Söz Vermiştin’in Fragmanı Yayınlandı

Nesim ve Lilyan’ın aşklarını beyazperdeye taşıyan Söz Vermiştin filminin fragmanı yayınlandı. Baran Seyhan’ın yönettiği, Emre Karayel ve Aslı Tandoğan’ın oynadığı Söz Vermiştin, 15 Kasım’da vizyona girmeye hazırlanıyor. Film, Nesim’in, lise orkestrasında gitar çalarken kendisinin gizli hayranı olduğunu sonradan öğrendiği Lilyan’la gecikmiş aşklarını anlatıyor. Söz Vermiştin’in fragmanı, çevirisi Ataol Behramoğlu’na ait Stepan Scipacyov’un unutulmaz bir şiirinden esintiler taşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

SALT’ın Garanti BBVA Mortgage Desteğiyle Sürdürdüğü Perşembe Sineması Sonbahar Gösterimleri Devam Ediyor

Perşembe Sineması, 1990’lardaki kritik değişimlerin şehir ve uzantısındaki izdüşümleri üzerinden yakın geçmişin gerek bireysel, gerekse toplumsal bellekteki yerini sorgulayan 5 filmle Kasım ve Aralık’ta da devam ediyor. 20. yüzyılın son dönemecinden şehir hikâyelerini bir araya getiren seçki, dönemin coğrafyaya göre ayrışan etkilerine güncel bir merakla bakıyor. Gösterimler, her Perşembe 19:00’da SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da yapılıyor.

SALT’ın Garanti BBVA Mortgage Desteğiyle Sürdürdüğü Perşembe Sineması Sonbahar Gösterimleri Devam Ediyor yazısına devam et

10. Uluslararası Barikat Film Festivali

“Bir düş kuruyoruz barikatsız bir dünya için” sloganıyla gerçekleştirilen Uluslararası Barikat Film Festivali, engellilerin beklentilerini, hayata bakışlarını, yaşama katılımlarını, hayatın içinde aktif rol alarak üretici bir düzeye erişebilmelerini, çağın en etkili iletişim aracı olan sinema yoluyla ortaya koyabilecek ilk uluslararası film festivali olarak biliniyor. Festival bu yıl 01 – 04 Aralık 2019 tarihleri arasında İstanbul Yeniyüzyıl Üniversitesi Yerleşkesi’nde düzenlenecek.

  • Yarışma Yönetmeliği
  • Başvuru Formu
  • Web Sitesi
  • Tanıtım Filmi

10. Uluslararası Barikat Film Festivali yazısına devam et

2. Sinema Arama Konferansı

Türk sinemasının güncel sorunlarına, ihtiyaçlarına ve hedeflerine yönelik sektör ile beraber çözüm bulan, uygulayan, iş birlikleri gerçekleştiren ve güçlendiren bir kurum olarak konumlanmayı hedefleyen TÜRSAK tüm sinema sektörü bileşenlerinin katılımı ile sinemayı özümseyen ve geleceğe etkili sinemacılar yetiştirmek için 13 Mart’ta düzenlediği Türk Sineması Arama Konferansı’nın devamı niteliğindeki çalıştayı 05 Kasım Salı günü gerçekleştiriyor. Katkısı olacağı düşünülen sektör insanlarının toplantıya katılmalarının beklendiği açıklandı.

2. Sinema Arama Konferansı yazısına devam et

Gece Gelenler

Fuat Yılmaz’ın yönettiği ve Murat Seviş, Müge Taştan, Tahsin Dursun, Halil Topal ile Mustafa Uyar’ın oynadığı Gece Gelenler, 15 Kasım 2019’da Sun Global Medya dağıtımıyla BYFY Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Gece Gelenler’de, şamanik ögelerle desteklenen doğaüstü bir korku hikâyesi anlatılıyor. 85 dakikalık korku filminin yapımcısı, yönetmeni ve senaristi Fuat Yılmaz. Filmin müziklerini Gürkan Çakıcı, görüntü yönetmenliğini ise Hamza Alfakhry yaptı. Filmin sinema dağıtımını üstlenen Sun Global Medya sinema, TV ve video filmlerinin reklam, pazarlama ve dağıtım işlerini yapma, şenlik, festival, fuar ve pazarlara katılma gibi işler düzenliyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

9. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Basın Toplantısı Yapılıyor

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin dokuzuncusu 22 – 28 Kasım 2019 tarihleri arasında İstanbul’da düzenleniyor. Bu yıl festival akademik programı teması olarak “Sanal Dünyada Adalet” konusu belirlendi. Festival programının açıklanacağı basın toplantısı 06 Kasım Çarşamba günü 11:00’de Harbiye Crowne Plaza Oteli’nde yapılacak. Basın toplantısında jüri üyelerinin ve festival destekçilerinin de yer alacağı açıklandı.

