Etiket arşivi: Son Durak: Kan Bağı

Ölümle Oyun Olmaz

Milenyum başında sinema evrenine dahil olan ve büyük ilgi gören ‘Son Durak / Final Destination’ serisi, 2011 yılında gösterime giren dördüncü devam filmi ile ömrünü tamamlamıştı. Jeffrey Reddick’in ‘X-Files’ dizisinden esinle kaleme aldığı özgün seri, kaderle başa çıkılamayacağı, planlanmış ölümlerin önüne geçilemeyeceği fikrinden yola çıkar. Korku ve dehşet sinemasının hayli popüler ‘teen slasher’ alt türüne yeni bir soluk getiren serinin gözün gördüğü bir ‘kötü adamı’ yoktur, görünmez tehlike ‘ölüm’dür.

Herşey genç Alex’in Amerikalı liseli gençleri JFK hava limanından Paris’e gitmek üzere uçuşa hazırlanan 180 sefer sayılı uçağın kalkış sırasında infilâk edeceğini kaza öncesinde deneyimlemesi ve neden olduğu tartışma sonunda birlikte olduğu 6 yolcu ile birlikte uçaktan indirilmesiyle başlar. Alex, hocası ve arkadaşları ile birlikte yaşanan faciadan kurtulmuştur. Uçaktan indirilmiş olanlar talihlerine şükreder ama ‘ölüm’ün planının bozulmasına tahammülü yoktur. Dolayısıyla, kazadan sıyıranlar türlü biçimlerde ölümle yüzleşir. Karakterleri birer birer ortadan kaldıran kazalar öylesine iyi kurgulanmıştır ki, gündelik ev aletleri soluğu hissedilen bir büyük gücün elinde kolaylıkla öldürücü silaha dönüşür ve görünmeyenin yarattığı grotesk dehşet perdeden izleyiciye geçer.

X kuşağını derinden etkilemiş New Line serisi tam 14 yılın ardından Guy Busick ve Lori Evans’ın hikâyeye diri bir kan aşılayan yaman senaryosu ile dönüş yapıyor. Dünya sinemalarıyla birlikte bizde de gösterime giren serinin yeni filmi ‘Son Durak: Kan Bağı / Final Destination: Bloodlines’ın beklentimi hayli aştığını ve özgün hikâyeden yola çıkmış en iyi epizod olduğunu baştan söyleyebilirim. Milenyum başındaki feci uçak kazası yerine, 50 küsur yıl öncesinin bir rüya partisi ile başlıyor yeni film. Davetlilerin ‘Madmen’ esinli retro kostümlerle akın ettiği Skyview adlı gökdeleninin açılışına erkek arkadaşı ile birlikte sızıyor sevimli Iris (Brec Bassinger). Herkesin coşkuyla eğlendiği partide camdan döşeme üzerinde Jazz Band’in kıvrak ezgileri ile dansedilir, yenilir içilirken Iris karmaşık önsezilerine anlam veremiyor. Eğlencenin en ateşli anında ise terastaki ufaklığın boşluğa fırlattığı küçük madeni paranın domino etkisi ile tetiklediği felâket zinciri harekete geçiyor ve 160 metre yüksekliğindeki çelik, beton ve camdan yapılmış dev kule iskambil kağıdı misali çökerek partidekilere mezar oluyor. ‘Yangın Kulesi / The Towering Inferno’, ‘Poseidon Macerası / The Poseidon Adventure’ benzeri 70’li yılların ünlü felâket filmlerinin klasik dehşetini parlak bir biçimde yeniden yorumlayan ve gerçekten çok başarılı kurgulanmış bu açılışın, üniversite öğrencisi Stefani Reyes’in (Kaitlyn Santa Juana) düşü olduğunu öğreniyoruz akabinde.

Stefani büyükannesi ile aynı adı taşıyan çıtı pıtı genç kızın gerçek hikâyesini araştırdığında Skyview faciasının Iris tarafından son anda önlendiği ve can kaybı olmadan gökdelenin boşaltıldığını öğreniyor. Ancak başta da söylediğimiz gibi, kader planlarının bozulmasını hiç sevmediğinden, partiden sağ kurtulanlar ilerleyen yıllar içerisinde türlü trajik kazalar sonucu teker teker yaşama veda etmiş, sıra Azrail’in henüz ulaşmadığı, bu süreçte oluşmuş ailelerin genç bireylerine gelmiştir. Huzursuz öngörüleri nedeniyle ailesi tarafından dışlanmış, çocukları koruyucu ailelere verilmiş yaşlı Iris (Gabrielle Rose) yaşama veda etmeden sırlarla dolu bir dosyayı torununa teslim eder. Stefani kuşaklar boyu sürecek olan yazgıyı önlemek için aile bireylerini bir araya toplayacak, ‘ölüm’ü yanıltarak lânetin önüne geçmeye çalışacaktır.

2018 yapımı ‘Freaks’ adlı ilk uzun metrajları bağımsız sinema evreninde övgüyle karşılanan Kanadalı Zach Lipovsky ile Amerikalı Adam B. Stein’ın yönettiği serinin bu şimdilik son sürümü, gerilimi kurgulamadaki ustalığı ve görsel düzeyi ile öncüllerinin çıtasını yukarılara taşıyan bir çalışma olmuş. Yirminci yüzyılın ilk yarısına damgasını vurmuş, bizim profesör Zihni Sinir’in ilham kaynağı Rube Goldberg mekanizmalarını andıran düzeneklerle kurgulanmış ölüm sahnelerinde dehşet sarmalı gündelik ev aletleri ya da yaygın kullanılan mekanizmalarla gerçekleşiyor yine. Kişiler önlem almaya çalışıyor ancak ölüm affetmiyor.

Bu parlak dönüşün ardından serinin yeni devam filmlerinin gelmesini bekliyorum ama bir ayrılık gerçekleşiyor. Genç sinemacılar ikinci uzun metrajlarını, ‘Candyman’in ana karakteri olarak da bilinen ‘Son Durak’ serüveninin yadigâr cenaze levazımatçısı William Bludburth’ü canlandıran ve geçtiğimiz Kasım ayında hem hayata hem de seriye veda eden Tony Todd’un anısına ithaf etmiş. Emektar oyuncu son durağında ‘hayat kıymetlidir, ölüm her an her yerdedir, yarın ne olacağı bilinmez, yaşadığınız her anın değerini bilin’ replikleriyle, korku filmleri evreninde ayrıcalıklı bir yere sahip serinin temel mesajını bir kez daha hatırlatıyor.

(17 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

[email protected]