Üç Maymun, Türk Sinemasını Kurtarır mı?

Geçen yıl Cannes’da En İyi Yönetmen Ödülü’nü kim kazandı? Bu yönetmenin ülkesi ülkemizde ne kadar tanındı? Nuri Bilge Ceylan’ın filmi Üç Maymun bu yılki Cannes’da öne çıkan filmlerden biri idi. Önemli bir ödül alması bekleniyordu, Festival politikasının her filme bir ödül verme uygulamasının sonucu, bizim filmimize En İyi Yönetmen ödülü verildi. Cannes küçümsenecek bir festival değil, bizdeki Oscar meraklılarına Cannes veya Venedik’de ödül almanın Oscar almaktan çok daha önemli olduğunu birilerinin söylemesi gerekir. Öncelikle bu.

Sonra, bu ödülü almanın yurt içinde ve dışında filme ne olanaklar sağlayacağı. Bu olanakların yurt dışında daha fazla olacağı kendisini şimdiden belli ediyor. İçerde ise Ceylan’ın meraklıları zaten filme gideceklerdi, Cannes kazanımının etkileyeceği seyirci de olacaktır.

Fatih Akın ve Ferzan Özpetek’in Almanya ve İtalya’da yaptığı çok uluslu filmlerde ülkemizin de ortak olduğu filmler var; her ikiside filmleri ile adlarını duyururken, yaptıkları filmlerde Türk unsurları (oyuncular veya “filmin kahramanı”) da kullanıyorlar. Ceylan ise oyuncular ve kahramanları ile daha “yerli” filmler yaparken ortak yapımlar yaparak filmlerine hem dış pazarları açıyor, artık adını iyice duyurmuş olması ile kabûl görmesi daha kolay olan festivallerde ödül alması da, filmlerine yeni olanaklar sağlıyor.

Uzun süre film üretimin 100 filmin üzerinde seyrettiği Yeşilçam döneminde, komşu ülkelerle yapılanların dışında pek ortak yapım yapılmaz iken, filmlerimizinde uluslararası festivallere katılması bile pek sık olan bir olay olmazdı, ama o zamanlar da kişisel bazı arayışları içeren filmlerin buralara ulaştığı olmuştur.

Akın ve Özpetek sadece iki kişi değil, Almanya’da Akın’ın ardından gelen daha genç yönetmenlerin filmleri ülkemize sızabiliyor, devamı da olacağa benziyor. Türk asıllı bu yönetmenlerin film ürettikleri ülke sinemaları içinde (ki yetiştikleri sinemalar da budur) o sinemaya ait Türk (kökenli) yönetmenler olmaları, sinemamız içinde önemli ama, bu filmlerin aidiyetinin ne kadarı Türk Sinemasına aittir. ABD’de film üreten yönetmenlerimiz de var. Geçtiğimiz yıllarda geldiği kökeni olan ülkesinde birkaç filmde oynadıktan sonra geri dönen Can Togay’ın da yönettiği filmi sinemamız kapsamında sayabilir miyiz.

Üç Maymun’un başarısı önemlidir, salt bu başarı ülkemiz sinemasını dış pazar için tek başına önemli kılmaz; sinema tarihinde bir zamanlar Brezilya’nın Cinema-Nova’sı, son yıllarda İran Sineması konu ve üslûp birlikteliği ile ama kişisel sinemalarla bir ekip (dalga) olarak geliyorlar. İç piyasada bir çok yönetmenin ortaya çıktığı son yıllarda, ortak yapım olarak veya olmayarak, uluslararası piyasada kabûl görebilecek daha fazla filmin yapılması ve bunların, Üç Maymun’un açtığı yoldan gitmesi, sinemamıza dış pazar hazırlayacak, iç piyasanın -yeterince- doyurmadığı sektöre destek olacaktır. (Bu görüş, dış pazar veya festivaller için yapmak anlamına gelmez, yabancıların belli beklentilerine cevap aramak yerine iyi sinemaya (!?) ulaşmamız gerekir. Sinema içerik ve biçim olarak devamlı yeni arayışların peşinde, ama klâsik anlatımla da yeni bir şeylerin yapılması her zaman mümkündür.)

*****

Cengiz Aytmatov

Beyaz Gemi, Kopar Zincirlerini Gülsarı, Cemile peşi peşine okurun karşısına çıkmışlardı, sonradan seyircinin de karşısına çıktılar, Aytmatov okunan bir yazar olmasının yanında sinemaya verdiği ürünlerle seyredilen bir yazardı da. Selvi Boylum Al Yazmalım Ali Özgentürk tarafından sinema için yazılırken usta Atıf Yılmaz eli ile de sinemamız için bir kült filme dönüşecekti. Aytmatov böylece sinemamızın elemanlarından biri olacaktır, sinemamızın seyircisi için uzun bir süre daha anımsanacak filmlerden olan Şoray’lı, İnanır’lı ve de Mekin’li Al Yazmalım hatırlandığı sürece, Aytmatov’da yaşayacaktır. İyi bir kalem aramızdan ayrıldı. Bu kalemin ülkesinde eserlerinden yapılan filmler yanında, biriside sinemamız yolu ile, perdeye yansıdığı sürece hep aramızda olacak (filme katkıda bulunanlar ile beraber.)

(27 Haziran 2008)

Orhan Ünser