pekuysal, tiyatronun yanında sinemada da oyunculuk yapacaktır. Yeşilçam döneminde “afişlerde adları küçük harflerle yazılı” olan sinemamızın “gerçek” omuzlayıcıları arasında yerini alır Pekuysal. Filmin starının arkadaşı olur, mahallenin delişmen kızı olur. Otobüs Yolcuları’nda her sabah bindikleri belediye otobüsünde çantasından defteri çıkarır gibi rahatlıkla bir kurukafa çıkarır -Tıp Fakültesi’nde öğrencidir- yanındaki yolcuyu -her halde her günkü yolculardan değildir- yerinden sıçratır. 1964’de -yine- Sadık Şendil’in senaryosundan Yılmaz Atadeniz’in çektiği Yedi Kocalı Hürmüz’de başrol oynar. (Bildiğim tek başrolü, başka varsa benim eksiğim. Ne yazık bu filmi göremedim. Şendil’in tiyatroda da oynanan, oyununu da yazdığı bu konu, sonraki yıllarda Şoray’ın oynadığı Atıf Yılmaz versiyonunu da yazacaktır. Tiyatroda Ayfer Feray, Ayten Gökçer’in, sinemada Şoray’ın oynadığı Hürmüz, Şendil’in oyun / senaryosu tarihsel bir dönemde geçen bir komedidir; Pekuysal’ın oynadığı Yedi Kocalı Hürmüz’de bu tarihsel dönemde mi geçiyor, filmi göremediğim için bilemiyorum ama merak ediyorum.)

    Pekuysal, bir çok rolün altından rahatlıkla kalktı, sinemada (Yeşilçam’da) kendisine biçilen roller -zamanla değişse de- belirli kalıplar içinde idi. Her seferinde -yeniden- seyredilmesini kâbul ettirdiği roller… Şehir Tiyatroları kadrosunda -dile kolay- 54 yıl, bir oyuncu için bundan büyük ödül olur mu? Rahatsızlığı nedeni ile vücudunun aldığı eğimi, rolünü ulaştırdığı düzey ile gözlerden uzaklaştırabiliyordu. Lüküs Hayat’ın uzun yaşamında katkısı olduğu kaçınılmaz. Operetin sıradan şarkılardan biri olan “Berelim” şarkısını -benim seyrettiğim birkaç gösteride- Sezai Alptekin ve Zihni Göktay ile birlikte “en az” “üç” kez söylemeleri, hele bir defasında -diğerleri ile birlikte- soluk soluğa kalmış Sezai Alptekin’in “yorulduk, izin verin biraz dinlenelim” demesi, şarkı kadar ilginçti. Lüküs Hayat ilk gösterisinde Halide Pişkin’in oynadığı rolü oynarken Pekuysal, rolün dışına çıkarak, diğer oyunlar (ve filmlerle) Pişkin’in günümüzdeki temsilcisi (ama kendisi) olduğunu da her ikisini seyretme mutluluğuna erenler teslim edeceklerdir. Pekuysal’ın -şimdilik- “kadınlar için pek kolay bir tarz olmayan: komedi”de, birçok başarılı (ve yetenekli) meslektaşı arasında bir ardılı yoktur. Adını sayabileceğimiz birkaç komedyen kadın’dan, hepsi için herkesin hemfikir olması her zaman mümkün olmayabilir.

    Zihni Göktay’ın “O’ndan çok şey öğrendim” demesi, uzun süre karşılıklı oynamalarının bir eğitime dönüşmesi -bu kendiliğindendir- eğitime katılan başkalarının olmasına da yardım edecektir.

    Yukarıda da değindiğimiz vücudunun rahatsızlığı, sinemadan son yıllarda uzak kalmasına neden olmuştur demek kolay gibi görünse de yeterli değildir. Pekuysal –sinemada- Yeşilçam’ın bir biçim biçtiği oyuncu idi, bitmesi ile bu biçilmiş kaftanlar artık gardıroba kaldırıldı. Ama bu unutuldukları anlamına gelmez, Ömer Vargı’nın İnşaat filminde “pencerede oturan kadın” olarak, aklıma geliyor, film 2003 yapımı, 2008 yılındayız, beş yıl geçmiş, kendini -bu ufacık rolle bile- hatırlayabiliyoruz, az şey mi? Oyunlardaki rollerini bilmem ama, ekranlarda oynayan filmleri oldukça, hiç değilse zamanında seyretmiş olanları -yeniden- heyecanlandıracak, (belki yeni görenleri de şaşırtacak.)