Altın Portakal Ödülleri Sahiplerini Buldu

56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin kazananları belli oldu. 01 Kasım gecesi yapılan törende, ulusal ve uluslararası yarışmalarda ödüller sahiplerini buldu. 17 kategoride ödüllerin dağıtıldığı Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda, Ali Özel’in Bozkır adlı filmi En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil olmak üzere toplam 11 ödül birden kazandı. Ümit Ünal’ın Aşk Büyü Vs. adlı filmi 3 ödül alırken, Cahide Sonku Ödülü de Selda Taşkın’ın oldu.

Altın Portakal Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

2. Ulusal Sinema ve Felsefe Sempozyumu

Felsefe ve sinema ilişkisinin boyutları, filmlerde felsefi sorunların ele alınışında ve sinemanın öne çıkışında her geçen yıl çeşitlenerek genişliyor. Bu yıl 22 – 24 Kasım 2019 tarihleri arasında düzenlenecek 2. Ulusal Sinema ve Felsefe Sempozyumu, sinema ve felsefe ilişkisi açısından işaret edilen geniş alan üzerine, düşünme olanağı yaratmak amacıyla yapılacak. Bu doğrultuda sempozyum, sinema uygulayıcıları ile akademik çevre ve tüm sinemaseverleri bir araya getirmeyi hedefliyor. Bu çerçevede sempozyumda, sinema – felsefe üzerine düşünenlerin bildiri sunumları ile üretim yapan yönetmenlerin atölye çalışmaları ve söyleşileri yer alacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Fragman

2. Ulusal Sinema ve Felsefe Sempozyumu yazısına devam et

Bir Şans Daha (Yönetmen: Paul Feig)

Paul Feig’in yönettiği ve Emilia Clarke, Henry Golding, Michelle Yeoh ile Emma Thompson’un oynadığı Bir Şans Daha (Last Christmas), 29 Kasım 2019’da UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Kate, yıl boyu açık olan bir Noel dükkanında elf kılığına girdiği işinin bir başka parçası olan ayakkabılarındaki çanların eşliğinde Londra’da yaşamaktadır. Tom’un hayatına girmesi ona çok iyi gelecektir. Tom, Kate’in koyduğu engelleri görmeye başlar. Londra yılın en muhteşem zamanına girerken, bu ikili için hiçbir şey işe yaramayacaktır. Ama bazen olayları akışına bırakmak, kalbinin sesini dinlemek ve çok inanmak gerekir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Bir Şans Daha (Yönetmen: Paul Feig) yazısına devam et

Ema

Pablo Larrain’in yönettiği ve Mariana Di Girolamo, Gael García Bernal, Santiago Cabrera ile Mariana Di Girolamo’nun oynadığı Ema, 20 Aralık 2019’da Başka Sinema dağıtımıyla Fabula Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Ema, sanat, tutku ve modern aile kavramları üzerine kışkırtıcı bir yapım. Film, evlat edindikleri 12 yaşındaki oğullarının sebep olduğu bir trajedi yüzünden evlilikleri dağılan bir çiftin sarsıcı hikâyesini anlatıyor. Dansçılık kariyeri istediği gibi gitmeyen Ema, bu olayın etkisiyle başa çıkabilmek için yeniden dansa sarılır. Ema, dünya prömiyerini bu yıl Altın Aslan için yarıştığı Venedik Film Festivali’nde yaptı.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Atilla Dorsay

1964 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (bugünkü adıyla Mimar Sinan Üniversitesi) Yüksek Mimarlık bölümünden mezun olan Dorsay, iki yıl sonra Cumhuriyet Gazetesi’nde sinema üzerine yazmaya başladı ve sonra bunu asıl meslek olarak seçti. Cumhuriyet’te 27 yıl sürekli yazdıktan sonra Milliyet, Yeni Yüzyıl ve Sabah gazetelerinde yazdı. Tarihi Emek Sineması’nın yıkılması üzerine 8 Nisan 2013 tarihinde yazdığı köşe yazısıyla da bu gazeteden ayrıldı. Şu an t24.com.tr, ortakoltuk.com ve sadibey.com’da yazarlığa devam etmektedir.

