Geleceğin Yıldızları’nın düzenlediği film yönetmenliği kampından bu hafta döndüm. Bu 15 günlük kamp süresince oldukça eğlendim, bir o kadar da öğrendim ve tecrübe kazandım. İleride sinemayı meslek olarak düşündüğüm için benim için iyi bir deneyim oldu.
Geleceğin Yıldızları her yaz 13 – 16 yaş arasındaki gençlere Uludağ’da 15 gün bu kampı sunuyor, bu süre içerisinde 1 gün film eğitimi veriliyor, ikinci gün gruplar kuruluyor, senaryolar yazılıyor ve her grup kendi filmini koçların yardımıyla çekmeye başlıyor. Kampın bir güzel yanı ise koçlarımızın genç ve her an bizlerle birlikte olmaları hatta filmlerimizde rol bile almalarıydı. Bu durum bizim ortamı daha çok sevmemizi sağladı ve bu kamp boyunca film çekmenin o kadar da kolay bir şey olmadığını anladım. Uzun metrajlı filmler de kimbilir ne zorluklarla çekiliyordur. Artık film izlerken eskisinden daha objektif bakıyorum ve filmlerde çalışan insanların emeklerini de göz ardı etmiyorum.
Yaptığımız filmler bittikten sonra ise bir gala gecesi düzenlendi. Öyle bir ortam vardı ki kendimizi Oscar törenine gider gibi hissettik. Yere kırmızı halı serilmişti, herkes en şık kıyafetlerini giymişti ve salona girerken Geleceğin Yıldızları’nın diğer aktivitelerine giden kampçılar tarafından coşkuyla karşılandık. Geleceğin Yıldızları’nın aynı zamanda İngilizce, Fiziksel Gelişim ve Uluslararası İlişkiler kampları da var.
Gala gecesinde 4 grup olarak yarışıldı ve diğer aktivitelere giden kampçılar filmlerimizi oyladı. Yarışmayı kazanamadık, birinci ise Geçmişe Dair adlı psikolojik bir filmdi ama En İyi Görüntü ödülünü de bizim grup aldı. Bu kampın esas amacı ödül almak değil, takım çalışmasını öğretmekti, bunu da başardığına inanıyorum.
Sadece film çekmekle yetinmedik, Bursa gezisi yaptık, sinemaya gittik, İskender Kebap yedik, bowling oynadık, ayrıca akşamları da kampçılar için disko düzenlendi. Kampımızın baş koçu olan Olgu Baran Kubilay son kısa metrajlı filmi olan Hayal’de türban konusunu bir solcunun gözünden anlatmıştı. Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla çekilen Hayal başarılı bir kısa filmdi, umarım ileride bizler de böyle işler yapabiliriz.
Bu arada şu sıcak günlerde güzel bir Uludağ havası da iyi geldi, orada kazakla geziyordum İstanbul’a vardığımda da bunaltıcı bir havayla karşılaşmak beni üzdü. Akşamüstünden önce dışarı çıkamıyorum, yine soğuk sinema salonlarına başlayacağım gibi görünüyor.
13 – 16 yaşlarında sinemaya meraklı arkadaşlarım gelecek yaz bu kampı kaçırmasın derim.
(03 Ağustos 2008)
Emir Batuş