    *****

    Fess Barker Wanted

    İkinci, üçüncü sınıf serüven filmlerinin oyuncusu Fess Barker’ın oynadığı bir filmdi, adı -yanılabilirim- Nehir Korsanları olabilir, kahramanımız bir meyhanede biri ile “nişancılık” konusunda iddiaya girer, bir kişinin başındaki bardağa ateş edilecektir. Bahsin diğer tarafı ateş eder ve hedefi vurur, sıra kendisine gelen kahramanımız (!) meyhanenin içinde bir tur atar ve bazı şeyleri, bir tavayı, bir gaz lâmbasının aynasını -şimdi anımsayamadığın 2, 3 şeyi daha- düzeltir ve namlusu arka tarafa gelecek şekilde tüfeğini omzuna koyar ve eline aldığı aynadan nişan alarak ateş eder. Misket şeklindeki mermi, tavaya, lâmba aynasına ve diğer şeylere çarpıp sektikten sonra arkadaşının başındaki bardağı vurur. Çok gülmüştüm. Film de benzeri eğlenceli olaylarla ilerleyen bir komedi / serüven filmi idi.

    Fess Barker’in benzer bir iki filmini daha görmüştüm. Şimdi Wanted’ı seyrettim. Finalde sıradan bir kişi iken, babasını öldürmek için üretilen kahramanımız çevresinde bir halka oluşturan hepsi profesyonel nişancılar, dramatik söylevden sonra kadın vurucunun dairesel bir yol izleyen kurşunu ile sıra ile ölürler ve en sonunda ateş eden kişi de. Hiçbir kurşun düz bir yol izlemez ama filmde, finalde gösterildiği -ve daha önce sözü edildiği ve gösterildiği gibi- bir yol da izlemez ve -filmdeki gibi- en az beş, altı insan başına girip çıkarak bu yolu izlerse… Bu kez, Fess Barker’in filmindeki kadar gülemedim.

    Son dönemlerde sinema, gelişen teknolojisi ile seyri güzel ama hızlı temposu nedeni ile -saçmalığı- gözden kaçan gösterilerine “yeni” boyutlar katmaya devam ediyor.

    Teknolojik bir gösteri değildi ama, Butch Cassidy and the Sundence Kid filminde bir tren sahnesinde, soyguna uğrayan trenden şerif ve arkadaşları hazırlanmış oldukları vagondan dolu dizgin çıkarak “Buch Cassidy ve Sundance Kid’in” peşine düşerler. Bu filmin çekilişi sırasında hazırlanmış The Making of Buch Cassidy and Sundence Kid filminde, bu sahnenin çekilişi gösterilir. Kapalı bir vagondan peşi peşine 7 – 8 kişinin doludizgin çıkmaları mümkün değildir. Ama çekim sırasında, çekilen filmin kamerası, asıl filmin kamerasının görmediği bir noktadan, vagonun çıkış kapısının karşısındaki ikinci kapının dışına konan bir rampayı ve -vagon- dışında bekleyen atlıları gösterir. Soyguncuların peşine düşülmesi için öndeki kapı açılınca, vagon dışındaki atlılar peşi peşine “doludizgin” vagona girerek -filmin kamerasının gördüğü açıdan- “doludizgin” dışarı çıkarlar… Hep bilinen şeyleri “yeniden” şunun için yazdım. Ben geçen yüzyılın ilk yarısından kalma bir sinema meraklısıyım, film (sinema) eninde sonunda film’dir. Gözümüzün “bir” kusuruna dayanan, bir teknik gösteriden geliştirilen bir sanat. Ama gelişmesinin bir aşamasında ulaştığı Fess Barker’in filmindeki esprili “atış numarası”nın, bugün Wanted’da eriştiği (gösterdiği) numaralar -teknolojik üstünlüğüne rağmen- daha keyifli değil. Karşılaştırdığım her iki film de, esprili serüven filmleri, eğlencelik şeyler, seyircisi çok filmler ama benim tarzlarım değil…

    (01 Ağustos 2008)

    Orhan Ünser