Sinema dışında yemek kültürü, şehircilik ve yaşam kültürü üzerine yazılar yazarak kitaplaştırdı. İKSV Yürütme Kurulu ve SıYAD kurucu üyesi ve onursal başkanı olan Atilla Dorsay, aynı zamanda müzikle de ilgilenmektedir. 1986’dan bu yana TRT 2’de sinema üzerine programlar yapan Dorsay, ayrıca o yıldan 1995’e kadar dokuz yıl boyunca TRT Radyo 3’te müzik programları yaptı. Daha sonra bir süre, ATV’de yayınlanan Yaşamdan Dakikalar adlı haftalık söyleşi programında yer aldı.

Çeşitli festival ve yarışmalarda jüri üyeliği yapan yazar, 1979’da çevrilen Vatandaş Rıza adlı bir de film senaryosu yazmış olup, sadece Yeşilçam değil, dünya sinemalarını da yakından izlemektedir. Bugüne kadar 40’tan fazla kitap yazmıştır.

Sinema eleştirmenliğine başlayışını Can Dündar’la röportajında şöyle anlatır:

“Türk sineması da 60’ların sonlarında büyük bir atılım halindeydi. Lütfü Akad en güzel filmlerini yapıyordu. Yılmaz Güney olayı, Seyit Han filmiyle patlak vermişti ve ben de büyük heyecan içindeydim. Ve 1970 yılı gelip çatıp Umut filmi bomba gibi patlayınca, gazete yöneticileriyle konuştum ve ben de Türk sineması hakkında yazmaya başladım. Ve Yılmaz Güney’in filmleriyle birlikte Türk sineması eleştirmenliğine de soyundum ve bu o zamandan beri aksamadan devam etti. Öyle ki, 70’li yıllarda yazdığı yazılar, biraz da ‘Umut’ filminden yola çıkarak “Sinemamızın Umut Yılları” adıyla kitaplaştı.”

Ödülleri

Legion d’honneur
Palmes Académiques
TDK Basın Ödülü
İstanbul, İzmir ve Antalya Film Festivalleri Emek Ödülleri

Bazı Eserleri

1977 – Mitos ve Kuşku, 1977, Görsel Yayınlar
1984 – Sinema ve Çağımız 1, 1984, Hil Yayın
1985 – Sinema ve Çağımız 2, 1985, Hil Yayın
1986 – Beyaz Perdede Kırmızı Filmler, 1986, Cep Kitapları
1986 – Yüzyüze, 1986, Çağdaş Yayınları
1986 – Sinemayı Sanat Yapanlar, 1986, Varlık Yayınları
1986 – Yönetmenler, Filmler, Ülkeler 1, 1986, Varlık Yayınları
1988 – Yönetmenler, Filmler, Ülkeler 2, 1988, Varlık Yayınları
1988 – Yılmaz Güney Kitabı, 1988, Varlık Yayınları
1989 – Sinemamızın Umut Yılları 1970 – 80 Arası Türk Sinemasına Bakışlar, 1989, İnkilap Kitabevi
1990 – Yüreğimin Orta Yeri Sinema, 1990, Altın Kitaplar
1991 – Benim Beyoğlum, 1991, Çağdaş Yayıncılık. 1993, Varlık Yayınları
1991 – O İsimler, O Yüzler, 1991, Varlık Yayınları
1993 – Ağız Tadıyla, 1993, Varlık Yayınları
1994 – Ajda Pekkan’ın Yüzü ya da Değişimler Çağı, Varlık Yayınları
1995 – 12 Eylül Yılları ve Sinemamız 160 Filmle 1980 – 90 Arası Türk Sinemasına Bakışlar, 1995, İnkilap Kitabevi
1995 – 100 Yılın 100 Yönetmeni, 1995, Remzi Kitabevi
1996 – 100 Yılın 100 Filmi, 1996, Remzi Kitabevi
1998 – Sinema ve Çağımız, 1998, Remzi Kitabevi
1998 – Hayatımızı Değiştiren Filmler 1985 – 1995, 1998, Remzi Kitabevi

Küçük Joe

Jessica Hausner’in yönettiği ve Emily Beecham, Ben Whishaw, Kerry Fox ile Kit Connor’un oynadığı Küçük Joe (Little Joe), 27 Aralık 2019’da Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Küçük Joe, genetik bilimini endişeyle izleyenlere düşünmek için alan açan, insan dünyasının ötesine bakan bir hikâye. Laboratuvar ortamında genetik deneylerle yaratılan tuhaf kırmızı bitki Küçük Joe, kokusuyla insanlara mutluluk verir ama polenini ciğerine çeken bir daha aynı insan olamaz. Sürekli ilgi, sevgi ve alâka isteyen bu bitki aynı zamanda piyasa kuralları ve ahlâk arasında sıkışıp kalan bir gelecek tasavvurunu sorguluyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Atillâ Dorsay’dan 50 Unutulmaz Film Daha

“Eski filmlerin iflah olmayan bir tutkunu…” olarak tanımlıyor kendisini Atillâ Dorsay, 2017’de yayımlanan bu çalışmanın ilk kitabında. Hepimiz için eski filmler bir başkadır, daha bir güzeldir, daha bir anlamlıdır. Çocukluğumuzun buğulu geçmişinde kalan, anımsayabildiklerimizle bile bize sinemayı sevdirmeyi başaran belki dağarcığımıza dolan ilk anlamlar olduğu belki de ilk göz ağrıları oldukları için unutmayız, unutamayız o filmleri.

Muhakkak ki, dönemin en yaygın eğlence -kimine göre eğitici yanı da vardı ve asla atlanmamalıdır- aracı olması nedeniyle, adını “büyülü fener” koydukları o karanlık salonda perdeye yansıyan ışık huzmesi yaşamımıza da yön verir. Birçoğumuz, televizyonlarda ve/veya video, CD, DVD, internet üzerinden izleme olanağı sunan platformlar üzerinden o eski, ama eskimeyen filmleri yeniden izleriz, izliyoruz. Evde rahat koltuklara yayılarak izleme olanağı yakaladığınızda, bir bakın kendinize… kesinlikle o filme göz atarsınız; bir de bakmışsınız sarmış sizi, sonuna dek izlemişsiniz. Aradan geçen yıllarla birlikte yaşanan değişimlerin (kültür dağarcığınızın dolmasını da atlamamak gerekir) katkısı da olacak ve bambaşka duygular yakalayacaksınız.

50 de yetmez… artmalı!

Atillâ Dorsay, sinema üzerine yazanların hepsinin hocası… Burak Göral arkadaşımız, edebiyattan el alarak, “Hepimiz Atillâ Dorsay’ın paltosundan çıktık” demişti bir konuşmasında… Titizliği, en ince ayrıntısına kadar araştırması, yönetmeninden oyuncusuna, senaristinden yapımcısına, nerede ve ne kadar sürede çekildiğine kadar hemen tüm bilgileri veren bir eleştirmen. Okura olduğu kadar sinemacıya, birçoğunun rakip olarak gördüğü meslektaşlarına kadar herkese yardımcı olan bir yazar. Çalışkan da… Boyu uzun olduğu için belki ulaşmamıştır, ama 54 kitap yazmış, dergi ve gazete sayfalarında kalan yazılarının dışında. Hepsi de başucu, başvuru kitabı. Her ne kadar 50 film diyorsa da hep fazlası yer alıyor kitaplarında, kıyamadığını söylüyor. Haksız da sayılmaz. Filmi izlemiş olabilirsiniz, beğenmemiş de olabilirsiniz, ama Atillâ Dorsay’ın incelikli anlatımını okumadan geçmek pek mümkün olmuyor. Bu demektir ki, bu dizinin üçüncü kitabı da gelecektir. Gelmelidir bence de.

Sinema sevdalıları duyarlıdırlar…

Atillâ Dorsay, sinema sevgisinden bağımsız olarak diyemeyeceğimiz denli sinemacıları da seven, saygı duyan birisi. Bu dizinin ilk kitabını, “50 Unutulmaz Film”i, kitabın yayınlanmasından kısa bir süre önce yaşamı bizlere bırakan iki sinemacıya, Giovanni Scognamillo ile Mithat Alam’a adarken, bu ikincisini, “50 Unutulmaz Film Daha”yı, elim bir kaza sonucu aramızdan ayrılan, film eleştirmeni, kültür insanı Cüneyt Cebenoyan ile “sinemamızın muhtarı” lakaplı, kalbi iki kez durmasına karşın Azrail’e direnerek yaşamı aynı heyecan ve sinema tutkusuyla sürdüren Sadi Çilingir’e adamış.

Bu duyarlılığı gösteren Atilla Dorsay’a teşekkür ediyorum.

Yeniden yazılmış…

Atilla Bey, geçmişte kendisini ve izleyiciyi etkilemiş filmleri yeniden izleyip -belki eski yazıların da ışığında- yeniden yazmış. Günümüze uyarlamış, bugünün gözüyle yeniden yorumlamış; “70 küsur yıl sonra izlendiğinde aynı keyfi vermesi bunun kanıtı olsa gerektir” diye yazmış bir filme… Her film yazısının altında o filmin izlenebilmesi için bulunabileceği adresleri vermiş.

Kendisinin de çok sevdiği gerilim filmlerinden birinde, “Yanlış Numara”da, oyuncu için, “Barbara Stanwyck, yönetmenle anlaşarak tüm yatak sahnelerini kronolojik biçimde ve 15 gün içinde çekip bitirmişti: sinema tarihine geçen bir ayrıntı. Filmin tümüyse üç ayda bitmişti. Hollywood ölçülerine göre kısa bir süre…” diye yazmış. Sinemayla ilgilenenler bilir, filmler (bazı sahneler gerektirmezse) sırasız çekilir ve sonradan montajla yerli yerine konur. Bir de bizim ülkemiz dışında uzun zaman alır çekimler (gerçi bizde de artık özenli olunduğu için uzun sürüyor çekimler). Arkasından, Stanwyck’in dört kez Oscar adayı olduğunu ama kazanamaması sonrasında hırs yaptığını anlatıyor. İlginç bir notu daha var: restore edilmiş veya onarılmış filmin bulunacağı adres.

Filmi izlemek isteyenler için olduğu kadar izle(ye)meyenler için de alabildiğine ilginç ayrıntılar bunlar. Heveslendiriyor.

Telefon bu, olmazsa olmaz…

Benim için şunlar çok belirleyici: “…telefon denen ve o günlerde (1948 yılı) insanların hayatında bugünkünden de çok rol oynayan (bu ilginç değil mi, telefonun olmazsa olmazlığının çok yeni olduğunu düşünürdüm) o garip, büyüleyici ve bol imkân sunan 20. yüzyıl icadı. Cep telefonları henüz yoktu (Atillâ Bey de alışmış artık telefonun mütemmim cüz oluşuna) ve birisini aramak, bir yerleşik telefon bulmaktan santral memuresi denen kişilerin süzgecinden geçmeye, çeşitli zorluklar içeriyordu. Ama yine de öylesine önemli, hatta yaşamsal cihazdı ki bu…” Bu cümleleri okuyunca, yazının sonunda verilen internet adresini aramak farz oldu… Umarım kısa zamanda gelir de merakımı giderebilirim, her ne kadar santralli telefonlara yetişmiş olsam da.

Üvey evlat…

“Zafer Abidesi” filminin zamanında pek tutulmadığını, ama yazmak amacıyla bir kez daha izlediğinde yeni bir gözle bakmanın gerekliliğini belirtiyor. “Üvey evlat” muamelesi gören filmin ilginçlikleri olduğunu anlatıyor yazı boyunca.

Bir diğer filme “sınıfsal çatışma soslu politik öykü” nitelemesi yapıyor, “… ama sınıfına ihanet edip zenginin yanında yer almak insanlık tarihinde öyle sık olmuştur ki…” Bu “tür” filmler hâlâ çekiliyor ve büyük de sükse yapıyor aslını sorarsanız. Mucizeler birbirini kovalayacaktır tabii.

50 Unutulmaz Film Daha
Atillâ Dorsay
Sinemanın Hazineleri
Remzi Kitabevi
Ekim 2019, 224 s.

(07 Kasım 2019)

Korkut Akın

[email protected]

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu